SON DAKİKA
GÜNDEM Salı 21 Mart 2023 02:19

"TÜRKİYE ARI GEN ÇÖPLÜĞÜ OLMASIN"

Gıda ve Sağlık Hukukçusu Avukat Yasemin Bal, "Anadolu arılarının melezlenmesiyle oluşturulan hibrit arılar bal üretimini artırmaktaysa da bitki döllenmesi, tozlaşması ve çoğalmasına katkılarının düştük olduğu dikkate alınarak Türkiye'nin arı gen çöplüğüne dönüşmesine engel olunmalıdır" dedi

"Türkiye arı gen çöplüğü olmasın"

Mustafa DENİZ

Gıda ve Sağlık Hukukçusu Avukat Yasemin Bal, Türkiye’deki arıcılık sektöründe yaşananları gazetemize değerlendirdi. 

Arıcılar ya sürekli aynı yerde duran kovanlarıyla ve o yerin florası ile bal üreterek sabit arıcılık ya da flora takibiyle nektar akımı olan yerlerde gezerek gezginci arıcılık yapabilirler. Ülkemizin, doğal yapısı ve florası itibarıyla hem gezgin arıcılığa hem de sabit arıcılığa uygun olduğu bilinmektedir. 

Geleneksel / organik arıcılıkta arı kolonileri arıcının yönetiminde ve denetiminde değildir. Arıcı sadece kovanları dış etkilerden korur. Kovanlar, konvansiyonel yöntemlerle tarım yapılan bölgeden en az 3 km uzaklıkta ve ilaç ve gübre gibi kimyasalların kullanılmadığı bir bölgede olmalıdır Arı hastalıklarını teşhis ve tedavi etmek, kovan sorunlarına müdahale etmek, kraliçe arıyı daha verimli başka bir kraliçe arı ile değiştirmek, oğul engelleme çalışmaları yapmak zordur. Bal ve bal ürünü verimi düşük olup, hasat sorunları yüksektir. Karakovan balı denilen bal geleneksel arıcılık ile üretilen baldır. Hiçbir yapay unsur yoktur, petek ve bal tamamen doğaldır. 

Modern arıcılıkta bütün kovanlar aynı büyüklüktedir. Güçlü ve zayıf kovanlar arasında çerçeveler kolayca değiştirilebilmektedir. Arı balmumu yapmadan, hazır çerçeveye takılı hazır peteği kabartarak bal depolamaktadır. Bal verimi yüksek ve hasat süzme makinasıyla yapılmaktadır. Sorun, yapay petek imalatında kullanılan maddelerin sağlıklı olup olmadığı noktasında düğümlenmektedir. 

Sektörün sorunları var

Arıcılık sektörünün en önemli sorunları nelerdir?

Arıcılık sektöründe çokça dile getirilen konuları teker teker incelemek, hangi konuda sorunların büyüdüğü ve yaygınlaştığını tespit etmek gerekmektedir. Konuları teker teker incelediğimizde sorunların bir merkezde toplanmadığını, çoklu nitelik taşıdığını görmekteyiz. 

Türkiye madalyalı ülke

Türk arıcılığının dünyadaki yeri nedir?

Dünya’da 94 milyon kovan bulunmaktadır. Türkiye, 21 bin civarında köyde 90 bin civarında işletme ile 8,2 milyon kovan ve kovan başına 12,7 kg bal verimi ile dünyada üçüncü sıradadır.  105.000 ton bal üretimi ile dünyada ikinci sırada olmamıza rağmen 10 bin ton ihracat kapasitesiyle 22’nci sıradayız. Üretilen toplam bal miktarının ¼’ünün doğal bal ¾’ünün konvansiyonel bal olduğu belirtilmektedir. 

Bu veriler ışığında oluşturduğumuz başlıklar üzerinden konuyu irdeleyebiliriz. Üretim aşamasında birim maliyetin düşürülmesi ve kovan başına üretimin dünya ortalaması olan yaklaşık 19 kg miktara ulaştırılması gerektiği gibi, standardizasyonu sağlanmış üretim tipinin yerleşmesi konusundaki çalışmaların desteklenmesinin zorunlu olduğu açıktır. Bu bağlamda hem verim hem kalite artacağından, dış pazarda ürünlere talep artacak, dış ticarete yönelik politikalar üretilmesiyle birlikte bal ihracatının da artacağı öngörülmektedir. 

