Kirada öğrenci fırsatçılığı yapılmasın!
İstanbul başta olmak üzere Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde görülen fahiş artışlarda bu illerde son yıllarda açılmış olan çok sayıda özel üniversite sayısının ve Türkiye'nin uluslararası eğitim hareketliliğinde merkez ülkelerden biri olmasının kısmi etki oluşturduğu da düşünülebilir.
Devletimizin özellikle malum süreçten sonra gençlerimizi başkalarına mecbur etmeme adına başlattığı modern standartlarda yurt açma atılımı ve son dönemde hizmete soktuğu 10 bin kapasiteye yakın yurt binaları... Öğrencilerin uzun süredir uzak kaldıkları ya da yeni geldikleri illerde çevreyi tanıdıkça daha makul çözümler bulabilecekleri ve bireysel ev kiralama anlayışından çıkıp arkadaş çevreleriyle ev ortamı oluşturacakları gerçeğini hesaba katmak gerekir.
Her yıl ortalama 600 bin yeni konuta ihtiyaç duyulan ülkemizde talep yüksekliğini fırsat bilip konut veya yurt inşasına yeniden başlayacak özel sektörün yeniden konut üretimi ile fiyatların daha makul seviyelere gerilemesi mümkündür.
Bu yüksek talep ortamı arz için yeni fırsatlar oluşturacak demektir. Girişimcilerin aldıkları riskler doğrultusunda fırsatlardan kazanç elde etmesi de gayet tabiidir ancak özellikle öğrenci barınmasına yönelik fırsatları takip edenlerin işi tam anlamıyla fırsatçılığa çevirmesi söz konusu olabilmektedir.
Bir alanda kârlılık görüp girişimci ruhunu sermaye, bilgi ve tecrübe ile birleştirerek bir şeyler üretmek, yatırım fırsatlarından faydalanmaktır. Serbest piyasa şartlarında oluşan maliyetin üzerinde makul bir kâr miktarı ilave ederek kazanç sağlamak, girişimi ile insanlara istihdam sağlamak, üretim yapmak, vergisini ödemek erdemli vatandaş olmanın en güzel ifadesidir.
Fırsatçılık ise karşısındaki insanları, mecburiyetinden istifade ederek tek taraflı fahiş gelir elde etmesi durumudur.
Açıklardan faydalanarak işçi hakkını gasp etme, vergi ödevini yerine getirmeme, özetle fırsatçılıkla hak edilmemiş kazanç elde etme halidir.
Son dönemde özellikle öğrenci evleri kiralamanın fahiş seviyelerde artış göstermesi, tamamen bir fırsatçılık ifadesidir. Elbette ki iyilik duyguları ağır basan çok sayıda insanımız vardır ve bu insanların zor zamanlarda birçoğumuzun yüreğine iyilikleri ile dokunuşları olmuştur.
Diğer tarafta ise, ev kiralamak için kapısına gelen öğrenciyi “Fırsat bu fırsattır” deyip akıllara zarar miktarda fiyat talep edilmesi, hafızalarda acı hatıralar bırakmaktan öteye gidemez.
İlim yolculuğuna çıkmış öğrenciyi ev kiralarken dezavantajlı grupta görmek, evin zarar göreceğini peşinen kabul etmek ve öğrenciden yüksek kira talep ekmek erdemli bir tutum değildir.
Öğrencilerin genel olarak yoğunlaştığı muhitlerin konut nitelikleri bir çoğumuz için malumdur. Yaşı bir hayli yüksek olan binalarda, ömrünü çoktan tamamlamış birkaç parça eşyadan ibaret donanıma sahip daireler ve peşin alınan depozitolar, her aybaşında dört gözle beklenen kiralar... İnsanlar ödedikleri bedel ile aldıkları hizmet arasında orantısızlık olduğunu fark edince emaneti sahiplenme duyguları da doğal olarak zayıflamaya başlamaktadır.
Lokanta sektöründe uzun süre hizmet veren bir iş adamı, bu düşüncemizi destekler şekildeki gözlemini şöyle aktarıyor:
“Müşterilerimiz nezaketli bir tavırla mekanımıza girer ve tebessümlü halimizle kendilerine yer gösteririz. Siparişler alınır, servisler yapılır ve yemekler ortalama bir saat süre zarfında yenilmiş olur. Yemek faslı tamamlanınca hesap istenir. Plastik paranın, kredi kartının henüz gelişmediği dönemde, hesabı getirip para üstünü bekleme sürecinde, özellikle gelen hesabı fazla bulan müşteriler peçete, kürdan, kolonya vesaire daha fazla kullanarak ve boş tabaklara, masaya biber, tuz vesaire dökerek müesseseye, normal yemek süresine göre daha fazla masraf yaptırma eğilimi gösterebilmektedir…”
Konuya, öğrencilere kiralık verilen evler noktasına bakıldığında, eski bir muhitte, eski ve kullanışsız evler, eski eşyalar ve buna mukabil talep edilen yüksek meblağlar... Sonuç ise, “Öğrenciler evi kötü kullandılar” haksız yargısı olmaktadır.
Tabii ki, mecburiyetleri fırsatçılığa dönüştürmeyenlere, kiracının mecburiyetini kendisi için bir geçim kaynağı olarak görmeyenlere, kira bedelini makul seviyede tespit edenlere insani yönleri için şükran duymamak mümkün değildir.