YÜKSEK ENFLASYONDA FAİZ İNDİRME SAVAŞI
2021'de tüketici fiyatlarının (TÜFE) yılı çift haneli kapatacağı kesinleşti. Senenin 3'üncü çeyreğinde yüzde 16'larda yüksek kalacağı ve yılsonuna doğru yüzde 14'lere düşeceği beklenen enflasyon patikasında Merkez Bankası'nın (TCMB) 150-200 baz puanlık bir faiz indirimi öngördüğü gözleniyor.

Sedat YILMAZ
Türkiye’nin ekonomi gündeminde enflasyon birinci sırada. Üretici fiyatlarının hızlı yükselişinde döviz kuru, artan küresel emtia fiyatları ve yurt içindeki gıda fiyatları en başlıca etkenler olarak görülüyor. Enflasyon ateşini körükleyenlerin arasında yönetilebilir olmasına karşılık üreten sektörün döviz borçluluğu geliyor. Girdi maliyetlerini de artıran bu durum geçişkenlik oluşturarak tüketici fiyatlarına zam olarak yansıyor.
Mayıs ayında yarım puan geri çekilmesine karşılık halen yüzde 16-17 arasında gidip gelen enflasyonda Merkez Bankası’nın (TCMB) fiyat istikrarına yönelik çalışmaları para politikaları çerçevesinde devam ederken cari ve beklenen enflasyondaki yüksek seyir bankayı yüzde 19’luk politika faizinde indirim açısından oldukça zorluyor. Bu arada faiz maliyetlerinin fiyatlara yansıması da kaçınılmaz oluyor.
Bir yandan faiz indiriminin beklendiği diğer taraftan enflasyon sebebiyle indirimin güçleştiği ortamda TCMB, faiz patikasında oransal avantajlar kazanmak için mücadele veriyor. Merkez Bankası’nın faiz ile savaşta elini kolaylaştıran en önemli unsur ise para, maliye, finansal sektör ve yapısal politikaların uyum içinde hareket etmesi. Banka söz konusu bu dörtlüyü daha efektif ve daha reel nokta atışı kullanma noktasında hedef belirliyor.
Enflasyonu sıkılaştırma tutuyor
Haziran ayında Rusya Merkez Bankası’nın 50 baz puan artışla faizini yüzde 5’e yükseltmesine karşılık gelişen ülkeler arasında yüzde 19 ile en yüksek politika faizine sahip Türkiye’de faiz indirmek için ekonomik, siyasi ve konjonktürel fırsatlar gözleniyor.
Öncelikle kurdaki hareketliliği önleme konusunda eylem planı yapan para ve maliye politikaları yapıcıları, parasal genişleme noktasında sıkı duruşun artarak devam edeceğini bildirmesi dövizi tutarken diğer taraftan da kurun enflasyonu olumsuz etkilememesi için sıkılaştırmayla tedbirler alıyor. Ancak genel politika sebebiyle piyasa kısa vadede az da olsa faiz indirimlerinin gerçekleşebileceğine dair öngörülerini terketmiyor.
2021 yılında tüketici fiyatlarının (TÜFE) yılı çift haneli kapatacağı kesinleşmesine rağmen senenin 3’üncü çeyreğinde yüzde 16’larda yüksek kalacağı ve yılsonuna doğru yüzde 14’lere düşeceği beklenen enflasyon patikasında Merkez Bankası’nın (TCMB) 150-200 baz puanlık bir faiz indirimi öngördüğü tahminleri yapılıyor.
Özellikle yurt dışı analistler, Türkiye’nin her gelişmeyi faiz indirme noktasında avantaj olarak kullanabileceğini dile getiriyor. ABD yatırım bankası Goldman Sachs son raporunda, TCMB’nin yaz aylarında faiz düşürme noktasında küçük de olsa oransal indirimler yapabileceğine vurgu yapıyor.
