YÜKSEK FİYAT ARTIŞLARI KURLA DÜŞÜŞE GEÇTİ
20 Aralık'ta 18 lira seviyesini gören doların etkisiyle yılı yüzde 36,08 ile kapatan enflasyonda (TÜFE), TL korumalı mevduat ve benzeri uygulamaların yürürlüğü girmesiyle ateş giderek düşüyor. Doların 13,5'lere gelmesi ve daha aşağı rakamları göreceğine dair artan tahminler fiyat artışlarını baskılıyor.

Sedat YILMAZ
Üretici fiyatlarının (ÜFE) dövizdeki sert yükselişler sebebiyle yüzde 80’e dayanmasına karşılık, 20 Aralık’tan bu yana alanı genişletilerek uygulanan TL korumalı mevduat, ÖTV’de yapılan değişiklikler, KDV’ye yönelik çalışmalar ve sıkı denetimler kısa süre içinde fiyat artışlarını yavaşlattı. Dövizdeki yükselişin etkisiyle zincir marketler ve pazarlarda tavan seviyesine gelen temel madde fiyatlarının yanında tezgâh ürünlerindeki fiyatlar normale dönmeye başladı.
Market ve pazarlarda fiyat indirimleri Türk Lirası’nın değer kazanmasıyla başladı. 20 Aralık 2021’de 18 liraya kadar çıkan dolarla birlikte ani fiyat artışlarına geçen market ve pazarlar, dolar kurunun 13 seviyelerine inmesiyle yeniden eski fiyatlara dönüyor.
Tarım Kredi Kooperatifi fiyatlarının normale dönmesiyle başta Şok Marketler ve Migros ortalama ürün fiyatlarını yüzde 10 aşağı çekti. Fiyat indirimlerinin genele yayılmasıyla BİM, A101 gibi diğer zincir marketler de ürün fiyatlarında yeniden düzenlemeler yaptılar. Marketler, tüketicinin rahatlaması için girdi düşüşü beklemeden tedarik ettikleri ürünlerde kendi kaynaklarından karşılanmak üzere indirimlere geçtiklerini haber verdiler.
Zincir marketler arasında fiyat indirimlerine ilk adımı atan Tarım Kredi Pazarlama ve Marketçilik, döviz kurundaki düşüşün ardından girdi fiyatlarında indirim olmasını beklemeden fiyatları aşağı çektiklerini belirtmiş ve ürün fiyatlarını ortalama yüzde 30 oranında düşürdüklerini açıklamıştı. Döviz kuruna denge geldikçe market fiyatlarının normal seviyeye inmesi bekleniyor.
2023 yılında tek hane
20 Aralık’ta 18 lira seviyesini gören doların etkisiyle yılı yüzde 36,08 ile kapatan enflasyonda (TÜFE), TL korumalı mevduat ve benzeri uygulamaların yürürlüğü girmesiyle ateş giderek düşüyor. Doların 13,5’lere gelmesi ve daha aşağı rakamları göreceğine dair artan tahminler fiyat artışlarını baskılıyor.
Enerjiden sonra, fiyat artışlarını körükleyen en önemli etkenlerden birinin enflasyonun artacağı kanaati olduğu, bu beklentinin sağlıklı piyasa iletişimi ve güvene dayalı para ve maliye politikalarıyla hafifletilebileceği, burada en büyük görevin Merkez Bankası ve eşgüdümle hareket edecek hükümetin olduğu belirtiliyor.
Para politikasını yürüten Merkez Bankası’nın küresel ve yurtiçi konjontüre göre halk ile iletişimi sıklaştırıp faiz kararlarında piyasanın nabzını tutmasını isteyen analistlerin genel yorumu, bundan sonra faiz indirimleri konusunda daha hassas ve dengeli hareket edeceği düşünülen para politikasının, dövizdeki yüksek seyri engelleyeceği ve enflasyon üzerindeki kur etkisini düşüreceği beklentisinin ağırlık kazanacağı merkezinde birleşiyor.
TCMB’nin son Piyasa Katılımcıları Anketi’nde 12 ay sonrası TÜFE beklentisinin yüzde 25,37 tahmini ve halen yüzde 36,08 olan TÜFE’ye karşılık Bloomberght Anketi’nde 2022 yılı enflasyon tahmininin daha senenin başında yüzde 22,8 olarak öngörülmesi fiyatlarda gerileme olacağını doğruladığı yolunda değerlendirmelerde bulunan analistlerin yılsonu itibariyle yüzde 18 civarındaki tahminlerinin mümkün olabileceği, hatta 2023 yılı ilk yarısından itibariyle enflasyonun tek haneli rakamlara yöneleceği öngörülüyor.
