TİSK'TE GÜNDEN ASGARİ ÜCRET...
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol:s "TİSK olarak, iş sağlığı güvenliği ile ilgili online bir platform üzerinde çalışıyoruz. Türk çalışma hayatının kullanımına sunacağımız kaliteli, uluslararası standartlarda İSG eğitimini ülkemizdeki tüm çalışanlara aldırmak istiyoruz. Bunu da TİSK bilabedel sağlasın istiyoruz". HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan: "Arzumuz üç tarafın da uzlaştığı bir asgari ücretin belirlenmesidir. Geçen yıl bu başarılmıştı. Bu yıl bunun başarılmamış olması üzüntü verici ancak hem işveren kesiminin hem de hükümetin enflasyonun üzerinde bir asgari ücreti gerçekleştirmesini önemli buluyorum". Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar: "Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun açıkladığı 2020 yılı asgari ücreti kabul edilemez bulduğumuz için oylamaya katılmadık. Çünkü asgari ücretin, bir kişinin asgari yaşam maliyetinden az olmasını kabul etmiyoruz. Emeğiyle geçinen asgari ücretlilerin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmesini talep ediyoruz"
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, iş sağlığı güvenliği (İSG) ile ilgili online bir platform üzerinde çalıştıklarını belirterek, "Türk çalışma hayatının kullanımına sunacağımız kaliteli, uluslararası standartlarda İSG eğitimini ülkemizdeki tüm çalışanlara aldırmak istiyoruz. Bunu da TİSK bilabedel sağlasın istiyoruz." dedi.
Akkol, TİSK'in 27. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 57 yıl önce 6 işveren sendikasının bir araya gelmesiyle kurulan konfederasyonun amacının birlikten ve ortak akıldan güç almak, ülkenin ekonomisine ivme kazandırmak olduğunu belirtti.
Kendini geleceğe bugünden hazırlayamayan kurumların, varlıklarını devam ettiremeyeceğini vurgulayan Akkol, bu kapsamda bir değişim seferberliğinin hayata geçirilmesinin şart olduğunu söyledi.
Akkol, TİSK'in kurulduğu günden bu yana çalışma barışını ve sosyal diyaloğu temel alan bir anlayışla çalıştığına işaret ederek, konfederasyon bünyesindeki 21 işveren sendikasına bağlı işletmelerin 81 ilde faaliyet gösterdiğini ve buralarda yaklaşık 2 milyon kişinin istihdam edildiğini dile getirdi.
Bu işletmelerin bu yıl milli gelire 200 milyar dolar katkı sağladığını bildiren Akkol, "İhracatın 100 milyar doları da TİSK'in temsil ettiği şirketlerden ve sendikalardan geliyor. Yine bu işletmeler toplam istihdamda yüzde 6'ya yakın, buna karşılık SGK prim gelirlerinde yüzde 15'lik paya sahip." dedi.
Akkol, İstanbul Sanayi Odası'nın ilk 10 şirket sıralamasında, TİSK bünyesindeki işletmelerden 7 şirketin yer aldığını dile getirerek, "İSO 500 içerisinde net satışlarda TİSK'in payı yüzde 48. İSO 500 içerisinde ihracattaki net payımız da yüzde 56 ve istihdamda yüzde 40'lık bir paya sahibiz." dedi.
Teknolojik gelişmelerin Türk işvereni ve işçisi için fırsatlar yaratacağını düşündüğünü söyleyen Akkol, "Ülkemizin 82 milyon olan nüfusunun yaklaşık 62 milyonu çalışma çağında bulunuyor. Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında yani STEM alanlarında mezun kadın oranında yüzde 37 ile dünya birincisiyiz." diye konuştu.
Akkol, geleceğin getireceklerinin bugünden iyi analiz edilmesi gerektiğini vurgulayarak, teknolojinin sağlayacağı değişimlerin hem fırsatlar hem de riskler doğuracağına yönelik çalışmaların bulunduğuna dikkati çekti.
"Türk şirketleri, yabancı şirketlerle de yarış içinde"
Uluslararası rekabet ortamının giderek sertleştiğine işaret eden Akkol, "Yeni kurulan şirketler, uzun yıllardır var olan büyük şirketleri inovasyon, girişimcilik ve teknolojinin getirdiği fırsatlar sayesinde yerinden edebiliyor. Böyle bir küresel tablo içerisinde Türk şirketleri de artık yalnızca Türkiye'deki rakipleriyle değil, yabancı şirketlerle de yarış içinde. Bu yarışta fark atmak, elbette dijitalleşme ve otomasyonun artmasıyla mümkün." dedi.
