Ülkemizde aslında yıllardır birçok çocuk şüpheli bir şekilde kayboldu ve bir çoğu hala bulunamadı. Bazıları gündem olduğu için konuşulurken bazılarının adını bile duymadık. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kayboldu ancak bu çocukların kaçının bulunabildiğine dair bir veri paylaşılmadı. 2016 yılından itibaren ise kaç çocuğumuzun kaybolduğuna dair hiçbir veri paylaşılmadı. Geçtiğimiz sene yaşanan 6 Şubat depremi sonrasında da çocuklar kaybolmuş ve aramaya yönelik önerge mecliste reddedilmişti.

Adalet Bakanlığı verilerine göre ise Türkiye’de son bir yılda 20 bin çocuk istismarı davası açıldı, 7 bin çocuk ise doğum yaptı ancak bu istismarların sorumluları ne kadar ceza aldı, sonuç ne oldu buna ilişkin maalesef bir veri elimizde bulunmuyor. Hatta bazı üst düzey yetkililer “küçüğün rızası” şeklinde skandal açıklamalarıyla ya da “tecavüze uğradıysa çocuk niye ölsün, annesi ölsün” tarzında kan dondurucu açıklamalarıyla hafızalarda yerini aldı. 

Çocuklarımızı korumak, düzgün bir eğitim almalarını sağlamak, gelişimlerinin düzgün ilerlemesi için elimizden geleni yapmak bizim sorumluluğumuz ancak okulların açılmasına az bir zaman kala aileler çocuklarının beslenmelerine ne koyacağını düşünürken ülkemizde her dört çocuktan biri okula aç gitmek durumunda kalıyor. Okulların kiralanan alanlarının gelirleri şimdiye kadar okullara ödenip öğrencilere harcanması söylenirken artık bu gelirler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından alınacak. Peki bu gelirler çocukların beslenmesine, eğitimine, gelişimine harcanacak mı? 

Çocukların ne canını, ne bedenini, ne ruhsal sağlıklarını koruyabiliyoruz ne de hak ettikleri çocuklarını yaşamalarını sağlıyoruz. Narin gibi birçok çocuk kayıp ama elimizden bir şey gelmiyor. 

Daha fazla Narin kaybolmasın ve çocuklar hak ettikleri çocukluğu yaşasın artık