Geçtiğimiz hafta Balıkesir’de kurye olarak çalışan üniversite öğrencisi Ata Emre Akman birçok defa
bıçaklanarak canice hayattan koparıldı. Bu korkunç cinayeti işleyenin ise kasten yaralama da dâhil
olmak üzere 6 farklı suç kaydı olduğu ortaya çıktı.
Birkaç ay önce de Oğuz Erge taksicilik yaptığı esnada canice öldürülmüş, cinayeti işleyen caninin de
sabıkalı olduğu görülmüştü.
Ardı ardına sabıka dosyası kabarık kişilerin işledikleri cinayetleri duyuyor veya hiçbir suçu olmayan
insanlara zarar verişlerine şahit oluyoruz ancak her olayın ardından “Bu nasıl olabilir?” diye düşünsek
de değişen bir şey olmuyor ve bu olaylar tekrar tekrar yaşanmaya devam ediyor.
Gündemde yeni anayasa varken esas önceliğin ceza kanunları olması gerektiği ortada değil mi?
İndirimler, üst sınırlar, alt sınırlar ve daha birçok konuda düzenleme yapılması gerekliliği nasıl
görülmüyor? İnsan canı bu kadar değersiz mi? Sokakta zararsız bir şekilde yaşayan canlıların toplatılıp
uyutulması için canla başla çalışılırken suç makinası haline gelmiş canilerin aramıza dolaşmasına ve bir
sonraki şanssız kurbanına denk gelmesinin beklenmesine nasıl izin verebiliyoruz?
Bu durum nasıl yeni
normalimiz haline geldi? Biz buna nasıl göz yumduk ve yummaya devam ediyoruz?
Ceza sistemimizin konu cinayet, yaralama vb. gibi suçlara geldiğinde maalesef hiçbir caydırıcılığı
kalmamış durumda. Suç işlemeye meyilli olan insanlar ise bu durumu bildikleri için çok rahat bir
şekilde diledikleri gibi hareket edip, nasıl olsa kısa bir süre yatar çıkarım mantığıyla hiç çekinmeden
hareket ediyorlar ve işin acı yanı maalesef durum tam olarak böyle gelişiyor.
Gencecik canların,
babaların, annelerin hayattan koparılmasıyla aynı zamanda aileleri de hayattan koparılmış oluyor ve
verilen cezaların yetersizliğiyle de acıları kat be kat artıyor. Ceza kanunları düzenlenirken biraz empati
yapılarak hareket edilirse, esas amacın caydırıcılık olduğu dikkate alınırsa ve insan canının değeri göz
önünde bulundurulursa belki o zaman suç oranını düşürebilir ve insanların boş yere ölmesini, ailelerin
kahrolmasını önleyebiliriz. Bu durum aslında uzun zamandır aciliyeti olan bir durum olsa da artık
zamanımız kalmadığı aşikâr.
Unutmamız gereken bir diğer önemli konu ise Eylem Tok ve oğlu Timur Cihantimur…
Adaletin
karşısına çıktığınız güne kadar sizi unutmayacağız ve umarım o acılı aile de bir an önce bunu görüp
biraz da olsa huzura kavuşurlar.