Dolar $
34.08
%0.02 0
Euro €
37.74
%-0.25 -0.09
Sterlin £
44.8
%-0.27 -0.12
Çeyrek Altın
4481.27
%-0.71 -31.78
SON DAKİKA

Domates, biber patlıcan!

Kaan Özbek 24 Aðu 2024

Barış Manço'nun o efsane şarkısını başlık yapmamın nedeni, hem değerli sanatçımızı yad etmek hem de son günlerde yaşanan çiftçi eylemlerine dikkat çekmek için elbette.

Ülkemizin dört bir yanında yükselen çiftçi eylemleri, tarım sektöründeki derin yaraları bir kez daha gözler önüne seriyor. 

Artan üretim maliyetleri, düşen ürün fiyatları, iklim değişikliğinin etkileri ve uygulanan yanlış politikalar, çiftçimizi çıkmaz bir sokağa sürükledi/sürüklüyor...

Bu durum, sadece üreticinin değil, tüm toplumun gıda güvenliği ve ekonomik refahı için ciddi bir tehdit.

                                            *  *  *

Çiftçilerimiz sokaklara dökülüyor, ürünler de sokaklara ve tarlalara...

Üreticinin ve tüketicinin ortak sorunu haline gelen bu durum, ülkemizin tarımsal üretimdeki çöküşünü belgeler nitelikte...

Nedenleri çok boyutlu. Sonuçları da öyle...

Artan üretim maliyetleri, düşük ürün fiyatları ve desteklerin yetersizliği...

Gübre, mazot gibi girdi maliyetlerinin sürekli artması, çiftçinin kar marjını iyice düşürüyor. 

Üretilen ürünlerin değerlendirilememesi ise üreticinin umudunu kırıyor. Bu durum, tarımsal üretime olan ilgiyi azaltarak, tarım arazilerinin terk edilmesine ve kırsal kesimden kentlere göçü hızlandırıyor. 

Çiftçi tarım arazisini terk edince bundan sadece toprak tarımı değil, hayvancılık, ormancılık gibi pek çok faaliyet de sekteye uğruyor. Bu insanlarımızın kentlere göç etmeleri sonucu yaşanan/yaşanacak sosyolojik etkiler ise bambaşka ve tek başına bir yazı konusu...

                                           *  *  *

Özetle, tarımın çöküşü sadece çiftçiyi değil, tüm toplumu etkiliyor. 

Ülkemizin önemli bir kısmı tarımla uğraşıyor ve tarımsal üretim, kırsal kalkınmanın temel direği. Tarımın zayıflaması, kırsal kesimde istihdamı azaltarak, yoksulluğu artırıyor. Ayrıca, tarımın dışa bağımlılığını artırarak, ülke ekonomisini de vuruyor.

Tüketiciler olarak bizler de tarımın çöküşünün sonuçlarını doğrudan yaşıyoruz. Raflardaki ürünlerin fiyatları sürekli artarken, kalitesi düşüyor. Üreticinin zor durumda olması, tarım ilaçlarının aşırı kullanılmasına ve gıda güvenliği sorunlarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Sonuç olarak, sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişimimiz de bir o kadar zorlaşıyor.

Bu tablo karşısında çözüm üretmek için acil adımlar atılmalı. Çiftçinin girdi maliyetlerinin düşürülmesi, ürün fiyatlarının desteklenmesi ve tarımsal üretime yönelik yatırımların artırılması gerekiyor. Ayrıca, tarım arazilerinin korunması, sulama sistemlerinin iyileştirilmesi ve tarımsal araştırmalara daha fazla önem verilmesi de yapılması gerekenlerin liste başı olmalı. Tarım konusunda bugüne dek doğru politikalar üretememiş olan mevcut iktidar, bu eylemleri görmezden gelmemeli, yabana atmamalı. 

Zira tarım, sadece bir üretim faaliyeti değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve kültürel mirasımız. Tarımın korunması, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için hayati öneme sahip. Bu nedenle, tüm paydaşların bir araya gelerek, tarımın sorunlarını çözmek adına kalıcı adımlar atmalı. Aksi takdirde, tarımın çöküşü, ülkemizin geleceğini açık açık tehdit edecek/ediyor!

Peki ama ne olur, nasıl tehdit eder?

Örneğin diyelim ki tarım faaliyetleri önemli ölçüde durdu. Ülkemiz, gıda ihtiyacının büyük bir kısmını ithal etmek zorunda kalır ve bu durum gıda fiyatlarında ciddi artışlara yol açar.

Halk temel gıda maddelerine erişimde büyük zorluk yaşarken, enflasyon da geri döndürülmesi zor şekilde yükselir. (Ki mevcut hükümetin son yıllarda en önemli hedefi enflasyonu düşürmek) Gıda ithalatı için büyük miktarda döviz harcarsın. 

Ve ülke ekonomisi ciddi bir döviz sıkıntısı yaşar.

Bu durum, paramızın daha da fazla değer kaybetmesine ve ithal ürünlerin fiyatlarının artmasına neden olur.

Tarım sektöründe çalışan milyonlarca insan işsiz kalır. Kırsal kesimden büyük bir göç dalgasını tetikler. Şehirlerde nüfus yoğunluğu artar ve sosyal sorunlar daha da büyür. Tarımın çöküşü, diğer sektörleri de olumsuz etkiler, ekonomik büyümenin yavaşlamasına ve istihdam sorunlarının derinleşmesine neden olur. Gıda fiyatlarındaki artış, işsizlik ve ekonomik sıkıntılar, sosyal huzursuzluğu artırır bu da siyasi istikrarsızlığa yol açar. Tüm bunların yanında çeşitli ve sağlıklı beslenememe, özellikle çocuklarda ve yaşlılarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.