YENİ TİCARET BLOĞU RCEP BÜYÜK FIRSAT
Ege İhracatçıları Birliği (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, dünyanın krizden geçtiği salgında küresel ticaretin yüzde 30'unu kapsayan 15 ülkeli Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) bloğunun, Türkiye'yi AB ve ABD-Kanada ticaret bölgesine yakınlaştırmada etkili olacağını söyledi.
Sedat YILMAZ
Ege İhracatçıları Birliği (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Asya Pasifik’te yeni oluşturulan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) bloğunun Türkiye için büyük fırsatlar oluşturduğunu söyledi.
İş dünyasına göre, Avrupa Birliği (AB) ve ABD-Kanada ekonomik bloğu ile birlikte dünya ticaretine yön verecek aralarında Çin, Japonya ve Güney Kore, Avustralya ve Endonezya’nın da bulunduğu Asya Pasifik’teki 15 ülkeli Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP), AB ve ABD ile ticari sıkı ilişkiler yürüten Türkiye’ye, salgın sürecinde küresel ticarette önemli bir misyon yüklüyor.
İngilizce adı Regional Comprehensive Economic Partnership olan ve yeni kurulan RCEP’in son dönemde AB ve ABD ile ilişkileri iyi gitmeyen Türkiye’yi yeniden batıya yakınlaştırabileceği ve aralarındaki buzları eritebileceği tahminleri yapılıyor.
Korumacılığın giderek arttığı dünyada en büyük serbest ticaret alanı olması hasebiyle RCEP’in yakın gelecekte küresel ticarette dengeleri değiştireceği öngörülüyor.
15 üyeli RCEP topluluğunda 2,2 milyar insan yaşıyor ve küresel ticaretin yüzde 30’unu gerçekleştiriyor. Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşmasına imza koyan ülkeler Myanmar, Tayland, Laos, Vietnam, Kamboçya, Endonezya, Malezya, Brunei, Singapur, Filipinler, Çin, Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan oluşuyor.
Brexit blokları hareketlendirdi
Türkiye’nin RCEP ülkeleriyle STA’larını yaygınlaştırdığında ülkeler birbirlerine gümrüksüz mal satacağından söz konusu dış ticaret açığını düşürebileceği ve ticaret hacmini artırabileceği tahminleri yapılıyor.
Genel görüşe göre, Pasifik’teki anlaşma Avrupa’yı yakından ilgilendiriyor. Türkiye ile yakın ilişkileri olan Türkiye’ye söz konusu durum önemli fırsatları beraberinde getiriyor. İngiltere ile yapılan serbest ticaret anlaşmasından (STA) sonra Türkiye’yi AB’nin dışında farklı bir yere konumlandıracak sürecin RCEP ile de ticareti geliştirmek adına önemli bir sinerji vereceğini, bu durumun AB ve ABD ticari ilişkileri müspet etkileyeceği kaydediliyor. AB ile Gümrük Birliği üzerinden aynı ticaret bloğunda yer alan Türkiye, uzun bir süredir Gümrük Birliği’nin güncellenmesini talep ediyor.
RCEP’e dış ticaret açığı veriyoruz
Yaklaşık 170 milyar dolarlık toplam ihracatının yarısını AB ülkelerine gerçekleştiren Türkiye, RCEP ülkelerine ise 2019 yılında 7 milyar 168 milyon dolar ihracat yaptı. RCEP ülkelerinden ithalatı ise 36 milyar 108 milyon dolara ulaştı. 2019 yılında 31 milyar dolar dış ticaret açığı veren Türkiye, bu dış ticaret açığının 28 milyar 940 milyon dolarlık dilimini RCEP ülkelerine verdi. Türkiye RCEP üyesi 15 ülkenin 12 tanesine dış ticaret açığı veriyor.
Türkiye, RCEP ülkeleri içinde en çok ihracatı 2019’da 2 milyar 726 milyon dolarlık tutarla Çin’e yapıyor. Türkiye’nin halihazırda Asya Pasifik bölgesinde Malezya, Singapur ve Güney Kore ile serbest ticaret anlaşmaları bulunuyor.
Türkiye’nin RCEP ile STA’larını yaygınlaştırması durumunda bloğa dahil 15 ülkenin herhangi birinde üretim yapan Türk firmaları tedarik zincirlerinden daha etkin faydalanabileceği gözleniyor.
