YAĞDA 'ATIL KAPASİTE' HAREKETE GEÇİRİLMELİ
Ayçiçek ve diğer bitkisel yağlarda önemli kapasite ve potansiyele sahip Türkiye'nin yarı yarıya ithalatçı bir ülke olması, yeterli stoklara rağmen jeopolitik kriz ortamlarında tedarik sıkıntısını ve ardından yüksek fiyatları gündeme getiriyor. Sorunun çözümü atıl kapasitenin kullanılmasından geçiyor.

Sedat YILMAZ
Siyasi, jeopolitik ve ekonomik krizler ülkelerdeki birçok sorunu açığa çıkarıyor. Pandeminin tedarik sıkıntıları sebebiyle enflasyonlara zirve yaptırdığı dönemde bölgesel ve küresel büyük bir krize yol açarak Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan süreçte gıda, enerji ve emtia fiyatlarındaki yükselişler tüm ekonomileri tehdit ediyor.
Söz konusu dönemde tahıl ambarı olan Rusya ve Ukrayna’nın ekonomilere verdiği sıkıntı buğdayın yanında bitkisel yağların tedarikini de zorlaştırdı. Başta ayçiçek olmak üzere birçok bitkisel yağda fiyatlar 3 – 4 katına çıktı. Türkiye de bitkisel yağda lider ithalatçı olduğundan gıda enflasyonu, dolayısıyla manşet enflasyon yüksek derecede arttı.
Bitkisel yağ piyasasının öne çıkan isimleri, sektörde stok sıkıntısının olmamasına karşılık dünya fiyatlarındaki artış sebebiyle bunun yurtiçine yansıdığını bildirdi. Türkiye’nin ithalatında önemli yer tutan bitkisel yağdaki sorunun aşılabileceğine vurgu yapan sektör temsilcileri, Türkiye’nin elinde bulundurduğu kapasite imkânlarıyla bölgesinde önemli bitkisel yağ ihracatçısı ülke olabileceğini söylüyor.
Ciddi ithalatçı ülkeyiz
Ayçiçek, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlarda önemli kapasiteye sahip Türkiye’nin yüzde 40’a yakın lider ithalatçı ülke olması, jeopolitik kriz ortamlarında yeterli stoklara rağmen tedarik sıkıntısını ve ardından yüksek fiyatları gündeme getiriyor. Ancak Türkiye verimli tarım toprakları, üretim gücü ve ticarette bölgesel ağırlığı sebebiyle sektörde net ihracatçı olabilecek avantajlara sahip bulunuyor.
Bitkisel yağ ihtiyacının yüzde 66’sını Rusya’dan, yüzde 4,5’ini Ukrayna’dan sağlayan Türkiye, ihtiyacın yüzde 8’ini Moldova ve Bulgaristan, geri kalanını Romanya ve diğer ülkelerden karşılıyor. Türkiye kendi ürettiği yağla bir miktar iç tüketimi tedarik ediyor, diğer kısmı Irak ve Kuzey Afrika ülkelerine ihraç ediyor.
Bitkisel yağda yaklaşık toplam 3,5 milyon ton iç tüketimi bulunan Türkiye’nin yerli üretimi 2 milyon tona civarında. Ayçiçek yağında yıllık tüketim 2,7 milyon ton, üretim ise 1,5 milyon ton olarak görülüyor. Son iki yılda üretimin yetersizliği nedeniyle ham yağ ve çekirdek ithalatını artan Türkiye, tedariki kolaylaştırmak için gümrük vergilerini münavebeli olarak kaldırmak zorunda kalıyor.
BM’den bitkisel yağ uyarısı
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) Genel Direktörü Qu Dongyu, Rusya – Ukrayna savaşının uzamasının gıda üretiminde ciddi riskler oluşturabileceğini ve dünyanın önemli bir sıkıntı yaşayabileceğini söylüyor.
Dongyu, son iki yılda kovid salgınının küresel gıda güvenliği bakımından dikkate alınması gereken birçok zorluğu ortaya çıkardığını, Rusya ve Ukrayna’da yaşananların da pandemi gibi başka önemli sıkıntıları beraberinde getirdiğini dile getiriyor.
Qu Dongyu uyarısında, Rusya’nın dünyanın en büyük buğday ihracatçısı, önemli bir gübre arz merkezi, Ukrayna’nın ise en büyük beşinci buğday ihracatçı ülke olduğunu ifade ederken, dünya ayçiçek yağı ihracat pazarının büyük bölümünü ellerinde tuttuklarını söylüyor.
Dünyada tedarik açısından ayçicek yağı ve diğer alternatif yağlar için ihracat beklentilerinde belirsizliğin sürdüğüne dikkat çeken FAO Genel Direktörü Qu Dongyu, “Hindistan, Avrupa Birliği, Çin, İran ve Türkiye de dahil olmak üzere büyük ayçiçek yağı ithalatçıları, hurma, soya ve kolza tohumu yağları üzerinde yayılma etkisi oluşturabilecek, başka tedarikçiler veya diğer bitkisel yağlar bulmak zorunda kalacaklar” diyor.
