Dolar $
32.53
%0.17 0.05
Euro €
34.92
%0.46 0.16
Sterlin £
40.81
%0.38 0.15
Çeyrek Altın
3962.67
%-0.57 -22.46
SON DAKİKA
Bankacılık Pazartesi 30 Mayıs 2022 13:48

"ULUSLARARASI TİCARET HACMİ ARTTI"

Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alparslan Çakar, "Dünya ekonomisinde 2021 yılında güçlü bir toparlanma oldu. Çok sayıda ülkede yüksek hızda ve istihdam artışı sağlayan büyüme gerçekleşti. Kriz sonrasındaki en yüksek büyüme hızına ulaşıldı. Uluslararası ticaret hacmi arttı."

"Uluslararası ticaret hacmi arttı"

Çakar konuşmasında şunları söyledi:

"Maliye ve para politikasında karma bir yaklaşımla, geliri ve talebi destekleyici politikalar ve düşük fonlama faizi toparlanmayı hızlandırdı, talebin yeniden artmasını sağladı. 

Ancak, arz aynı ölçüde harekete geçirilemedi. Stoklar azaldı ve pandemi dönemindeki kapanmadan dolayı üretim aksadı, geleneksel tedarik zincirinde sorunlar yaşandı. Enerji, emtia ve gıda ürünlerinde enflasyon yukarı yönde seyretti.

Buna rağmen, 2022 yılına, beklentilerin iyileştiği ve büyüme tahminlerinin yüksek kaldığı bir ortamda girildi. Ne var ki, kuzeyimizde yaşanan sıcak savaş yeni bir arz şokunu getirdi. 

Beklentiler yeniden bozuldu, öngörülebilirlik azaldı, dalgalı ortamda riskler yükseldi. Para ve sermaye piyasalarındaki dalgalanmanın frekansı arttı. Sermaye hareketlerinin gelişmiş ülkelere yönelimi hızlandı. 

Pandemi döneminde başlayan talep ve arz dengesizliğinin savaş nedeniyle daha da bozulmasından dolayı enflasyon üzerindeki baskılar arttı. Enerji ve gıda ihracatçısı iki ülke arasındaki savaş özellikle, enerji ve gıda fiyatlarındaki artışın hızlanmasına; baskının bu kaynakları yoğun kullanan ülkelere ve sektörlere doğru yayılmasına neden oldu. Enflasyon gelişmekte olan ülkelerde 1993 yılından, gelişmiş ülkelerde ise 1983 yılından sonraki en yüksek düzeyine çıktı. 

Enflasyon güveni aşağıya çekiyor, büyümeyi yavaşlatıyor. Uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; savaşın, küresel toparlanmayı yavaşlatması ve dünyada hedeflenen enflasyona ulaşılmasının beklenenden daha uzun süreceği öngörülmektedir. 

Ekonomi politikalarında enflasyonla mücadele ve ekonomik faaliyetin desteklenmesi arasında öncelikler belirlenmeye çalışılıyor. Enflasyonun hedeflerin üzerinde olduğu bir dönemde, yeni bir olumsuz arz şoku ile karşı karşıya kalan ülkeler para politikalarında, büyümeyi ve istihdamı desteklemek ile orta vadeli enflasyonu kontrol etmek arasında zor bir denge yakalamaya çalışıyorlar.

Uluslararası likiditenin yüksek kalmaya devam etmesi beklense de borçlanma maliyetinin artacağı yönündeki sinyaller ve beklentiler güçleniyor.  

Ekonomide zor bir dönemden geçtiğimizi ifade eden Çakar konuşmasına şöyle devam etti:

"Piyasa mekanizmasının işlediği, dışa açık, serbest kambiyo rejiminin olduğu; Dünya, Avrupa Birliği ve bölgesi ile güçlü ilişkileri olan, yükselen bir piyasa ekonomimiz var. Doğal olarak, küresel gelişmelerden iki yönlü etkileniyoruz. Uluslararası piyasalardaki iyileşme yeni fırsatlar oluştururken, risklerin büyüdüğü dönemlerde bunların yayılması da hızlı oluyor. 

