SON DAKİKA
GÜNDEM Cuma 24 Şubat 2023 02:13

"YER-YAPI GÜVENLİĞİ BELGESİ ALINMALI"

Türk Mimar Mühendisler Odası Birliği Jeofizik Mühendisleri Odası Deprem Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, yaşanan depremlerde hasarlı bina sayısının azaltılmasının yolunun yer-Yapı Güvenlik Belgesi olduğunu, bu belgenin tapuya işlenmesi gerektiğini söyledi. Avukat Yasemin Bal ise Güvenli Turizm Sertifikası'nın doğal afetleri de kapsaması gerektiğini vurguladı.

"Yer-Yapı Güvenliği belgesi alınmalı"

Mustafa DENİZ

Türk Mimar Mühendisler Odası Birliği Jeofizik Mühendisleri Odası Deprem Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr Övgün Ahmet Ercan, yaşanan depremlerin can ve mal kayıplarını önlemesi için yapılması gerekenleri Analiz Gazetesi’ne anlattı. 

Deprem ülkemizin en büyük güvenlik sorunu mudur?

Depremin 160 bin km2’de ortalama km2 başına 125 kişinin yaşadığı, yapı yoğunluğunun km2’de 25 olduğu bu bölgede oluşan 12 Derece hasar ile 87 milyarlık yitime neden olduğu düşünülürse, Kuzey Marmara’da her an beklendiği söylenen deprem(lerin), 5 bin km2’lik alanda km2’ye 3 bin kişinin düştüğü, yapı yoğunluğunun km2 de 340 yapının düştüğü İstanbul’da oluşmasının nasıl dehşet bir ülke güvenliğini sarsıcı olay olduğunu gözler önüne sermiştir.  Bu durumda Türk ulusuna düşen görev, parti ayrımı gözetmeden, ulusal ülkede birleşerek, el ele tutuşup tek bir güç olarak, çağdaş eğitim ile üretimi arttırarak, sağlam yerde sağlam yapı dikerek bir an önce bu sıkıntılardan ülkemizi çıkartmaktır. Deprem dokuncalarını savmak için kentlerimizi tarım ile sulak alanlarda değil, kayalık tepelerde, toplumu mutlu edecek biçimde yeniden kurmalıyız. Becerimizi göçük altından kişileri kurtarmaya değil, depremde yıkılmayacak yapıları yapmayı yönlendirmeliyiz. 

Yer-Yapı Güvenliği Belgesinin önemi nedir?

Boğaziçi Aydınlar Grubu (BAT) tarafından kamuoyu ile paylaştığımız 19.02.2023 Tarihli Basın Bildirisi’nde belirtildiği üzere; Tarım ürünlerinin %21’i, iplikçilik ile tekstilin %42’sini karşılayan sanayileşmiş bu kentlerin göçmüş durumu, besinde, vergi toplamada, hayvancılıkta ülkemize büyük bir darbe vurmuş, vuracak, yaşam pahalılığını da arttıracaktır. 2020 Sivrice M6,6 depreminden sonra tüm jeofizikçi ile yerbilimcilerce, bir gün, Kahramanmaraş’ta M6,7 ile M7,2 büyüklüğü arasında deprem beklendiği konusunda uyarılar yapılmıştır. Ne var ki, deprem tek değil üç tane, ayrıca beklenenden daha büyük olmuş, 160.000 km2’de olan tüm illerde MMC ölçeğine göre 12 yıkım gücünde oluşmuştur. Üç büyük deprem, büyük borç içinde, bir yanda yılgı(terör) ile çatışan, öte yanda Suriye ile savaşan, yaklaşık 10 milyon sığınmacının birçoğunu bu bölgede barındıran, ülke ile toplumun geçim sıkıntısı içinde olduğu bir durumda yakalamıştır.

Her yapı için “Yer-Yapı Güvenlik Belgesi” oluşturulmalı, belgeler tapuya işlenmelidir. Özellikle topluluk halinde yararlanılan yapılarda, konaklama, yeme içme, eğitim, sağlık, kültür ve sanat etkinliklerinin yapıldığı yapılarda “Yer-Yapı Güvenlik Belgesi”nin varlığı çok önemlidir. Bu yapılarda konaklayacak, satın alacak, kiralayacak veya herhangi bir şekilde tasarruf edecek kişilerin bu belgeyi tapudan sorgulayabilmesi sağlanmalıdır. 