"Çalışma hayatının geleceğine odaklanacağız"
Akkol, dijitalleşmenin, otomasyonun çalışma hayatında giderek artmasının Türkiye için yepyeni fırsatlar getireceğine inandığını belirterek, "Bu bilinçle TİSK'te yeni bir dönem başlatıyoruz. Mevcutta yürüttüğümüz faaliyetleri devam ettirecek ama TİSK olarak çalışma hayatının geleceğine odaklanacağız. Bu süreç akabinde, ülkemizin 2023 vizyonu da başta olmak üzere milletimize hizmet edecek somut ve fark yaratan projeleri hayata geçireceğiz." açıklamasında bulundu.
Türkiye'de 2030'a kadar 8 milyonluk iş gücünün becerilerinin dönüşmesi gerekeceğine dikkati çeken Akkol, dijitalleşme ve otomasyon süreçlerinden, Türkiye'nin fırsatlarla çıkması için toplumu oluşturan bütün kesimlerin seferberliğinin gerektiğini vurguladı.
"İş sağlığı güvenliği ile ilgili online platform üzerinde çalışıyoruz"
Akkol, hayata geçirecekleri projeler hakkında bilgi vererek, şöyle devam etti:
"TİSK olarak, İSG ile ilgili online bir platform üzerinde çalışıyoruz. Türk çalışma hayatının kullanımına sunacağımız kaliteli, uluslararası standartlarda İSG eğitimini ülkemizdeki tüm çalışanlara aldırmak istiyoruz. Bunu da TİSK bilabedel sağlasın istiyoruz. Milyonlarca çalışana dokunacak interaktif, akılda kalıcı, kolay ulaşılabilir, güncel ve etkili bir İSG eğitimi tasarlıyoruz. Bir diğer projemiz de sosyal sorumluluk çerçevesinde çalışanlarımızın yol güvenliğini sağlamak olacak. Bu konuda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler ile İçişleri bakanlıklarının dahil olacaklarını ümit ettiğimiz bir proje yapacağız. Buna servis şoförlerinin güvenli sürüş eğitimleriyle başlayacağız. Daha sonra şirket aracı ve servis kullanan çalışanlarımızı bilgilendireceğiz."
"Teşkilat makul bir şey istiyor"
TİSK Başkanı Akkol, enflasyonun yüzde 3 olduğu bir dönemde sözleşme masasına yüzde 75 zam oranıyla oturan işçi sendikalarının var olduğunu belirterek, "Soruyoruz başkanlara ne oldu? Niye böyle oldu? 'Ya teşkilatımıza mesaj vermemiz lazım' diyorlar. Ama aslında teşkilat bu mesajı istemiyor. Teşkilat 'yüzde 75 zam isteyin sonra yüzde 5'e imza atmayı' sonra da işveren bunu verdi bunu istemiyor. Teşkilat tam tersi makul bir şey istiyor." değerlendirmesini yaptı.
Ekonominin hassas olduğu dönemlerde sürekli çalışma saatinin azaltılması ile ilgili bir durumun gündeme geldiğini de ifade eden Akkol, şunları kaydetti:
"Bunun uzun vadede gerçekleşeceğini düşünüyorum. Otomasyon bunu destekleyecek, bahsettiğimiz endüstri 4.0 bunu destekleyecek ama aşırı rekabetçi bu ortamda 45 saatten 30 saate bir anda çalışma saatini düşürülmesini, bunu da yazılı metin olarak teklif eden, kendi teşkilatını da bunu inandırmaya çalışan sendikalarımız var."
Akkol, işçiye sorulduğunda işçinin daha fazla mesai yapmak istediğini vurgulayarak, "İş sağlığı güvenliğinin işverenlerin çok büyük odağında ama yine bu 12 ay süresinde bir örnek, işverenin iş sağlığı güvenliği eğitimi vermesine izin vermeyen, engelleyen sendikamız var" ifadelerini kullandı.
Ekonominin gerçekleri dikkate alınmadan, sadece sendikalı iş yerlerine yük getirilmesi halinde 2 milyon olan sendikalı sayısının artamayacağı uyarısında bulunan Akkol, şöyle dedi:
"İşçisinin hakkını koruyan, gerektiğinde kanunu haklarını masaya getiren, dengeli, samimi bir işçi sendikacılığını çok destekliyoruz. İşverenlerin de bunu aynı samimiyetle doğru şekilde cevap vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Buradan bütün sendikaları ifade etmiyorum ama biraz önce söylediğim örnekler de gerçek örnek. Ülkemizde 12 ayda yaşadığımız örnekler."