• Küresel yavaşlama ihracata, 

• enerji ve emtia fiyatlarındaki artış ithalata, 

• jeopolitik gelişmeler ve seyahat kısıtlamaları turizm gelirlerine, 

• yaptırımlar bölgesel ticarete, 

• uluslararası para piyasalarında yaşanan dalgalanmalar sermaye hareketlerine yansıyor. 

Yakın dönemde, küresel ve jeopolitik nedenlerle yaşanan şokları doğru yönettiğimizi ve zorluklarla baş edebildiğimizi düşünüyoruz. 

Üretimde çarkların dönmesi amacıyla yapılan kamu desteklerinin faydalı olduğunu gördük. Uygulamanın kamu kesimi üzerine getirdiği yüklerin de farkındayız. 

Buna rağmen, ülkemizde borçluluk oranları gerek hane halkında gerekse kamu ve özel sektörde, gelişmekte ve gelişmiş ülkeler ortalamasının gerisindedir. Büyümeyi sürdürebildiğimiz ölçüde, kamu kesimi açığının ve kamu kesimi borç stokunun yönetilebilir düzeyde olacağına inanıyoruz. 

Üretimimiz, üretim kapasitemiz, ihracatımız, gelirimiz ve istihdamımız artıyor. 2021 yılında yüzde 11 ile dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden bir tanesi olduk. 

Orta Vadeli Plan, yüzde 5 ile uzun dönem ortalamalara yakın bir büyüme öngörüyor. Özel sektörün ve dış talebin büyümeye olan katkısı dengeli bir seyir izliyor. Küresel tedarik zincirinde yaşanan darboğazların aşılmasında ülkemiz önemli bir rol üstlenmeye başladı. 

Yeni fırsatları ülkemizin çıkarları doğrultusunda değerlendirebilmek için üretim kapasitemizin arttırılması daha önemli hale geldi. Risklerin azalmasının ülkemiz için yeni fırsatlar doğuracağına inanıyoruz. 

Ekonomi programında öngörüldüğü gibi, enflasyonun düşürülmesi, kamu kesimi borçlanma gereğinin ve borç stokunun yönetilebilir düzeyde tutulması, yurtiçi tasarruf ve yatırım dengesinin sürdürülebilir olması, üretimi, yatırımı ve cari açığı azaltacak hamlelere öncelik veren politikaların devamlılığı makro ekonomik dengenin güçlü kalmasını destekleyecektir.  Bu sayede; 

• istikrarlı bir büyüme için gerekli faaliyet ortamı oluşturulabilecek, 

• Piyasalar daha etkin çalışacak, 

• özel sektörün faaliyetleri için daha fazla kaynak imkanı olacak, 

• döviz arz ve talep dengesi daha sağlıklı olarak kurulabilecek, 

• kaynaklar mümkün olan en verimli şekilde kullanılacak, 

• döviz rezervlerimiz güçlenecek, 

• finansal sektörümüz büyüyecek 

• bankaların ekonomik faaliyetin finansmanına olan katkısı da artacaktır. 

"İmkanlarımız ve tecrübemiz sayesinde performansımızın iyileşerek devam edeceğine inanıyoruz" diyen Alparslan Çakar şunları söyledi:

"Küresel bazda ve ülkemizdeki gelişmeler çerçevesinde bankacılık sektörümüzü de değerlendirmek isterim. Bankacılık sektörü olarak çalışmalarımıza ve hedeflerimize büyümekte olan ekonomimiz ve geleceğe olan olumlu beklentilerimiz rehberlik etmektedir.  

