Türkiye ekonomisinin dinamosu olan inşaat sektöründeki durgunluk, sıkıntı yerel müteahhitleri sıkıntıya soktuğu gibi ülke ekonomisini de sıkıntıya sokabilmektedir. Özellikle şehir merkezlerinde arazi üretmek mümkün olmadığından mevcut binaları yıkıp yerlerine yoğunluk artırmak suretiyle parsel bazlı inşaat yapmak sonraki süreçlerde şehirlerimizde ciddi sıkıntılar yaratacağı aşikardır.

Kat karşılığı modelle yapılmakta olan şehir merkezindeki inşaatlar aynı zamanda çevre kirliliği, sosyal donatı alanları sıkıntısı, parklar, sağlık, eğitim, otopark ve alt yapı gibi sıkıntıları her geçen gün artıracaktır.

Büyükşehirlerimiz başta olmak üzere illerde arazi üretme sıkıntısı olan şehirlerimizde farklı bir inşaat modellemesine ve yapılanmaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle arazi üretme sıkıntısı ve imkanı olmayan yerlerde alan bazlı imar planlamalarına ihtiyaç olup, yerel müteahhitlerin de bir araya gelip tecrübelerini finans güçlerini birleştirerek güçlü bir yapılanmaya geçmeleri gerekmektedir.

Böylece alt yapı sorunları giderilmiş daha yaşanabilir ve kimlikli şehirlere kavuşma mümkün olacaktır. Bu yapılanmayla ilgili ayrıca konut veya iş yeri üretecek olan güçlü yapılanmalar, yap-sattan ziyade teşvikli kiralama sistemi sayesinde yatırımlarını kısa sürede geri alma ve yeni bir iş alanı imkanı doğacaktır.

Bugünü düşünmeyip uzun vadeli planlamalar sayesinde bu kimliksiz çarpık kentleşmeden daha vizyoner ve yaşanabilir katma değeri yüksek yerlere kavuşulmuş olunacaktır. Uzun vadeli sermaye yapılanması ve yönetilmesi planlanarak güçlü sermayeler oluşabilecektir.

Özellikle geçirdiğimiz pandemi sürecinden sonra artık dünyada yeni bir yaşam şekli ve ortamları ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Artık insanlar daha özgür ve doğaya yakın yerleri tercih ettiklerinden Anadolu’da yatırıma müsait ve cazibe yeri olmaya başladığında güçlü yapılanmayla müteahhitler de yatırım için Anadolu’yu tercih etmeleri gerekmektedir.

Bu anlamda belediyelere ciddi görevler düşmekte ve ona göre uzun vadeli planlamalar yaparak yatırımcıların önünü açmaları gerekmektedir.

Kentsel dönüşümün önemi bir kat daha artmış durumdadır. 6306 sayılı yasanın da bu bağlamda günün şartlarına uygun getirilmesi gerektiği, yeni bir iş ve finans sistemi artık bir zaruriyete dönüşmüştür.

Bu bağlamda yerel müteahhitlerin bir araya gelerek hem teknik birikimlerini hem sermaye güçlerini bir araya getirerek güçlü yapılanmalara geçmeleri gerekmekte olup yapacakları alan bazlı inşaatlarda değişen iklim koşullarına, çevresel etkilere önem veren, yenilenebilir enerjiyle kendi enerjisini üreten, akıllı bina sistemlerini ve sıfır atık sistemini, gri su depolama sistemlerini devreye almaları elzemdir.