Biden görüşmesine dikkat
Türkiye’nin fiyat istikrarı konusunda özellikle yurt dışı siyaseti sıkı takip ettiğini ve son dönemde daha önce hasım olduğu gözlenen ülkelere yönelik sıcak ilişkiler içine girmeye çalıştığını belirten ekonomistler, 14 Haziran Pazartesi günü gerçekleşecek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmelerde ortaya çıkabilecek bir iyimserliğin dolar/TL kurunun yumuşamasını ve aşağı yönlü bir hareket etmesini sağlayacağına dair yorumlar yapıyor.
Türkiye – ABD arasında uzun zamandır kriz konusu olarak ortaya çıkan S-400’le ilgili bir yumuşamanın olacağı, hatta Türkiye’nin söz konusu silahları Nato’nun bir gücü olarak ABD’ye kabul ettirmeye çalışacağı, yine Suriye’de izlenen politika konusunda bozulan ilişkilerin düzeltilmesi adına karşılıklı adımların atılacağı sanılıyor.
Doğu Akdeniz ve Dağlık Karabağ meselesinin masaya ineceği tahmin edilen liderlerin toplantısında Nato etrafında görüş birlikteliğinin artıracağı ve Afganistan’dan çekilen ABD’nin yerine Türkiye’nin yer almasına yönelik girişimlerin Türkiye – ABD ilişkilerini yumuşatacağı öngörüleri yapılıyor.
Ekonomistler, yarınki görüşmeden aksi bir sonuç çıkması durumunda piyasaların yeniden bir kriz ortamına girebileceğine dair yorumları da gündeme getiriyor.
3’üncü çeyrekte başlar
Siyasi ilişkilerin nispi de olsa düzelmesiyle 400’lerden 377’lere gelen risk priminin (CDS) daha da düşeceğine dair yorumlar yapan ekonomistler, söz konusu gelişmenin döviz fiyatlarını düşüş yönünde etkileyeceğini, artan turizm ve ihracat gelirleriyle birlikte piyasalara olan güvenin tekrar kazanılacağını dile getiriyor.
Enflasyonda en büyük riskin normalleşmelerle birlikte yurt dışı başta petrol ve emtia fiyatlarındaki artışlar olacağını dile getiren ekonomistler, kısa vadede gıda fiyatlarına çeki düzen verildiği takdirde TÜFE’de belirgin bir iyileşmenin sağlayacağına işaret ediyor.
Ekonomistler, yüksek seyreden enflasyonun faiz düşürmeye engel olmadığını, tüketici fiyatlarının (TÜFE) yılsonu hedefler doğrultusunda seyretmesi durumunda halen yüzde 2,5’lardaki reel faizde oranın artacağını, bu durumun da faiz indirimini kolaylaştıracağını bildiriyor. Kısa ve uzun vadedeki beklentilerle enflasyonda bozulmanın devam ettiğini, dolayısıyla yılın son çeyreğinin ortasına kadar TÜFE’nin tarihsel ortalamaların üzerinde kalacağını gösterdiğini dile getiren ekonomistler, buna rağmen 2021 Ekim’ine kadar 75 baz puanlık bir faiz indiriminin söz konusu olabileceğini ifade ediyor.
Faiz bu ay değişmez
Ekonomistler TCMB’nin 17 Haziran Perşembe günü yapacağı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faizleri sabit tutmasını bekliyor. TCMB’nin beklenti anketine dikkat çeken ekonomistler, ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti beklentisinin yüzde 19’da kaldığını, 5 yıllık tahvil faizlerinin 12 ay sonrası için yüzde 15,72’ye 10 yıllık tahvil faizinin yine 12 ay sonrası için 15,57’ye yükseltilmesinin faiz indirimi noktasında bazı ipuçları verdiğini söylüyor.
Ekonomistler, ankette çıkan politika faizinin periyodik zaman diliminde önce yüzde 19, ardından 18,35 ve 16,53 olarak öngörülmesinin ve sonunda 14,22 ve 11,64 olarak tahmin edilmesinin TCMB’nin faiz indirimde yol haritasını açıkça ortaya koyduğunu dile getiriyorlar.
