"YEŞİL DÖNÜŞÜMDE İYİ UYGULAMALARI YAYGINLAŞTIRACAĞIZ"
YASED Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Sargın, "Biz, uluslararası yatırımcıların ülkemiz yeşil dönüşüm gündemine en önemli katkısını, kamu ve özel sektöre know-how sağlamak ve stratejik vizyon kazandırmak olarak tanımlıyoruz. Dünyada bu alandaki en yenilikçi uygulamaları üyelerimiz gerçekleştiriyor. Yeşil dönüşümdeki iyi uygulamaları yaygınlaştıracağız" diye konuştu.
YASED Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Sargın, Yeşil Mutabakat ile hayata geçirilmesi planlanan başta sınırda karbon düzenlemesi gibi mekanizmaların sektörlerimizi nasıl etkileyeceğini, ülkemizde nasıl uygulanacağını, yatırım, üretim ve ticaret alanlarındaki rekabetçiliği üzerinde etkileri ve YASED’in bu alandaki orta ve uzun vadeli planlarını anlattı.
Ayşem Hanım, 2021 yılı sürdürülebilir kalkınma gündemi açısından çok önemli gelişmelere sahne oldu, öncelikle bu konudaki değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
2021 yılı gerçekten de sürdürülebilirlik konusunun küresel düzeyde görünürlüğünün çok yüksek olduğu bir yıl oldu. Öncelikle, Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat politikasının uygulama çerçevesinin netleşmeye başlaması, özellikle AB ile yakın ticaret ilişkisi içinde olan tüm ülkelerin kamu ve özel sektörlerini yakından ilgilendiren, önemli bir gelişme oldu.
Ülkemizin yatırım, üretim ve ticaret alanlarındaki rekabetçiliği üzerinde de önemli etkileri olacak bu konu biz uluslararası yatırımcılar açısından da büyük önem taşıyordu. Bu çerçevede, Yeşil Mutabakat ile hayata geçirilmesi planlanan başta sınırda karbon düzenlemesi gibi mekanizmaların sektörlerimizi nasıl etkileyeceği ve ülkemizde nasıl uygulanacağı konuları öncelikli gündemimizi oluşturdu. Bu alanda ülkemizdeki en önemli gelişme, Ticaret Bakanlığımız koordinasyonunda geniş bir katılımla hazırlanan AB Yeşil Mutabakat Eylem Planının yürürlüğe girmesiydi. Hazırlık sürecinde önemli katkı sağladığımız yol haritası mahiyetindeki bu çalışma kapsamında ilgili kurumlarımızla iyi bir diyalog ve iş birliği zemini oluşturma fırsatı bulduk. Eylem planındaki ilerlemeyi takip ettiğimiz düzenli toplantıları da faydalı buluyor, üst düzey katılım sağlıyoruz.
Bir diğer gelişme, ülkemizin Paris Antlaşmasına taraf olması ile bizim için anlamı ve önemi daha da artan Birleşmiş Milletler 26. İklim Değişikliği Konferansıydı. Tüm oturumlarını günbegün takip ettiğimiz ve gelişmeleri paydaşlarımıza raporladığımız ayrıca etkinliğin ana sponsoru olan üyelerimizin de katılımı ile haftalık değerlendirme toplantıları yaptığımız Konferansın, küresel düzeydeki farkındalığın artmasına önemli katkı sağladığını düşünüyorum. Beklenen düzeyde olmasa da ülke düzeyindeki taahhütlerde de mesafe kat edildiğini gördük. Konferans devam ederken Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın adına İklim Değişikliği ibaresinin eklenmesi ve İklim Değişikliği Başkanlığı kurulması da bu konunun üst düzeyde ve daha kurumsal bir bakış açısı ile ele alınacağını göstermesi bakımından umut verici bir gelişme oldu. Bu inisiyatifi destekliyoruz ve Bakanlığımız koordinasyonunda yakın zamanda düzenlenecek İklim Şurasının tüm komisyonlarına YASED olarak katılım sağlayacak ve katkı vereceğiz.