Yapıların sahip olduğu Yer-Yapı Güvenliği Belgesi’nin koşullarını taşımaya devam edip etmediği denetlenmelidir. Topluluk halinde yararlanılan yapılarda yılda bir kez, konutlarda ve iş yerlerinde 3 yılda bir bu denetlemenin yapılması ve bürokrasinin yavaşlığı dikkate alınarak denetlemelerin meslek kuruluşu olan İnşaat Mühendisleri ve Jeofizik Mühendisleri odaları tarafından oluşturulacak ekipler tarafından yapılmalıdır. 

Deprem Yönetmeliğinde değişiklik gerekli midir?

Yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm yapıların ve yapı türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut yapıların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşullarını belirleyen Türkiye Yapı Deprem Yönetmeliği ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliklerinde “Yer-Yapı Güvenlik Belgesi” ve “Yer-Yapı Denetimi” kavramlarına yer verilmeli ve bu yönde yasal düzenlemelerde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. 

Depreme yönelik yapısal çözümler nelerdir?

Köklü eğitim ve uygulama çözümleri bilim insanlarının öneri ve yönlendirmeleriyle belirlenmelidir. 

Bir yerde yapı yapılıp yapılmayacağına, yapılacaksa kaç katlı yapı yapılacağına, jeofizik mühendisleri tarafından titreşim ile sarsım (sismik) ölçüler alarak karar vermeleri ve bunun dışına çıkılmaması gerektiğini belirtmektedir. İlk ve ortaöğrenim müfredatında  “Kıran (afet) ve Kurtarmacılık Dersleri” konmalı, Jeofizik ve Maden Mühendisleri tarafından bu dersler ve kursların verilmesinin öneminin altını çizmiştir. Deprem Teknolojileri Endüstrisi’nin oluşturulması ve geliştirilmesini, sağlam yapı gereçleriyle sarsım yalıtıcıları (seismic isolator) üretilmeli ve yaygın olarak kullanılması gerektiğini, betonarme yerine çelik omurgalı yapılaşmaya geçilmesi gerekmektedir. 

Turizmde güvenlik algısı nedir?

Avukat Yasemin Bal da yaptığı değerlendirmede, turizmdeki güvenliği anlattı.

“Turizm sektörü ülke ekonomisine yüksek değer ve yarar sağlamaktadır. Sektörün, turistin talebine göre hemen değişip gelişen ve güncellenen etkime gösterme yeteneği bulunmaktadır. Gerek ülke içinden şehirlerarası gerekse ülke dışından ülkemize seyahat eden bireyler beklentileri ve ihtiyaçlarının çeşitliliğine göre seçimler yapmaktadırlar. Turist, seyahatinin en başından sonuna kadar can ve mal güvenliğini, barınma ve beslenme güvenliğini güvenceye almak istemektedir. Can güvenliğine beden veya ruh sağlığına yönelik en küçük bir tehdit dahi turistin ülke, şehir, konaklama tesisi, beslenme alanı seçimlerini etkilemektedir. 

İnsanlık tarihinin ve medeniyetlerin künyesinin yazıldığı Anadolu toprakları, tarihi ve kültürel dokusuyla bütün Dünya’nın ilgisini çekmektedir. Nispeten düşük yatırım maliyeti, az eğitimli personel ile kotarılabilir olduğu zannı üzerinden, görünmeyen ihracat kalemi ve krizlerde ekonominin can simidi muamelesi yapılmaktadır. Düşük ücretli, yarı zamanlı, geçici, dönemsel emek yoğun bu sektör işgücünü de ucuz kullanmaktadır. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) 2025 yılında turizmde doğrudan iş gücünün 1 milyon dolaylı iş gücünün 2 milyon civarında olacağını belirtmektedir.