TCMB toplantısının önemi
TCMB tarafından politika faizinin yüzde 14’e indirilmesine karşılık bankaların faizlerinde bir esneme yapmaması ve gösterge faizinin piyasada yüzde 23,30 seviyelerinden işlem görmesi, para politikalarında bir dengenin kurulması gereğini ortaya koyduğunu dile getiren analistler, Eylül 2021 yılından bu yana TCMB’nin 500 baz puanlık faiz indirimine karşılık döviz kurlarının da yukarı yönlü harekete geçtiğini belirtiyorlar. Faiz indirimleri öncesinde 8 liradan işlem gören doların 20 Aralık itibariyle 18 liradan alınıp satıldığını, kurdaki sıkıntının TCMB PPK metinlerinde karar dalgalanmalarının yattığını söylediler.
Fiyat istikrarı açısından 20 Ocak’ta TCMB’nin yapacağı Para Piyasaları Kurulu (PPK) toplantısının önemine dikkat çeken analistler, piyasaların ortodoks – heterodoks para politikaları arasında TCMB’nin nasıl bir karar vereceğinin önemli olduğuna işaret ettiler. TCMB’nin piyasaları yatıştırıcı eylemlerine devam edeceğini düşündüklerini belirten analistler, enflasyonun düşürülmesinde TCMB’ye oldukça fazla görev düşeceğini kaydettiler.
ABD Merkez Bankası’nın (FED), yükselişine devam eden enflasyona karşı en az 4 faiz indirimi planlandığı söylenen bu yılda, Türkiye’nin içinde bulunduğu gelişen ülkelerin bu ayrıntıyı kaçırmaması gerektiğine vurgu yapan analistler, doların söz konusu ülkeler üzerinde baskısının devam edeceğini, sıcak paraya hayır demeyen diğer ülkelerin Türkiye’ye göre bu konuda daha avantajlı olduğunu belirttiler. Türkiye’nin avantajını ise salgına karşı yüksek mücadelesi, aşılamadaki başarısı ve tedarik zinciri merkezinde olması dolayısıyla dış ticaretinde belirgin bir üstünlüğünün olması şeklinde ifade ettiler.
Mücadele çetin geçecek
Ülke enflasyonlarını salgın ve kuraklıkla ortaya çıkarak tehdit eden tedarik sıkıntılarına bağlı küresel enerji, gıda ve emtia fiyatlarındaki artışa Türkiye’nin yüksek üretimle cevap vermesi gereğine vurgu yapan analistler, “Bir taraftan dövizi tutma diğer taraftan yükselen dünya enerji, gıda ve emtia fiyatları ve oluşan tüketici talebi Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde zorluklar oluşturacak. Dolayısıyla çok sayıda enflasyonist baskı diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Bunlar arasında enerji başta, tedarik zinciri sorunları, iş gücü kıtlığı, artan kiralar ile gübre, ilaç gibi girdi maliyetleri gıda fiyatlarını yükseltiyor” bilgisini verdiler.
Uluslararası Tarımsal Emtia Piyasaları Görünüm raporlarına göre geçen yıl tarımsal emtia fiyatlarının yaklaşık yüzde 30 seviyesinde yükseldiğini ve bu durumun son 10 yılın en yüksek seviyesi olduğunun altını çizen analistler, bu yıl enflasyonla mücadelenin daha çetin geçeceğini dile getirdiler.
Türkiye’de ekonomiye güvenen herkese sahip çıkıldığını ve özellikle ithal ikame konusunda dönüşüm içinde olan Türkiye’nin küresel enflasyona karşı daha net bir mücadele sergileyebileceğini belirten analistler, ülkenin ihtiyaç duyduğu ithal malların yerli olarak üretilmesindeki gayretin olumlu olduğunu söylediler.
Enflasyona karşı çoklu hamle
TL korumalı mevduatın enflasyonun birinci itici gücü kura karşı şu ana kadar etkin olduğunun gözlendiğini, dış ticaret fazlası verme doğrultusunda Türkiye’nin çift kanallı bir enflasyon mücadelesi verdiğini ifade eden analistler, TL korumalı mevduatlardaki yükselişi dikkatle takip ettiklerini belirttiler.
Modelin dolarizasyon bağımlılığını çözmesi durumunda Türkiye’nin enflasyona yönelik önemli bir duvarı aşacağına vurgu yapan analistler, “Bu hafta sonu itibariyle TL korumalı mevduatın büyüklüğü 131 milyar lirayı aşmış durumda. Özellikle günlük bazda yani her gün sisteme 10 milyar lira paranın girmesi önemli bir olay” değerlendirmesini yaptılar.
