TÜRKLERDEN EPİLEPSİYİ HABER VEREN UYGULAMA
Türk bilim insanlarının geliştirdiği inEpilepsy uygulaması ile epilepsi nöbetlerini önceden öğrenmek mümkün hale geldi. Uygulama, hastanın 180 saniye sonra nöbet geçireceğini bildiriyor ve bu sayede travmaya bağlı ölümlerin önüne geçiliyor. inEpilepsy CEO'su Yasin Sönmez Analiz'e uygulamanın detaylarını anlattı
Mustafa DENİZ
inEpilepsy CEO’su Yasin Sönmez, İnsens firmasının inEpilepsy uygulamasının detaylarını anlattı. Sönmez, “inEpilepsy uygulamasına aslında şöyle başlamak lazım; Dünyada 50 milyon insanın yaşadığı bir ülke düşünün ülkede günde yüzlerce deprem oluyor sayılarını bilmediğimiz ve ön göremediğimiz depremler. Ve bu insanlar bu depremleri yaşıyorlar. Bizim uygulamamız aslında bu depremleri önceden haber verebilen bir sistem.
Dünyada elli milyon kayıtlı epilepsi hastası var. Türkiye'de bu sayı bir milyona yakın. Dünyada her yıl 2 milyon insana epilepsi teşhisi konuyor. Bu da ciddi bir oran… Nüfusumuzun 1.2’si demek. Günde ortalama 10 defa Nöbet geçiren epilepsi hastaları var. Bu nöbetlerin yıkıcı etkileri çok oluyor. Sonucunda travmalara bağlı 100'de 26 oranında ölüm gerçekleşiyor. Düşme çarpma ve yanma gibi travmalara bağlı ölümler gerçekleşiyor” dedi.
Dünya literatüründe bir ilk
“Aslında epilepsi öldüren bir hastalık değildir” ifadelerini kullanan Sönmez, “Fizyolojik olarak baktığımızda epilepsi öldürücü bir hastalık değildir ancak nöbetin getirdiği travma öldürebiliyor. Dolayısıyla bizim uygulamamız tam da bu nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir uygulama. Uygulama bu dediğimiz nedenleri 180 saniye öncesinden hastaya haber veriyor. Bu da hastanın kendini güvenli bir pozisyona almasını ve o nöbeti güvenli bir şekilde atlatmasını sağlıyor. Böylelikle epilepsiden kaynaklı travmalar sonucu ölümlerin önüne geçmiş oluyoruz. Böyle bir uygulamanın 180 saniye öncesinden haber verebilmesi dünya literatüründe bir ilk” şeklinde konuştu.
TÜBİTAK projesi ile başladı
Uygulamanın Türk mühendis ve akademisyenlerinin oluşturduğu bir konsorsiyum ile 2016 yılında bir TÜBİTAK projesi ile başladığını vurgulayan Sönmez şunları söyledi: “Bu TÜBİTAK projesi de destek aldı. Bu projenin içinde 3 tane profesör bir tane doktor ve 5 mühendis ile yola çıktık. Her proje aslında bir hikaye ile başlar. Akademisyenlerimizden birinin akrabasının çocuğu nöbet geçiriyor Çocuğu hastaneye götürüyorlar. Doktor hastaya anti epileptik ilaçlar veriyor. Esasen bu anti epileptik ilaçlar çok ağır ilaçlardır. Aslında nöbetin başlangıcı beyinde ki nörotransmitter maddelerin hızla boşalmasıdır. Bu nöbeti saniyenin milyonda biri kadar bir sürede 30 bin voltluk bir elektrik boşalması olarak düşünebiliriz. Dolayısıyla su ilaçlar ile bu nöbeti baskılamaya çalışıyorlar. Nöbet geçirmeye devam ediyorsa doktor dozajı arttırıyor. Eğer hala nöbetler devam ediyorsa hastayı video EEG odasına alıyorlar. Hasta video EEG odasında bir hafta boyunca izole ve başına EEG şapkası takılmış bir şekilde bekliyor. Eğer hasta şanslıysa orada nöbet geçirmesi bekleniyor. Neden şanslıysa diyorum çünkü o üniversite hastanelerinde ve Türkiye’de yaklaşık 15-20 yerde var her yerde yok. Dolayısıyla eğer şanslıysa orada nöbet geçirecek ki doktor onu izlesin ve karar versin. Akademisyen arkadaşımızın çocuğu da İstanbul'da iyi bir doktora denk gelmiş. Sodyum eksikliğinden dolayı nöbet geçiriyormuş. Yani epilepsi ile alakası yokmuş. O yüzden Her gördüğümüz nöbet epilepsi nöbeti değildir özellikle kadınlardaki histerik nöbetler ve çocuklarda sodyum eksikliğinden kaynaklı nöbetler epilepsi nöbetleri değildir.”
