SON DAKİKA

Empati yoksunluğu: Acil Bir Sorun!

Kaan Özbek 21 Eyl 2024

Son yıllarda Türkiye'de toplumun genelinde gözlemlenen en çarpıcı değişimlerden biri, tahammülsüzlüğün ve empati yoksunluğunun giderek artması. Birbirinden farklı görüşlere sahip insanların ortak bir zeminde buluşması zorlaşırken, sosyal medyanın da etkisiyle kutuplaşma daha da derinleşiyor.

Siyaset arenasında bazen Meclis’te yaşanan yumruklaşmalara kadar varan gerginlikler, siyasetçilerin neredeyse bel altına uzanan söylemleri toplumun her kesimine yansıyor. Bu sorunun en belirgin göstergelerinden biri. Farklı siyasi görüşlere sahip insanlar arasında diyalog kurmak yerine, birbirlerini suçlama ve aşağılama eğilimi hakim oldu. Sosyal medyada yapılan linç kampanyaları, nefret söylemi ve kişisel hakaretler, bu durumun vahametini ortaya koyuyor. Hatta öyle ki bu hakaretler bazıları için adeta gelir kapısı olmuş. 

Zorla, hakaret ettir, dava aç tazminat kazan…

Medya kuruluşlarının büyük bir kısmı, taraflı habercilik yaparak ve kutuplaşmayı körükleyecek söylemler kullanarak bu duruma katkı sağlıyor. Objektif ve tarafsız haberciliğe olan ihtiyaç her geçen gün artarken, medya kuruluşlarının çoğu, maalesef kendi ideolojilerini ve çıkarlarını ön planda tutuyor. Tek seslilik hakim…

 * * *

Uzun yıllardır tartışılan eğitim sistemimizde empati, hoşgörü ve farklılıklara saygı gibi kavramların yeterince işlenmemesi de sorunun önemli bir nedeni. Okullarda öğrencilere ‘yararlılığı tartışılır’ akademik bilgi vermek yerine, aynı zamanda sosyal beceriler kazandırmak ve kritik düşünme yeteneklerini geliştirmek aslında büyük önem taşıyor.

Bir diğer ayağı da elbette ekonomik eşitsizlikler, işsizlik ve sosyal adaletsizlik gibi sorunlar… Bunlar toplumda gerginliğe ve tahammülsüzlüğe yol açıyor. İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşılamakta her geçen gün biraz daha zorlanırken, birbirlerini suçlama ve düşman görme eğilimi gösteriyor. Hep örnek veririm: toplu taşıma araçlarında ne yazık ki yüzü gülen bir insan bile yok… İnsanlarımız adeta barut fıçısı. Hani birinin dirseği yanlışlıkla birine değse yumruklu kavgalara bile neden olabiliyor. 

Peki ne yapmalı?

Medya kuruluşları objektif ve tarafsız habercilik yapmaları konusunda daha sıkı düzenlemeler getirilmeli mesela.

Okullarda empati, hoşgörü ve farklılıklara saygı gibi kavramlar daha etkin bir şekilde öğretilmeli…

Siyasetçiler kutuplaştırıcı söylemlerden kaçınma hatta bunu bir an önce bırakmalı… Uzlaşma kültürü benimsenmeli…

Sosyal medyada nefret söylemi ve kişisel hakaretlere karşı daha etkili önlemler alınmalı. Mesela pek çok websitesinde kullanılan filtreleme sistemi zorunlu bir hale getirilmeli.

Sivil toplum kuruluşları, farklılıkları bir araya getiren ve diyalogu teşvik eden projeler geliştirmeli.

Toplumun tüm kesimlerinin bu sorunun ciddiyetinin farkında olması ve çözüm için birlikte hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bu toplumumuz açısından büyük tehlikelere ve tehditlere neden olacak…