SURİYE'NİN KARANLIK FİNANSÖRÜ
Araştırmacı Gazeteci- Yazar Faik Bulut, geçtiğimiz aylarda Independent Türkçe'de yazdığı yazısında, Suriye'nin karanlık finansörü Hüsam Katırcı'yı yazdı. Bulut yazısında, Suriye Gündemi isimli internet gazetesi, yıllar önce 'Esed Rejiminin Karanlık Finansörü Hüsam Katırcı' başlığı altında bir teşhir yazısının yayımlandığını hatırlattı" ifadelerini kullandı.
15 Temmuz 2024 tarihli İngilizce medya bültenleri (Reuters ajansı, Al-Monitor, İsrail Haaretz gazetesi vb.) Suriye yönetimine yakın ünlü ve zengin bir işadamına yönelik suikast haberini geçtiler. İsrail hava (SİHA) saldırısı, Lübnan-Suriye sınırına yakın El Sabura denen mıntıkada gerçekleşti. Neticede Katırcı ailesinin üç önemli evladından biri olan Muhammed Beraa hayatını kaybetti.
Meselenin esası şudur: “Savaş, çatışma ve krizlerin yaşandığı ülkelerde yasal veya yasadışı yollarla kazanç sağlamak sadece şirketlere, birkaç aileye, resmi veya gayriresmi kesimlere mahsus değildir. Tam tersine, kan dökülen ve ekonomik-siyasi krizin egemen olduğu ortamlardan nemalanan türlü çeşitli gruplar, çeteler, şirketler, siyasi ve askeri bürokratlar ve hatta uluslararası şebekeler bu kaotik ortamdan nemalanmaktadır. “Yeşil” kod adlı derin devlet tetikçisinin cinayetleri ve haraç alma rezaletleri de faili meçhul katliamların en yoğun olduğu bu döneme (1990’lı yıllara) rastlar.
Günümüzde TSK denetimindeki Suriye topraklarında AKP iktidarının desteğini alan Suriye Milli Ordusu çatısı altındaki birçok örgüt de gasp, adam kaçırma, kaçakçılık ve benzeri suçları işlemeye devam ediyorlar. Suriyeli muhaliflerin bir kısmının gerek Türkiye gerekse Suriye topraklarında birer savaş ağası, savaş vurguncusu ve zengini haline geldiklerine dair haberler okuyoruz yerli yabancı basında. Bunların insanlık düşmanı eylemleri ve yasadışı rezaletleri, uluslararası kuruluşların raporlarına da yansıyor. Demem o ki, savaş-kriz ortamlarında yeni zenginlerin türemesi evrensel bir kuraldır. Nitekim bu yolsuzluk ve çürüme ortamından nasiplenen bir Türk Tuğgeneral de insan kaçakçılığı suçlamasıyla yakalanıyor. Katırcı’nın SİHA ile vurulması bahsine geri dönersek; rejim yanlısı Suriye medyası, “İsrail saldırısı sonrası yanan arabadaki yolcuların öldüklerine” ilişkin haberi -başlangıçta açıkça belirtilmese de- sonuçta duyurdular. Suriye hükümeti, Katırcı Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı M. Beraa’nın “şehit olduğunu” ilan etti. Reuters, BBC Arabic News ve Megaphone gibi medya organları da Şam yönetimi ile Katırcı ailesi arasındaki yakınlık ve çıkar ilişkilerine işaret etmekle birlikte dengeli bir dil kullanmaya özen gösterdiler. Söz gelimi Megaphone, Facebook hesabında şunları yazdı: “Suriyeli işadamı Muhammed Beraa, Lübnan’dan hareket ederek Suriye sınırına yakın El Sabura yöresinde, İsrail hava saldırısı sonucu 15 Temmuz Pazar günü vefat etti.
Kendisi Halk Meclisi (Suriye Parlamentosu) üyesi Hüsam Katırcı’nın kardeşi olup; Suriye rejimine yakın durmalarından ötürü her ikisi de Suriye’deki iç savaş sürecinde büyük servet sahibi oldular.”