Gerek ülkemizde gerekse dünyada yapılan Bal Yarışmaları, ülkemizin ballarının aldığı ödüllerle göğsümüzü kabartmaktadır. Dünya Arıcılar Birliği (APIMONDIA) 47’nci Uluslararası Arıcılık Kongresi Türkiye Arıcılar Birliği’nin desteğiyle Türkiye’de yapılmıştır. Bu kongrelerdeki bal yarışmalarında Türkiye madalyalar kazanmaktadır.

Arı Gen Bankası oluşturulmalı

Anadolu Arısı gen bankası gerekli midir?

1942 yılında “Studies on the Honey Bee and Beekeeping in Turkey (Türkiye’de Arıcılık ve Bal Arısı ile İlgili Çalışmalar)” isimli yayın saf ırk Anadolu arıları baz alınarak yayınlanmıştır. Anadolu arılarının değerli bir ırk olduğu belirtilmiştir. Anadolu ve Buckfast arıları melezlenmek suretiyle üretilen hibrit arıların koloni veriminin %230 daha fazla olduğu bilinmektedir. Anadolu arı ırkının ana arılarıyla Finlandiya arılarının melezlenmesi sonucu elde edilen melez döllerin Finlandiya arısına göre üç kat daha fazla bal verimi ortaya koydukları; bazı kaynaklarda ise Anadolu arı ırkının ana arılarının Kafkas ve İtalyan ırkı ana arılarından 10 kat daha fazla fiyata alıcı bulabildiği bildirilmiştir.

Türkiye’nin Arı Gen Çöplüğü haline gelmesine mani olunmalı, buna sebebiyet veren kişiler ve kuruluşlarla etkili ve etkin yöntemli ve sonuç hedefli mücadele stratejiler üretilmelidir. “Anadolu Arısı Gen Bankası” oluşturarak; yapay tohumlama, sperma veya embriyo saklama yöntemleriyle gelecekte yararlanmak üzere Anadolu arısının ırk ve ekotiplerinin genetik çeşitliliğinin korunması, gelecek kuşakların bu arılardan yararlanmalarına olanak sağlanmalı ve bu arı ırkının arıcıların hizmetine sunulması konusundaki çalışmalar hızlandırılmalıdır. Anadolu arılarının melezlenmesiyle oluşturulan hibrit arılar bal üretimini artırmaktaysa da bitki döllenmesi, tozlaşması ve çoğalmasına katkılarının düştük olduğu dikkate alınarak Türkiye’nin arı gen çöplüğüne dönüşmesine engel olunmalıdır.

Türkiye lider ülke

Türkiye’de oğul arı ve ana arı üreticiliği yapılmakta mıdır?

Türkiye’de Ana Arı Yetiştirme izni bulunan 159 firma olduğu bunların 6’sının “Damızlık Ana Arı Üretim İzinli İşletme” olduğu, 7’sinin “Ana Arıları Damızlık Amaçlı Kullanılan İşletme” olduğu yine ayrıca 7 tane “Bombus Arısı Üretim İzni Verilen İşletme” bulunduğu bakanlık bilgilendirmelerinde yer almaktadır.

Türkiye Ana Arı Satışı konusunda neredeyse lider ülkelerdendir. Arıcıların kovan başına daha fazla bal üretme isteğiyle yaptığı gezginci arıcılıkta, florayı tanımayan arıların gezme sırasında yabancı oldukları doğayla uyumlanamamasından kaynaklı ölümler olduğu ileri sürülmektedir. Türkiye’de yıllık 5 milyon ana arı satışı olduğu dikkate alınırsa, ana arı ölümlerinin önlenmesini ana ara yetiştiricisi işletmelerden beklememek gerektiği ortaya çıkmaktadır. 

Arı hastalıkları tedavi edilebilir

Türkiye’de arı hastalıkları ve tedavisi bir sektör müdür? 

Arı ve kovan hasta iken arılar kovana propolis getirmeleri nedeniyle daha fazla propolis üretmek için arı veya kovanı hastalandıran arıcı var mıdır? Bunu yapan arıcının takibi nasıl yapılmaktadır? Sözleşmeli arıcılıkta arı hastalıklarına uygulanacak tedavi metodunun ne olduğu belirlenmiş midir? Belirlenmişse hangi tedavi metodu uygulanmaktadır?

Arılarda en çok korkulan “Bakteriyel Hastalıklar”ın başında Amerikan Yavru Çürüklüğü, Avrupa Yavru Çürüklüğü, Septisemi, Kabuklu Larva, Spiroplasmosis gelmektedir.

Arıların “Virüs Hastalıkları” ise; Akut Arı Felci, Kronik Arı Felci, İsrail Akut Felç Virüsü, Yavaş Felç Virüsü, Torba Çürüklüğü, Deforme Kanat Virüsü, Kashmir Arı Virüsü, Siyah Ana Arı Virüsü, Arı X Virüsü, Bulutlu Kanat Virüsü, Apis İrisdescent Virüsü olarak bilinmektedir. Anadolu arılarının Arı Felci hastalıklarına yatkın olmaları nedeniyle bu yönde önlemler ve tedavilerin daha yoğunluklu ele alınması gerektiği düşüncesindeyiz. 

Arıların “Protozoon Hastalıkları” Nosema, Amoeba, Gregarine, Dizanteri, Mantarlardan bulaşan kireç ve taş çürüklüğü, mayalar ve varroalar, lepidoptera, büyük ve küçük bal mumu güvesi, Bombus Arısı Mum Güvesi, Ölübaş Güvesi, Hymenoptera, ile özellikle Karadeniz Anadolu arılarının hassas olduğu Trachea Akarı bulunmaktadır. 

Bir yerde hayvanlar arasında görülecek ve ölümle sonuçlanabilecek vakaların illerde Bakanlık İl Müdürlüklerine, İlçelerde İlçe Müdürlüklerine bildirilmesi 3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu kapsamında zorunludur. Arı hastalıklarını detaylı yazmamızdaki neden her bir hastalığın önlenmesi ve tedavisi için ayrı yöntemler ve ürünler olmasıdır. Arı hastalıkları ve tedavi ürünleri pazarının on milyar dolar seviyesinde olduğunun bilindiği, piyasada arıların tedavisi için kullanılan ürünlerin ruhsatsız oluşu, bu ticaretin vergilendirilmeksizin kayıt dışı gerçekleşmesinin Türk Arıcılığına kısa, orta, uzun vadede vereceği zararlar incelenmelidir.  

Sözleşmeli arıcılık

Sözleşmeli arıcılık modern arıcılık metotlarını uygulayan bir açılım mıdır?

Türkiye’de bal arısı kolonisi sayı bakımından yüksek olup, koloni başına bal verimi 15.9 kg düzeyindedir. Bu oran modern arıcılık faaliyeti yapan Avustralya’da 74 kg, Kanada’da 57 kg, Amerika’da 33 kg düzeyindedir.  Bu da demek oluyor ki, modern arıcılık, bal üretimi ve arı hastalıklarıyla tedavi konusunda arıcılar, veteriner hekimler, ziraat mühendisleri, biyologlar ve üniversitelerin daha fazla çalışmaları, kamu kurum ve kuruluşları daha fazla düzenleme ve denetleme yapmaları gerekmektedir.

Sözleşmeli arıcılık, birim kovandan daha fazla ürün alınması, ürünün kalite normlarının uygunluğunun belgelenmesi, doğal bal üretimi ve tüketiciye güvenli gıda sunulması, bal ve bal ürünlerinin markalaşması, üreticinin emeğinin karşılığının alması ve ürünlerin Dünya pazarındaki ülke payını artırmak üzere ülkemizde yeni başlayan uygulamadır. Bu modelde arıcılığın her safhası ve her unsuru; yani kovan kurulumu ve çerçeve seçimleri, arının üretilmesi, beslenmesi ve tedavisi ile bal ve bal ürünlerinin üretilmesi ayrı ayrı belirlenmektedir. 