Merkez Bankası’nın üçüncü çeyreğin sonunda veya son çeyreğin başında faiz indirimi noktasında harekete geçebileceğini bildiren ekonomistler, üretici fiyatları ile tüketici fiyatları endeksi arasında gerçekleşen 21 puanlık makasın henüz aktif olduğunu, küresel etkilerin yanında döviz kurundaki yüksekliğin faiz indirimlerinde göz ardı edilmeyeceğini düşündüklerini kaydediyor.
Kısa vadede yüksek seyir
TCMB anketi doğrultusunda TÜFE’nin gelecek 3 aylık süreçte yüzde 16,7 – 16,9 aralığında kalacağına vurgu yapan ekonomistler, yılsonu TÜFE beklentisinin de yüzde 15’in biraz altında gerçekleşeceğini dile getiriyor. Ekonomistler, enflasyonun beklentiler paralelinde kalma ihtimalinin 12 ay sonrası için yüzde 88,5 ve 24 ay sonrası için yüzde 49,6 olduğunu belirterek Türkiye’nin bir müddet daha yüksek enflasyonda yaşayacağına işaret ediyor.
Enflasyonun yüksek kalmasında dövize ve emtiaya bağlı girdi maliyetleri, gıda fiyatları ve seri şekilde artan GSYH büyümelerinin etkili olduğuna vurgu yapan ekonomistler, TCMB fonlama maliyetinin 2021 yılında ve 2022’nin büyük bölümünde yüzde 17 - 14’ler seviyesinde kalacağına işaret ediyor.
5 ve 10 yıllık Hazine tahvillerindeki faizin de yüzde 15’ten aşağı düşmeyeceğini öngören ekonomistler, TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi doğrultusunda yaptıkları yorumlarda, dolar kurunda 9 liranın biraz üzerinin bu yıl için mümkün olduğunu belirtiyor.
Ekonomistler söz konusu olumsuzluklara karşılık ihracat ve turizme yönelik iyi gelişmelerle cari açığın gerileyeceğini, ekonomideki normalleşmeyle bütçe dengesinin daha iyimser bir düzleme gireceğini, bunun da enflasyonu dolaylı olarak aşağı çekebileceğini ve TCMB için faiz indirmede koridorlar açılabileceğini bildiriyor.
Büyüme enflasyonu etkiliyor mu?
Enflasyona yukarı yönlü destek veren GSYH büyümesinin 2021 yılına ilişkin beklentilerin TCMB anketinde yüzde 4,3’ten yüzde 4,9’a yükseldiğini, ancak 2022’ye dair büyüme beklentisinin 0,1 puan düşüşle yüzde 4’e gerilediğinin altını çizen ekonomistler, büyümede artışlar olmasına karşılık iyileşmelerin beraberinde enflasyonu etkilemesine dikkat çekiyor.
Ekonomistler 2020 üçüncü çeyreğinde yüzde 6,3, son çeyreğinde yüzde 5,9 ve ardından 2021 yılı ilk çeyreğindeki yüzde 7’lik büyümenin enflasyon açısından da düşünülmesi gerektiğini ifade ediyor. Ekonomistler bu yılın ikinci çeyreğinde de yine büyümelerin baz etkisiyle de olsa güçlü çift haneli rakamlara imza atacağını dile getiriyor.
Büyüme rakamlarını da yukarı iten ithalat fiyatları artışının dikkatle takip edilmesi gereğine vurgu yapan ekonomistler, Mayıs ayındaki tam kapanma ve hafta sonlarındaki sokağa çıkma yasağının sanayi ve hizmet kesiminde bir yavaşlamaya sebep olsa da Haziran ayından itibaren gözlenen ekonomideki canlanmanın yıl genelinde yüzde 6’lık bir büyümeyi beraberinde getireceğini, ancak enflasyonun tetiklediği makro dengeler açısından olumsuzlukların ortaya çıkabileceğini söylüyor.
Ekonomistler ayrıca 2021 yılsonu cari açık beklentisinin 25,4 milyar dolardan 25,7 milyar dolara yükselmesine karşılık 2022 için söz konusu rakamın 24 milyar dolardan 22,4 milyar dolara inmesinin de altını çiziyor.
Gündemi yoğun haftanın galibi ‘Türk Lirası’
Dolar/TL, Haziran ayı başında 8,88 ile tarihi zirvesini test etmesinin ardından ABD’de enflasyonun yüzde 5 ile son 13 yılın en yüksek enflasyonunu görmesi ve ABD tahvil faizlerinin sert düşmesiyle Türk Lirası, dolar ve euro karşısında haftalık yüzde 3’lerin üzerinde değer kazandı. Dolar/TL haftayı 8,40, euro/TL 10,17’den kapattı. Piyasalar yön belirleyici gelişme olarak yarın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’in görüşmesine odaklandı.
Piyasalar bu hafta yoğun bir gündem yaşadı. Öncelikle ABD’de enflasyonun 13 yıl sonra yeniden yüzde 5’e yükselmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faizleri sabit bırakmasının yanında parasal genişlemeye devam edeceklerini açıklaması, Türk Lirası’nın yurt dışı iyi gelişmeler sonucu gelişen para birimlerinden pozitif olarak ayrılarak değer kazanması, ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin enflasyonun yükselmesi sonucu yüzde 1,57’den yüzde 1,43’e inerek sert düşmesi ve altın piyasasındaki dalgalanmalar, küresel borsaların pozitif seyri, Rusya Merkez Bankası’nın faiz artırması, Almanya’nın Türkiye’ye seyahat uyarısını kaldırma adımı atması, TCMB’nin Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçları, Türkiye’nin yurt dışı siyasi riskleri azaltmada politik adımlarını hızlandırması ve yarın bir araya gelecek Erdoğan – Biden görüşmesinin yankıları en çok takip edilen konular arasına girdi. Yurt içinde kamu ve banka alacaklarının yapılandırılması, aşılamada Türkiye’nin hızlı bir sürece girmesi, kamu bankalarının iç borçta önemli bir yer tutması yine piyasaların gündeminden uzak kalmadı.
Merkez bankaları haftası
Önümüzdeki 14-18 Haziran haftasında yurt içinde cari denge ve bütçe gerçekleşmelerinden sonra Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz kararı toplantısı ve konut satışlarıyla ilgili veriler gündemi tutacak. Yurt içi piyasaları yakından etkileyecek ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz toplantısı da takip edilecek. Yine ABD’de ÜFE, sanayi üretimi ve perakende satışlar gündemde yer alacak. Avrupa’da TÜFE, dış ticaret dengesi ve sanayi üretimi, Çin’de perakende satışlar ile sanayi üretimi, Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) faiz kararı, TÜFE ve sanayi üretimi yakından izlenecek.
Bu hafta yurt içinde borsa değer kazandı, döviz ve altın kaybettirdi. Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 1,95 değer kazanırken, altının gram satış fiyatı yüzde 4,36, dolar/TL yüzde 3,14, euro/TL yüzde 3,67 değer yitirdi.
Yurt içi piyasalarda 1000 TL’lik yatırım borsada 1019,5 lira, altında 956,4 lira, dolarda 968,6 lira ve euroda 963,3 lira oldu.
Türk Lirası şahlandı
Söz konusu gelişmeler ve beklentilerle gelecek hafta piyasaların seyri şöyle oluştu:
BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi en düşük 1.432,64, en yüksek 1.464,49 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 1,95 artarak 1.460,86 puandan tamamladı. ABD’de enflasyonun yüksek çıkmasıyla küresel risk iştahının pozitif tarafta kalması, Türkiye CDS’lerinin geri çekilmesi, kurlardaki sert geri çekilme Borsa İstanbul’a yaradı. 1460 direncini aşan BIST 100’de direnç olarak 1491 gündeme geldi. Erdoğan – Biden görüşmesinden olumlu sonuç çıkması durumunda haftaya 1500’lü rakamların ortaya çıkabileceği aksi durumda 1439 desteğinin yeniden çalışacağı ve endeksin 1400’lere geri dönme ihtimalinin olduğu tahminleri yapılıyor.
