1982 Anayasası ve değişiklikler
Hiç şüphesiz anayasalar istikrar belgeleridir. İlk anayasa olarak kabul edilen ABD'nin 1787 Anayasası hala yürürlükte olsa da, Haklar Bildirgesi de dâhil olmak üzere, şu ana kadar 27 değişiklik yapılması anasayaların zaman zaman değişiklik yapmaları gerektiğini ortaya koyar.
Bizde de yıllar yılı tartışılan konuların başında gelir; anayasa değişmeli mi, değişirse hangi maddeleri korunmalı, değişiklik yapılması Türkiye’nin mevcut sorunlarının çözümüne yardımcı olur mu?
12 Eylül Askeri Darbe sonrası yine askeri yönetimin emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanan ve yüzde 91,37 “evet” oyuyla halk tarafından kabul edilen mevcut Anayasa'mız 1982’den beri değişti, değişiyor yürürlükte. 21 kez değişikliğe uğradı. 2007, 2010 ve 2017 referandumlarıyla da kapsamlı değişiklikler yapıldı.
2010 yılında yapılan referandumda değişiklik yüzde 57,88 “evet” oyuyla kabul edildi. Bu değişiklikler iktidar partisine kapatma davası açılması, Ergenekon ve Balyoz Davaları ve “Kürt Açılımı” gibi olayları izleyen bir süreçte yapıldı. Anayasa Mahkemesi, HSK, YSK gibi kurumların üyeleri ve işleyişiyle ilgili bazı değişiklikler yapıldı. Önemli değişikliklerden bir tanesi vatandaşlara Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkının verilmesi oldu. Bu hak 11 yıl önce verilmiş olsa da zaman zaman AYM’nin verdiği kararlarla ilgili çeşitli tartışmalar ve uygulamada sıkıntılar yaşandı. Yapılan olumlu bir değişiklik de çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gazilere pozitif ayrımcılık getirilmesi oldu, ancak bunun da ne kadar uygulanabildiği tartışılır.
2010 referandumu Avrupa tarafından olumlu karşılandı ve çoğu ülke bu değişikliğin demokrasiyi kuvvetlendirici bir adım olduğunu söyledi.
2017 yılında ise yapılan referandumda parlamenter sistemin kaldırılarak yerine başkanlık sisteminin getirilmesi, başbakanlık makamının ortadan kaldırılması, meclisteki milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkarılması ve HSYK yapısında değişiklikler yapılması oylandı. Tartışmalar da peşinden geldi. Parlamentarizm, Başkanlık ve yarı-başkanlık sistemlerinin hepsinin demokratik sistemler olduğu unutulup tartışma farklı bir hale getirildi.
2021 yılında yeniden Anayasa değişikliği gündemimizde. Değişiklikle Anayasa'nın değişmez maddelerinin korunup geri kalanının düzenlenmesi gerektiği, mevcut Anayasa'nın yeterli olmadığı ifade ediliyor: "Gerçekten kullanılamaz hale gelen maddeler düzenlenmeli ve tüm kesimlerce kabul edilebilir bir düzenleme yapılmalı."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, -aylardır yaptığı gibi- önceki günkü Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenirken benzer bir çağrıyı tekrarladı:
"Türkiye için tarihi öneme sahip yeni anayasa hazırlama sürecinin mümkün olan en geniş uzlaşmayla yürümesi ve ortaya çıkan metnin de 84 milyonu kucaklaması şarttır. Biz, bu anlayışla siyasi partiler başta olmak üzere tüm kesimlerin, yeni anayasanın hazırlanmasına katkıda bulunmasını bekliyoruz. Ülkemizin 2053 vizyonunun omurgasını oluşturacağını düşündüğümüz yeni anayasa için her türlü görüşe ve teklife açığız."
Türkiye’nin çok acil sivil bir anayasaya ihtiyaç duyduğu, herkesin hem fikir olduğu tek gerçek.
Bu gerçek ışığında tüm Türkiye'nin bu sürece dahil olması ve katkı sunması şart.