TARIMIN EN BÜYÜK SORUNU SUSUZLUK
TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, tarım ile ilgili uzun boyutlu bir planlama gerektirdiğini söyleyerek, tarımda bugün alınan kararla hemen sonuç alınamadığını söyledi. Güldal, "Yani bir fabrika değil bugün makineleri monte edip, yarın üretime başlayacak veya bir dükkan değil bugün kapılarını açıp, satışa başlayacağımız. Tarımda böyle bir zaman gerekiyor" dedi.
Neşe BERBER
Yaşanan kuraklık, salgın tarım sektörünü de çok etkiledi ama bir taraftan da tarım çok önemli bir hal aldı. Bundan sonrası için pandemiden sonra yaşanacak süreçte nasıl bir değişim bekliyor bizleri? Ülke olarak tarımda hak ettiğimiz yerde miyiz?
Tabii ki bu uzun boyutlu bir planlama gerektiriyor tarım yani tarım bugün alınan bir kararla yarın hemen sonuç alınmıyor maalesef biliyorsunuz. Yani bir fabrika değil bugün makineleri monte edip, yarın üretime başlayacak veya bir dükkan değil bugün kapılarını açıp, satışa başlayacağımız. Tarımda böyle bir zaman gerekiyor ve tarımın etkilendiği faktörler çok fazla başta elde olmayan faktörler, iklimsel faktörler. 2 finansla ilgili ve kısa uzun ve orta vadeli yatırımlar gerektiriyor. Burada tarımın en büyük problemlerden bir tanesi bence Türkiye su zengini bir ülke değil malum, su kaynaklarımız kısıtlı. Tarım Orman Bakanlığımız da biliyorsunuz Devlet Su İşleri üzerinden ciddi manada sulama yatırımlarının artması için gayret sarf ediyor yani biz Türkiye' deki sulanabilir tarım arazilerimizin maksimumunu suladığımız zaman üretimiz çok daha fazla artacağını biliyoruz çünkü bölge olarak coğrafya olarak bizim önemli bir tarım bölgesiyiz ama kısıtlarımız var, su kısıtı var, iklimsel tesirlerin olumsuz şartları söz konusu oluyor bu anlamda baktığımızda öncelikle sulama ihtiyacının ihtiyaç olmaktan çıkarılması lazım. Su kullanımının çok ekonomik yapılması lazım, tabi bu çalışmalar devam ediyor, ülkemizin ekonomik durumu da bu konuda çok belirleyici etkili yoksa Türkiye'nin başındaki gaileler olmasaydı Türkiye şu anda GAP gibi kaç tane programı, proje, tesisi bitirmiş olurdu, belki de şu anda biz suyla ilgili bir sıkıntıyı değil hangi ürünleri yetiştirirsek bizim için daha faydalıdır bu avantajlı sulama imkanlarıyla onu tartışıyor olabilirdik ama şu anda sulama ile ilgili kısıtlarımızı konuşmak durumundayız. Bir diğer konu Türkiye kendine yeten bir ülkedir normalde ama Türkiye önemli tarımsal ihracat da yapmakta yani yaklaşık 20 milyar dolara yakın tarımsal ihracat yapabiliyor, bu ne demektir? 84 milyon nüfusu bekliyorsunuz, pandemi dönemini unutalım işte 50 milyon ve üzeri turist besliyorsunuz, üzerine bir de 18-20 milyar dolarlık tarımsal ihracat yapıyorsunuz bu önemli bir şeydir. Yeter mi? Yetmez 18 milyar değil, 40 milyar yapma hedefimiz vardı ama o kadar üst üste sıkıntılı dönemler yaşandı ki, ekonominin kaldırması gereken bu süreç uzadı, bir bakış açısıyla baktığımızda da yani Türkiye olması gereken noktada değil ama kötü bir noktada da değil. Hep söyleniyor, Bakan Bey de zaman zaman açıklama yapıyor. Avrupa'da tarım ekonomisi bakımından en yüksek, en büyük tarım ekonomisine sahip ülke Türkiye, dünyada da ilk 10 içerisinde, bazen 7 ye bazen 8 e düştüğü yıllar oldu. Burada verim alandan ölçek verim ürünü arttırmak. 2 planlama yapmak, 3 çiftçi tercihlerini planlamayla yönlendirmek, biz şunu son yıllarda çok yapıyoruz gerçekten de bütün ürünlerde zaman zaman Bakan Bey de açıklıyor, gerçekten bütün tarımsal ürünlerde bir üretici memnuniyeti var. Yani tarlada, bahçede üretim yapan çiftçi karşılığını bulabiliyor, değerini bulabiliyor onun için, 125-126 milyon tona çıktı bitkisel üretim Türkiye'de rekor kırdı 2020 yılında pandemiye rağmen bir yükseliş var. Zaman zaman bazı ürünlerde arz eksikliği işte patateste, soğanda olduğu gibi arz sorunu söz konusu olabilir neden oldu onlar? Pandemide tüketim azaldı, çeltik de azaldı, mesela pirinç üretimimiz bize yetmez, 150 bin ton dışarıdan alırız, elimizde kaldı 2020 yılında neden kaldı? Çünkü oteller, lokantalar, yurtlar, yemekhaneler kapalı, pilavın en çok yendiği yerlerde pirinç tüketimi yok dolayısıyla 2020 yılında çeltik stoklarımız bizde kaldı. Üreticinin bir kısmı elinde kaldı ki, onu da Sayın Cumhurbaşkanımız talimatıyla fiyatı revize edip geri aldık TMO olarak. Patates, soğanda da tüketim arzından dolayı ramazan öncesinde bir arz fazlalığı söz konusu oldu, tüketilemeyen ürün bozulacak çürüyecek diye Sayın Cumhurbaşkanımız talimat verdi, TMO olarak aldık 182 bin ton patates ve soğanı 81 ildeki ihtiyaç sahibi ailelere dağıttık. Bunlar bir yandan üretici noktasında üreticinin maliyetlerini korumak, yeni üretim dönemine onların üretime devam etmelerini teşvik etmek, bir yandan da tüketiciye katkı sağlamak, sofra giderlerine, mutfak giderlerine ama baktığımızda bütün ülkede tarımsal üretiminin sürdürülebilirliği test edildi, sıkıntıya düşersen devlet ben buradayım diyor. Biz aslında tarım piyasalarının merkez bankasıyız ama baktığımızda birçok ürünü TMO, bugün de Toprak Mahsulleri Ofisi'nin 83. Kuruluş yıl dönümüdür, onu da vurgulamak isterim. 83 yıldır Türk çiftçisinin dostu her zaman da çiftçinin gözü kulağı Toprak Mahsulleri Ofisi'nde olmuştur, bugün de öyle, hububat, bakliyat, haşhaş ana görevimiz ama bunun yanında fındık, kuru üzüm, kuru incir, kayısı bunlar da Sayın Cumhurbaşkanımızın görevlendirmeleriyle müdahale ettik ve bunda da ülkenin çok menfaat oldu, üretici memnuniyeti sağlandı, ihracatta rekorlar kırıldı, Türkiye'nin tarımsal ihracatı yükseldi. Belli bir fiyat skalası eşiğinin konulmasıyla, TMO tarafından verilmesiyle üretici zarar etmedi, memnun oldu, o fiyatlardan başlayan ihraç fiyatları da ülkemizde para kazandırdı ve bu anlamda baktığımızda da bu regülasyonun ihracatta güçlü olduğu, dünyada lider olduğu ürünlerde çok önemli Toprak Mahsulleri Ofisi'nin katkısını görmek mümkün. Sadece fındıkta 2020 yılı 2.3 milyar dolar ile tarihi rekorunu kırmıştır fındık ihracatında, yine üzümde 55 milyon dolar, incirde 10-12 milyon dolar.
Yetkimiz var ithal ederiz
Sıkıştığınız yerde, ithal etme durumunuz var mı?
Getiririz, yetkimiz var, yetkimiz olan ürünlerden sormadan getirebiliriz ama mesela ayçiçeği, bizim görevimiz yoktu ama ayçiçeği ihtiyacı oldu yağ ihtiyacı, ilgili gıda komitesindeki TMO bunu yerine getirir mi? Getirir yaparız. Cumhurbaşkanımızdan yetki aldık, görevlendirme ayçiçeği için yıl sonuna kadar yetki aldık, ham yağ getirdik, 5 kg lık tenekelere koyduk, 59 TL den satışa başladık, bu ne yaptı? 72-80 liraya çıkan ayçiçeği yağ fiyatlarını, referans fiyatıyla öbürlerini 62-65 liraya düşürdü.
İthal etmek yerine, Türkiye'de başka planlar da yapıyor musunuz? Mesela üretimi artırmaya yönelik böyle bir misyonunuz var mı?