DOLAR/TL… ABD’de enflasyonun 13 yıl sonra yüzde 5’e yükselmesi ve ABD 10 yıllık tahvillerinin yüzde 1,57’den yüzde 1,43’lere gerilemesi dolardaki kayıpları artırdı. Halen 8,39 liradan işlem gören kur, haftayı 8,40 liradan yüzde 3,14 kayıpla kapattı. Avrupa’daki iyimserliğe karşılık ABD’deki durum euro/dolar paritesinde kendini gösteremezken Türk Lirası ise tüm gelişen ülke para birimlerine göre pozitif ayrışarak dolar karşısında haftalık yüzde 3’lerin üzerinde kazançla son ayların en yüksek çıkışını yaptı. 8,36’yı kuvvetli destek yapan dolar 8,40 direncini aşmaya çalışsa da başarılı olamadı. Gelecek hafta Erdoğan-Biden görüşmesinden çıkan sonuçlar kura yön verecek. Kur 8,36’yı aşağı yönlü kırması durumunda 8,15’ler gündeme gelebilir. 8,40 direnci yukarı kırılırsa yeniden 8,50 – 8,60’lara doğru bir yöneliş olabilir.
EURO/TL… Avrupa’da ECB’nin faizi sabit bırakması ve salgına karşı ekonominin aynı çizgide desteklenmeye devam edileceğinin açıklanmasına karşılık euro/dolar paritesinin 1,22’yi yukarı yönlü kıramaması euroyu zayıf bıraktı. Euro/TL paritesi haftalık yüzde 3,67 kayıp yaşadı ve 10,17’den kapandı. 10,17’yi kuvvetli direnç yapan kur, burayı kırması durumunda kendini 10,25’lerin üzerine atabilir. Ancak 10,16’nın aşağı yönlü kırılması yeniden 10,05 ve 9,9’ları açığa çıkarabilir.
ALTIN… ABD’de enflasyonun yükselişi ve gelecek hafta FED faiz toplantısı beklentisi yurt dışı altın piyasasında temkinli karşılanırken yurt dışında sert düşüşlere sebep oldu. Ons 1877 dolara kadar inerken yurt içinde de altının gramı yüzde 4,36 kayıpla 504 liraya kadar geriledi. Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 4,35 azalışla 3.346,00 liraya, 855,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı ise 817,00 liraya indi. Ons altın 1880 direncini geçebilirse yeniden 1900’lü rakamlara ulaşılabileceği öngörülürken 503 lirayı kuvvetli destek yapan gram altının burayı aşağı yönlü kırabilirse 490 liraların gündeme gelebileceği tahmin ediliyor. Gram altın yukarıda 517’yi kuvvetli direnç yapmış durumda.
PETROL… OPEC’in 2021 yılı için petrol talebini günlük 6 milyon varil artacağını ve toplam talebin 97 milyon varile ulaşacağını açıklaması petrol fiyatlarını yukarı çekti ve brent petrol 72,7 dolar sınırına ulaştı. Brent petrolün 73 direncini kırması takip edilirken Batı Teksas (WTI) petrolü de 70,86 doları direnç yaptı. Brentte 71,9 dolar destek, WTI da ise 69,6 destek görünümünde.
KRİPTO PARA… Kripto para pazarı küçük de olsa haftalık kayıplarını sürdürüyor. Bitcoin bu hafta 35 bin 900 dolara inerek 7 günlük yüzde 0,02’lik değer kaybı yaşadı. 2 bin 400 dolar seviyesindeki Ethereum da haftalık yüzde 7,2’lik kayba imza attı. Ripple de 0,38 dolarla haftalık kaybını yüzde 10’un üzerine taşıdı. Elon Musk’ın desteklediği 0,31 dolardan işlem gören Degocoin pazarda yüzde 15,8 ile haftalık en fazla kayıp veren para oldu.