Türkiye’nin toplam turizm geliri 2019 yılında 35 milyar,  2022 yılında 14 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2013 yılında 2,5 milyar dolar olan ve 2023 yılında 25 milyar dolar olarak hedeflenen “Sağlık Turizmi Geliri” ise 2022 yılında 2 milyar dolar olarak toplam turizm geliri içinde %14 olarak gerçekleşmiştir. 

Barınma ve korunma

Turizm bütün sektörlere doğrudan veya dolaylı veya uyarılmış etkisi olan ve bütün sektörlerden doğrudan veya dolaylı veya uyarılmış etki alan bir sektördür.  Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidinde en alt tabakayı barınma, beslenme gibi hayati unsurlar oluştururken ikinci kademeyi güvenlik ve korunma unsurları oluşturmaktadır. Aslında güvenlik ve barınma, beslenme ve korunma birbirinin içine geçmiş kavramlardır. Seyahatin amacı tatmindir. Tatmin duygusu da fiziki, siyasi, sosyal, toplumsal ve ekonomik anlamda kaygı, korku, endişe ve tedirginliğin en aza indirgendiği,  ruh ve beden sağlığının korunabildiği ortamlarda mümkündür. Gerek çevre kirliliği, iklim ve bitki örtüsü, su ve hava temizliği gibi fiziki, gerek terör, asayiş, yapı güvenliği ve insan hakları gibi siyasi, gerekse sağlık, eğitim, ulaşım ve göç gibi sosyal unsurların sürdürülebilirliği huzuru ve güveni nihayetinde tatmini beraberinde getirmektedir. Huzur ve güvenlik seçilecek ülkeyi, şehri, konaklanacak tesisi belirlediği gibi konaklama süresini ve yeniden aynı ülkenin, şehrin ve tesisin seçilebilirlik oranını artırmaktadır. Güvenlik algısındaki kişisel değişkenlerin ve etkilerinin farkında olan işletmeler güvenlik olgusunu memnuniyet ve tatmin sağlayan pazarlama unsuru olarak kullanmaktadırlar. Seyahatin amacına uygun en iyi ve modern tesisler, en kadim tarihi ve kültürel alanlar ve doğal zenginlikler olsa dahi eğer can ve mal güvenliği riskleri ruh ve beden sağlığını olumsuz etkileyen unsurlar varsa, bu turist başka ülkeyi ve şehirleri seçecektir. 

Gerek doğrudan gerek dolaylı gerekse uyarılmış etkinin mali büyüklüğü, sektörün ucuz iş gücü ve düşük yatırım ile yüksek gelir sağlayan yapısı, ülkemizin dört mevsim ve yedi bölge,  kongre ve seminer, sergi ve fuarcılık, sempozyum ve festival, konser ve sanat, sağlık ve spor, inanç ve hac, botanik ve av, dağ ve deniz, eğlence ve alışveriş gibi bütün turizm alanlarında etkin olacak dokusu ve yüksek gelir olasılıkları turizm sektöründeki işletmelerin “Turizmde Güvenlik Algısı Stratejileri”  oluşturmasına neden olmuştur. 

Turizmde güvenlik algısının ekonomiye etkisi nasıldır?

“Turizmde Sürdürülebilir Güvenlik Algısı” turistik bölge seçimindeki en önemli etken olup Türkiye ekonomisini ve ulusal çıkarlarımızı üst seviyede etkilemektedir. 

1974 yılında Petrol Krizi, 1986 yılındaki Çernobil Olayı, 1990 yılında Körfez Savaşı,  1991 yılında Amerika Irak, 1996 yılında Amerika-Libya Savaşı, 2002 yılında SARS, 2003-2004 yıllarında Kuş gribi gibi küresel etkiye sahip ekonomik, siyasi ve sağlık eksenli olaylar bütün Dünya’da turizm gelirlerini etkilemiş ve turizmde güvenlik algısına yönelik bilimsel çalışmalara ilham olduğu gibi ülkeler arası ikili anlaşmalar ve ortak politikalar oluşturulmasını sağlamıştır. 

