SON DAKİKA
GÜNDEM Pazartesi 21 Aralık 2020 03:26

TÜRKİYE KENDİ REÇETESİNİ YAZMALI

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, kanunların yatırım ortamını etkileyen en önemli unsurlar olduğunu belirterek, "İş hayatını ilgilendiren kanunlar ve ekonomik mevzuatlar sadeleşmeli. Mahkemelerde yargılama süreleri uzayabiliyor. Bu durum iş dünyamızın hızını olumsuz etkiliyor" dedi.

Türkiye kendi reçetesini yazmalı

Neşe BERBER

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, hükümetin yatırım ve üretim ortamını geliştirmek için başlattığı ekonomi ve hukuk reformlarına tam destek verdi. Türkiye’nin mevcut koşullarını daha ileriye taşımak için bu reformların gerektiğini belirten Baran, öncelikli olarak hukuk ve ekonomi mevzuatlarında sadeleşmeye gidilmesi çağrısında bulundu. Sıcak para yerine yabancı sermaye yatırımlarının Türkiye’ye girişinin teşvik edilmesi gerektiğinin altını çizen Bakan, “Bunun için de yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik çalışmalara devam etmek ve buna gerek yurt içinde gerekse yurt dışında ekonomi diplomasisini eklemek, kendimizi en doğru ve güzel şekilde ifade etmek zorundayız” dedi. İşte Gürsel Baran’ın Analiz Gazetesi’ne yaptığı çarpıcı açıklamalar şöyle:

Ekonomide reform hukukta reform hareketine hazır mısınız?

-Türkiye hızlı bir büyüme sürecinde. Tüm dünyayı kasıp kavuran salgına rağmen üçüncü çeyrek verilerine göre OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ülkeleri arasında büyüme kaydeden tek ülke durumunda. Tabi Türkiye döviz açığı veren bir ülke olduğu için bu açığın finansmanı çok önemli. Bildiğiniz üzere döviz açığını kapatmak için ihracat gelirleri, turizm gelirleri gibi döviz getirici faaliyetlerin yanı sıra, doğrudan yabancı yatırımlar ve portföy yatırımları da çok önemli. Tabi bunların yanı sıra ithalatı azaltmak ve bunun için ikame edici sanayileşmeyi ön plana çıkarmak gerekiyor ki Türkiye son yıllarda bu konularda da önemli çalışmalar yaptı ancak konumuzun dışında kaldığı için değinmiyorum. Türkiye mevcut koşullarını daha da ileriye taşımak, yatırım ve üretim ortamını geliştirmek için ekonomi ve hukukta reform yapmak üzere çalışmalara başladı. 

 

Katma değer sistemi karmaşık

Reform hakkında düşünceleriniz ve beklentileriniz nelerdir?

-Bu reform kapsamında her kesimin beklentisi olabilir ve bunlar birbirinden de farklı olabilir. Ankara Ticaret Odası olarak biz, öncelikle hukuk ve ekonomi mevzuatlarının sadeleştirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Kanunlar yatırım ortamını etkileyen önemli unsurlar. Vergi Kanunları başta olmak üzere iş hayatını ilgilendiren kanunlar, ticaret ve diğer ekonomi mevzuatının sadeleştirilmeye ihtiyacı var. İmar mevzuatından ihale mevzuatına reel sektörün ihtiyaç duyduğu yasa ve ikincil düzenlemeler en açık haliyle düzenlenmeli, anlaşılır olmalı. Farklı yorumlara fırsat vermeyecek netlikte ortaya konmalıdır. Katma Değer Vergisi sistemi örneğin. Karmaşık bir sistem. Yüzde 0,1,8,18 gibi ayrı ayrı oranlar uygulanıyor. Hammaddede yüzde 18 iken nihai üründe yüzde 1 olarak uygulanabiliyor. Aradaki farkla mahsup edilemeyen bir katma değer vergisi ortaya çıkıyor. Bu vergiler birikerek hem iş dünyasının hem de hükümetin gündeminde sorun olarak yer alıyor. KDV’nin basit bir şekilde düzenlenerek tek bir oranla uygulanması çözüm olabilir. Bu süreçte birikmiş KDV alacakları da sigorta ve vergi borçlarına mahsup edilebilir.  Mahkemelerde yargılama süreleri çok uzayabiliyor. Bu durum iş dünyamızın hızını olumsuz etkiliyor. Her şeyin hızla değişip dönüştüğü çağımızda yargılama hızımız gerçeklerle uyuşmuyor. Hukuk reformu söz konusu olduğunda hızlı yargılamanın öncelikli olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Sıcak para yerine yabancı sermaye yatırımlarının ülkeye girişinin teşvik edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bunun için de yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik çalışmalara devam etmek ve buna gerek yurt içinde gerekse yurt dışında ekonomi diplomasisini eklemek, kendimizi en doğru ve güzel şekilde ifade etmek zorundayız. 

Türkiye süreci başarıyla yönetti

 

Dünya ekonomisini 2020 yılı açısından biraz değerlendirir misiniz?

ato-1

-Dünya ekonomisi son iki yıldır ABD-Çin ticaret savaşları, Brexit’e ilişkin belirsizlikler, petrol fiyatlarındaki oynaklık gibi birçok soruna çözüm üretmeye çalışırken, bir yandan da azalan küresel talebi artırarak büyümeyi güçlendirmek için uğraşıyordu. 2020 yılına geldiğimizde tüm dünya bu konuları bir kenara bıraktıracak yepyeni bir sorunla baş başa kaldı. Ancak filmlerde seyredeceğimiz bir tablo hayatımızın ortasına oturdu. Çin’in Wuhan kentinde başlayan koronavirüs salgını tüm dünyayı etkisi altına aldı. Bir salgın hastalıkla mücadele sürecinin çok boyutlu etkileri oldu. Sağlıktan eğitime, ekonomiden psikolojiye kadar her alanda sonuçları olan bir süreç yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Salgının başından bu yana Türkiye sağlık alanında süreci çok büyük başarıyla yönetti. Dinamik yapısıyla kısa sürede maske, önlük gibi üretimleri gerçekleştiren Türkiye, kamu, özel sektör ve üniversite 

Salgın, sebep olduğu can kayıpları ve sağlık sorunlarının yanı sıra ekonomileri de tecride mahkum etti, tedarik zincirlerini zayıflattı, dünya genelinde ticari ve ekonomik hayatı sarstı. Yılın ikinci çeyreğine dair rakamlar bu daralmayı açıkça gösterdi. 

Dünyanın gündemi işsizlik

Sizce bu dönemi nasıl atlatırız?

-Üçüncü çeyrekte alınan tedbirlerin de sayesinde hem Türkiye’de hem diğer ülkelerde hızlı bir toparlanma başladı. Böylece yılın ikinci çeyreğindeki daralma tamamen değilse de büyük ölçüde telafi edildi. En büyük ticari ilişki içinde olduğumuz Avrupa ekonomileri de üçüncü çeyrekte yüksek performans sergiledi. Ne var ki salgının yeniden artması ve ikinci dalga şimdilerde ekonomiyi yeniden kapanmaya zorladı. Ancak aşı çalışmalarındaki olumlu gelişmeler, önümüzdeki aylardan itibaren salgını hızla geride bırakmaya başlayacağımıza işaret ediyor. Dördüncü çeyreğe dair olumlu öngörülerin çoğu aşağı doğru revize edildiyse de, sanayi üretim verilerinin de öncülüğünde dördüncü çeyreği küçülmeden kapatacağımızı tahmin ediyoruz. Salgından sıyrıldığımız ölçüde performansımız iyileşecek. Salgının ilk görüldüğü Çin, ekonomisini çoktan normal akışına döndürdü. ABD seçimleri netleşti ve belirsizliği geride bıraktı. 2020 yılı hemen her alanda bütün ezberleri bozdu, ekonomiler için sarsıntı yılı oldu. Fuarların bile sanal ortamda yapıldığı bir dönemi yaşadık. İletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte hızlı bir değişim başlamıştı, pandemi bu değişimin körükleyicisi oldu. Pandemi başlamadan önce dördüncü sanayi devrimini, bilgisayarların çalışma hayatında insanların yerini alacağını konuşuyorduk. Pandemiyle bu süreç hız kazandı.

  

Değişimin yönü gösteriyor ki eskiden insanın performansını artırmaya hizmet eden teknolojik gelişmeler artık insan emeğini ikame eder hale geliyor. Bu üretim süreçlerine yeni bir düzen getirmek açısından faydalı olabilir ancak mevcut sorunlar arasında liste başı olan işsizlik konusunun daha da ağırlaşmış bir sorun olarak dünya gündeminde var olmayı sürdüreceği anlamına geliyor. Yani yeni yılın ve sonraki yılların gündemindeki değişmez maddelerden biri tüm dünya için işsizlik olacak. 

