SON DAKİKA

Kayıp yıl 2024

2023 yılını hatırlamak bile istemediğimiz felaketlerle, İyisiyle, kötüsüyle geride bıraktık ve 2024’e

girdik. Gerçi şimdiden 2025 konuşulmaya başlandığına göre “2024 kayıp yıl olacak“ gibi, hep bir

ağızdan “reformların sonucunu tüm dünyada ve ülkemizde 2025 yılının başından itibaren almaya

başlayacağız” denmiyor mu? Acı reçeteler ile karşılaşacağımız kesin. Anlaşılan vura vura vura kıra kıra

kıra değil, yoksullaşarak büyüyeceğiz.

2023 yılının son günlerinde ve 2024 yılının başlamasıyla birlikte önemli kararlar alınmaya başlandı.

Özellikle Merkez Bankasının 29 Aralık’ta aldığı karar ile liralaşma politikalarının önemine dem

vurulurken, “1 Ocak 2024'ten itibaren TL dönüşümlü yeni KKM hesabı açılamayacak, mevcut TL

dönüşümlü KKM hesapları ise vade sonunda yenilenmeyecek. Döviz dönüşümlü KKM'de ise yeni

hesap açılışları ve vade sonunda yenileme devam edecek”. Daha önceki toplantılarda kademeli olarak

KKM’nin bitirileceği söylense de piyasada 2024 başı itibari ile bunun başlayacağı beklenmiyordu.

Ayrıca KKM içinde TL payı bilinmediğinden bu kararın etkisinin ne kadar olacağını bilemiyoruz. Darısı

döviz dönüşümlü KKM hesaplarının da bitirilmesine.

2024 hemen başında TUİK, 2023 yılı enflasyonunu, TÜFE %64,77, ENAG Grup ise TÜFE’yi %127,2

olarak açıkladı. Her ne kadar para politikası raporunda açıklanan 2023 yılı enflasyon beklentisinin

altında bir rakam olsa da vatandaş olarak hissettiğimiz rakam maalesef ENAG GRUP’un açıklamış

olduğu %127,2, bu rakam bize daha yakın daha samimi geliyor. Enflasyon raporunda aylık tüketici

enflasyonunun yaklaşık yarısının gıda grubundan geldiği, yıllık enflasyonun sebze ve kırmızı et

fiyatlarında gözlenen yüksek artışların etkisinin belirgin olduğu, hizmet grubunda ise aylık fiyat

artışının yavaşladığı belirtildi.

Yazımıza kayıp ve acı reçeteli yıl olacak diye başlamıştık. Enflasyonun düşürülmesi ve makul bir

büyüme, ayrıca cari açığın azaltılması, rezervlerin güçlenmesi ekonomi yönetiminin en önem verdiği

konular. Ancak tasarruf derseniz; yok, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak için bir çaba derseniz; yok,

özellikle kendimize yeten ülke konumundan dışa bağımlı ülke konumuna geldiğimiz ve bir gıda

enflasyonu terörü yaşadığımızı görme derseniz; oda yok. Yabancı yatırımcı deniyor, dış kaynak için

çalmadığımız kapı kalmadı; adam kendini güvenli hissetmediği yere gelir mi? Hukukun üstünlüğünün

acil olarak yeninden tesis edilmesi ve yapısal reformların yerine getirilmesi gerekmektedir.

Zor bir ilk çeyrek bekliyor bizi. Bu dönemde Anayasa mahkemesi ile Yargıtay arasındaki kör dövüşün

son bulup bulmayacağı, bu konuda siyasilerin neler yapacağı, politika faizinin kaç olacağı, devam edip

etmeyeceği, yerel seçimler nedeniyle programdan sapmalar yaşanıp yaşanmayacağı, hukuk ve

adaletin tekrar sağlanıp sağlanamayacağı, TÜİK’in doğru rakamları açıklayıp açıklamayacağı, yakın

bölgelerimizdeki savaşların devam edip etmeyeceği gibi ülkemizi yakından ilgilendiren konular takip

edeceğimiz konuların başında gelecek.

Sağlıkla kalın…