Aynı muhabirin son suikastla ilgili bir tespiti daha var: “Belki de İsrail saldırısında öldürülen patron Muhammed Beraa, Katırcı ailesinin tasfiyesinin başlangıcı için verilmiş bir mesajdır.”
Rejim muhalifi izlenimi uyandıran ekonomi uzmanı ve araştırmacı Dr. Firas Şaabu da son suikastın, bilhassa Şam Yönetimi tarafından Katırcı ailesinin mülkiyetindeki ticari imparatorluğun çökertilmesi için bir vesile olabileceğini ileri sürüyor ki, her iki iddia da Suriyeli muhaliflerin temennilerinden öteye geçmeyen ve analiz değeri olmayan sübjektif tahminlerdir.
İlaveten bazı Türk yetkililer muhalif önderlerle buluşup siyasi tutumlarını açıkça ifade ettiler: “Biz Türkiye olarak kendi çıkarlarımıza göre hareket ederiz. Başka taraf ve ülkelerle varılan anlaşmanın gereğini yerine getirmekte tereddüt etmeyiz. Bunu böyle bilin, ona göre davranışlarınıza çekidüzen verin.”
Hüsam Katırcı kimdir?
1982 Rakka doğumlu işadamı. Halihazırda aile şirketi olan Qaterji Group’un CEO’sudur.
Qaterji Group’un faaliyet alanları arasında ithalat, ihracat, tarım, madencilik, finans, turizm, taşımacılık, pazarlama, güvenlik ve inşaat bulunmaktadır. Rejim ile Rami Mahluf arasında kriz çıkana kadar ticaret alanında Mahluf ile yakın ilişkilere sahipti.
2016-2020 arasındaki dönemde Suriye Parlamentosu’nda Halep vekili olarak görev yaptı. 2020 Temmuz seçimlerinde de mevcut yerini koruyarak yeniden parlamentoya girdi.
Halep’teki rakibi iş adamı Fares Shehabi’ye karşı elde ettiği bu başarı rejimin Katırcı’ya desteğinin bir göstergesidir. Halep’te özellikle inşaat alanında bölgenin yeniden inşa sürecinden pay almak isteyen Katırcı, bölgedeki çimento fabrikası yatırımına ek olarak Şeyh Said mevkisinde de büyük çaplı emlak yatırımlarına hazırlanmaktadır.
Katırcı rejimin DEAŞ ve YPG bölgeleri ile ticari bağlantılarını kuran karanlık isimler arasındadır. DEAŞ’ın toprak hakimiyetinin olduğu dönemde DEAŞ ve YPG kontrolündeki bölgelerden rejim bölgelerine petrol ve gıda tedarikinde doğrudan aracı oldu ve bu ticari faaliyetlerle zenginleşti. DEAŞ bölgelerinden rejim bölgelerine giren tarım ürünlerinin intikali ve piyasaya sokulmasında oynadığı kilit rol ile kaçakçılık piyasasında önemli bir pozisyona geldi.
Katırcı ve şirketi Qaterji Group, el-Ömer petrol sahasından çıkan ham petrol üzerinden dönen ticarette de büyük rol aldı. Tanker filosuyla DEAŞ bölgesinden rejime günde ortalama 20 bin varil petrol tedarik etti.
Rami Mahluf ile birlikte rejim safında hayatını kaybedenlerin ailelerine maddi yardımlarda bulundu. Aynı zamanda kendisine bağlı ufak çaplı milis yapılar da kurdu. Halep’te Katırcı’ya bağlı milisler rejimin yanında muhaliflere karşı savaştı.
Deirezzor’da ise petrol bölgeleri üzerinde hakimiyet kurmak için milis yapılara fon aktardı. Özellikle Elbu Kemal ve çevresinde çok sayıda kazanımı olan Katırcı, milis güçlerini de bu bölgelerde inşa etmeye başladı.
Deirezzor’daki su kaynaklarına ve şehirdeki kaçakçılık piyasasına hakim olmak isteyen Katırcı’ya bağlı milisler, 2019 sonbaharında İran destekli milislerce şehirdeki bazı önemli noktalardan çıkarıldı. Katırcı’ya bağlı milislerin, Zeytindalı Harekatı esnasında Türkiye’ye karşı YPG’ye destek verdiği de iddia edilmektedir.