"Kadınlar esnek saatli çalışmak istiyor"
Esnek çalışma konusuna ilişkin olarak görüşlerini de paylaşan Akkol, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşverenler için çok önemli konu. Neden çok önemli? ILO'nun raporları var. Baktığınız zaman dünyada işsizliğin en az olduğu ülkeler, esnek çalışmanın, evden çalışmanın en yoğun olduğu ülkeler. Bu gerçek bu benim yorumum değil. Dünyadaki istatistikleri baktığımızda bunu görebiliyoruz. İkincisi sendikalarımızın ifade ettiği bir konu var. Ülkemizde kadın istihdamının artması lazım. Kesinlikle hem fikiriz. Ülkemizde erkeklerde istihdam yüzde 64, kadınlarda yüzde 29. Bu alanda önemli gelişmeler. Sayın Bakanımızın her gün bizzat takip ettiği bir konu bu. Sebeplerine indiğimiz zaman, çoğu kadın günde 8-10 saat haftada 5-6 gün çalışmak istemiyor. Evden çalışmak istiyor."
Kadınların kısmi süreli ve part time çalışmak istediğine dikkati çeken Akkol, kadın istihdamı için esnek çalışmanın şart olduğunun altını çizdi.
Akkol, yeni jenerasyonun da esnek, kısmi ve freelance çalışmaya önem verdiğini kaydetti.
"Asgari ücret üzerindeki vergilerin kaldırılmasını talep ediyoruz"
Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar, işçilerin temel sorumluluğunun kaliteli ve verimli üretim yapmak, işverenlerin temel sorumluluğunun da üreten ve kazandıran işçilere insan onuruna yaraşır ücret vermek olduğunu belirtti.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun açıkladığı 2020 yılı asgari ücreti kabul edilemez buldukları için oylamaya katılmadıklarını hatırlatan Alemdar, "Çünkü asgari ücretin, bir kişinin asgari yaşam maliyetinden az olmasını kabul etmiyoruz. Emeğiyle geçinen asgari ücretlilerin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmesini talep ediyoruz. Asgari ücret üzerindeki vergilerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Ancak ne yazık ki bu kez de sesimizi duyuramadık, taleplerimizi gerçekleştiremedik." dedi.
Alemdar, çalışan kesimin gelirinin artmasıyla harcamalarının artacağına işaret ederek, "İşçi, memur, emekli daha çok kazanmalı ki kazandıklarını gönül rahatlığıyla harcasın. Böylece ticaret canlansın ve üretim artsın. Kriz ortamından çıkışın yolu ekonominin canlanmasından geçmektedir. Bunu yolu da üretmek ve o oranda da tüketmektir." diye konuştu.
"Enflasyonun üzerinde bir asgari ücret gerçekleştirilmesi önemli"
HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan, arzularının üç tarafın da uzlaştığı bir asgari ücretin belirlenmesi olduğunu belirterek, "Geçen yıl bu başarılmıştı. Bu yıl bunun başarılmamış olması üzüntü verici ancak hem işveren kesiminin hem de hükümetin enflasyonun üzerinde bir asgari ücreti gerçekleştirmesini önemli buluyorum. Bu, Türkiye açısından da önemli bir adımdır. Keşke üçlü bir yapıyla bunu daha ileri noktalarda gerçekleştirseydik." değerlendirmesinde bulundu.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da genel kurulun hayırlara vesile olmasını dileyerek, TİSK'in yenilikçi bakış açısını değerli bulduğunu ifade etti.
Dün lansmanı yapılan Türkiye'nin otomobilinin önemine işaret eden Yalçın, projede görev alanlara başarılar diledi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici ise 2020 yılı için belirlenen asgari ücretten işçilerin ve işverenlerin memnun olmadığını kaydederek, "İşçilerimiz, düşük ücretten dolayı memnun değilken, işverenlerimiz de daha önce kendilerine verilen desteğin indirilmiş olmasından muzdarip durumda." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin otomobili projesinin toplumu gururlandırdığını kaydeden Destici, "Keşke geçmişteki 'Devrim' projesi, uçak projelerimiz yarım kalmasaydı, bugüne kadar bu projeler tamamlanmış olsaydı. Yerli otomobil adına dün çok güçlü bir adım atıldı. Hedeflenen sürede projenin tamamlanacağına inanıyorum, ümit ediyorum. Ön sipariş konusunda da yerli otomobilin alıcısı olduğumu buradan bir kere daha ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
Konuşmaların ardından basın mensuplarının asgari ücrete ilişkin sorularını yanıtlayan HAK-İŞ Başkanı Arslan, Türkiye'de asgari ücretle çalışan kesimin büyüklüğüne dikkati çekerek, "Avrupa Birliği ülkelerinde özellikle Batı Avrupa'da asgari ücret istisnai bir ücret. Ülkemizde ise asgari ücret, geniş bir toplu iş sözleşmesi anlamında bir ücret. Yani sigortalı çalışanların yüzde 45'i asgari ücret ile çalışıyor. Dolayısıyla 6 milyona yakın insanın asgari ücretle çalıştığı bir ülkeyi, Avrupa Birliği ülkeleriyle aynı şekilde değerlendiremezsiniz." değerlendirmesinde bulundu.