TÜİK verilerine göre 2008-2014 tarihleri arasında her yıl artarak yıllık 35 milyar dolara varan turizm gelirini 2015-2016 yıllarındaki terör ve siyasi krizin sebebiyet verdiği sert düşüş takip etmiş, 2020-2022 yıllarındaki küresel çaptaki COVID-19 salgını, yerel terör eylemleri, olağanüstü hal ilanları, komşu ülkeler arasındaki savaşlar ve Ortadoğu-Uzak Asya’dan  Türkiye’ye insan göçü korku iklimi psikolojisi oluşturmuş ve neticede 2022 yılındaki turizm gelirimizi 14 milyar dolara kadar geriletmiştir. 

Devlet ve devletin bölgesel planlama ve ekonomik kalkınmaya yönelik politikaları genel çerçevesinde, dış ödemeler dengesi, istihdam, ithalat eğilimi doğrudan etkilenmektedir. Bölgeler arası gelişmişlik farklarını dengeleme, fırsat maliyeti oluşturma, bölgesel enflasyonun azalması, diğer sektörlere fırsat maliyeti oluşturma anlamında önemlidir. 

Umutla bekliyorlar

Boğaziçi Aydınlar Topluluğu (BAT) Başkanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan tarafından kamuoyu ile paylaşılan 19.02.2023 tarihli Basın Bildirisi’nde belirtildiği üzere; 6 Şubat 2023 günü Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde doğrudan 11 il ve 13,5 milyon insanımızı etkileyen M7,7 ve M7,6 büyüklüğünde iki büyük deprem 21.02.2023 tarihinde de M6.4 büyüklüğünde 3’üncü deprem ve bu süreç içinde yedi bin civarında artçıl deprem olmuştur. İncelenen 830 bin yapının, 105 bini yıkılmış ya da ağır hasarlıdır. Bunun %49'u hasarsız, oturulabilir, %73 az hasarlı olup az hasarlı sayısı 284 bin, ölü sayısı bugün için 41 bin, yaralı sayısı 107 bin dolayındadır. Göçük altından ölü ya da yaralı 148 bin kişi çıkarılmış, göçük altında halen kurtarılmayı bekleyen 50 ile 100 bin kişi aşağıda, yakınları da yüzeyde umutla beklemektedir. 

Depremden etkilenen 11 ilde bulunan turizm, eğitim, sağlık ve dini tesisler ya yerle bir olmuş ya da ağır hasarlıdır. Doğal afet ve olaylara yönelik yeterli güvenlik tedbiri almamış turizm tesislerinde ve turizm işletmelerinin gözetimiyle devletin denetiminde konaklayan yerli ve yabancı turistler canlarını ve mallarını kaybetmişler veya ağır fiziki tedavi ve psikolojik destek gerektiren psikolojik sorunlara maruz kalmışlardır. Memnuniyeti en yüksek seviyede olması gereken ve seyahatinden tatmin olması gereken turistin ruh ve beden sağlığı riske edilmiş ya da yaşamını kaybetmesine sebebiyet verilmiştir. Turizm konaklama merkezlerindeki can ve mal kayıpları, ruh ve beden sağlığının yitirilmesi Türk turizmini derinden etkilemiştir. Depremin yarattığı güvensizlik algısının terörün yarattığı güvensizlik algısından daha yoğun, daha kapsamlı ve daha ürkütücü olduğu ve turizm güvenliğinin sağlanamadığının algısının sonuçları süreç içinde istatistiki bilgi olarak karşımıza çıkacaktır. 

Turizmde Olumsuz Güvenlik Algısı, turizm için yapılan ülke, şehir, tesis seçimlerini doğrudan etkileyen tutumlara dönüşmektedir. Turistin seyahatinden beklediği tatmin diğer bütün beklentilerinin önündedir. Bu nedenle ülkemizde Turizmde Olumlu Güvenlik Algısı oluşturulmasına yönelik önlemler ve uygulamalar başlatılmıştır. 

Turizmde olumlu güvenlik algısının ölçütleri nelerdir?

Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği, doğal yapısı, iklimi ve ekolojisi, kadim tarihi ve kültürel zenginlikleri nedeniyle tercih edildiği anlaşılmış, turistik tesislerin ve işletmelerin kalite ve güvenliğinin, turizm personelinin eğitimi ve profesyonelliğinin sürekliliğinin sağlanmasının önemi kavranmıştır. 