Üretimi artırmaya yönelik planlamayı Tarım Bakanlığı yapar, biz destekleriz. Yani biz Tarım Bakanlığımızın üretim politikalarına da kendi görüşlerimizle, kurumsal tecrübelerimizle destek veririz, parantez içinde söylüyorum tabii ben özel bir mesleki tecrübe olduğu için Sayın Bakanımızın talimatlarıyla görev alırız, onun beklentileri noktasında çalışmalar yaparız, ilgili genel müdürlerle bu noktalarda tartışırız, konuşuruz. Elbette katkımız olmaya çalışıyor ama ne kadar oluyor bilmiyorum.
Başımıza ne gelecek?
Kuraklığın yeni hasat döneminde ne kadar etkisi oldu? Bu kuraklık böyle giderse beklenti ne başımıza ne gelecek?
2021 yılı hasat dönemi, sonbaharın gelişiyle beraber, sürekli izlediğimiz takip ettiğimiz bir dönemi, tarımsal kuraklık riski olduğunu değerlendirerek hep izledik ama özellikle ilkbahar yağışlarının ocakta başlamasıyla beraber, tarımsal kuraklık riskinin azaldığını değerlendiriyorduk ancak, nisan ayı başına kadar süreç çok olumlu gitmesine rağmen tam hasat dönemine bir aylık bir süre kaldığı dönemde ki Mayıs ayı içerisinde ülkemizde ciddi manada yağış azlığı söz konusu oldu ve özellikle hububat üretiminin en yoğun olduğu İç Anadolu Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere buralarda hemen hemen mayıs ayı yağışları, bir yıl öncesinin yüzde ellisine kadar düştü ve bitkilerin vejetasyona yani yeşil aksamının geliştiği ve de taneye dönüştüğü, olgunlaştığı döneme tekabül ettiği için, hızla boylanmanın azalmasına, ürüne dönüşmesine ve de ciddi manada ürün kayıplarına sebep oldu. Hatta kuru ekilen bazı alanlarda da hiç verim alınamadı, tamamen sürüldü ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız, hayanlarına yedirdiler. Bunları takip ettik, izledik şunu söylemek lazım, rekoltede önemli bir kaybımız var, bunun oranı önemli değil ama biz Toprak Mahsulleri olarak, en kötü senaryoya göre ülkemizin ihtiyaçlarını düşünerek hazırlığımızı yapmak durumundayız ve bu hazırlıklar içinde başta Sayın Bakanımız Dr. Bekir Pakdemirli'nin talimatlarını alarak bir yol haritası hazırlığı yaptık, Haziran ayı içerisinde kuraklığın etkileri, salgının sürecinin devam etmesi, yurtdışı piyasaların göstergeleri, iç piyasadaki yeni hasat dönemine kadar olacak süreçteki ihtiyaçlarımız dikkate alınarak, bir yeni yol haritası belirledik ve normalde hasat dönemiyle beraber iç satışlarımızı kaldırıp, dış tedarikimizi yapmadığımız dönem olmasına rağmen, ülkemizin ve özellikle hayvan yetiştiricisi olan üreticilerimizin ihtiyaçlarını dikkate alarak yem hammaddeleri noktasında fiyatların anormal yükselmesi, bunların yem maliyetlerinin rahatsız edici boyuta yükselmesi sebebiyle regülasyon çalışmasına başladık, bunun adına da Yem Regülasyonu Programı dedik. Bu çalışmayı ilgili bakanlara Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Tarım Orman Bakanlığının ilgili bölümlerinden yetkilerimizi, imkanlarımızı değerlendirerek görüşmeleri yaptık, en son Sayın Cumhurbaşkanımızdan da yetkilerimiz noktasında takviyeler aldık, güçlendirdik ve uygulamaya başladık. Ne yapıyoruz şu anda biz? Özellikle yem hammaddelerinde, süt yetiştiricisi, et üreticisi besicilerimiz işte yem kullanan hayvansal ürün üreten işletmelerin yem maliyetlerindeki yükselişten oldukça etkilenmeleri ve bunun akabinde de ülkemizde gıda enflasyonunun önemli ölçüde bir risk oluşturması sebebiyle yem maliyetlerini düşürmek üzere biz, arpa, mısır, buğday başta olmak üzere yem hammaddelerini kullanıcılarına uygun fiyatta satışına başladık, bunun içinde gerek stoklarımızı, gerekse de dış alım yöntemiyle yani ithalatla ilk etapta arpa ve buğday olmak üzere yemlik buğday olmak üzere ihaleler açıp, tedarik yapıyoruz, bir yandan stoklarımızı takviye yapıyoruz bir yandan da iç piyasada kullanıcılara uygun fiyatta yem hammaddesi, şimdi bugünlerde arpa satışına başladık. 