Türkiye’nin diğer güçlü yönünün şokları çabuk atlatabildiğini, salgında da kısa zamanda toparlanarak küresel ekonominin tersine ekonomisini büyüttüğünü belirten ekonomistler, “Rakamlar ortada. 18 aydır üst üste sanayi üretimini artıran bir Türkiye, yine aynı dönemde tüm çeyreklerde yüksek oranlarla büyümelere imza atan bir Türkiye var. Dinamik ekonomi krizleri fırsata çevirmesini biliyor. 2020 yılında dünya küçülürken Türkiye yüzde 1,8 büyüdü. Yine 2021 yılında Türkiye yüzde 10’un üzerinde çift haneli büyüyecek. Sürekli olarak sanayi üretiminin arttığı, ihracatın yükseldiği bir ülkede enflasyonla mücadele sorunsuz atlatılabilir. Önemli olan para ve maliye politikalarının uyumlu eşgüdümü. Bu yıl kararlılıkla hareket edilirse 2023 yılında enflasyon hissedilir şekilde düşecektir” dediler.
Ekonomistler, Türkiye’nin geliştirdiği yeni ekonomik modelin sıra dışı olduğunu belirterek, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “Türkiye ekonomi modeli alışılmış ezberleri bozan bir model. Bunu sloganla yapmıyoruz. 2002’den bugüne kadar 19 yıllık bir iktidarın yapmış olduğu altyapı yatırımları, üst yapı yatırımları ve gerçekleştirmiş olduğu başarılı adımların devamı” şu sözlerine atıf yapıyorlar.
Türkiye ekonomisinden döviz baskısına çoklu müdahale
Türkiye’de korona virüs salgını ekonomi üzerinde baskısını artırsa da alınan tedbirler istihdam, cari denge, sanayi üretimi ve diğer verilerde olumlu havanın devam ettiğini gösteriyor. Türk Lirası’ndaki oynaklığın hafiflediği, işsizlik oranı verilerinin Kasım itibariyle yüzde 11,2 seviyesinde sabit kaldığı, arındırılmış geniş tanımlı işsizlik ve atıl işgücünde oranların gerilediği, cari dengenin 2,68 milyar dolar açık vermesine karşılık 12 aylık çizgide açığın 14,2 milyar dolara indiği gözleniyor.
Verilen cari açıkta 3,5 milyar dolarlık dış ticaret açığının etkili olduğu görülürken dış talebin yüksekliği sebebiyle ihracatın rekorlar kırması, sanayi üretiminde yıllık yüzde 11,4’lük yükselişi doğrular nitelikte. İmalat sanayinin yüzde 12,5 oranında büyümesinin yanında İmalat Sanayi PMI’ın 52’nin üzerinde seyretmesi de Türkiye’nin ekonomideki güçlülüğünü ortaya koyuyor.
Türkiye’yi yakından ilgilendiren ABD’deki enflasyonun yüksek çıkması. Yüzde 10 seviyesine dayanan üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatlarının yüzde 7 olması ülkede faiz artırımına gidileceği gelişmeleriyle Türkiye’de dolarda beklenmeyen bir artış ihtimallerini beraberinde getiriyor. TL korumalı mevduatın bu gelişmeye nasıl kalkan olacağı bugünden merak ediliyor.
Haftaya damgasını vuran Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “Enflasyon Ocak'ta pik yapar ama Haziran’a tek haneyle gireceğiz” sözü oldu. Enflasyonda hızın kesilmesine karşılık enflasyon beklentilerinde gözlenen artış, bankalara kur dönüşümlerinde komisyon ertelemesi, bankalardaki döviz mevduatlarında 7 Ocak haftası itibariyle 2,8 milyar dolarlık gerileme, sıfır araçlarda ÖTV matrah limitlerinin değiştirilmesi ve yurtiçinde 3 ay sonra cari dengenin aylık bazda açık vermesi haftanın öne çıkan olayları oldu.
Yurtiçinde, Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, ulaştırma ve sanayi hisseleri öncülüğünde yükseliş eğilimini üst üste onuncu güne taşırken, gelecek hafta Merkez Bankası’nın (TCMB) 20 Ocak Perşembe günü açıklayacağı para politikası kararları yatırımcıların odağına yerleşti. Piyasalar bankadan bir faiz değişimi beklemiyor.
Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi haftayı yüzde 1,95 artışla 2.072,93 puandan tamamlarken, Dolar/TL yüzde 1,7 gerileyerek haftayı 13,5348'den kapattı. Diğer taraftan Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 1,95 değer kazanırken, altının gram satış fiyatı yüzde 0,28, dolar/TL yüzde 2,00, euro/TL yüzde 0,95 değer kaybetti.
