TÜRKİYE HEM SİYASİ HEM EKONOMİK SINAVI BAŞARIYLA VERDİ
Türkiye, 15 Temmuz 2016'da yaşadığı hain darbe girişiminin üzerinden geçen dokuz yılda, yalnızca demokrasisini değil, ekonomisini de yeniden ayağa kaldırarak büyük bir dirilişe imza attı. Cumhuriyet tarihinin en karanlık gecelerinden biri olarak kayda geçen bu ihanet kalkışmasına karşı, milletin sarsılmaz iradesiyle kazanılan zafer, sonrasında gelen siyasi istikrar ve ekonomik hamlelerle taçlandırıldı

Mustafa DENİZ
Darbe girişiminin püskürtülmesinin ardından, Türkiye siyasi anlamda ciddi bir yeniden yapılanma sürecine girdi. Milli iradeyi hedef alan kalkışmanın etkileri hızla bertaraf edilirken, parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesiyle birlikte yönetim mekanizmasında daha hızlı ve etkin karar alma süreçleri devreye alındı.
Başta terörle mücadele olmak üzere, iç ve dış politikada kararlılık gösteren Türkiye, sadece askeri vesayetle değil, dış müdahalelere açık tüm odaklarla da mücadele ederek milli bağımsızlık yolunda önemli adımlar attı.
Ekonomik kuşatmaya karşı milli direniş
15 Temmuz’un hemen ardından Türkiye’ye yönelik ekonomik saldırılar da ardı ardına geldi. Döviz kuru operasyonları, kredi derecelendirme kuruluşlarının sistematik not indirimleri ve finansal dalgalanmalar, ülke ekonomisini sarsmaya yönelik açık girişimlerdi. Ancak Türkiye, milli ekonomi vurgusunu güçlendiren politikalarla bu süreci tersine çevirmeyi başardı.
Yerli üretime dayalı büyüme stratejileri, sanayi yatırımlarının artırılması, enerji bağımsızlığına yönelik projeler ve savunma sanayii atılımları sayesinde ekonomide dirençli bir yapı kuruldu. Özellikle son yıllarda dijital dönüşüm, tarım teknolojileri ve yeşil ekonomi gibi alanlarda atılan adımlar, Türkiye’yi dışa bağımlılıktan uzaklaştırma hedefinde önemli kilometre taşları oldu.
Yatırımlar arttı güven tazelendi
Kamu-özel sektör iş birliğiyle yürütülen büyük altyapı projeleri ve ihracat odaklı kalkınma hamleleriyle Türkiye, uluslararası yatırımcıların yeniden dikkatini çekti. 2023 ve 2024 yıllarında doğrudan yabancı yatırım hacminde gözle görülür artış yaşanırken, birçok küresel şirket Türkiye’yi bölgesel merkez olarak konumlandırmaya başladı.
Aynı zamanda Türk Lirası’nın istikrar kazanması, enflasyonla mücadeledeki kararlılık ve mali disiplin, ekonomi yönetimine olan güveni artırdı. Hükümetin “milli ekonomi modeli” çerçevesinde yürüttüğü politikalar, özellikle genç girişimciler ve KOBİ’ler için yeni fırsatlar doğurdu.
Bugün gelinen noktada Türkiye, sadece siyasi bağımsızlığını değil, ekonomik özgürlüğünü de perçinlemiş bir ülke olarak yoluna devam ediyor. 15 Temmuz, yalnızca bir darbenin bastırıldığı değil, aynı zamanda bir milletin kendi kaderine sahip çıktığı dönüm noktası olarak tarihteki yerini aldı.