Dolar $
32.95
%-0.01 -0
Euro €
35.9
%-0.21 -0.07
Sterlin £
42.46
%-0.28 -0.12
Çeyrek Altın
4144.88
%0.99 39.96
SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 17 Mayıs 2021 02:12

UNESCO DÜNYA MİRASI, İSVİÇRE'NİN BAŞKENTİ, BERN

İsviçre çikolatasını ve İsviçre peynirini içimizde bilmeyen ve sevmeyen pek yoktur herhalde. Aylardan Temmuz ve bu kez Avrupa'nın ta ortasındaki dağlarla çevrili ve içinden masmavi nehirler geçen, sayısız gölleri olan ve çikolata ile peynirin anavatanı olan İsviçre'ye gidiyoruz

Unesco Dünya Mirası, İsviçre'nin başkenti, Bern

Hava sıcak ve pırıl pırıl. İtalya’nın Cenova şehrinden yola çıktık ve Laussane ve Montreux şehirlerine uğradıktan sonra Isviçre’nin başkenti Bern’e varıyoruz. 

Bern şehri üç tarafı Aare nehri ile çevrili beş yüz metre yükseklikteki minik bir tepede kurulu banliyöleri ile birlikte dört yüz bin nüfusa sahip küçük bir kent.

bern-1

Bern’in adı nereden geliyor?

Bern şehri ismini nereden aldığını biliyor musunuz?

Bu konu aslında tam net olmasa da iki ayrı rivayet var. Bir rivayete göre on ikinci yüzyılda şehir ilk kurulduğunda Bern şehrin dükü şehir için bir isim arıyor ve şehrin önde gelenlerine bir davet organize ediyor fakat hiç kimsenin aklına bir türlü uygun bir isim gelmiyor. Hal böyle olunca şöyle bir uygulamaya karar veriyorlar: Çevredeki çınar ormanında ava çıkmaya ve dükün ilk avlayacağı hayvanın ismini şehre vermeye karar veriyorlar. Av esnasında ilk karşılarına çıkan hayvan çok heybetli kahverengi bir ayı oluyor ve dük bu ayıyı korkusuzca avlıyor. Almanca ayı anlamına gelen “Baer” kelimesini  ise şehrin ismine “Bern” olarak koyuyorlar. Bu nedenle ayı figürü Bern’in sembolü ve şehrin armasında da yer alıyor.

bern-2

Berna olabilir mi?

Bir diğer rivayete göre Bern ismi ise eski Kelt dilinde “Berna” kelimesinden geliyor ve “toprak”, “kaya”, “yarık” veya “yırtık “ anlamına geliyor. Bu yarık aslında şehrin jeolojik yapısını anlatıyor ve zamanla Bern ismine dönüşüyor.

Bern bugün İsviçre’nin başkenti ve ortaçağdan kalma bir kent merkezine sahip.

Buradaki evlerin, kiliselerin, avluların, dükkanların ve hatta idari binaların çoğu ortaçağ döneminden kalma.

Şehir ilk on ikinci yüzyılında kurulmuş fakat bugün merkezdeki gördüğümüz binalar ise on beşinci ve on altıncı yüzyıla ait, bazı restorasyonlar ise orijinal haline uygun olarak on sekizinci yüzyılda yapılmış.

Örnek teşkil ediyor

Bern kent merkezin tamamının bu çok özel korunmuş ortaçağ yapısından dolayı Avrupa ‘da bir örnek teşkil edip 1983 senesinden beri bir Unesco Dünya Mirası kenti kabul ediliyor.

Şehrin merkezinde aracımızdan iniyoruz ve bu güzel havada yavaş yavaş eski şehrin ana caddesinde yürüyoruz. İlk karşımıza çıkan ve dikkatimizi çeken tarihi bina on üçüncü yüzyıldan kalma ve Bern’ in sembolü haline gelmiş görkemli “Zythglogge” diye adlandırdıkları saat kulesi oluyor. 