Macera Tutkunu ve Adrenalin Bağımlısı Turistler dahi doğal afetlerde can kaybetmeyi ya da ruh ve beden sağlığını kaybetmeyi istememektedirler.

Güvenlik Algısı Ölçümlemeleri Yapılmış Mıdır?

Türkiye turizminin güvenlik algısını çeşitli değişkenlerle ölçümleyen birçok çalışma yapılmıştır.  Örneğin; evli turistlerin bekârlara oranla, kadın turistlerin erkeklere oranla güvenliğe daha fazla önem verdikleri, eğitim düzeyi yüksek turistlerin ve sağlık sorunu olan turistlerin güvenlik algısının daha hassas olduğu, İstanbul’a gelen turistlerin yaya dolaşma ve toplu taşıta binmeyi güvensiz buldukları, Alanya’ya gelen turistlerin yaya dolaşma ve toplu taşıta binmeyi ve eğlence mekânlarını güvenli buldukları anketlerle ortaya koyulmuştur. 

Uluslararası alanda “Turizmde Güvenlik” olgusu asayiş, terör, şiddet, politik kriz, ekonomik kriz, hastalık, salgın ve göç gibi risk etmenlerinin turizme etkileri önemli araştırmalara ve bilimsel çalışmalara konu edilmektedir. Turist, seyahat edeceği ülkeye veya şehre adımını ilk attığı andan, kendi ülkesine veya şehrine döndüğü ana kadar geçen süreç boyunca hak ettiğini düşündüğü ve bedelini ödediği kaliteli hizmeti aldığına ikna olmak istemektedir. Memnuniyet ve tatmini ziyaretini tekrarlama niyetini etkilemektedir. Turistin hizmet ve ürünlerin çeşitlendirilmesi ve kalitesinin artırılması taleplerinden de önce, can ve mal güvenliğinin sağlandığına emin olması gerekmektedir. 

Can güvenliği en önemli güvenliktir. Can güvenliğini tehlikeye sokan, önlenebilecek bütün sebeplerin ortadan kaldırılması hem devletin hem de turizm sektöründeki bütün işletmelerin, mesleki kuruluşların ve STK’ların görevidir. Elbette ki en büyük acı insan kaybıdır.  Elbette ki en büyük sızı tarihi, kültürel ve dini değerleri temsil eden yapıların hasar almasıdır. Tek teselli can kayıplarının önüne geçecek önlemlerin bilimsel süreçlerin ve yönetsel kararların alındığını bilmek, başka canlara zarar gelmeyeceğine emin olmak, tarihi, kültürel, dini yapıların aslına uygun olarak onarımının gerçekleştiğini görmektir. 

Adıyaman’da yıkılan 65 yatak kapasiteli Isias Otel’de  “Spor Turizmi” için gelen 35 KKTC’li sporcunun ve 30 turistin ölmesi yani tam kapasiteyle tabut olması çok can yakıcıdır. Uluslararası müsabakalar bağlamında başka ülkelerin sporcularının ve spor kulüplerinin Türkiye’deki spor müsabakalarına katılma veya Türkiye’de konaklama yani “Spor Turizmi” konusundaki kararları olumsuz etkilenmiştir. 

Yine İskenderun Devlet Hastanesi’nin A blokunun yıkılması ve 70 kişinin vefatı ile Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nin ağır hasar alması “Sağlık, Refakatçi Turizmi”, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Misafirhanesi’nin yıkılması “Kongre, Seminer, Konferans, Eğitim Turizmi”, Hatay Tarihi Ulu Cami dahil olmak üzere 1402 cami ve Meryem Ana Kilisesi, Antakya Protestan Kilisesi, Antakya Rum Ortodoks Kilisesi, Aziz Georgios Rum Ortodoks Kilisesi, İtalyan Latin Katolik Kilisesi, Aziz Nikola Kilisesi, İskenderun Arsuz Rum Ortodoks Kilisesi, Antakya Sinagogu, Süryani Kadim Kilisesi, Mor Petrus Kilisesi, Mor Paulus Kilisesi’ olmak üzere birçok dini yapının yıkılması veya ağır hasar alması “İnanç, Hac Turizmi” konusundaki kararların olumsuz etkilenmediğini söylemek mümkün değildir. 

