"TİCARİ KONJONKTÜR LEHİMİZE DÖNDÜ"
ABD/Çin ticaret savaşının geçen yıl yapılan anlaşmalarla sona ermesinin ardından Çin'den yayılan koronavirüsün dünyayı tehdit etmesi dış ticarette gözleri Türkiye'ye çevirdi. Batı ülkeleri başta dünyada birçok devlet ekonomik ilişkilerini Çin ve Uzakdoğu'dan ziyade Türkiye'ye kaydırmak istiyor.
Sedat YILMAZ
Küresel ekonomideki daralma üzerine 2019 yılında belirlediği 2023 hedeflerine tüm sektörleriyle hazırlanan Türkiye, dünyada değişen konjonktüre göre önüne çıkan imkânları değerlendirmek istiyor. 20. Yüzyıl’ın sonlarına doğru doğuya kayan zenginliğin jeopolitik riskler ve ardından 2020 yılının başında tüm dünyaya yayılan koronavirüs sebebiyle yüzünü yeniden batıya çeviren küresel ekonomi Türkiye için yakın gelecekte önemli fırsatları da beraberinde getiriyor.
ABD/Çin ticaret savaşının geçen yıl yapılan anlaşmalarla sona ermesinin ardından Çin’den yayılan koronavirüsün dünyayı tehdit etmesi dış ticarette gözleri Türkiye’ye çevirdi. Batı ülkeleri başta dünyada birçok devlet ekonomik ilişkilerini Çin ve Uzakdoğu’dan ziyade Türkiye’ye kaydırmak istiyor.
11’inci Kalkınma Planı çerçevesinde 2023 yılı ekonomik hedefleri; yurt içi gayrisafi hasıla (GSYH) 1 trilyon 80 milyar dolar, kişi başı milli gelir 12 bin 484 dolar, yıllık ihracat 226,6 milyar dolar ve işsizlik oranı yüzde 9,9 seviyesinde belirlendi. Söz konusu hedefler 2014 yılı 10’uncu Kalkınma Planı’na göre GSYH 2 trilyon dolar, kişi başı milli gelir 25 bin dolar, ihracat 500 milyar dolar ve işsizlik oranı yüzde 5 olarak öngörülmüştü.
Makro veriler iyileşiyor
Yeni GSYH’e göre sektörler de 2023 hedeflerini söz konusu plan doğrultusunda yeniden düzenlediler. Daha önce ABD ile yapılan 100 milyar dolarlık ticaret hacmi ile ilgili tüm tedbirlerini alan sektörler giderek yaygınlaşan koronavirüs salgını sebebiyle faaliyetlerini daha da artırdı.
Sektörler arasında dış ticarette tekstil ile birlikte mobilya öne çıkıyor. Özellikle ihracatta 2023 hedeflerinin aşılma ihtimalinin yüksek olduğunu, 2020 yılının hedefleri tutturmada belirleyici olacağını belirten Art Design Yönetim kurulu Başkanı Turgay Terzi ile dünya ticareti konusundaki gelişmeleri değerlendirdik.
Turgay Terzi Türkiye’de geçen yıldan bu yana makro ekonomik göstergelerde hızlı bir iyileşmenin gözlendiğini, hükümetin belirlediği Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile birlikte hem dünya ölçeğinde hem de yurt içi ekonomik faaliyetlerde ülkenin iyi bir performans sergileyeceğini tahmin ettiklerini söyledi. “Enflasyon ve faizlerde düşüş sürüyor. İyi giden mevcut ticari konjonktürün yanında virüs sebebiyle Çin’in kaybettiği dış pazarlardan pay alma potansiyelimiz giderek yükseliyor” diyen Turgay Terzi, kendilerinin dahil olduğu mobilya sektöründe de hem bu yıl hem de Türkiye’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü olan 2023’te belirlenen hedeflerin aşılabileceğini dile getirdi.
Hedef 10 milyar dolar
Türkiye’nin dünyadaki yeni konjonktürle ekonomik hedeflerini daha da sağlamlaştırdığını ve yeni ticari imkan ve fırsatların oluştuğunu hatırlatan Art Design Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi, “Devletimizin KDV indirimi gibi destek ve teşvikleri sektörümüzün büyümede önünü açtı. İnşaat ve turizmdeki hareketlilik de bize katkı sağlıyor. Dış gelişmeler ise ülkemize fırsatlar sağlıyor. Bundan sonra yapacağımız iş; ihracatta kilogram başı miktarda ve değerde ibreyi yukarıya çekmek. Oluşan fırsatları değerlendirmek için bir an önce tasarım ve markalaşmayla tercih edilen ülke olmak durumundayız” diye konuştu.