STA’ları hızlandırmalıyız
RCEP ile ilgili gelişmeleri değerlendiren Ege İhracatçıları Birliği (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, dünyanın krizden geçtiği salgında küresel ticaretin yüzde 30’unu kapsayan 15 ülkeli Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) bloğunun, Türkiye’yi AB ve ABD-Kanada ticaret bölgesine yakınlaştırmada etkili olacağını söyledi.
Asya Pasifik’te 15 ülkenin bir araya gelerek oluşturduğu Regional Comprehensive Economic Partnership (RCEP) serbest ticaret bloğunun küresel ticarette yeni bir dönemi başlattığını belirten EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Bu gelişme Türkiye için büyük bir fırsat olabilir. RCEP’e imza atan 15 ülkeden 3’ü ile serbest ticaret anlaşmamız var. Diğer ülkelerle de bunu hızlandırmalıyız” dedi. Dünyada halen ABD – Kanada, Avrupa Birliği ve RCEP ülkelerinin oluşturduğu 3 ana eksenli ticaret bloğunun bulunduğu bilgisini veren Jak Eskinazi, RCEP ülkeleriyle işbirliğinin geliştirmesi başta Avrupa Birliği ve ABD-Kanada ticaret bloğuna dahil ülkelerin Türkiye’ye ilgisini artıracağını bildirdi.
Kaliteli büyüme gerekiyor
Dünya ticaret bloklarının iyi değerlendirilmesi ve yapılacak işbirlikleriyle ülkenin önemli bir seviye kazanacağının altını çizen EİB Koordinatör Başkanı Eskinazi, Türkiye’nin küresel salgında dünyanın en büyük katılımcı nüfusuna sahip ve gelişme potansiyeli en yüksek ülkelerinin bir araya geldiği RCEP ülkelerini batıyla entegre edebilecek birçok alanda çözüm ortağı olabileceğini vurguladı.
EİB Koordinatör Başkanı Eskinazi, Türkiye’nin bu ülkelerle serbest ticaret anlaşmalarıyla ticari kapsamını genişletebileceğini belirterek, bundan böyle gelecek süreçte yüksek hızlı büyümenin yerine yüksek kaliteli ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümede standardın yakalanması gerektiğini kaydetti.
EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, yaşanan tüm güçlüklere rağmen Türkiye’nin üçüncü çeyrekte yüzde 6,7’lik büyüme oranıyla G-20 ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduğunu, bu potansiyelin RCEP’te de kullanılabileceğini söyledi.
Türkiye dünyadan ayrıştı
2020 yılında en büyük krizlerinden biriyle karşı karşıya kalan dünyanın zor bir dönemden geçtiğini hatırlatan Jak Eskinazi, Türkiye ekonomisinin her şeye rağmen potansiyeliyle salgına karşı durduğunu ve şu anda 3’üncü çeyrek ile birlikte toparlanma yoluna girdiğini belirtti.
Pandemide devreye alınan birçok tedbir ve destekle, ticarette geliştirilen yeni yöntemler ve dijitalleşme hamleleriyle Türkiye’yi dünyadan ayrıştıracak bir pozitif büyüme verisine ulaştıklarını hatırlatan Eskinazi, “Sanal fuarlarımız, sanal ticaret heyetlerimiz sonucunda pek çok yeni iş birliğine imza attık. Firmalarımız İspanya’dan Güney Afrika’ya kadar dünyanın birçok ülkesinden yabancı alıcılarla görüşerek, hem zamandan hem bütçeden tasarruf ederek, yıllardır toplayamadıkları kartvizitleri üç-dört günde topladı” dedi.
RCEP’in yüksek potansiyele sahip Türkiye için önemli kapılar açabileceğine ve fırsatlar oluşturabileceğine değinen Eskinazi, “1980’li yıllardan beri İzmir’in ‘serbest şehir’ ilan edilmesi çeşitli taraflar tarafından ısrarla dile getiriliyor. Artık İzmir’in potansiyelinin ve stratejik konumunun farkına varıp, harekete geçmeliyiz. İzmir Limanları da RCEP ülkeleri için batıya açılma kapısı olabilir. Bu da ülke ekonomisine ciddi oranda katkı sağlar” diye konuştu.
