YENİ TREND: "ŞİRKET SATIN AL"
Yurt içinden biraz yurt dışına yolculuk yapalım. Son yıllarda özel sektörün yüksek satın almalarına şahit oluyoruz. Olay palavra değil, özel sektör son 5 yılda 2,5 trilyon dolarlık bir satın almaya imza atmış da kimsenin ruhu duymamış. küresel manada sermayeye hakim iki kesim var… Biri sınırlı sorumlu yatırımcılar… Diğeri ise özel sermaye yönetici ortakları… İşte bu ortaklar rekor seviyede sermaye kullanarak riskin yüksek olduğu dönemde yatırım yapıyorlar. Ne hikmetse küresel özel sermaye sektörü gece gündüz boş durmuyor, yeni satın almalar peşinde koşuyor.
Sedat YILMAZ
Ekonominin mukaddimesi daha iktisadi anlaşılır dille pivotu olarak bilinen enflasyon, Mayıs’ta küçük oranlı da olsa burnunu aşağı yönlü çevirdi. Yüzde 19,50’lik Nisan ayı enflasyonundan sonra Mayıs’a yüzde 18,7 ile adım atmak en azından psikolojik olarak güzel. Tabi bu haftaki değerlendirmelerimizde enflasyonla bir giriş yapmamıza karşılık Uzakdoğu’nun yatırım adına Türkiye ilgisi paralelinde asıl özel sermayenin küresel manadaki satın almalarını ve bu satın almaları doğuran sebepleri birazcık irdelemekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Tekrar enflasyona dönelim. “Yandık, kül olduk, ne bu hayat pahalılığı?” diye sorarken ürünlerin bollaşmasıyla enflasyon üzerindeki gıda baskısının biraz hafiflediğini gözlemledik. Hani beklentilerin altında aylık bazda yüzde 0,95 gelmesine rağmen gıdayı tam anlamıyla hesap edemediğimizden böyle bir enflasyon rakamlarıyla karşılaştık.
Yatırımların püf noktasını iyice özümsemiş, enflasyon ortamında şirket satın almadan korkmayanlar da var. Şimdiden haber vereyim…
Özel sektör gözünü kararttı satın almaya yöneldi
Yurt içinden biraz yurt dışına yolculuk yapalım. Son yıllarda özel sektörün yüksek satın almalarına şahit oluyoruz. Olay palavra değil, özel sektör son 5 yılda 2,5 trilyon dolarlık bir satın almaya imza atmış da kimsenin ruhu duymamış. Araştırma 10 yıldan bu yana her sene gerçekleştiriliyor. Bain & Company tarafından yapılıyor. Araştırmanın adı da ‘Küresel Özel Sermaye Raporu… Evet rapora göre 2,5 trilyon dolarlık bir özel satın alma belki de konuşulması gereken en önemli konu.
Küresel anlamda özel sektör niçin böyle bir satın almaya yönelmiş? İslami kültüre göre servetin belli ellerde dolaşması ve bir yerde bloke edilmesi istenmiyor. Sermayenin insanların hizmetine kullanılması, refaha ulaştırılması için önemli bir araç olduğu her defasında tebliğ ediliyor.
Şimdi küresel manada sermayeye hakim iki kesim var… Biri sınırlı sorumlu yatırımcılar… Diğeri ise özel sermaye yönetici ortakları… İşte bu ortaklar rekor seviyede sermaye kullanarak riskin yüksek olduğu dönemde yatırım yapıyorlar. 2,5 trilyon dolarlık bir servetin yüksek risk olduğu bir dönemde yatırıma gitmesi hakikaten riskin aynı zamanda bir fırsat olduğunun en açık delili.
1000 kişilik Uzakdoğulu iş insanı yatırım için İstanbul’da
Evet Türkiye artık Çinliler için çok özel yatırım alanı. İstanbul’a öyle bir grup geldi ki, yanlarında Uzakdoğu’nun Tarkan’ı olarak bilinen Tayvanlı şarkıcı Richie Jen’i bile aldılar. Gelenler Çin ve Tayvanlı iş insanları. Adamlar İstanbul’da yatırım yapacaklar. Ama İstanbul’un dışında Amasra ve Ankara’yı da gözlerine kestirmişler. Amasra’da kurulması planlanan termik santral ile ilgili sıkı bir pazarlığa tutuşmuşlar.