Mobilya sektörünün geçen yıl 3,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini, bu yıl için 4,5 milyar dolar hedef bulunduğunu hatırlatan Turgay Terzi, 2023 yılı için de 10 milyar dolarlık bir hedefin bulunduğunu, ancak değişen ve gelişen konjonktür sebebiyle söz konusu hedefin dahi aşılabileceğini tahmin etti.
Dış ticaret fazlası veriyoruz
Turgay Terzi, geçen yıl ABD ile 100 milyar dolarlık ticaret hacmi konusunda yapılan anlaşmadan sonra mobilya sektörünün öne çıktığını ve ticaret hacmi içerisinde yer alan 50 milyar dolarlık kısmın büyük kısmını mobilyanın rahatlıkla doldurabileceğini söyledi. Toplam ihracatın yüzde 5’ini ABD’ye gerçekleştiren Türkiye’nin yeni ticaret hacmi anlaşmasıyla bölgenin Avrupa’nın ardından ikinci sıraya oturabileceğini ifade eden Terzi, “Mobilya sektörü tasarıma verdiği önem ve ortaya çıkardığı markalarıyla geçen 20 yılda önemli bir ivme yakaladı. Geçen sene 3,7 milyar dolarlık ihracat yapan sektör 500 milyon dolarlık ithalatıyla en çok dış ticaret fazlası veren sektörlerin başını çekiyor. Sorunlarımız olsa da yaralarını kısa zaman içinde tedavi edebilen sektör ihracat kanalında da en aktif pozisyonda” dedi.
Sektörün halen 200 ülkeye ihracat gerçekleştirdiğini, olumsuzluklarla karşılaşsalar bile sürekli yeni pazarlara açılarak zararları çabuk minimize ettiklerinin altını çizen Turgay Terzi, “Hatırlanırsa Rusya ile kriz yaşadığımız dönemde Rusya’daki pazarımızı Ortadoğu’ya kaydırmış hatta daha verimli bir ortamı yakalamıştık. İhracatçımız aynı anlayışı devam ettiriyor. Bizim için daralan veya ticaret yapma imkanı bulamadığımız pazarları terk ederek yenilerini rahatlıkla bulabiliyoruz” şeklinde konuştu.
Korona ciddi tehdit unsuru
ABD ile yapılan ticaret hacmi anlaşmasında ana sektörün mobilya olması ve Türkiye’nin yabancı televizyon kanallarına yaptığı dizi ihracatıyla sektörün bilinirliliğinin artması sebebiyle mobilyada dünyaca tanınan bir ülke haline geldiklerini ifade eden Turgay Terzi, “Biliyorsunuz yıllardır ABD/Çin arasında yaşanan ticaret savaşlarının sona ermesinin ardından dünya yeni bir krizle tanıştı. Jeopolitik riskler devam ediyor ancak Çin’den yayılan koronavirüs salgını ise küresel ekonomiyi en fazla tehdit eden gelişme. Bugün Çin başta birçok sanayi ülkesini adeta kilitledi” bilgisini verdi.
Dünya ticaretinin yüzde 15’ten fazlasını elinde bulunduran Çin’in koronavirüs nedeniyle ekonomik olarak büyük zarar göreceğini, sadece Çin’in değil giderek yayılan virüs salgını sebebiyle birçok sanayi ülkesinin Çin ile ticaretinin durabileceğini dile getiren Turgay Terzi, “Dünya ticaretinin merkezinde bulunan Türkiye’nin dünyadaki virüs salgınından kârlı çıkacağı gözleniyor. Zira Çin ile ticaret yapan birçok ülke lojistik imkanlarını da hesaba katarak Türkiye’yi tercih edecek. Mobilya sektörü de bundan ciddi istifade edecek” dedi.
Sektör boşluğu doldurabilir
Mobilya sektörünün 2023 yılı için 25 milyar dolarlık üretim, 10 milyar dolarlık ihracat ve kilogram başı değerin 7 dolara çıkarılması ve 50 tasarım merkezinin kurulması konusunda hedefleri bulunduğunu hatırlatan Art Design Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi, Çin’deki koronavirüs nedeniyle ihracatın hedefleri aşabileceğini söyledi.
Çin’in Guangzhou şehrinde 18-21 Mart tarihlerinde düzenlenecek CIFF Uluslar arası Mobilya Fuarı ile 28-31 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek CIFM Interzum fuarlarının koronavirüs salgını sebebiyle ertelendiğini, söz konusu boşluğu doldurmak amacıyla ihracatçıların harekete geçtiğine vurgu yapan Turgay Terzi, Türk mobilya sektörünün dünyanın en önemli fuarlarının yapılamadığı bir dönemde İstanbul’da büyük bir fuar organizasyonu yapabilme kapasitesini ortaya koyacağını ve organizasyonu Mart ayı sonunda gerçekleştirebileceğini öngördü.