Güvenli Turizm Sertifikası Turistik Tesisleri Güvenli Yapmakta Mıdır?

Adıyaman Isıas Otel

Depremde dikkat çeken unsurlardan birisi, 35 KKTC’li sporcunun ölümüne sebebiyet veren Adıyaman Isıas Otel’in Güvenli Turizm Sertifikası’na sahip olmasıdır. 

Güvenli Turizm Sertifikası ile Tur ve Transfer Araçları, Konaklama, Kongre, Gösteri, Sergi, Müze, Tiyatro, Sinema, Kültür ve Sanat Tesisi, Yeme İçme Tesisi, Temalı Park, Deniz Turizmi, Kış Turizmi için düzenlenmektedir. Konaklama Tesisi Sertifikalarında “Acil Durum” ölçütleri içinde can güvenliğini tehlikeye sokacak doğal afetler (deprem, sel, yıldırım vs), kaza ve yangınlar, asayiş ve terör ile ilgili hususların bulunmaması ve Güvenli Turizm Sertifikası tetkiklerini yapan bilim insanları içinde jeofizik mühendisleri ve inşaat mühendislerinin bulunmaması dikkat çekicidir. 

Turizm sektörü, fiziki, siyasi, sosyal ve ekonomik birçok dış etkenden etkilenen hassas yapıya sahiptir.   Asayiş sorunları ve suça yönelik politikalar, terör eylemlerine yönelik önlemler, savaş, göç ve olağanüstü hal ilanları, siyasi kriz ve ekonomik krizler turizmde güvenlik algısını etkileyen en başta gelen olumsuzluklardır. Ancak bu olumsuzlukların en başında, can ve mal güvenliğini, ruh ve beden sağlığını doğrudan tehlikeye atan ve turistin bireysel anlamda alabileceği hiçbir önlem olmayan doğal afetlere yönelik güvenlik önlemleri, güvenlik bilgilendirmeleri ve güvenlik belgelendirmeleri gelmektedir. 

Turizm güvenliğine katkı sunacak uygulamalar neler olabilir?

Yer-Yapı Denetim Belgesi ile turizm tesislerinde can ve mal güvenliği ile ruh ve beden sağlığı güvenliğinin sağlanabilmesi mümkün olabilecektir. Güvenlik hizmetleri ve ürünlerinin tamamında ve bunların nitelik ve içeriklerinde standardizasyon sağlanmalıdır. 

Özel ve kamu sektöründe faaliyet gösteren turizm tesis ve işletmelerinde, firma ve kurumlarında, merkezi otorite ve yerel kuruluşlar ile güvenlik birimlerinin tamamında işbirliği ve koordinasyon sağlanmalıdır. Bütün ürün ve hizmetlerin üretim ve sunumunda yer alan tüm personelin turizm bilinci oluşturmaya katkı sunan eğitimlerine, acil durum eğitimleri de eklenmelidir. Acil durum bilgilendirmeleri ve yönlendirmeleri çoklu dil seçeneği ile bütün turizm tesislerinde bulundurulmalıdır. 

Türkiye’ye karşı oluşan olumsuz havanın giderilmesi için Başbakanlık – Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TOBB ve STK’lar tarafından doğal afetler yönünde alınacak tedbirler ile ülke/bölge/şehir güvenliği imaj ve algı çalışmalarının duyurularına başlanmalıdır. 

Can ve mal güvenliğini, ruh ve beden sağlığını riske eden ve güvenlik zafiyeti gösteren işletmelerin özenle tespiti yapılmalı ve idari, hukuki, cezai yaptırımlar ağırlaştırılmalıdır. tespiti noktasında gerekli cezai işlemler ağırlaştırılmalıdır.

Turizm tesislerindeki kriz ve acil eylem planları acilen etkin ve etkili hale getirilmelidir. 


ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR

ajet 160x600