İklim krizi de önemli sorun
Dünyanın bugün yüzleşmesi ve acilen önlem alması gerektiği diğer konunun da iklim krizi olduğunun altını çizen Jak Eskinazi, “Bu kriz küresel bir sorun ve küresel bir çözüm gerekli. Her yıl atmosfere 10 gigaton karbon salıyoruz. Bu da 27 bin Empire State binasına eşit. İnsanlığın bir şansının olmasını istiyorsak küresel ekosistemi canlandırmalıyız. Geleceğimiz, doğayla yaşama tercihimize göre şekillenecek” uyarısı yaptı.
Türkiye’nin de küresel iklim krizine karşı tedbir almakta gecikmemesi ve bir yön belirlemesi gerektiğine vurgu yapan Eskinazi, “Dünya ticareti artık insan hakları, çevre, dijitalleşme üzerine şekilleniyor. Bütün ülkelerin iklim krizi ve dijitalleşme diplomasileri devam ediyor. Dünya Ekonomik Forumu’nda, G20 zirvesinde, Çin’in 2021-2025 yıllarını kapsayacak olan 14. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda, 173 devlet ve hükümet başkanının katıldığı online düzenlenen BM’nin kuruluşunun 75. yıldönümünde ve daha birçok önemli zirvede altı çizilen konular; sürdürülebilir kalkınma, çevre, insan hakları, teknoloji transferi kısacası “köklü yenilikler” şeklinde konuştu.
Pandemi hayatı değiştirdi
Pandeminin dünyanın ihtiyacı olan adil, daha güvenli, şeffaf yeni bir ekonomik modelin ortaya çıkışına zemin hazırladığına dikkat çeken EİB Başkanı Eskinazi, “Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu Klaus Schwab’ın dediği gibi, pandemi dünyamızı yeniden tasarlamak ve yeniden başlatmak için bir fırsat sunuyor. 2020 yeni dünya düzeninin tohumuydu. O tohumun sonuçları 2021 ve sonraki yıllarda karşımıza çıkacak. Dijitalleşme, blockchain teknolojisi hem dünya ekonomisinin hem iklim krizinin geleceği olabilir” dedi.
Her ülkenin artık istediği gibi sanayi üretemeyeceği, ekolojik standartlara bağlı bir sürece girdiğini hatırlatan Eskinazi, her ülkeye ait bir karbon ayak izninin olacağı bir döneme girildiğini, sanayi alt yapımız çok güçlü olsa da küresel sanayileşme rotasıyla hareket edilebileceğini kaydetti.
Eskinazi, “Sürdürülebilir ekonomik büyüme, çevreci yaklaşım ve dijitalleşmeyle mümkün. Ülkemizin ekonomisiyle ilgili yapılacak düzenlemeler ve girişimler bu unsurlardan bağımsız planlanamaz. Sanayi stratejimizde, orta ve uzun vadeli kalkınma planlarımızda iklim değişikliği, yeşil dönüşüm yatırımları, yenilenebilir enerji politikaları, temiz enerji teknolojileri, blockchain teknolojisi, dijitalleşme yer almalı. Firmaların dijitalleşme oranı ne kadar fazlaysa cirosu bir o kadar artıyor” dedi.
Strateji eylem ve reform paketi
EİB Başkanı Eskinazi, döngüsel ekonomi yol haritasının oluşturulması gerektiğini belirterek, bu yol haritasının inovasyon fonlarıyla desteklenmesi gerektiğini söyledi. Blockchain teknolojisinin marka değerini artırdığını vurgulayan Eskinazi, “Blockchain teknolojisi, e-ticaretin yükselişi, dijital ödeme yöntemlerinin yaygınlaşmasıyla firmalarımızın her geçen gün artan rekabet ortamı içerisinde istikrarlı bir şekilde ilerleyebilmesi için şart” ifadelerini kullandı.
Finlandiya’nın bile döngüsel ekonomi uygulamasında öncü ve bu modele geçtiğinden beri yılda 2-3 milyar euro değer oluşturduğunu hatırlatan Jak Eskinazi, “Türkiye’nin ve dünya ekonomisinin geleceği, ekonomik büyümede istikrarın sağlanması, yeniden dönüşümü esas alan döngüsel ekonomiyi güçlendirecek yeni sürdürülebilir bir eylem stratejisi ve bir reform paketiyle mümkündür. Sadece ticaret de değil. Ulaşımdan, turizme kadar birçok sektörde, kendi yaşamımızı da değiştirecek, çevre ve blockchain teknolojisinin entegre edildiği girişimlere tanıklık etmeye başladık” ifadelerini kullandı.