Uzakdoğulu iş adamlarının Türkiye buluşmasıyla ilgili bilgi veren RSS Travel Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gümüş, “Uzakdoğu son dönemlerde Türkiye için önemli ve yükselen bir pazar durumunda. İstanbul başta olmak üzere İzmir, Antalya ve Kapadokya bölgesine yoğunlaşan bir turist akışı sağlıyoruz” dedi. Şirketin diğer Yönetim Kurulu Başkanı Reşat Taç ise, “Uzakdoğu’nun Tarkan’ı olarak bilinen Tayvanlı ünlü şarkıcı ve aktör Richie Jen’in de yer aldığı organizasyonla hatırı sayılır sayıda iş insanını İstanbul’da ağırladık. Gelecek dönemlerde de Uzakdoğu’dan önemli sayıda turisti ve iş insanını Türkiye ile buluşturacağız” diye konuştu.
Açıkçası küresel özel sermaye sektörü gece gündüz boş durmuyor, yeni satın almalar peşinde koşuyor.
Bazıları söz konusu 2,5 trilyona girişim sermayesi diyor
Dünya ticaret savaşlarıyla kaynarken ve 2008 krizinin yaralarını sarmaya yönelik dağıtılan 4 trilyon dolarlık paranın faizler maharetiyle geri çekilmeye çalışıldığı bir dünyada özel sektör adına kazanılmış bir risk mi, bunu hep birlikte gelecek yıllarda idrak edeceğiz.
“Şu anda kronik kriz ortamında paraya, sermayeye dokunmamak. Dünya gerginleşiyor, küresel ekonomi daralıyor, enerji savaşları da kapıda, dünya sıcak bir çatışmanın içine yuvarlanabilir” diyen bir sermaye grubunun karşısında melek yatırımcıları dahi içine alan bu güruh, karar vermenin ötesine geçmiş, riskleri hiçe sayarak satın almalarla adeta dünyadaki gerginliklere meydan okuyorlar.
2,5 trilyon dolar girişim sermayesi mi, bilinmez! Ama tüm dünyada 2 bin 936 satın alma işlemi gerçekleşmiş… Düşünün bu son araştırma yüzde 13’lük bir azalmaya işaret ediyor. Önceki yıllardaki satın almaları hesap ettiğinizde dünyadaki değişimleri ve el değiştirmeleri sayamıyorsunuz bile. Tabi adamlar haklı. 2,5 trilyon dolarlık sermayenin isterseniz 5 yıllık getirisini sizinle paylaşayım… Tamı tamına 600 milyar dolar… Sermayedar 2,5 trilyon dolar yatırıyor ve 600 milyar dolar para kazanıyor.
Satın almalardan oluşan kârlar bir yerde bloke halde
Bain & Company tarafından ‘Küresel Özel Sermaye Raporu’nda bir de atıl duran sermayeyi hesap etmiş. Yatırımlardaki gelişmeye karşılık yatırıma dönüşmeyen sermaye miktarının da geçen yıl bütün özel sermaye fonlarında 2 trilyon dolar seviyesine çıkıp rekor kırdığından bahsediliyor. Tabi atıl paranın mutlaka gideceği bir yer olacak. Nitekim özel sektör satın almalarında stok halde bulunan 2 trilyon dolar sermayedarlara öyle baskı yapıyor ki, fonların da baskısıyla yatırıma gitti gidecek duruma gelmiş. Oranını da vereyim ortalama yüzde 70… Yani küresel sermaye içinde akan paranın oranı giderek yükseliyor. Hatta akan paranın yarısından fazlası da akmaya hazır bekliyor. Akmaya hazır sermayenin de eski sermayeden kazanılan kârlar olduğunu da hatırlatayım.
Dünya böyle bir satın almayı ne gördü, ne duydu
Geçen yıl dünya hakikaten resesyon öncesi dönemin en baskın anlarını yaşıyordu. İşte bu baskınlık aslında özel sermaye fonlarının etkili miktarda sermaye çekmesinden başka bir şey değil. Sermayeye hakim olan kurucu ortaklar ile sınırlı sorumlu yatırımcılar arasında gezinen paranın miktarı bugün için 5 trilyon doları aştı. Peki bu kadar büyük bir sermaye topunun gelecek için planları neler diye düşünenler çıkacak. Sorunun cevabı sermayeye hakimlik önemli ama sermayedara hakim olmak ve onu yönlendirmek kanaatimce daha önemli. Sermayeden ziyade sermayedarların hareketlerine bakıldığında bu insanlarda yatırım kararlılığı sürüyor. Yatırım kararından vazgeçmemiş hâlâ iştahı açık bu insanları özel sermaye yatırımı bekleyen Türkiye’ye çekebilsek ballı börek olur. Yatırımcılar demiyorum, bu sermayedarlar elbette güvenli liman arıyorlar. Ama güvenli limanın da riskleri kontrol edilmiş ve yüksek getirili olmasını arzu ediyorlar. Sermayeler hem korunacak, hem nemalanacak, hem de sonraki yıllarda gerçekleştirilecek yatırımlara kaynak olacak…
Halka açık şirketler satın almalar yeni normal mi?