-Bu dönemde e-ticaret nasıl şekillenecek?

 

Yaşadığımız süreç ekonomi, eğitim, üretim, ticaret ve lojistik sektörlerinin teknolojiyle bütünleşmesi mecburiyetini ortaya koydu. Ekonomi dışı alanların detayına girmek başka uzmanlık alanlarının konusu ancak ekonominin teknolojiyle ilişkisi bu süreçten sonra daha da güçlenecek. Gayrimenkul şirketlerinden perakende şirketlerine ve hızlı tüketim endüstrisine kadar her sektörde elektronik ortama göre yeni iş modelleri geliştiriliyor. Teknoloji şirketleri, sosyal ağlar ve dijital platformlar daha da önem kazanıyor. Pandeminin en önemli etkilerinden biri de e-ticaret ve e-ihracat alanında görülüyor. E-ticaretin geleneksel perakende satışlara göre oranının iki ila üç kat artacağı tahmin ediliyor. Çünkü e-ticareti tercih edenlerin sayısı giderek artıyor. Ulusal ve küresel e-ticaret satış rakamları, bu yıl ve önümüzdeki yıllarda tahminlerin çok üzerinde seyredecek. Ticaretin her aşamasında e-ticaret ve e-ihracat kavramlarını daha sık duyacağız.

 ato-2

İş dünyası hukuk sisteminin güçlendirileceğine, reformlara hız verileceğine yönelik mesajları nasıl algıladı?

-Tabi çok pozitif algılandı. Türkiye’nin 2002 yılından bu yana aldığı mesafe bugün konuştuğumuz reform konusunda da mesafe alınacağını gösteriyor. Türkiye’de bir konuya bakarken tek taraflı bakmak yeterli olmaz. 

Türkiye etrafında yaşanan olumsuzluklardan etkilendi mi?

-Türkiye, Avrupa ile Ortadoğu’nun kesiştiği coğrafyasından siyasi, ekonomik ve kültürel olarak büyük ölçüde etkilenmektedir. Bulunduğumuz coğrafya sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarının yaşandığı kritik bir konuma sahip. Hal böyleyken üzerinde yazılan senaryoları yırtıp atarak yepyeni bir senaryoyu yazmak ve inşa etmek ya da başka bir söyleyişle kendi reçetesini yazmak, zaman ve eylem açısından bir strateji gerektiriyor. Bu nedenle Türkiye’nin işi tarih boyunca da kolay olmamıştır bugün de kolay değil. Bunu biliyoruz ancak Kurtuluş Mücadelesini başlatmış ve yoklarla bir ülke inşa etmiş milletiz.

İş dünyası nasıl bir beklenti içinde?

-Bu ülke, ekonomide ve hukukta reformlar da yapar, en iyi şekilde uygular da. İş dünyamız da reformlar hakkında olumlu bir beklentiye sahip. Bu ülke bizim. Ülkemizde yatırım ve üretim yapmayı seviyoruz bunu tercih ediyoruz. Ekonomide ve hukukta koşulların iyileşmesi hepimizin ortak arzusudur.  

Coğrafi işaret için çalışmalar artacak 

ATO Başkanı Gürsel Baran, oda olarak Ankara’nın 12 coğrafi işaretli ürününden 4’ü olan Ankara Döneri, Ankara Simidi,  Ankara Tavası ve Erkeç Pastırması için Coğrafi İşaret Tescil Belgesi aldıklarını Ankara Tiftiği, Ankara Balı ve Ankara Çamlıdere Höşmerim Tatlısı için de çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Baran, “Marka bilincini geliştirmek, firmalarımızı markalı ürünler üretmeye teşvik etmek, şehrimizde marka iklimi oluşturmak, Ankara’dan ulusal ve uluslararası markalar çıkmasını sağlamak ve katma değer sağlayan işletmelerimizin tanıtımına katkıda bulunmak amacıyla gerçekleştirdiğimiz çalışmalara devam edeceğiz. Üyelerimizin ticari mekân ihtiyaçlarının karşılanması, üretim ve ticaret hacimlerinin artırılması amacıyla Ankara’da yeni ticaret ve sanayi bölgelerinin, teknoloji geliştirme bölgelerinin ve ticaret sitelerinin oluşturulmasına öncülük edeceğiz. Bu çalışmalarımızı sosyal sorumluluk projeleriyle de destekleyeceğiz” diye konuştu.