İlk olarak bileklik tasarlandı
Sönmez şu bilgileri verdi: “Bizim amacımız o video EEG odasında ki hastanın konforunu etkilemeden evinde nöbetini geçirirken biz onu izleyebilir miyiz diye düşündük ve bu doğrultuda yola çıktık. Bir proje hazırlık aşaması yaptık ve TÜBİTAK’a başvurduk. İlk yaptığımız şey o odanın alternatifi giyilebilir bir akıllı bileklik seviyesinde yapmaktı ve Bunu başardık. Nasıl başardık odada hastaya hem bizim yaptığımız akıllı prototipi taktık, hem de odadan alınan veriler ile eşleştirerek sistemimiz doğru uyarı veriyor mu vermiyor mu ya da nöbeti ayırt edebiliyor mu diye baktık. Süreç içerisinde gördük ki nöbeti ayırt edebiliyor. Yani artık hastaların bu odada kalmasına gerek yok.
Bu oda çok maliyetli olmasının yanı sıra hasta için de çok konforsuz bir alan. Size uygulamanın biraz tekniğinden bahsedeyim. Epilepsi nöbeti olup olmadığını nasıl ayırt ediyor epilepsi Nöbetleri bilgidir. Yani hastanın kendisi istese bile aynı titretişimi gerçekleştiremez. İstemli bir şey olmadığı için taklit edilemez. Eğer bir epilepsi nöbeti ise onun belirli özellikleri vardır. Bunları da yapay zeka ortaya çıkarıyor yapay zeka epilepsinin özellikleri bunlardır diyor ve nöbetin epilepsi olup olmadığını ayırt ediyor.”
Teşhisi 7 yıl sürüyor
Sönmez şöyle devam etti: “Bizim ilk olarak yaptığımız şey buydu ve bu çok önemli bir şeydi. İngiltere'de yapılmış 10 yıllık bir araştırmaya göre Bir hastaya doğru teşhis konulması ortalama 7 yıl sürüyor. Biz bunu başardık ve bu bileklik sayesinde nöbetleri ayırt edebildik.
Süreç içerisinde akademisyenlerimiz bu nöbetler olmadan kaslarda titreşimler meydana geliyor. Ve bu titreşimler 180 saniyede gözle görülmeyen bir şekilde kaslara sirayet ediyor. Nöbet gibi çok sinyali olan bir yapıyı düşündüğümüzde 180 saniye öncesinden gelen hafif bir titreşim ile onun nöbet olduğunu anlayabiliyoruz. Hastalara bunu sorduğumuzda hastalar diyor ki ben uykusuz kaldığımda O hafta nöbet geçireceğimi biliyorum. Ama biz burada özellikle hasta ya sen bir hafta öncesinden değil de 3 dakika öncesinden uyarı verebiliyor. Yine Özellikle vurguluyorum bu dünya literatüründe bir ilk.
Tabii bu Uygulamamızın bir Etik Kurulu var. 88 hastada denendiğine dair üniversite hastanesinin başhekiminin doğruladığı bir yazısı var. Sonuçlarının uluslararası dergide paylaşıldığı bir makale var. Bunları ortaya koyduk. Epilepsi hastalarının açısından bu ne ifade ediyor. Epilepsi hastaları genellikle toplumdan biraz daha dışlanmışlardır. Aslında hiçbir Zeka geriliği veya bedeni bir özür olmamasına rağmen epilepsi hastaları hep izole yaşamışlardır. Her an nöbet geçirme tehlikeleri olduğundan dolayı epilepsi hastaları genellikle izole yaşamak zorunda kalmışlardır. Tabiri caizse bir cam fanus içinde yaşamaya başlıyorlar. Insanlar sosyal hayata karışabilirler gezebilirler araç kullanabilirler. Normalde Epilepsi hastalarının araç kullanmaları Türkiye'de ve dünyada her an nöbet geçirme tehlikesi olduğundan dolayı yasak. Bu bileklik ve uygulamanın getirdiği avantaj artık tüm bu olayları ortadan kaldırmış olacak. Kişi artık iştede çalışabilir araçta kullanabilir hale gelecek. Hatta bizim araçla ilgili aracın yazılımına entegrasyon yapıp nöbet gelmeden hem aracı hem de kişiyi uyarması adına çalışmalar yapmayı planlıyoruz.”
Kaç saniye süreceği bilinmez
Nöbet kaç saniye sürüyor?