Arı, arıcı ve arı ürünlerine salt gelir getiren model ya da ticaret olarak bakmayan, salt önceden belirlenmiş alım garantili fiyatlama ile bütün sorunların çözüldüğü zannına kapılmayan, modern bal üretimini destekleyen, Anadolu arılarının gen yapısını koruyan, arı hastalıkları ve tedavisinde organik yöntemleri tercih eden, arı üreticisini kovan başına plaka diye adlandırılan desteklerden yararlandıran, bal ve arı ürünleri ile üretimin her safhasının belgelendirilmesine yönelik çalışmaları planlayan, idari, hukuki, teknik alanlardaki bilgileri kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve medya kuruluşlarıyla eğitim programlarıyla destekleyen Sözleşmeli Arıcılık Uygulamalarının yanında yer almak, arı ürünlerinin AR-GE çalışmalarını desteklemek tüm tüketicilerin talebi ve görevidir.

Üretim süreçleri denetlenmeli

Bal ve bal ürünlerinin üretim sürecinin denetimi ve belgelenmesinin önemi nedir?

Tüketiciler; gıda güvenliği, gıda terörü, tağşişli ürünlerin üretilmesi ve piyasaya sunulmasının her aşamasında yüksek farkındalık geliştirmişlerdir. Tüketiciler; tarladan çatala uzanan sürecin tamamının kontrol edildiği, gıda güvenliğini tehdit edebilecek biyolojik, kimyasal ve fiziksel her türlü etkinin yönetildiği ISO 22000 Gıda Güvenliği Sertifikası ile belgelenen ürünleri tercih etmektedir. Tarım Bakanlığından alınan yasal izinler, gıda üretim izni, üretim yeri denetleme gibi düzenlemeler ile bulunmakta ve kritik noktaların belirlenmesi, kritik noktalarda ambalajlama ve hijyen konularında düzenlemeler bulunmaktadır. Ancak; hali hazırda ülkemizde hem arıcılık faaliyetinin bizzat kendisi yani üretim ve üretim süreci hem de arıcılık faaliyetinden elde edilen bal ve diğer arı ürünleri belgelendirme süreçlerine tabi tutulmamaktadır. Oysa hem üretimin hem ürünün belgelendirilmesi tüketicinin ürüne ve üreticiye duyacağı güveni artıracağı gibi, Türkiye’nin uluslararası itibarını ve ihraç payını da artıracaktır. Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi, tehlike analizi ile gıdanın güvenliğini olumsuz etkileyebilecek faktörlerin üretim zincirinin tüm aşamalarında önceden belirlenmesi ve kontrol altına alınması sağlanabilecektir. Tarım Bakanlığı Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanlığı’nın hem arıcılık faaliyetinin bizzat kendisi yani üretim ve üretim süreci hem de arıcılık faaliyetinden elde edilen bal ve diğer arı ürünleri belgelendirme süreçlerine tabi tutulmasına yönelik çalışmalarda bulunduğu, Tarım Bakanlığı Bitkisel ve Destek Ürünler Dairesi Başkanlığı ve Üniversitelerin Gıda Güvenliği kürsüleriyle birlikte çalışmalarını yürüttüğü kulis bilgileri arasındadır.

Bal görünümlü ürün üretimine dikkat

Türkiye’de konvansiyonel bal ve bal görünümlü ürün üretimi var mıdır? 

Yılda yaklaşık 70 bin ton konvansiyonel bal üretilmektedir. Arı yüzü görmeden şeker ile üretilen ballar ve arıya şeker yüklemesi yapılarak üretilen ballar konvansiyonel bal olarak tanımlanmaktadır. Bu balların kilosunun 5-15 TL’ye mal edildiği, 70-100 TL’den satılmak suretiyle haksız kazanç elde edildiği bilinmektedir. Doğal bal üreticisinin kilosunu 70-80 TL’ye ürettiği balı 120-130 TL’ye satamadığı ve bu haksız rekabet ile mücadele edebilmesinin imkânsızlığı karşımıza çıkmaktadır. Bir arıcı hem organik hem konvansiyonel arıcılığı bir arada yapamaz. Zira doğal ya da modern arıcılıkta konvansiyonel tarım alanlarına bile en az 3 km mesafede yapılması gereken arıcılığın şeker yüklemesiyle yapılan arıcılıkla bir araya getirilmesi düşünülemez.

Arıcılık teşvik ve destekleri

Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımlar planlanmış olup, 81 ildeki Arı Yetiştiricileri Birliği veya Bal Üreticileri Birliğine üye, Arıcılık Kayıt Sistemi'ne (AKS) müracaat tarihi itibarıyla en az 3 yıldır kayıtlı, AKS'deki aktif kovan sayısı bakımından 50 ve üstü arılı kovana sahip, bal üretimine ilaveten bulunduğu bölge ve ekotip dikkate alınarak diğer arı ürünlerinden arı sütü, polen, propolis, arı ekmeği (perga), arı zehri, apilarnilden en az ikisini üreteceğini taahhüt eden arıcıların arı ürünleri üretiminde kullanılacak boş kovan, şurupluk, bal sağım çadırı, güneş paneli, makine, alet-ekipman ve seyyar arıcı barakası gibi malzemeleri kapsayacak. Destekten şu özelliklere sahip arıcılar yararlanabilecek projelerine %50 desteği sağlanacaktır. Arıcılık Kayıt Sistemi ve Organik Tarım Bilgi Sistemi'ne kayıtlı, organik statüde bulunan kovanlar için arı yetiştiriciliği yapan çiftçilere kovan başına 15 lira destek verilecektir. Birçok hibe, teşvik ve destekler arasında 2023 yılı için öne çıkan destekler bunlardır.

Girdi maliyetleri nasıl değerlendirilmeli?

Modern kovan ve ana arı temini, arı beslenmesi, arı hastalıklarından korunma ve tedavi döviz bazında girdiler oluşturmakta ve bal ve diğer arı ürünlerinin maliyetini artırmaktadır. Bu nedenle girdi maliyetleri gözetilmek suretiyle bal ve arı ürünlerinin satış politikalarının oluşturulması gerekmektedir. Konvansiyonel bal üretiminde ürün maliyeti doğal bal üretim maliyetinin 1/10’u seviyesinde olduğundan haksız rekabet kaçınılmaz hale gelmektedir.

Tekelleşme tehlikesi var mı?

Sözleşmeli arıcılık yapan firmaların bal fiyatını önceden belirlemesi nedeniyle bal üreticileri üzerinde tekel oluşturacak uygulamalara dönüşmemesi bakımından yasal önlemler alınmalıdır. 

Silah ruhsatı ve bireysel silahlanmaya etkisi nedir?

100 kovanı olduğu ve meskûn yerler dışında gezginci olarak bilfiil arıcılık yaptığına dair tarım müdürlüğü yazısı ve müracaat tarihinden en fazla bir yıl öncesine ait 2.000 kg bal sattığına dair müstahsil yazısı olan arıcı, silah ruhsatı alabilmektedir. Ancak bireysel silahlanmanın önüne geçmek adına bu hükümlere ruhsat talebinde bulunan kişinin tek işinin arıcılık / çiftçilik olduğu hükmü de eklenmelidir. 

Arıcıya yapılan eziyet

Yasal düzenlemeler nelerdir ve yeterli midir?

Arı, arıcı ve arı ürünleriyle ilgili bütün yasal düzenlemelerin bütünlük arz etmemesi, bir yasal metinden başka bir yasal metine atıflar yaparak yasal düzenleme oluşturulması, arıcıları arıların bütün bitkilerden özüt toplaması faaliyetinde bulunduğu gibi yasal düzenlemelerden alakalı madde ayıklamak zorunda bırakılması arıcıya yapılan eziyettir. Avrupa Birliği Kanun Hazırlama Rehberinde bir kanun metninin *“tereddüde yer bırakmayacak nitelikte”* olması gerektiği, Mevzuat Hazırlama Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik kapsamında; ilgili idarenin görev alanına giren bir konuyla ilgili mevzuat hazırlarken hukuk müşavirliğinin ve konuyla ilgili mahallî idarelerin, üniversitelerin, sendikaların, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinden de faydalanması gerektiği ve taslaklar hazırlanırken yaşayan Türkçe’nin kullanılmasının zorunlu olduğu açıkça belirtilmiştir. Disiplinler arası sağlıklı iletişim ve etkileşim ile AB normlarında açık, basit, şüpheye yer bırakmayacak nitelikte yasal düzenlemeler yapılmalıdır.


ABONE OL