Yatırımlarımızla bilançomuzu büyütmeye devam ediyoruz. Faaliyetlerimizi ülkemizin ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun hale getiriyoruz. Dünya kalitesinde ürün ve hizmet sunmanın gerektirdiği güçlü rekabet ortamını yaşıyoruz. Sistem alt yapılarımızı güncel teknoloji ile yeniliyor, verimlilik artışına önem veriyoruz. Dijital uygulamalar sayesinde finansal sisteme erişimi arttırmaya ve kapsama alanını genişletmeye devam ediyoruz. 

2022 Mart itibariyle, bilançomuz 10 trilyon TL’yi aştı.  

Bilançonun milli gelire oranı yüzde 120’nin üzerinde seyrediyor. Gelişmekte olan ülke ortalaması olan yüzde 110’un üzerindeyiz. 

Nisan 2022 itibariyle, krediler 5,6 trilyon TL, menkul kıymetler portföyü ise 1,7 trilyon TL, seviyesindedir. Bilançomuzun yüzde 70’i kamuya ve diğer müşterilerimize kredi olarak, doğrudan ekonomik faaliyetin finansmanında kullandırılmıştır.

Krediler hep ulaşılabilir oldu. 2022 Nisan itibariyle, 12 aylık dönemde krediler yüzde 48 arttı. 

Kredilerin milli gelire oranı yüzde 66’dır. 

Krediler müşteri grupları ve sektörel olarak geniş bir dağılım göstermektedir.

Ticari kredilerin payı yüzde 81, bireysel kredilerin payı yüzde 19’dur. KOBİ’lerin toplam krediler içindeki payı yüzde 24 oranında paya sahiptir. Ticari kredilerin payı 2021 üçüncü çeyreğinden beri 4 puan arttı. Kaynaklar daha fazla reel sektörün kullanımına yönlendirildi.

İlk çeyrek sonunda, ticari krediler içinde en büyük pay yüzde 28 ile imalat sanayindedir. İmalat sanayinin payı son iki yılda 2 puan arttı. Üretimin, ihracatın ve istihdamın belkemiğini oluşturan çok sayıdaki sektöre kullandırılan kredilerin payının arttırılmasının öneminin farkındayız.

Ticari krediler içerisinde, ticaret sektörü yüzde 16, inşaat yüzde 11, enerji sektörü yüzde 9 paya sahiptir. Stratejik önemi daha iyi anlaşılan turizm ve tarım sektörüne kullandırılan kredilerin arttırılmasında daha yoğun bir rekabet vardır. 

Kredilerimiz büyürken riskler makul ölçülerde seyretti. Olağanüstü dönemlerde alınan ve esneklik sağlayan düzenlemelerin yeniden uluslararası standartlara yaklaştırıldığı dikkate alınırsa bu gelişme çok daha değerlidir. 

Banka müşteri ilişkisinin uzun dönemli ve sağlam temelli olması, başarılı müşteri yönetimi, büyümenin sürdürülmesi, bankalarımızın risk yönetimindeki tecrübesi sayesinde kredi riskleri yönetilebilir düzeyde kalmıştır. 

2022 Nisan itibariyle, tahsili gecikmiş alacak oranı yüzde 2,8’dir. Bu oran ticari kredilerde yüzde 2,9, bireysel kredilerde ise yüzde 2,5’dir. 

Tahsili gecikmiş alacaklar ve muhtemel riskler için yüksek oranda özel karşılık ve genel karşılık ayrılmıştır. Sorunlu krediler için ayrılan özel karşılık oranı yüzde 80, ikinci grupta olan krediler için ayrılan genel karşılık oranı yüzde 22 düzeyindedir.

Yeniden yapılandırılan krediler 2021 yılsonunda 320 milyar TL seviyesinde olup toplam krediler içindeki payı yüzde 6,5 düzeyindedir.  İkinci gruptaki kredilerin toplam içindeki payı yüzde 11’dir. 

Kredilerin finansmanında yüksek oranda mevduat kullanılmıştır. İlk dört ay sonunda kredi-mevduat oranı yüzde 92’dir. Bilançonun üçte ikisi mevduat ile fonlanmaktadır. Mevduatın milli gelire oranı ise yüzde 71’dir. Kur korumalı mevduata geçişin etkisiyle TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı artmış, TL likidite iyileşmiştir.

Yabancı paradan dönüşüm ile sağlanan TL kaynakların bir bölümü ile Merkez Bankası’ndan kullanılan kaynaklar azaltılmıştır. Yıl sonuna göre, açık piyasa işlemlerinden ve swap işlemlerinden sağlanan TL finansman azalmıştır. 

Yurtdışı bankalardan sendikasyon veya menkul kıymet ihracı yoluyla sağlanan borçlanmada sınırlı da olsa azalma vardır. Bunun ana nedeni yabancı para kredi talebinin gerilemesidir.

Bankacılık sektörünün temel performans kriterlerinden bir tanesi olan likidite yeterlilik oranı yüzde 153 ile oldukça yeterli bir düzeydedir. 

Diğer önemli kriter olan sermaye yeterliliği de yüzde 20,4 ile makul ve kredi büyümesini destekleyecek seviyededir. 

Düzenlemelerde uluslararası standartlara yönelik normalleşme adımları ile makro ihtiyati önlemler nedeniyle sermaye yeterliliği oranında bir miktar düşüş beklense de oranın, en düşük gereklilik olan yüzde 12’nin üzerinde kalacaktır. 

Bu yıl net karın özkaynaklara olan katkısında bir iyileşme görülmektedir. İlk üç ayda net kar yüksek bir hızda artmıştır. Bunda, enflasyona endeksli menkul kıymetler, fonlama maliyetinin düşmesi, aktiflerin vadesinin kaynaklardan daha uzun olması, faiz getirili aktiflerin ve büyümeye bağlı olarak finansal hizmetlere olan talebin artması etkili olmuştur.

Özkaynak karlılığı, enflasyonun gerisinde olmakla birlikte, Devlet iç borçlanma senetleri getirisini yakalamıştır. 

• Bankacılık sektörünün ekonomik faaliyete olan desteğini sürdürülebilmesi 

• risklerin doğru yönetilmesi, 

• dış finansman sağlanması, 

• uluslararası rekabet gücünün arttırılması, 

amacıyla özkaynakların güçlendirilmesine önem veriyor ve hassasiyet gösteriyoruz.   

Özkaynaklarımızı, dijital uygulamaları yaygınlaştırarak, hızlı, kolay ve ekonomik hizmet sunmaya, finansal hizmetlere erişimi kolaylaştırmak için yeni yatırımlarda da kullanıyoruz. 

Dijital dünyayı yakından takip ediyor, yenilikleri kendi faaliyetlerimize hızla uyguluyoruz. 

Dijital dönüşümün, bankaların rekabet gücüne ve pazar paylarına doğrudan etki edeceğinin bilincinde olarak, altyapımızı geleceğin bankacılık sisteminin öngöreceği her türlü değişime ayak uydurabilecek şekilde geliştiriyoruz. 

Finansal sisteme daha geniş bir katılım sağlanıyor. Bu sayede bankalarımız her yaş ve coğrafyadaki müşteriye ulaşabilme şansına kavuşuyor. 

Bir yatırımcımızın ilk dijital bankacılık kurulması başvurusunun kabul edilmesini çok olumlu değerlendiriyoruz.

Dijital alandaki çalışmalarımız sürdürülebilirlik ve yeşil mutabakat eylem planını da destekliyor. Sektörümüz çevre ve iklim risklerinin doğru yönetilmesine ve azaltılmasına katkı veriyor. 

BDDK’mız işbirliği içinde, düzenlemeleri ve uluslararası standartları yakından takip ediyor, entegre bir çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim anlayışı ile çalışmalar yapıyoruz. 

