TEKSTİL SEKTÖRÜNDEKİ SU KULLANIMINA İNOVATİF ÇÖZÜM
İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa olarak iki araştırma üniversitesinin paydaş olduğu tek Teknokent olma özelliği taşıyan Entertech İstanbul Teknokent'in girişimcilerinden STT Kimya, tekstil sektörüne yönelik geliştirmiş olduğu inovasyonla dikkat çekiyor. Tekstil sektöründeki su kullanımı azaltacak yenilik hem sektörün sürdürülebilir hale gelmesini sağlayan hem de su ayak izini çok daha iyi noktalara taşıyacak.
Günümüzde pek çok sektör su ve doğal kaynakların tüketimi ile atık yönetimi konusunda ciddi sorunlarla karşı karşıya. Ülkemizde gerek ekonomik payı gerekse de çalışan sayısı düşünüldüğünde lokomotif sektörlerden kabul edilen tekstil de hem yoğun su tüketimi hem de çevresel etkileri nedeniyle mevcut yöntemlerle sürdürülebilirliği en çok sorgulanan alanlardan biri olarak kabul ediliyor. Bu nedenle değişime muhtaç bu sektörün gelecekte mecburi olacak dönüşümü konusunda pek çok girişimci yeni yöntemler geliştiriyor. Bunlardan biri de Entertech İstanbul Teknokent tarafından desteklenen ve özellikle tekstil sektöründe iklim değişikliği, küresel ısınma ve doğanın etkilenmesini engellemek için inovatif yenilikler geliştirmeyi amaçlayan STT Kimya.
Su tüketimi daha az ve çevre dostu hale geliyor
İstanbul Üniversitesi Kimya Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Yavuz Selim Aşçı ve uzun yıllardır tekstil sektöründe farklı şirketlerde yönetici olarak çalışan Dr. Ahmet Burak Kavlakoğlu tarafından kurulan girişim hem sektörün sürdürülebilir hale gelmesini sağlayan hem de su ayak izini çok daha iyi noktalara taşıyan bir yenilik getiriyor. Tekstil sektörü uluslararası kuruluşların raporlarında tarımdan sonra ikinci sırada en çok su tüketen ve kirleten sektör olduğuna dikkat çeken Aşçı, söz konusu yeniliği şöyle anlatıyor: “Mevcut yöntemde tekstil ürünleri boyanırken büyük hacimlerde (boyanacak kumaş miktarının 5-10 katı arası) su, boya ve ayrıca pek çok tekstil yardımcı kimyasalı kullanılıyor. Aynı zamanda işlem sonrası yoğun boya ve kimyasal içeren atık karışımlar oluşuyor. Geliştirilen yöntemde ise yeni nesil özel bir solvent yüklenen boyama makinesinde kumaş sadece boya eklenerek renklendiriliyor. Çözelti defalarca kullanılıyor ve atık da oluşmuyor. Böylece tekstil proseslerinin su tüketimi daha az ve doğaya atılan boya da engellenmiş oluyor. Bu sayede üretimin çok daha çevre dostu hale gelmesi mümkün oluyor. Ayrıca geliştirilen yöntemle gerçekleştirilen boyama sonrası ürünlerin kalite kontrol testleri su ile boyanan ürünlere nazaran daha iyi olduğu belirgin şekilde gözlemleniyor.”
Yeni teknoloji arayışı her geçen gün önem kazanıyor
Tekstil sektörünün sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda mevcut prosesler kullanılarak üretim yapmaya devam etmesinin özellikle marka değeri yüksek global şirketlerin ürünleri için mümkün gözükmediğini kaydeden Aşçı sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu nedenle bizim ve benzeri alternatif projelerin fayda değerlendirmesinin ötesinde bir mecburiyet haline geleceğini düşünüyorum. Bununla birlikte global şirketler sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma adına yeni teknoloji arayışı her geçen gün önem kazanıyor. Bu şirketlerin fason üretimleri geliştirdiğimiz boyama modelini kullanan şirketler bünyesinde gerçekleştirmeye yönelecekleri konusunda inancımız tamdır.”