İyi de bahsini ettiğimiz bu sermayedarlar yeni bir dönemin kapısını mı aralıyorlar? Yeni kapıları aralarken halka açık şirketler niçin daha çok ilgi görüyor. Bir cümle sarfedeyim, konuyu daha iyi anlayacaksınız… “Özel şirketlerin değerlemeleri arttıkça ve halka açık şirketler durgunluk tehdidine göre fiyatlandıkça rekor sayıda özel sermaye şirketi halka açık şirket alımı alanına kayıyor… Hatta söz konusu şirketlerin değerleri 2 ilâ 10 milyar dolar arasında değişiyor…”
Sermayedarlar çatır çatır şirketleri kendi hesaplarına yazdırıyorlar. Dolayısıyla ciddi sonuçlar beklendiği halde bu döneme küresel sermaye hareketlerinde “yeni normal” diyenler oldukça fazla. Zira halka açık şirketler satın alma konusu oluyorsa, bu saatten sonra her firma borsaya kote olmak için bütün imkanlarını kullanacak. Neticede hedef ülkeye daha doğrusu firmaya sermaye çekmek değil mi? Şimdi halka açık şirketlerin çekiciliği artacak. Mega fonlar daha da büyüyecek farklı bir yeni normal doğacak düşünceleri çok fazla.
Satın alınan sermayeler nasıl demokratikleştirilecek?
Diğer taraftan halka açık şirketlerin kapışılması ve satın alma yoluyla sermaye ulaşmak isteyen birçok işletmenin halka açık pozisyona gelmek için yapacağı mücadeleler elbette hükümetleri de zorlayacak. Bir de sermayenin regülasyonu ortaya çıkacak. Özel sermayenin demokratikleşmesi diye düşünülen bu dönemde aslında söz konusu şirketlerin borsada işlem görmenin maliyetinden ve oluşturduğu güçlüklerden kaçınmak için özel finansmana döndükleri ifade ediliyor.
Yeni normalin özeti şu: Hedef şirketleri alarak ölçek büyütmek değil. Şirketler yatırımlarını ve kabiliyetlerini önlerindeki işlere uyarlamak için geliştiriyor ve bir tröst olma yolunda ilerliyor. Tabi iktisadi formüller gibi her şey kağıt üzerinde karşılık bulmuyor. Malum satın almalarla ele geçen şirketlerin de iyi yönetilmesi ve kârlı sisteminin bozulmaması gerekiyor.
Girişim sermayesinin yeni normalde hareket alanları
2018 yılı için şirket satın almalarını anlattıktan sonra bu yıl için özellikle girişim sermayesini şekillendiren stratejiler ne olacak, sorusu zihinleri tırmalıyor.
Ticaret savaşları, korumacılık ve yüksek rekabet ortamında küresel durağanlığa düşme tehlikesinin olduğu bir dönemde elde tutulan başta girişim sermayeleri ne yapılacak? Sermayedarlar elbette zorlanıyor ve çözüm konusunda yüzlerce danışmanla çalışıyorlar ama ikna olamadıkları için yine cesaretleriyle hareket ediyorlar.
Yeni normal döneminde özel sermaye sektörünün satın alma noktasında ilk adımı; satın al ve inşa et. Tabi konu zor bir viraj. Güçlü bir strateji ve irade istiyor. Bakılması gereken yer “yeni teknolojilerin yıkıcı etki oluşturma riskinin az olduğu bir sektör ve istikrarlı, serbest nakit akışıyla uyumlu satın almaları finanse edebilecek bir şirket… Şayet böyle bir bünyeye sahip şirket bulunursa, bir de halka açık ise hemen satın al, pozisyonu özel sektör sermayedarlarının bugün hareket tarzı.
Satın almada bütünleşmek ve bitişik olma stratejisi
Kâr eden, halka açık ancak sermaye sıkıntısı çeken şirketleri satın almak belki biraz daha kolay gibi. Ama böyle satın almalarda zorluklar da fazla. Sorunlara karşı en iyi yol, alınacak şirketin birleşme yoluyla bünyeye alınması. Söz konusu yaklaşık iki veya daha fazla karmaşık organizasyonu, stratejik ve operasyonel açıdan daha büyük bir yapılanma içinde bütünleştirerek değer oluşturmayı gerektiriyor.
Diğer yol ise satın alınacak şirket ile bitişik olma stratejisi… Bitişik iş alanlarını hedefleyerek iyi planlanmış şekilde genişlemenin etkin sonuçlar verdiği düşünüldüğünde kurucu ortaklar ile sınırlı sorumlu yatırımcıların bir araya gelmesi yeni bir stratejiyi doğrulabilir. O strateji de meşgul olunan temel işten iki veya üç adım değil, bir adım ötesiyle bitişik olma ve uzaklarda kâr aramama gerçeğine dayanıyor.