Tüm bu gelişmelerin dünya ekonomisinin pandemi sonrasındaki toparlanma sürecinde gerçekleşmesini, yeşil dönüşümün; devletler ve şirketler tarafından ne kadar içselleştirildiğini ve geleceğimiz açısından ne kadar belirleyici olacağını göstermesi açısından da memnuniyet verici buluyoruz.
Yeşil Mutabakat’ın getirdiği fırsatlardan yararlanmalıyız
Yeşil mutabakat kamu ve özel sektöre önemli yükler getirecek. Şirketlerimiz operasyonel, altyapılarında değişiklere gidecek, maliyetleri artacak. Sizce Türkiye’nin bu sürece daha hızlı entegre olması adına neler yapması gerekli. Orta ve uzun vadeli planlarımız neler olmalı?
Ülkemizde bu alanda yapılması gerekenler, Ticaret Bakanlığımız koordinasyonunda hazırlanan Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile önemli ölçüde tanımlanmış durumda. İklim Değişikliği Stratejimizin de yürürlüğe girmesi ile politika çerçevesi tamamlanmış olacak. YASED olarak, ülkemizin bu sürece daha hızlı uyum sağlaması adına, halihazırdaki çalışmalarımızın da çerçevesini çizen, 3 aksiyon alanı olduğunu düşünüyoruz.
Öncelikle, Yeşil Mutabakatın, etkileri uzun yıllara yansıyacak olsada, görece dar bir zamanda gerçekleştirilecek kapsamlı bir müzakere ve uyum süreci olduğunu akılda tutmamız gerekiyor. Bu süreci doğru yönetebilmek için; ülkemizin, sektörlerimizin ve şirketlerimizin önündeki riskleri ve fırsatları doğru tanımlayacak ve performans hedefleri çerçevesinde çalışmaya imkân verecek analizlere ihtiyaç duyuyoruz. Bu çalışmalar, know-how, teknoloji, finansman ve düzenleyici çerçeveye ilişkin gereksinimlerimizi netleştirerek uyumun üretim, ticaret ve yatırımlar üzerindeki olası etkilerini takip etmemizi ve gerekli tedbirleri zamanında almamızı sağlayacak. Gelişmiş ve sürekli bir kurumsal kapasite gerektirecek bu eforun kamu ve özel sektör iş birliği ile gerçekleştirilmesinde büyük fayda görüyoruz.
İkinci konu dönüşümün gerçekleştirilmesini sağlayacak know-how’ın edinilmesi ve finansmanın sağlanması. Şirketlerimizin edinmesi gereken ilk kabiliyet, bu işin bir kurumsal dönüşüm projesi olarak ele alınmasını sağlayacak yönetim ve projelendirme kapasitesinin geliştirilmesi. Sonrasında, şirketlerimizin geliştireceği projelerin, sektörel ve tematik olarak ayrıştırılmış finansmana hazır proje paketleri şeklinde derlenmesi ile gerek ülkemizin gerek şirketlerimizin yeşil dönüşümü destekleyen fonlar ve finansman araçları nezdinde görünürlüğünün sağlanması önem arz ediyor. Özetle, yeşil dönüşümü projelendirme ve projeleri finansman imkanları ile eşleştirme sürecinde piyasa yapıcı rol oynayacak mekanizmalara ihtiyacımız var. Burada da özel sektör ve devletin el ele hareket etmesi temel başarı faktörü olacak.
Bir diğer önemli konu da dönüşümü en verimli şekilde gerçekleştirebilecek teknolojilere başta KOBİ’ler olmak üzere tüm şirketlerimizin erişiminin artırılması. Biliyoruz ki halihazırda geliştirilmiş ve kullanımda olan teknolojiler emisyon azaltımına yönelik hedeflerin %80’inden fazlasının karşılanmasında yeterli olacak. Önemli olan uygun teknolojilerin en hızlı ve ekonomik şekilde şirketlerle buluşturulmasını sağlayacak etkin piyasa mekanizmalarına işlerlik kazandırılması, iyi uygulama örneklerine görünürlük kazandırılması. Yeşil dönüşümü destekleyecek Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesinin de maliyet etkin ve hızlı yeni çözümler üretilmesinde önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz
İfade ettiğim bu üç alanda orta vadede başarı elde etmemizin uzun vadeli başarımızın da temellerini oluşturacağını düşünüyorum. Tabii ki en önemli başarı kriterlerinin kolaylaştırıcı bir düzenleme çerçevesi ve öngörülebilir ve istikrarlı bir iş ortamı olduğunu da unutmamalıyız.
YASED olarak bu alandaki faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Biz bu alandaki faaliyetlerimizi YASED Sürdürülebilir Kalkınma Platformu altında hayata geçiriyoruz. Yönetim kurulu üyelerimizin çalışmalarına bizzat katıldığı ve destek verdiği bu yapılanma ile en geniş paydaş ağımızı gündemimize dahil etme imkânımız oluyor. Üyelerimizin küresel düzeydeki yöneticileri ve uzmanları, bu alanda söz sahibi uluslararası kuruluşların ve kamu kuruluşlarının temsilcileri ve akademisyenlerle yakın çalışıyoruz. YASED çalışma grupları vasıtasıyla tüm üyelerimizin de aktif destek verdiği bu platform kapsamında bugüne kadar birçok online etkinlik ve analiz çalışması gerçekleştirdik. Ocak ayında da yeni bir en iyi uygulama örnekleri serisine başlayacağız. Yaklaşık 15 program kapsamında ekonominin tüm sektörlerini içermesini öngördüğümüz online seri sonrasında hibrit olarak gerçekleştireceğimiz üst düzey uluslararası bir etkinliğimiz olacak.
Biz, uluslararası yatırımcıların ülkemiz yeşil dönüşüm gündemine en önemli katkısını, kamu ve özel sektöre know-how sağlamak ve stratejik vizyon kazandırmak olarak tanımlıyoruz. Dünyada bu alandaki en yenilikçi uygulamaları üyelerimiz gerçekleştiriyor, en ileri teknolojileri geliştiren, deneyen ve yaygınlaştıran şirketlerin YASED üyeleri olduğunu görüyoruz. Üyelerimizin önemli bir çoğunluğunun emisyon azaltım taahhütleri, sürdürülebilir kalkınma amaçları ile entegre sürdürülebilirlik stratejileri ve sosyal sorumluluk projelerini bir üst seviyeye çıkaran ESG aktiviteleri mevcut. Biz bu birikimi, düzenlediğimiz en iyi uygulama örnekleri toplantıları ve webinar serileri ile tüm paydaşlarımızın erişimine açıyoruz. Çığır açan teknolojileri içeren, büyük ölçekli ve şirketlerimiz kadar tedarik zincirlerini de uçtan uca etkileyen dönüşüm projelerini, bizzat uygulayıcılarının ağzından anlatan bu etkinliklerle gerek farkındalık düzeyini artırıyor gerekse hızla gelişen gündem çerçevesinde şirketleri aksiyona yönlendirecek bir aciliyet hissi yaratıyoruz.
Küresel düzeyde en iyi uygulamaları tanıtırken bir yandan da bu uygulamaların hangi düzenleyici çerçeve kapsamında ve nasıl bir yatırım ortamında hayata geçtiğini anlatma imkânı buluyoruz. Özellikle bu bakış açısı ülkemiz iş ve yatırım ortamının geliştirilmesi için öneriler oluşturmamıza imkân sağlıyor. Bu önerileri de başta YOİKK olmak üzere temsil edildiğimiz tüm istişare platformlarında kamu otoriteleri ile paylaşıyoruz. Uluslararası doğrudan yatırım çekme alanında rekabet içinde olduğumuz ülkelerle karşılaştırmalı analizlere de özel önem verdiğimizi belirtmekte fayda görüyorum. En nihayetinde yeşil dönüşüme duyarlı bir üretim ve düzenleme altyapısı mevcut ve yeni yatırımcılar için önemli bir yatırım kriteri.