Turgay Terzi, özellikle ABD, Meksika, Avrupa, İngiltere, Ortadoğu-Körfez ülkeleri, Rusya ve Türki cumhuriyetlerinden Türkiye’ye gelecek ithalatçı alım heyetlerinin KDV’nin yüzde 8’e düşürülmesinden sonra iç piyasada hareketlenen sektöre ciddi bir ivme katabileceğini dile getirdi.
Fırsatlar değerlendirilmeli
Dünyada değişen konjonktürün Türkiye’ye önemli fırsatlar sağladığına vurgu yapan Turgay Terzi, ancak bu noktada sektörlerin de kendilerini en iyi şekilde hazırlamaları gerektiğini ifade etti.
Her sektörde olduğu gibi mobilyanın da kalifiye iş gücü konusunda büyük sıkıntıları olduğunu, yeri geldiğinde çalışacak insan bulamadıklarını belirten Turgay Terzi, “Sektörümüzde iyi ücretler vermemize rağmen kalifiye eleman bulmak kısmında ciddi sorunlar yaşıyoruz. Mobilyayla ilgili meslek okulları olmasına rağmen ve birçok STK’nın da desteğine rağmen bu okullardan mezun olan çocuklar, mobilya sektöründe iş sahibi olmak istemiyorlar. Oysa bugün iyi bir zanaatkâr çok iyi maaşlar alabiliyor. Burada aslında ülkenin eğitim politikalarının işgücüyle entegre olacak şekilde programlanmalı. Okullar iş alanlarına göre açılıp rehberlik çalışmalarıyla ve her sektör iyi anlatılarak iş gücü çekilebilmeli” dedi.
Sektörün yumuşak karnı
Kalifiye eleman sıkıntısının tasarım ve markalaşmayı da olumsuz etkilediğini anlatan Turgay Terzi, “Mobilyada markalaşmaya hassasiyetle yaklaşıyoruz. Markalaşma adına önemli adımlar atılsa da hâlâ tasarım alanında İtalya’yı takip ediyoruz. Kendi tasarımlarımızı oluşturmada zorlanıyoruz. Çok hızlı ve kaliteli ürün üretebiliyoruz ancak markalaşamadığımız için pazarlama gücümüz zayıf kalıyor. Bizim en büyük eksiğimiz de bu. Tabii konu bizim sektörle sınırlı değil. Bahsettiğim konu Türkiye’nin en büyük sorunu. Yumuşak karnımız” diye konuştu.
Dünyadaki fırsatları değerlendirmek adına değişen konjonktürde markalaşma ve özgün ürünler ortaya çıkarmada hız kazanmak gerektiğine dikkat çeken Turgay Terzi, “Kilogram başına ihracatın arttırılması konusunda, her zaman dediğimiz gibi markalaşma ve zanaatkar yönü yüksek mobilya üretimine ağırlık verilmesi gerekiyor. Şu an tüm sektörlerin ihracatında artış olsa da kilogram başına ihracatta bir düşme söz konusu. Bir an önce markalaşma, tasarım konularını planlamalarımızın başına almamız şart” ifadelerini kullandı.
Türkiye İtalya’dan şanslı
Markalaşma ve tasarım konusunda ilk sıralarda olan İtalya’nın yüzyıllardan beri kuşaktan kuşağa oluşan bir tarzının dünyada bilinir hale geldiğini, Türkiye’nin ise henüz 3’üncü kuşak seviyesinde olduğunu hatırlatan Turgay Terzi, marka ve tasarım ülkesi İtalya’nın Türkiye’den daha fazla sorunlarla boğuştuğunu dile getirdi.
Bugün koronavirüs salgını ile de mücadele etmeye çalışan İtalya’nın lojistik ve işçilik maliyetleri konusunda sorunlar yaşadığını, bu olumsuzlukları Türkiye’nin kendi lehine çevirme fırsatı olduğunu belirten Turgay Terzi, “Türk mobilyası rüştünü ispat etti. Biz İtalya, Fransa ve İspanya’ya ihracat yapan bir ülke haline geldik. Genel olarak bu 3 ülkeye dahi ihracatımız Türkiye’nin tasarım ve kaliteli ürün konusunda aldığı yolu gösteriyor. Ancak şu anda tek ihtiyacımız özgün tasarım ve markalaşabilmek” vurgusunu yaptı.