Aşağıya doğru yürüdükçe şahane ortaçağdan kalma sıra kemerleri, sıra dışı çatıları ve bina yüzeylerini ve antik çeşmeleri, harika kafeleri, restoranları izliyoruz. Yürüdüğümüz yol bile eskiden kalma ve kaldırımı neredeyse sıfır yükseklikte. Eski tramvaylar keyifle yanımızdan geçiyor.

Albert Einstein’ın evi

Yolumuzun üstünde Albert Einstein’ın 1903 -1905 senesi arasında yaşamış olduğu evinin yanından geçiyoruz. Burası Dünya Fizikçiler ve Avrupa Fizikçiler Derneği tarafından koruma altına alınmış çünkü bu evde Einstein fizik tarihi için çok önemli olan çalışmalarını yapmış. Ayrıca kentte bir Einstein müzesi de var.

Yoldan aşağıya doğru yürürken birden kulağımıza bir müzik sesi geliyor. Müzik sesin peşinden geldiği yöne doğru gidiyoruz ve karşımıza bir sıra kemeri olan kafenin önünde üç tane "Alp hornu" (uzun boru) çalan müzisyenler çıkıyor. Harika çalıyorlar. Normalde bu "Alp horn"ları tabii şehirden çok Alp Dağları‘nda görmek mümkün. Bu özel keyfi kaçırmayıp bir kahve eşliğinde bu müzik şölenini dinliyoruz. Ambiyans çok güzel .

Buradan sonra yolumuza devam edip nehir kenarındaki “Nydeggbruecke” adındaki eski kenti yeni kente bağlayan antik şehir köprüsüne varıyoruz .

bern-5

Şehrin sembolü ayılar

Burasıda çok şenlikli. Eski şehrin çatılarını, bahçelerini ve Aare nehrini yukardan izleyebiliyoruz. Nehrin kenarında şehrin sembolü olan üç tane canlı kahverengi ayı görebiliyoruz. “Baerengraben” dedikleri ve şehirde yaklaşık bin dört yüz kırk bir senesinden beri geleneksel hale gelmiş ve bu ayılara ayrılan bir hendekte bulunuyorlar ve burası bugün Bern Hayvanat Bahçesi‘nin bir bölümü. Ayılar bu güzelim yaz havasında pek keyifli görünüp kendilerine ayrılan nehrin kenarında Aare sularında serinliyorlar.

Diğer yandan hiç beklemediğimiz başka bir manzara ile karşılaşıyoruz. Bern halkı mayolarını giymiş ve bulunduğumuz köprüden serinlemek için "Aare nehrine" atlıyor.

bern-4

Nehre atlıyorlar

Kimisi lastik şişme botlarıyla, kimisi yüzerek kendisini nehrin akıntısına bırakıyor. Yaklaşık dört ile beş kilometre arasında bu şekilde akıntı ile birlikte süzülüp sonra tekrar nehir kenarından karaya çıkıyorlar. Ne yazık ki mayolarımız yanımızda değil yoksa bu keyifli aktiviteye eşlik etmek ne güzel olurdu.

Bu şekilde bu küçük ama çok eski, bakımlı ve keyifli kenti gezmiş oluyoruz.

bern-3

Peynir cenneti

İsviçre bir de başta bahsettiğim gibi dünyaca meşhur peynir ve çikolata markaları ile biliniyor tabii. Bir peynir fondüsü veya bir raclette yemek çok eğlenceli ve leziz oluyor. Peyniri severseniz İsviçre peynir çeşitleri ile bir cennet -İsviçre kökenli yaklaşık dört yüz elli çeşit peynir bulunuyor ve bunların en ünlüleri İsviçre gravyerleri, Emmental peyniri, Appenzeller peyniridir. Birçok yerde farklı peynir çeşitlerine denk gelmişizdir örneğin fındıklı peynir, karabiber taneli peynir, çok farklı otların ve baharatların olduğu peynirler, lavantalı peynirler – hepsi birbirinden muhteşem.

Çikolatayı seviyorsanız elbette İsviçre’den çıkan çikolata markaları da çok özeldir.

Bir başka yazımda İnşallah size İsviçre’nin dağ köylerinden ve göl kenarlarına kurulmuş diğer büyüleyici şehirlerini de anlatacağım.


ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR