TÜRKİYE'NİN METAL SEKTÖRÜ LOJİSTİK MERKEZLE GÜÇLENİYOR
IDDMİB Başkanı Çetin Tecdelioğlu, Metal Lojistik Merkezi'nin kurulmasıyla Türkiye'nin stratejik malzeme güvenliğinin sağlanacağını belirtiyor. Bu merkez, üreticilerin ödediği yüksek primlerin önemli bir kısmının ülkemizde kalmasını sağlayacak
Dünyadaki yükselen metal fiyatları, Avrupa’daki ekonomik zayıflık ve Çin’in metal piyasasındaki etkisi, Türk ihracatçıları için büyük endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Hammadde maliyetindeki artış ve artan işçilik maliyetleri, Türk metal ihracatının rekabet gücünü olumsuz etkiliyor. Sektör temsilcileri, bu sorunların üstesinden gelmek için devletten destek talep ediyor ve en önemli adım olarak acilen bir “Metal Lojistik Merkezi” kurulmasını öneriyor.
LME DEPOLARININ AVANTAJLARI
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) 2013 yılından bu yana Metal Lojistik Merkezi kurulması yönünde çeşitli girişimlerde bulunuyor. Tecdelioğlu, LME onaylı depoların Türkiye’de bulunmasının sektöre büyük fayda sağlayacağını vurguluyor.
Tecdelioğlu “Alüminyum ve bakır gibi stratejik metallere erişimi kolaylaştıracak bu merkez, Türkiye’nin elini güçlendirecek” diyor. Bu metaller, elektrik-elektronik ve savunma sanayi gibi kritik alanlarda büyük öneme sahip.
MALİYET VE FİYAT İSTİKRARI
Dünyada 32 lokasyonda 465 LME onaylı depo bulunuyor. Bu depoların varlığı, Türk ihracatçısının depolama maliyetlerini eşitleyerek rekabet avantajı sağlamasına olanak tanıyacak. LME onaylı depolarda mal bulunması, fiyat istikrarı sunarak maliyetleri düşürecek.
Tecdelioğlu, Metal Lojistik Merkezi'nin Türk üreticilerin Rotterdam gibi diğer depolardan mal almak için ödedikleri yüksek primlerden kurtulmalarına yardımcı olacağını belirtiyor. Şu an Türk üreticiler, Rotterdam’da belirlenen metal fiyatı üzerinden yüksek primler ödemek zorunda kalıyor.
Ürün bazında yapılan hesaplamalara göre, Türkiye’de bir LME onaylı Metal Lojistik Merkezi’nin kurulması, alüminyum sektöründe ton başına 120 dolar avantaj sağlayabilir. Yıllık 2 milyon ton alüminyum ithalatı düşünüldüğünde, bu durum sektöre yıllık 200 milyon dolarlık bir katkı sağlayabilir.
Türkiye, yıllık 100 bin ton alüminyum üretimiyle yalnızca yüzde 5’lik bir tüketim karşılamaktadır. Bakırda ise, yıllık 500 bin ton tüketimle bunun 420 bin tonu ithal edilmektedir.