Sektörün yabancı ülkelerde mağazalaşmaktan ziyade yaptıkları kaliteli ve kontrakt işlerle büyümeye çalıştığını ve iyi işler de çıkardıklarını anlatan Turgay Terzi, “Biz de aynı işi yapıyoruz. Dijitalleşmenin de gücünü kullanmak lazım. Her mekanın insanın farklı bir yapısı ve farklı bir karakteri var. Bizim yaptığımız, en doğru tasarımı, en doğru ürünü ve onu kullanacak kişiyle buluşturup mutluluğu ortaya çıkarmak. Biz mekanlara bakarak doğru ölçülendirme, doğru renklendirme ve doğru tasarımı yaparak çalışıyoruz. Hatta biz koca villayı bile terzi usulüyle tasarlıyoruz. Bunu anahtar teslim süreciyle yönetiyoruz. Tabii mesleğin inceliğini de bilmeniz gerekiyor. Bunları doğru oturttuğunuz sürece başarı olursunuz. Biz de bu konuda iddialıyız” dedi.
Kişiye ve mekana özel tasarım
Kişiye ve mekana özel tasarım oluşturmanın aynı zamanda tasarım ve zanaat gücünü de ortaya çıkardığına işaret eden Turgay Terzi, “Biz Art Design olarak kişiye ve mekana özel tasarımlar üreten ilk markalardan bir tanesiyiz. Sektöre ilk girdiğimiz zamanlar herkes birbirinden kopya modeller üretiyorlar. Bizim ilk yaptığımız iş ise şirketimize iç mimar, tasarımcı istihdam etmek oldu. Çünkü herkesin farklılaşmak istediğinin ve kendi kişiliğini yansıtmak isteğinin farkına vardık ve tüm yatırımlarımızı buna göre yaptık. Şimdi de bunun meyvelerini alıyoruz. Bugün ağırlığımız Türki Cumhuriyetler, Ortadoğu ve Avrupa pazarı. Hem villa hem iş yeri hem de restoran gibi farklı ve önemli işlere imzamızı atıyoruz” şeklinde konuştu.
Art Design’ın sektörün yönünü belirlediğini, önce kişiye ve mekana özel tasarımlarla yola çıktıklarını ve sonra mermer, metal, ağaç gibi farklı mobilyaları bir arada mobilyalarda kullanarak yola devam ettiklerini belirten Turgay Terzi, “Sektörü Art Deco, Luxury Modern gibi kavramlarla tanıştırdık. Bu da bizi hep farklı kıldı. Önümüzdeki aylarda Bağdat Caddesi Kalamış’ta yeni bir mağaza daha açacağız. Butik işler yapıyoruz. Bu da çok fazla noktada kolay yapılabilecek bir iş değil. Özel tasarımlar yaptığımız için birçok noktada bulunmuyoruz. Biz şu an birçok bölgeye ihracat yapıyoruz ama hiçbirinde showroomumuz yok. İnsanlar bizi doğru bir nokta olarak tespit ettiği için gelip talepte bulunuyorlar. Kısacası talep eden değil, talep gören bir firmayız” ifadelerini kullandı.
Zanaatkâra ihtiyacımız var
Türkiye’de işsizlik rakamlarının istenilen seviyelerde olmadığını, bunun sebebini de emek yoğun sektörlerde cazibenin ortaya konamaması olduğunu dile getiren Art Design Turgay Terzi, “Öncelikle gençlere sektörler sevdirilmeli. Mobilya da öyle. İş gücü ve eğitim birbiriyle koordineli ilerlemeli. Birçok sektörde eleman ihtiyacı var, ancak yetişmiş iş gücü yok. Ya da var olan iş gücü işi beğenilmiyor. Doğru ihtiyaca doğru iş gücü oluşturulabilmeli, sektörler genç nesle iyi anlatılabilmeli. Orta ve orta altı tasarımlarda fabrikasyon ürünler ön plana çıkıyor ve burada da karşımıza artan makineleşmeyle birlikte azalan iş gücü ihtiyacı çıkıyor. Orta ve orta altı tasarımları arttırmak istihdamın artmasını sağlamaz. Aksine zanaatkâr yönü ürünlerde, istihdam ihtiyacı daha fazla” dedi.
Kentsel dönüşüm hareketlilik katar
Depremlerle tekrar gündeme gelen kentsel dönüşümün ekonomiye hareketlilik katacağını dile getiren Art Design Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi, “İnşaat sektörü yaklaşık 200 sektör kolunu harekete geçiriyor. Mobilya da bundan en fazla faydayı sağlayacak sektör. Geçmişte başlatılan kentsel dönüşümün ranta dönüşmesi çalışmaları yavaşlatmıştı. Mobilya sektörü de o dönemde kişiye veya mekana özel tasarımlar konusunda fazla aktif değildi. Kentsel dönüşüm bugün tekrar gündemde. Mobilya sektörü artık mekana göre ürün tasarlamada ustalaştı. Alandan tasarruf sağlayan ve mekanı güzelleştiren tasarımlar ağırlık kazanmaya başladı. Mevcut anlayışla çalışılırsa mobilya sektörü kentsel dönüşümden gerektiği şekilde istifade edebilir” diye konuştu.