Avrupa genelinde artan elektrik kesintileri ve enerji arzındaki dalgalanmalar, enerji depolama sistemlerinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye, bu alanda yaptığı yatırımlarla sadece kendi enerji arz güvenliğini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa'nın enerji altyapısında tamamlayıcı bir güç olarak öne çıkıyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, 2028 yılına kadar Türkiye’nin batarya depolama kapasitesinin 10 bin megavata ulaşması hedefleniyor. Bu vizyon çerçevesinde, 2024 yılında hayata geçirilen Yüksek Teknoloji Yatırım Programı HIT-30 büyük bir atılımın başlangıcı oldu. Program kapsamında, batarya teknolojileri ve enerji depolama sistemlerine bugüne kadar 2,1 milyar doları aşan yatırım yapıldı.

HIT-30 programı ile birlikte teşvik edilen yerli üretim projeleri, enerji teknolojilerinde dışa bağımlılığı azaltma hedefi doğrultusunda ciddi bir ivme kazandı. Ankara’nın Polatlı ilçesinde kurulan Lityum-İyon Pil Hücresi ve Enerji Depolama Giga Fabrikası bu hamlenin en somut örneklerinden biri. Yıllık üç gigavatsaat üretim kapasitesine sahip olan tesis, yalnızca Türkiye’nin değil, bölge ülkelerinin de enerji depolama ihtiyacına yanıt verecek. Giga fabrikada üretilen bataryalar; enerji santralleri, sanayi tesisleri, ulaşım altyapısı ve konut sistemlerinde kullanılabilecek esnekliğe sahip.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ile Enerji Bakanlığı’nın ortak çalışmaları sonucunda, enerji depolama sistemlerine ilişkin yasal düzenlemeler güncellendi. 2024’te revize edilen Elektrik Üretim ve Depolama Tesisleri Kabul Yönetmeliği, yatırım süreçlerini hızlandırarak yatırımcılara daha esnek projelendirme imkânı tanıyor. Yeni düzenlemeler, depolama sistemleriyle birlikte kurulan üretim tesislerine yönelik lisans süreçlerini kolaylaştırarak enerji yatırımlarının önünü açtı.

EPDK verilerine göre, Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla hibrit santrallerde 510 megavatlık güneş enerjisi kapasitesi bulunuyor. Bu santrallere entegre edilen enerji depolama sistemleri (EDS), üretilen fazla enerjiyi depolayarak ihtiyaç anında şebekeye entegre ediyor. Böylece enerji arzında denge sağlanıyor ve kesintilerin önüne geçiliyor. 

Türkiye’nin sanayi sektörünün elektrik tüketimindeki %33’lük payı, enerji arzının sürekliliğini ekonomik kalkınma açısından hayati kılıyor. Bu bağlamda geliştirilen enerji depolama sistemleri, sadece iç pazarı koruma amaçlı değil; Avrupa enerji sistemine entegrasyon hedefini de taşıyor.