1950 TL'den arpa satıyoruz yani piyasada 2700-2800 liralara kadar çıkmış olan arpayı, biz 1950 TL'den üreticimize veriyoruz, onların yem maliyetlerini paylaşmış oluyoruz, bu çok büyük bir memnuniyet meydana getirdi akabinde Ağustos ayı itibariyle yemlik buğday satışlarımızı başlatmış olacağız o da özellikle yem üreticilerinin çuval başına süt yemi, besi yemi gibi ürünlerdeki fiyatların kontrolü için çok önemlidir. Ağustos'un ortasından itibaren Eylül'e doğru mısır hasatı başlayınca hem iç piyasada hem dış piyasada yemlik mısır satışlarımıza başlayacağız. Bununla ilgili çok güçlü bir kaynak kullanma imkanı verildi bize, yetkilerimiz yükseltildi, bu görev Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından yem regülasyonu çalışması talimatı verildi, Sayın Cumhurbaşkanımızda televizyondan kabine toplantısı akabinde millete seslenişte, kabine toplantısından sonra açıklamalarda bulundu, yem regülasyonu yapılacak diye süreci bu şekilde yönetmeye başladık. Amacımız şu; piyasada istikrar, denge bunu muhafaza etmek, korumak bunun için elimizdeki yetkileri, imkanları sonuna kadar kullanmak ve bu olağandışı, olağanüstü bir dönemde salgının devam ettiği, kuraklığın etkisinin ciddi manada sürdüğü bu sene, Türkiye'de hayvansal ürünlerdeki enflasyon riskini azaltmak, üretim yapan yetiştiricilerimize, besicilerimize, kanatlı sektörüne, beyaz et sektörüne bunların hepsinin yemden kaynaklanan maliyet artışlarını ve fiyatlara yansımasını indirmek ve dengeli, istikraralı bir şekilde bir arz eksikliği meydana getirmeden 2022 hasat dönemine varmak amacımız budur. Bu çalışma şu anda olumlu seyrediyor, devam ediyor, tabii ufak tefek belki uygulama sırasında çünkü 81 il, dokuz yüz küsur ilçeye biz hizmet ediyoruz, tüm üreticilerimizi hedefliyoruz, hepsine ulaşmak, hepsine aynı katkıyı, imkanı sağlamak istiyoruz ama ay ay her ay satışlarımız devam edecek. Şu anda avantajlı dönemdeyiz, yayla dönemi, küçükbaş hayvanların daha çok merada, yaylada otladığı dönemler. Yine yeşil otun, yeşil aksamın olduğu dönemdeyiz yaz dönemi bu avantajlarla beraber ama sonbahar döneminden sonra daha da güçlü bir şekilde bu regülasyon çalışmamıza devam edeceğiz.
Suiistimal olabilir mi?
Pahalı arpayı ucuza satıyoruz dediniz, burada bir suiistimal olabilir mi?
Şimdi biz tabi her isteyene al size şu kadar arpa demiyoruz. Hayvan yetiştiricilerimiz Tarım İl Müdürlüklerinde, Tarım Bakanlığımızın hayvan kayıt sisteminde yani Türkvet sisteminde kayıtlı olan hayvan sayıları kadar başvurabiliyorlar. Dolayısıyla her büyükbaş başına günlük 5 kg, küçükbaş başına günlük 1 kg hakkı var, 30 ile çarptığınız zaman büyükbaşta 150 kg, küçükbaşta 30 kg dır. Hayvan sayısı kadar başvurur, biz hayvan sayısı doğru mudur, değil midir diye örnekleme metoduyla hem Tarım İl Müdürlüğü hem de TMO taşra teşkilatı ilgili arkadaşlarımız gidip işletmelere bir ziyaret yaparlar, büyük ölçüde doğru olduğunu görüyoruz. Yani bir belirlenmiş kriteri var izlenebilir, bir de üreticimiz tabii bu sene ilk defa yapmıyoruz, 2 yıldır bu yem alma tesisat işini yapıyorduk ama bu sene daha yoğun şekilde olmasına rağmen yapmaya başladık ve yem üreticilerine de bu imkanı sağladık, yem fiyatlarının düşmesini temine. Haliyle bütün izleme projeksiyonumuz hazır, suistimal etmek isteyen olabilir mi? Olabilir ama şunu da söylüyoruz, bizi bir defa suistimal ile yanıltabilirsiniz ama biz bunu tespit ettiğimiz anda size bu imkanı bir daha sağlamayız, sizi mahrum ederiz. Üreticilerimizin ben kendilerine teşekkür ediyorum çok çok yani hemen hemen tamamına yakını doğru bilgilerle başvuruyorlar bu da memnuniyet verici.