Emisyon ticareti sistemi öncelikli gündemimiz
Türkiye'deki yerli ve yabancı sermayeli işletmeleri yakından ilgilendiren sınırda karbon düzenlemesine şirketlerimizin uyum ve entegre olması adına hangi teşvikler yapılmalı? Sizce yeşil dönüşüm sürecine entegre olamayan şirketleri hangi riskler ve yaptırımlar bekliyor?
Biz bu alanda öncelikle iyi tasarlanmış bir emisyon ticaret sistemine sahip olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu sistemle entegre bir şekilde ele alınacak analiz ve ölçümlerle tüm işletmelerin mevcut ve hedef emisyon düzeylerini doğru bir şekilde belirlememiz, takip etmemiz mümkün olacak. AB ile entegre çalışacak böyle bir sistem tesis etmemiz halinde Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması'ndan muaf olacak ülkeler arasında yer alarak AB ülkelerine ihracat yapan diğer üçüncü ülkelere göre önemli bir avantaj yakalamış olacağız. Daha önce de ifade ettiğim İklim Zirvesi kapsamında bu konudaki YASED görüşlerini bir kez daha kamu otoriteleri ve iş dünyası ile paylaşma imkânı bulacağız. Ülkemiz için en uygulanabilir çözüme istişare ile ulaşacağımızı düşünüyoruz.
Teşvikler konusuna gelince, bu alandaki en önemli husus; işletmenin mevcut emisyon seviyesi ile düzenlemelere uyumlu ve piyasada rekabetçi bir şekilde var olabilmesine imkân veren emisyon düzeyi arasındaki farkın doğru tespitinin sağlanması ve teşviğin bu farkı kapatmaya yönelik stratejiyi desteklemesi. Jenerik ve performans göstergesi olmayan teşviklerin bu alanda önemli kaynak israfına yol açma riski olduğu için teşviklerimizi bu bakış açısı ile gözden geçirmekte fayda görüyoruz.
Bu sürece entegre olamayacak şirketler özelinde düşündüğümüzde; maalesef önce pazara erişimlerini, sonra müşterilerini eş zamanlı olarak da insan kaynaklarını, üretim kabiliyetlerini ve rekabetçiliklerini kaybetme riski ile karşı karşıya olacaklarını görüyoruz. AB, ihracatımızın yarısını gerçekleştirdiğimiz, ülkemizin en önemli pazarı. Bir şirketin bu pazara erişim hakkını kaybetmesi ya da yüksek erişim maliyetleri ile rekabetçiliğini yitirmesini telafisi mümkün olmayan bir kayıp olarak görüyoruz. İnsan kaynakları açısından baktığımızda, nitelikli işgücünün iklim değişikliği gündemine daha duyarlı yaklaştığını ve her geçen gün bu alanda aktif rol oynayan şirketlerde çalışma yönünde bir tercih sergilediğini görüyoruz. Şirketler, yenilikçiliğin de kaynağı olan bu kritik personel açısından cazibelerini korumak için görünürlüğü yüksek yeşil dönüşüm stratejileri ve uygulamalarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyorlar.
Küresel ticarette sürdürülebilir ve avantajlı olmak adına hangi sektörlerde daha fazla yatırım yapılmalı ve yeniliklere gidilmeli?
Biz YASED olarak günümüz dünyasında rekabetçi kalmak için 3 temel alanda başarıya odaklanılması gerektiğini düşünüyoruz. Kurumsal çalışma çerçevemizi de oluşturan bu alanlar; küresel tedarik zincirlerine entegrasyonun artırılması, dijital dönüşümün gerçekleştirilmesi ve bunların sürdürülebilir kalkınma amaçları ile uyumlu bir şekilde hayata geçirilmesi. Sektörden bağımsız olarak bu alanlarda mesafe kat edecek işletmelerin rekabetçiliklerini koruyarak pazar paylarını artıracaklarını öngörmekteyiz.
Son olarak tüm üyelerimize YASED’i yeşil dönüşüm gündemin önünde konumlandıran katkıları için çok teşekkür ediyor, başta kamu olmak üzere tüm değerli paydaşlarımızda bu alandaki yapıcı ve işbirliğine açık yaklaşımları için teşekkür ediyorum.