İhtiyacı karşılamaktan uzak
Akademik bir raporda Türkiye’nin bitkisel yağ pazarında yüzde 50’ye varan bir ağırlığa sahip olan ayçiçekte üretimin bitkisel yağ sanayinin ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu, dolayısıyla her yıl ayçiçek tohumu ya da ham yağın ithal edildiği bildiriliyor.
Aynı raporda, “Ülkemizde bitkisel yağ sanayiinde üretim, hammadde yetersizliği nedeniyle hammadde ithalatına dayalı olarak sürdürülmektedir. Bugün bitkisel yağ sanayiinin en önemli sorunlarından başında hammadde sorunu gelmektedir. Sektörde iç piyasadan yeterince hammadde temin elde edilememesinden kaynaklanan bir hammadde sorunu yaşanmaktadır. Bu da beraberinde kapasite kullanım oranlarının yüzde 50’lere kadar gerilemesine neden olmaktadır” ifadeleri kullanılıyor.
Türkiye’de alternatif yağlı tohumlu bitkilere yönelimin çok yetersiz olduğu gibi, ayçiçeği ve çiğit ağırlıklı bir üretim anlayışının da sektörde hammadde sorununu çözmediğine vurgu yapılan raporda, “Ülkemizde bitkisel yağ sanayiinde yağlı tohum kırma kapasitesi 6 milyon ton iken, ham yağ işleme kapasitesi 3 milyon tondur. Ülkemizde gerek iç piyasadan sağlanan yağlı tohumlardan elde edilen ham yağlarla ve gerekse ithal ham yağlarla ham yağ işleme kapasitemizin yaklaşık yüzde 50’si kullanılabilmektedir. Dolayısıyla sektörde bir atıl kapasite sorunu bulunmaktadır. Sorunun çözümü ancak hammadde üretiminin arttırılması ve finansman kaynaklarının genişletilmesiyle sağlanabilir” deniyor.
Bilinçli bir envanter çalışması
Kuraklık, pandeminin verdiği olumsuzluk ve üretimin yetersizliği sebebiyle son iki yılda yüksek seviyede ham yağ ve çekirdek ithalatını artıran Türkiye’de gümrük vergileri aralıklı da olsa açık tutularak tedarik sorunu aşılmaya çalışılıyor.
Yurtiçi hammadde üretme ve ürün sağlamada sıkıntı yaşayan sektörün acilen ithalat yerine kendi üreticisinin rekabet ve üretim gücünü koruyan, destekleyen devlet sübvanselerinin artırılması gereği üzerinde duruluyor.
Sektör temsilcileri, ekim yapmaktan vazgeçen çiftçinin yeniden toprağa dönmesi için tedbirler alınmasını isterken, özellikle bitkisel yağ hammaddesini üretmede Türkiye’nin önemli seviyede boş arazilerinin olduğunu dile getiriyor. Tarım alanlarına mevcut çiftçinin yanına genç çiftçilerin de katılımının sağlanması gereğine vurgu yapan temsilciler, üretimin artması konusunda tüm imkânların kullanması gerektiğini ve böylece dışa bağımlılığın azalacağını belirtiyor.
Sektör temsilcileri Ayçiçek başta bitkisel yağda aktör olan ürünlerin ekimi konusunda daha hassas olunmasını, gelecek için belirlenecek 5 yıl gibi bir süreçte tarımsal üretim envanterinin bilinçli şekilde oluşturulması gereğine işaret ediyorlar.
Koordinasyonlu üretim şart
Sorunun üretim kaynaklı olduğunu belirten İstanbul Ticaret Odası (İTO) Hububat, Bakliyat Meclisi Üyesi Mehmet Tevfik Dinçer Analiz’e yaptığı açıklamada, “Kriz ortamlarında üretim sorunu yaşanabiliyor. Üretmediğimiz şeyi de pahalı almak zorunda kalıyoruz. Yeterince üretirsek ve çiftçimizi iyi desteklersek ithalatçılıktan ihracatçı konuma dahi gelebiliriz” diyor.
Türkiye’nin bitkisel yağda yüzde 50 net ithalatçı ülke olduğunu, ihtiyacın önemli kısmının Rusya ve Ukrayna’dan tedarik edildiğini dile getiren Mehmet Tevfik Dinçer, Türkiye’nin genel itibariyle bir tarım ülkesi konumunda bulunduğunu, bitkisel yağda da sorunu kendisinin rahatlıkla çözebilecek potansiyelinin olduğunu söylüyor.
Türkiye’nin kendi ihtiyacını karşılayıp ihracatçı dahi olabileceğinin altını çizen Dinçer, “Bu yıl Rusya – Ukrayna savaşıyla birlikte bitkisel yağda sorunlar oluştu. Türkiye olarak bu yıl büyük ihtimalle ayçiçek ve mısır ekimine ağırlık verilecek ve yüzde 50’lik açık daha az seviyelere düşürülecek. Ancak sorunun sürdürülebilir şekilde çözümü için üretim – tüketim, ithalat – ihracat dengesini oluşturacak koordinasyonlu bir üretim planlamasına ihtiyaç var. Dolayısıyla sorunun çözümü bilinçli, koordinasyonlu, planlı üretimden geçiyor” bilgisini veriyor.