Kişiden kişiye değişiyor kimisinde 5 saniye kimisinde ise 30 saniye sürebiliyor. Aynen deprem gibi kaç saniye süreceğini bilemiyoruz.
Hasta bu uygulama ile birlikte kendini güvenli bir pozisyona almış oluyor ve şunu yapıyor uygulama Hasta nöbet geçirdiği anda acil durum için bilekliğe eklediği kişilere nöbet geçirdi uyarısı hastanın konumu ile beraber mesaj olarak gidiyor. Bileklik dışarıya sesli uyarı veriyor. Şunu da yapmayı düşünüyoruz eğer Sağlık Bakanlığı ile anlaşabilirsek hastanın yakınında Sağlık hizmeti veren bir yer varsa uygulama sayesinde hastayı oraya yönlendirmeyi düşünüyoruz. Acil uyarı şeklinde bir mesaj düşerek hastanın yakınındaki sağlık hizmetlerinden faydalanmasını sağlamayı düşünüyoruz.
Doktora bilimsel veri lazım. İşte nöbeti kaç saniye geçirdi ve ya günde kaç defa nöbet geçirdiğini gösteren veriler doktora lazımdır. Kişinin geçirdiği nöbetler sisteme kaydoluyor. Ve bu sayede izin verdiği doktor sistemde hastanın geçirdiği nöbetleri görüyor. Bu da doktorun vereceği ilacın dozajını belirliyor. Mesela yılda 1 nöbet geçirende var ayda 3 kere nöbet geçirende var dolayısıyla bu sıklık bilinmiyor. Hastaların bütün verileri KVKK’ya uygun olarak sunucularda saklanıyor. Ve izin verdiği doktor sistemden hastayı görebiliyor. Bunun yanında doktorların gördüğü epilepsi hastalarının nöbet geçirme nedeni ilaçlarını kullanmamaları. Uygulamada ilaç hatırlatıcısı da var. İlaçlarını kullanman gereken saatte hatırlatıyor. Kullandım diyene kadar sistem uyarı veriyor. Bu özellik doktorunuzun sizin hastalığınızı takip edebilmesi için önemlidir. Mesela geçenlerde ehliyet yasası çıktı. Bir arkadaşımın babası epilepsi hastası. Cihazı kullanıyor ama yoğun bir şekilde değil. Çünkü ben 3 yıldır nöbet geçirmiyorum diyor. Ancak ehliyeti yenileyebilmesi için de kanunlara göre son 5 yılda hiç nöbet geçirmemesi gerekiyor. Bunun için de onu 5 yıl takip edebilecek bir doktor lazım ve o adam kendisini 5 yıl izleyecek bir doktor bulamayacak ve ehliyetini yenileyemeyecek. Çünkü Türkiye'de 5 yıl onu takip edecek doktor bulmak çok zor. Ama o hasta bugünden kendini sisteme kaydettirse ehliyetini yenileyebilir. Ve bu gibi detaylar epilepsi hastaları için çok önemli. Eğer son 5 yıldır nöbet geçirmiyorsa araçta kullanabilir işte de çalışabilir. Zaten asıl amacımız epilepsi hastalarının sosyal hayata karışmasını sağlamak.
Öte yandan epilepsi hastaları ciddi bir nüfus Türkiye’de 1 milyon epilepsi hastası var ve bunu orana vurursak her yıl 20 bin kişiye epilepsi teşhisi konuyor. Dolayısıyla bu ciddi bir oran. 2016 yılında TÜBİTAK ile bu projeye başladık 2018 yılında projeyi bitirdik. Ulusal patente başvurduk patentimiz çıkmak üzere. Marka tescillerimiz yapıldı İSO belgelerimiz var.
Akademisyen topluluğu
Sistem dünya literatüründe ilk diyorum peki buna benzer uygulamalar var mıdır?