Bu alanda, özel önem verdiğimiz bir konu da enerji kaynaklarındaki dışa bağımlılığın azaltılması ve çevresel zararların en aza indirilmesidir. Bu amaçlara yönelik özel kredi kuralları ve kredi ürünleri hayata geçirilmektedir.  

Sayın Bakanım, Değerli Konuklar,

Sonuç olarak; 

Yakın dönemdeki gelişmelerin, uzun dönemli bir bakışla uluslararası bazı önemli kararların alınmasına zemin hazırladığını düşünüyoruz. Her ülke enerjide, emtiada ve tarımda daha sağlam tedarikçi ilişkisi arayışındadır. Özellikle gıdada dışa bağımlılığı azaltacak bir yaklaşım içindedir. Ülkemiz bölgesinde ve uluslararası arenada potansiyeli yüksek, pozitif ayrışan güvenilir ve istikrarlı bir ortaktır. 

Yurtdışında yerleşik yatırımcılar ülkemizde iş yapmaktan memnun olduklarını dile getiriyorlar. Potansiyel yatırımcıların radarında da ülkemizin olduğunu, gelişmeleri çok yakından değerlendirdiklerini biliyoruz.

Ülkemiz; yeterli iç piyasamız, genç nüfusumuz, yaygın ihracat pazarımız, büyüme potansiyelimiz, geniş bir yelpazeye yayılan kaliteli üretim ve hizmet kapasitemiz, dinamik girişimcilerimiz ile ilgi çekmeyi hak ediyor. 

Yenilenmekte olan alt yapı ve teknoloji yatırımları, yatırım ortamını iyileştiren ve iş yapma kolaylığını arttıran düzenleme ve uygulamalar, istihdam, tasarruf ve döviz geliri artışı sağlayan faaliyetleri önceleyen maliye politikası yaklaşımının hem yerli hem yurtdışı yatırımcıların iştahını olumlu etkilediği gözlemliyoruz. 

Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulumuz ile ticaret ve sanayi odalarımız işbirliğinde iş insanlarımız ile farklı illerde yaptığımız toplantılarda illerde yeni organize sanayi bölgelerinin kurulmakta ve teknolojilerinin yenilenmekte olduğunu, yeni ve kapasite arttırma yatırımlarının hızlandığını gördük. Hem bu gelişmelerden hem de kredilerin doğru alanlarda kullanılmasında dolayı memnuniyet duyuyoruz.

Bu nedenlerle, zorluklara rağmen, dünyada ve özellikle ülkemizde yakın geleceğe ilişkin beklentilerimiz olumludur.

Sektörümüzde, 22 ülkeden yatırımcıya ait banka faaliyet göstermektedir. Pazarda güçlü bir rekabet, ülkemizin meselelerinde sağlam bir işbirliği içindeyiz. Çalışmalarımızda; 

• büyüme hedefinin gerçekleşmesine daha güçlü destek verebilmek amacıyla ülkemizin menfaatleri doğrultusunda ekonomi programının desteklenmesine, 

• finansal sektörün büyütülmesine, 

• rekabete, 

• sektörün haklarının ve ekonominin menfaatlerinin gözetilmesine, 

• yenilikçiliğe, 

• üyelerimizin ve paydaşlarımızın memnuniyetine önem veriyoruz. 

Hükümetimiz, ilgili kurumlar, müşterilerimiz ve kamuoyu ile yakın iletişim ve işbirliği içinde çalışmaya, ekonomide ve finansal sektördeki gelişmelere ilişkin görüş ve önerilerimizi sunmaya devam edeceğiz. 

Birliğimiz faaliyetlerine olan desteklerden dolayı, Sayın Bakanım şahsınıza ve Hükümetimize, kamu kurumlarımıza, üyelerimize, çalışanlarımıza ve tüm paydaşlarımıza şükranlarımızı sunuyorum.  

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Genel Kurul çalışmalarının hayırlara vesile olmasını diler, saygılarımı sunarım."



ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR