Rapora göre geçen yıl elektriğin yüzde 46’sı yenilenebilir kaynaklardan sağlanırken, kurulu gücün yüzde 59’u bu kaynaklardan oluştu. 2024’te devreye giren yeni elektrik kapasitesinin yüzde 99’u da yenilenebilir enerji santrallerinden geldi.

Raporda dikkat çeken bir diğer veri ise Türkiye’nin toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünün 68,8 gigavata ulaşması oldu. Bu rakam, hidroelektrik, güneş, rüzgar, jeotermal ve biyokütleyi kapsıyor. Güneş enerjisi 2024’te büyümede başı çekerken, rüzgar enerjisi yatırımları hedeflenen seviyenin gerisinde kaldı. 2025 hedefi ise güneşte 5 GW, rüzgarda 2-3 GW yeni kapasiteye ulaşmak.

Ancak Türkiye’nin enerji dönüşümünde ilerleme kaydetmesine rağmen, fosil yakıt ithalatına bağımlılık devam ediyor. 2023 verilerine göre, toplam birincil enerji arzında fosil yakıtların payı yüzde 82, ithal fosil yakıtların oranı ise yüzde 79 oldu. Türkiye’nin 2024 yılı enerji ürünleri ithalatı 65,6 milyar dolar, enerji kaynaklı dış ticaret açığı ise 49 milyar dolar olarak gerçekleşti.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, Türkiye’nin enerji dönüşümünde kararlı adımlar attığını belirterek, “Yenilenebilir enerji hedeflerinde iddialı artışlar var, ancak fosil yakıt projeksiyonlarındaki belirsizlikler devam ediyor. Uzun vadeli stratejilerin netleştirilmesi ve finansmana erişimde şeffaflık kritik” dedi. Güllü, sadece elektrik üretiminde değil, sanayi, ulaşım ve binalar gibi son kullanım sektörlerinde de enerji dönüşümünün hızlandırılması gerektiğini vurguladı.

Raporda ayrıca enerji verimliliğine ve elektrifikasyona özel bir vurgu yapıldı. Elektrikli araçlar ve ısı pompalarının bu süreçte kilit teknolojiler olacağı belirtilirken, enerji verimliliği için yıllık yüzde 3’lük bir iyileşme oranının sürdürülebilirliği açısından gerekli olduğu ifade edildi.

Raporda dikkat çekilen bir diğer önemli konu ise yatırım ihtiyacı. Türkiye'nin sadece elektrik sektöründe dönüşüm için yıllık 15 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Net sıfır karbon hedeflerine ulaşmak için bu yatırımın geçmiş yıllara göre 2,5 katına çıkması gerektiği kaydedildi. Bu bağlamda, uluslararası finansman kaynaklarına erişim, şeffaf piyasa yapısı ve kamu öncülüğünde oluşturulacak bir yeşil finansman stratejisinin belirleyici olacağı ifade edildi.