Nöbet anında etrafındaki kişileri uyaracak sistemler var. Örneğin İtalya merkezli bir Profesör ile öğrencisi 2016 yılında çalışmaya başlayıp 2019 yılında ürünü çıkarıyorlar. Ve ağustosta 80 milyon dolar yatırım aldılar. Bu cihaz hasta nöbet geçirdiği zaman devreye giriyor. Ve o cihazda başarı oranı bilinmiyor. Mesela biz başarılarımızı uluslararası dergilerde konu ettik. Bu açıdan baktığımızda uygulama hastalar için hayati öneme sahip bir uygulama. Biz akademisyeniz akademisyen topluluğuyuz. Aslında her ar-ge projesine baktığınız zaman orda bir akademisyen desteği vardır. Ama Türkiyede projelerde şöyle bir sorun var. Her 1000 projeden sadece 3 ü dünyaya açılabiliyor. Yani bir bakıma 997 proje çöp oluyor ya da prototip aşamasından ileri gidilemiyor. Ürün aşamasına getirmek ciddi bir sorun özellikle sağlık alanında ürün haline getirmek daha ciddi bir sorun. İşte sertifikalar veri koruması ve bilgi güvenliği gibi şeyler hem ciddi yatırım isteyen hemde ciddi sorunlarla ciddi süreçlerle karşılaşacağımız durumlardır. Uygulamamızda bilgi ve veri güvenliğine dair sertifikalarımız mevcut. Bu açıdan uygulamamızda ki çoğu engeli aşmış durumdayız. Tabi biz uygulamayı dünyaya açacağız. Hedefimiz 50 milyon hastaya ulaşmak. Veya yeni teşhis konulacak insanlarda EEG odasında ki konforsuzluğa maruz bırakmadan ve antiepileptik ilaçlara maruz bırakmamayı hedefliyoruz. 50 milyonuncu hastaya ve doktorlara bunu kullandırtmayı hedefliyoruz.
Doktorlar içinde büyük avantaj uygulama sayesinde hastasını izleyebilecek ve ona göre süreci şekillendirecek. Ve bizim ufkumuzda şu da var beyine ters frekansta bir sinyal uygulanırsa nöbet engellenebilir mi düşüncesindeyiz. Tabi şu anki buna müsait değil ancak teknolojide her gün gelişiyor. Artık mikroçipler vücudumuza yerleştiriliyor. Bizim düşüncemiz eğer bu bir sinyal ise ters frekansta bir sinyal ile bu sinyal engellenebilir mi ? Bu ne demek ? bu epilepsi hastalığının engellenmesi önüne geçilmesi demek. Hedeflerimizden biri de bu. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dubaide fuara katıldık İstanbulda katıldık önümüzde Antalyada Sağlık bakanlığının düzenlemiş olduğu fuar var ona katılacağız. Hem firma hem de akademisyen olarak katılacağız. Zaten halihazırda TÜBİTAK ve Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyor. Sağlık bakanlığı ile şunu yapmaya çalışıyoruz. Türkiye'de 1 milyon hasta var bizim bu uygulamayı SUD dediğimiz sağlık uygulama tedbiri yani her hastanın bu uygulamayı ücretsiz olarak kullanacağı bir platform haline getirmek istiyoruz.
Sağlık bakanlığı eli ile tüm hastalara bunu ulaştırabilmek ve hastaların konforunu artırma amacımız var. Ufkumuz geniş hedeflerimiz var ve ekibimiz çok sağlam.
Size biraz ekibimizden bahsedeyim. Ben Doktor ve Yazılım Mühendisiyim 3 tane Profesör hocamız var 2 tanesi Elektrik Elektronik Mühendisi 1 tanesi de Nöroloji Profesörü.
Özellikle yapay zeka adına çalışan hocamız İngiltere'de belirlenen dünyanın en etkili 800 bilim adamı arasına girmiş başarılı bir akademisyen Ömer Faruk Ertuğrul hocamız. Hatta kendisinin yapay zeka ile ilgili patenti mevcut. Diğer hocamızın da uyku apnesi ile ilgili patenti mevcut. Yani ekibimiz çok sağlam. 30 a yakın akademisyenin bir konsorsiyumu var. Aslında ilk şirketimizi 10 yıl önce kurduk. Aslında AR-GE çalışmalarımız hep devam ediyordu ve hep ürün odaklıydık. Yani bu yaptıklarımız makalede kalmasın bir ürüne dönüşsün ve hastalar bundan faydalansın düşüncesindeydik. Şuan İnsens şirketimizle devam ediyoruz. İnsens şirketimizin ana vizyonu hastaların konforunu artıracak tüm teknojik araçları kullanarak yerli ve milli bir çözümle tüm dünyaya hitap etmek istiyoruz.
Uygulamanın maliyeti
Şöyle ki uygulamanın cihaz maliyetini düşük bir seviyede tuttuk. Aylık 80 yıllık 600 liraya uygulamayı kullanabilecek. Cihaz fiyatı ise 899 lira. Farklı versiyonlarda çıkacak. Sağlık bakanlığında hastanın maliyetini hesaplamak adına çetele tutuyorlar. Hasta kaç defa ambulans çağırıyor. Acilde ne kadar müdahale ediliyor. Yani bütün bunları düşündüğümüzde bir ambulansın bile yılda 2 defa gidip gelmesi bile bizim aldığımız ücreti çok çok aşıyor.