YURT DIŞINA BAĞIMLIYIZ
Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenin 77'sinin Türkiye'de yer aldığını belirten Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, "5 milyar dolar ihracata karşılık ithalat için her yıl 25 milyar dolar harcıyoruz. Madenlerimizin ekonomiye kazandırılması milli bir görev. İhracatımızı 15 milyar dolara rahatlıkla çıkartabiliriz" dedi
Sedat YILMAZ/İZMİR
Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB), bu yıl Maden Çalıştayı’nın 3’üncüsünü “Sürdürülebilir Madencilik” teması çerçevesinde büyük bir katılımla İzmir’de gerçekleştirdi.
Ticaret Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan bakan yardımcıları, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları ile firma temsilcileri ve sektörün profesyonelleri çalıştayda hazır bulundu. Çalıştay, “Ülkemiz Madenciliğinde Başarı Öyküleri”, “Yaşamın Temeli Maden” ve “Sürdürülebilir Madencilik İçin Yasal Düzenlemeler ve Mevzuat” başlıklı üç oturumdan oluştu.
Kamu ve özel tüm tarafların birlikte hazırladıkları maden kanunu tasarısı öncesi yapılan çalıştayda başta izinler, yasal düzenlemeler, güvenlik, madencilik üzerindeki algı, çevre, insan sağlığı, maden üretimi ve ticareti gibi önemli konular masaya yatırıldı.
Çalıştay sonunda öne çıkan bazı notları şöyle sıralanabilir:
Türkiye maden çeşitliliği açısından dünyada 10’uncu, yer altı kaynaklarının toplam üretim değeri açısından ise 28’inci sırada. Buna rağmen Türkiye yurt dışında birçok ülkede maden sahaları satın alıyor ve işletiyor. Türkiye bununla ilgili bir de şirket kurdu. Son olarak Özbekistan’da maden sahaları satın alma konusunda bakanlık yetkilileri görüşmeler yapıyor.
Türkiye metalik madenler, enerji hammaddeleri ve jeotermal kaynaklar açısından zengin. Ülke, dünyada yer altı kaynakları sıralamasında 132 ülke arasında üretim değeriyle 28’inci, maden çeşitliliği bakımından da 10’uncu sırada yer alıyor. Madencilik küresel olarak miktar bazında yüzde 20, ticaret bazında yüzde 12’lerde. Bu durum ise ürünlerin katma değerli satılamadığını ve ithalata ağırlık verildiğini gösteriyor.
Rezervler yüksek ihracat düşük
Türkiye’nin son 10 aylık maden ihracatı 3,6 milyar dolar. Kimya ürünleri hariç yıllık bazda 5 milyar dolara yakın toplam ihracat söz konusu. Kimya ürünleriyle birlikte toplam ihracat 7 milyar doları buluyor. Bunun içinde doğaltaş ihracatı da var. Yani kimya hariç 2,7 milyar dolar maden ihracatı yapılırken geri kalan kısmı mermerden sağlanıyor.
Ülkenin 5,1 milyar metreküp mermer rezervi bulunuyor. Dünyada ise toplam mermer rezervi 15 milyar metreküp. Türkiye dünya ölçeğinde yüzde 30’dan fazla bir mermer rezervine sahip. Dünya ülkeleri yıllık 16 milyar dolar mermer ihracatı yaparken Türkiye sadece 1,9 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştiriyor.
Dünya ile ihrcat kıyaslandığında normalde sadece mermer ihracatından en az 5 milyar dolar gelir sağlanması gerekiyor. Topraktan çıkarılan blok mermerler işlenmeden satılıyor. En büyük alıcı ise Çin.
Türkiye’de madencilik konusunda ticaretin yanında girdi maliyetleri ve maden arazilerine yönelik yasal yönden ciddi sorunlar yaşıyor. İzinler madencilikte başlı başına öncelikle halledilmesi gereken problemlerin başını çekiyor. Madenciler dış ülkelerle rekabette öne geçmek için enerji maliyetleri üzerindeki ÖTV’den muaf tutulmayı istiyor.
İzin almalar aylarca sürebiliyor
Maden ihracatında son dönemde düşüşler dikkat çekiyor. Yüzde 10’luk düşüşün karşılığı 100 milyon dolar. İhracattaki gerilemede küresel daralmanın yanında yurt içinde madene olan yanlış bakış da etkiliyor oluyor. Özellikle Ticaret Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı ilgilendiren madencilikte bürokratik işlemler aylar değil, yıllarca sürebiliyor.
Özellikle madenciler izin süreçleriyle ilgili çok büyük sıkıntı yaşıyorlar. Madenci özellikle maden üzerinden siyaset yapılmasına ve çevrecilik adına bazı sanatçıların da karıştığı haksız toplumsal tepkilere şiddetle karşı çıkıyor.
Madenciler sorunlarını halletme yolunda daha fazla birlik ve beraberlik içinde olmayı yeğliyor. Kamudan alacakları destekleri alternatif olarak gören madenci, düşen kârlarına ve yüksek emeklerine karşılık kendi bünyelerinde eğitime önem veriyorlar. Başarılı öğrencileri madencilik sektörüne çekme çalışmalarının yanında sektörün orta dereceli okullara kadar indirilmesi, meslek okullarının daha da yaygınlaştırılması, okul-madenci arasındaki ilişkinin artırılması ve öğrenci madencilikle ilgili eğitim görüyorsa bunun önemli bir dönemini madende geçirmesi gerektiği üzerinde çalışma yürütüyorlar.
Yeni kanun ihtiyaçları giderebilmeli
İşin patronu Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) ile Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu’nun (UMREK) daha aktif ve madencilerin yanında olması gerektiği ifade edilen çalıştayda madenciler; başta Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer, TİM Sektörler Konseyi Üyesi Rüstem Çetinkaya, Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği (TÜMMER) üyesi ve Egemersan Yönetim Kurulu Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Ferah Türkmen, Alpay Mermer Yönetim Kurulu Başkanı Melike Alpay, Atay Holding İcra Kurulu Başkanı Hasan Sadun Oğan, ESAN Eczacıbaşı Endüstriyel Hammaddeler Genel Müdürü Serpil Demirel, Çayeli Bakır İşletmeleri Dış İlişkiler Müdürü Dr. Ercan Balcı, Tüprağ Metal Madencilik Müdürü Göksel Alparslan, Agrega Üreticileri Birliği ve Çevre İSG Komite Başkanı Sevgi Üçkan, toplumdaki madenciliğe bakışın ve yanlış algının değiştirilmesi, izinler, iş güvenliği, çevre ve insan sağlığı, enerji maliyetleri, eğitim, katma değerli ürünlere destek ile diğer sorunların giderilmesiyle ilgili yeni çıkacak madencilik kanununun ihtiyaçları karşılayacak şekilde düzenlenmesini beklediklerini ifade ediyorlar.
Algı sebebiyle iş yapamadık
“Hayatımız Maden” temalı 3’üncü Madencilik Çalıştayı’nın amacını ve hedeflerini Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB) Başkanı Mevlüt Kaya ile konuştuk.
Madencilik sektörünün en önemli sorunlarından birinin yanlış algı olduğunu dile getiren Mevlüt Kaya, Türkiye’de söz konusu algının yıllardan beri yönetilemediğini ve bu durumunda ülkenin gelişmesine engel olduğunu belirtti. Almanya’nın altın madeni olmadığı halde dünya altın ticaretini elinde tuttuğunu ve altın operasyonlarının Almanya tarafından idare edildiğini dile getiren EMİB Başkanı Kaya, Almanya ve Japonya başta dünyanın ekonomide ilk sıralarda yer alan ülkelerinin maden kanunlarını yıllar önce çıkararak sanayi devrimlerini yaptıklarını ve ciddi zenginleştiklerini hatırlattı.
Ormanların yangınlardan zarar gördüğünü, ancak madencinin olduğu yerde asla yangın çıkmadığını, çünkü yangını söndürecek her zaman ekipmanları olduğunu anlatan Başkan Kaya, “Ölçümlerini yaptık. Biz madenciler orman alanlarında binde 1,2’lik bir tahribata sebep oluyoruz. Doğru mantık kurmak için söylüyorum. Karayollarımızı yaparken orman alanları, madencinin binde 1,2’lik tahribatından belki 10 katı daha büyük oluyor. Ama yollara ihtiyacımız var. Dolayısıyla ülkenin madenlere ihtiyacı var ve bu madenlerin yeryüzüne çıkması gerekiyor. Zenginleşmemiz gerekiyor” dedi.
Önceki senelerde bürokrasi ve madenciler arasında iki çalıştay gerçekleştirdiklerini ancak 3’üncü çalıştayı hazırlarken halkın bu çalıştayda olmadığını gördüklerini ve yeni çalıştayın formatını değiştirdiklerini belirten EMİB Başkanı Mevlüt Kaya, “3’üncü Madencilik Çalıştayı’mızda 15 sivil toplum kuruluşumuz (STK) ile el ele verdik. Firmalarımızı bir araya getirdik. Bürokrasiyle birlikte saç ayağını tamamlamış olduk” dedi.
Çalıştaydaki yeni formatın “ev sahibi - kiracı ilişkisi” olduğunu ve yapılacak yeni kanunun da bu çerçevede gerçekleştirilmesi gerektiği üzerinde duracaklarını dile getiren Mevlüt Kaya, “Ev sahibi 82 milyon nüfusuyla Türkiye. Biz madenciler ise kiracıyız. Ev sahipleri evlerini kiraya verdiklerinde kiracının eve gözü gibi bakıp bakmadığını kontrol eder. Böyle olduğunu görünce ev sahibi kiracısına güvenir. İşte biz de kiracı olarak aynı yoldan giderek milletimize arazilere iyi bakacağımıza ve ülkeye katma değer oluşturacağımıza ve zenginleştireceğimize dair söz vererek işe başlıyoruz. Böylece en büyük sorunumuz algı ve güven sorununu halletmiş olacağız” diye konuştu.
İşimiz zor ama zoru başaracağız
Madencilerin yıllar öncesine dayanan toplumsal algı sebebiyle işinin oldukça zor olduğunu dile getiren EMİB Başkanı Kaya, “İşimiz zor elbette. Ama biz yine de yavaş yavaş bu algıyı ortadan kaldırmak için çalışmalara başladık. İtalya’dan eksiğimiz yok, fazlamız var. Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin 1300’den fazla üyesi var. Türkiye’mizde de madencilikle uğraşan çok sayıda madencimiz bulunuyor. İlk etapta İtalya’ya bakmak gerekiyor. Onlar bu işi nasıl çözmüş. Biz de öyle hareket edeceğiz” diye konuştu.
İtalyalı madencilerin önce fiyatlar konusunda kanun gibi çalışan bir centilmenlik anlaşması yaparak işe başladıklarını ve ardından ciddi bir maden kanunu ortaya koyduklarını anlatan Mevlüt Kaya, “Maden işi yapacak bir İtalyan’ın gücüne, tesisine, kapasitesine bakılmış. Potansiyeli olmayana maden açma izni verilmemiş. Biz ise kanunumuzu 1985’te ancak yapabilmişiz. Bu yıldan önce madenciyim diye araziye çıkan herkes ortalığı delik deşik etmiş. Bu durum toplumda madenciliğe karşı bakışı olumsuzlaştırmış” bilgisini verdi.
Maden sektörü olarak olayı özümsediklerini ve hasta olduklarını kabul ettiklerini dile getiren Mevlüt Kaya, “Tedavi olmaya başladık. Bu üçüncü çalıştayımızdan aldığımız güçle sorunların üzerine gideceğiz ve bu algıyı hep birlikte ortadan kaldıracağız” dedi.
Yanlış algı yatırımı önlüyor
Türkiye’nin mevcut algı ve bu algıya dayalı yasal düzenlemelerdeki zafiyet sebebiyle küresel birçok yatırımı da kaybettiğini ve doğaltaşta önemli rakip olan İran’ın dahi Türkiye’den daha fazla yatırım çekmeye başladığını, ancak ABD’nin İran yaptırımlarıyla bir nebze Türkiye’nin nefes aldığını hatırlatan Mevlüt Kaya, “Belirsiz ve kaygı verici ortama yatırımcı gelmez. Mesela 10 yıllık bir projeye başlayacağım. Ocak elimde kalacak mı, kalmayacak mı onun endişesini yaşıyorum. Bu yüzden hep küçük yatırımlarla idare eder bir ülke haline geldik” dedi.
Altın çıkaran ile çinko veya bakır üreteni, mermerci ile kömür üretenin hata yapması konusunda ayrı tutulması gerektiğini belirten Mevlüt Kaya, “Altın hatasını, kömür üreten, mermercinin hatasını bakır üreten çekmemeli. Şu andaki mevcut kanunda yer altı kaynakları farklı farklı ele alınmamış. Madencilik lokal değil, bütünsel suç işleyen bir sektör şeklinde algılanıyor. Bu algının da üzerimizden alınma gerekiyor” diye konuştu.
Zenginlikler toprak altında yatıyor
Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenin 77’sinin Türkiye’de yer aldığını ancak yanlış algı ve kanun yapmadaki gecikmeden dolayı sektörün sıkıntılar yaşadığını belirten EMİB Başkanı Mevlüt Kaya, “5 milyar dolar ihracata karşılık ithalat için her yıl 25 milyar dolar harcıyoruz. Madenlerimizin ekonomiye kazandırılması milli bir görev” dedi.
Türkiye’deki toplam ithalatın yüzde 75’inin enerji, hammadde ve ara mal kalemlerinden meydana geldiğini hatırlatan EMİB Başkanı Kaya, ülkenin ihtiyacı olan kaynakları dışarıdan almak için büyük bedeller ödediğini söyledi. Bugün 5 milyar dolar civarında maden ihracatı yapan Türkiye’nin potansiyel olarak 15 milyar dolar ihracat rakamına ulaşabileceğinin altını çizen Kaya, “İthal kömür, demir cevheri, altın, bakır, kurşun, çinko ve birçok maden ve metal için ihracatımızın en az 5 katı kadar ithalat gerçekleştiriyoruz. Maden zenginliğimiz toprak altında yatıyor. Yer altı kaynaklarımızı işleterek milletimizin yararına sunmak istiyoruz. İnadına üretim, inadına ihracat diyoruz” şeklinde konuştu.
Dışa bağımlılığı azaltabilmek için Türkiye’nin sürdürülebilir bir maden üretimini gerçekleştirmek zorunda olduğuna vurgu yapan Kaya, “Bunun için çevreyle dost, insan sağlığını üretiminin merkezine oturtan sürdürülebilir bir üretim zincirini iyi yöneterek amacımıza ulaşabiliriz. Yeni maden kanunumuzun çıkarılması konusunda hükümetimizle el ele çalışıyoruz. Potansiyelimizi ortaya çıkarmak için kamu-özel madencilikle ilgili tüm tarafları ‘Hayatımız Maden Çalıştayı’nda buluşturduk ve yol haritamızı belirledik. Çalıştayımızın sektöre ve ülkemize büyük fayda sağlayacağına inanıyoruz. 82 milyon ev sahibi, biz kiracıyız. Ancak en büyük sorunumuz algı” dedi.
Kanun 2020 Eylül’ünde çıkar
11’inci Kalkınma Planı çerçevesinde belirlenen milli enerji ve maden politikasının yavaş yavaş şekillendiğini gördüklerini anlatan Mevlüt Kaya, “Madenciyi yok sayarak kanun çıkarılmaz. Şu anda Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) başkanlığında ciddi bir çalışmaya başladık. İnşallah yeni kanunu kolektif akılla çıkaracağız. Kamu, sektörün tüm tarafları, STK’lar, damdan düşeni, damda keyif yapanı oturup kanunla ilgili çalışmaları sürdürüyoruz. Bu konuda Cumhurbaşkanı’nın talimatlarıyla bakanlığın da ciddi gayretleri var. Tahminimiz kanun 2020 yılı Eylül ayına yetişir. Yeni kanunla birlikte rahatlamadan öte, çerçevesi kalın çizgilerle çizilmiş, dünya ile rekabet edebilecek şartların oluşacağı bir maden kanununu bekliyoruz, böyle olacağını da umut ediyoruz” diye konuştu.
5 milyar dolarlık maden ihracatının bugünkü potansiyelle 15 milyar dolar olabileceğini dile getiren Mevlüt Kaya, “Ancak şunu da unutmamak lazım. Hayatımız maden diyoruz. Doğrudur. Şöyle bir bakın 140 milyar dolarlık sanayi ihracatının 45 milyar doları maden kaynaklı, yani hammaddesi bizden” dedi. Madencilerin aynı zamanda üretici ihracatçı olduğunu dile getiren Mevlüt Kaya, kendi ajandalarından sildikleri son dönemdeki yılları Eximbank ve diğer desteklerle artıya çevirdiklerini söyledi.
Sadece hükümet destekleriyle değil maden platformu olarak orta ve uzun vadeli sektörü anlatacak bir fon oluşturduklarını hatırlatan EMİB Başkanı Kaya, “Ülkemiz için herkese ihtiyacımız var. Basınımıza ihtiyacımız var. Sizleri onun için buralara kadar yorduk. Bizleri iyi ve doğru bir şekilde kamuoyuna anlatmanız gerekiyor. Hamasetsiz, ‘ama’sız bir araya gelelim. Sektörü hükümet, STK’lar, madenciler ve medyamızla ayağa kaldırmak istiyoruz. 82 milyonluk nüfusumuzun sahip olduğu zenginlikleri değerlendirelim. Üretelim, ihracat yapalım ülkemizi büyütüp, zenginleştirelim” ifadelerini kullandı.