Gelecek hafta yurtiçinde TCMB faiz kararı, tüketici güven endeksi verileri takip edilecek. ABD’de inşaat izinleri, konut başlangıçları ve ikinci el konut satışları, Euro Bölgesi’nde TÜFE, tüketici güven endeksi, Çin’de GSYH, sanayi üretimi, perakende satışlar, Japonya’da BOJ para politikası toplantısı piyasaların gündeminde olacak.
Söz konusu gelişmeler doğrultusunda yatırım araçlarında bu hafta gelecek haftaya yönelik projeksiyon şöyle oluştu:
BIST 100… BIST 100 endeksi, en düşük 2.017,99, en yüksek 2.086,96 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 1,95 artarak 2.072,93 puandan tamamladı. Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 2.150 ve 2.250 puanın direnç, 2.000 ve 1.970 puanın destek konumunda olduğunu belirtiyor.
DOLAR/TL… TL korumalı mevduatın 130 milyar liraya ulaşması, döviz üzerinde baskı kurduğunu gösteriyor. Bu hafta ABD doları yüzde 2,00 değer kaybederek 13,5320 liraya geriledi. 26 Ocak'ta yapılacak FED toplantısı buradaki fiyatlamaların yön bulmasında etkili olabilir. Kurda direnç bölgesi 14 lira, destek bölgesi ise 13 lira.
EURO/TL… Dolarda olduğu gibi euroda da TL korumalı mevduat sisteminin işlediği gözleniyor. Avrupa tarafında 10 yıllık tahvil getirileri haftalık bazda hafif geriledi. ABD 10 yıllık gösterge tahvil faizi de haftanın ilk işlem gününde yüzde 1,8 seviyesini test ettikten sonra 10 baz puana kadar gerileme kaydetti. Buna karşın ABD 10 yıllık faizinde geçtiğimiz döneme göre yüksek seviyeler devam ediyor. Bu noktada FED'in bilanço küçültme takvimi ve boyutu oldukça etkili olacak. Söz konusu gelişmelerle yurtiçinde euro, Türk Lirası’na karşı yüzde 0,95 azalarak 15,4820 liraya düştü. Kurda ana destek 15 lira, ana direnç 16 lirada kesişiyor.
ALTIN… ABD faizlerindeki yükseliş ve FED’in yükselen enflasyona karşı faiz artıracağına dair gelişmenin daha önce satın alınmasından dolayı yurtdışı piyasalarında altında yükseliş gözlendi. Ons altın 1826 dolara kadar çıktıktan sonra 1817 dolarda dengelendi. Yurtiçinde ise işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 0,28 kayıpla 794,00 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 0,27 azalışla 5.253,00 liraya geriledi. Geçen hafta sonu 1.287,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 1.284,00 liraya indi. Gelecek hafta TCMB ve sonraki hafta FED’in faiz kararına göre altının hareket edeceği tahmin ediliyor. Ons bazında yatay seyrin devam edeceği tahminleri yapılırken yurtiçinde gram altında 800 lira direnç, 750 lira destek konumunda olduğu düşünülüyor.
PETROL… Petrol fiyatlarında yükselişin sürdüğü bir hafta daha geride bırakıldı. Brent petrol varili 85 dolar seviyesinin üzerine çıktı. DOE’nin haftalık olarak yayınladığı petrol stok verilerine göre Brent petrol tarafında Aralık başından beri stoklarda azalış ve talepte güçlü seyir görülüyor. Bu durum petrol fiyatlarının yukarı yönlü hareketini destekliyor. Halen 86 dolar seviyesinde hareket eden Brent petrol gelecek hafta 85 – 90 dolar arası bir seyir izleyebilir.
KRİPTO PARA… NFT ve metaverse gelişmelerinin her geçen gün farklı boyut aldığı kripto para pazarında Tesla ve SpaceX CEO’su Elon Musk’ın Tesla ile ilişkili ürünlerin alımında Dogecoin kullanılabileceğini açıklaması, bir nefes olarak algılandı. Salgının da etkisiyle 40 bin dolar seviyelerine kadar inen Bitcoin bu hafta yüzde 3,1’lik bir çıkış yaparak 43 bin 200 dolara kadar yükseldi. Yine Ethereum da yüzde 4,6’lık değerlenme ile 3 bin 350 dolara yükseldi. Piyasada en fazla değer kazanan para yüzde 21,8 ile Terra, yüzde 9,3 ile Polkadot oldu. Piyasada genel anlamda paralarda değer kaybı yaşanmadı.