SURİYE'DE YENİ DÖNEMDE ÖNCELİKLİ KONU "ENERJİ" OLACAK
Suriye'de yeni dönemde enerji, öncelikli ihtiyaç olarak öne çıkarken ambargoların kalkması ve petrol kaynaklarının değerlendirilmesi önemli konular arasında yer alıyor.
Suriye'deki 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkede 2011'den bu yana ciddi hasar gören enerji sektörünün yeniden canlandırılması önem taşıyor. Ülkede hayatın normalleşmeye başlamasıyla birlikte ilk ihtiyaç elektrik ve yakıt olarak göze çarpıyor.
ABD Enerji İdaresi verilerine göre, 2012'de yaklaşık 9 bin megavat düzeyinde bulunan elektrik kapasitesi iç savaşta büyük zarara uğradı.
Ülkede yaklaşık 13 yıl süren iç savaş boyunca 39 enerji tesisinden 15'i tamamen tahrip olurken, 10'u ise kısmen zarar gördü. Elektrik altyapısı ve iletim hatlarının yarıdan fazlası devre dışı kaldı. Elektrik sektörünün doğrudan 40 milyar dolar, dolaylı olarak ise 80 milyar dolar tutarında zarara uğradığı hesaplanıyor.
Elektrik üretimi de kaynak yetersizliği bakımından önemli bir sorun olarak öne çıkıyor. Ülkede yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için 2021'de çıkarılan kanunla güneş ve rüzgar potansiyelinin değerlendirilmesi amaçlandı ancak 100 megavatlık kurulu güneş enerjisi kapasitesi devreye alınabildi.
Ülkenin güneş enerjisi potansiyeline yönelik kapsamlı bir çalışma bulunmasa da Suriye, bulunduğu coğrafi konum itibarıyla yüksek güneş ışınımına sahip ve ülkenin yıllık güneşli gün sayısı 300'ü buluyor.
Dünyanın önde gelen teknik sağlayıcıları platformlarından ScienceDirect'in yaptığı çalışmaya göre, Suriye'nin 80 bin megavatlık rüzgar enerjisi potansiyeli bulunuyor.
- Suriye'de petrol rezervi 7 milyar varil düzeyinde
Suriye'nin ispatlanmış petrol rezervlerinin yaklaşık 7 milyar varil seviyesinde olduğu hesaplanıyor.
Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) raporuna göre, ülkenin petrol ve gaz kuşağı, keşfedilmiş sahalar ışığında Suriye'nin kuzeydoğusundan başlayarak, güneybatısına doğru devam ediyor. Petrol rezervleri ve potansiyeli açısından en çok dikkat çeken Haseke, Deyrizor vilayetleri olurken, Rakka'da da nispeten küçük olmakla birlikte keşfedilmiş petrol ve gaz sahaları bulunuyor.
Halep ve batısında ise sondaj neticesinde petrol emaresine rastlanmış kuyular bulunuyor. Suriye'nin gaz üretiminin önemli bir kısmını sağlayan Humus da en büyük gaz kaynaklarına sahip olan bölge olarak dikkati çekiyor.
Rapora göre, Haseke civarında 4'ü kondensat-gaz sahası olmak üzere toplam petrol eşdeğeri rezervi 1,3 milyar varile ulaşan 12 saha bulunuyor. Kamışlı-Malikiye arasında ise biri kondensat-gaz olmak üzere 25 sahada yaklaşık 4,5 milyar varil petrol eşdeğeri rezerv olduğu tahmin ediliyor. Deyrizor bölgesinde ise toplamda 12 sahada 1,1 milyar varil petrol eşdeğeri rezerv olduğu hesaplanıyor.
Ülkede günlük petrol üretimi ise ABD Enerji İdaresinin raporlarına göre, iç savaş öncesi dönemde 2008-2010 yıllarında ortalama 400 bin varile ulaşan günlük petrol üretimi 2015'te 25 bin varile kadar geriledi.
Suriye'de gaz ve petrol kaynakları bakımından kendine yeterli olsa da petrol kaynaklarının çoğunluğu terör örgütlerinin elindeki bölgelerde bulunuyor.
- Suriye 5 yılda günlük 1 milyon varil petrol üretimine ulaşabilir
TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener, AA muhabirine, ülkenin petrol potansiyelinin değerlendirilmesi için sahaların yüzde 80'ini elinde bulunduran terör örgütlerinin bölgeden temizlenmesi gerektiğini söyledi.
Akyener, "Bu gerçekleştirildikten sonra, devlet kurma sürecinde petrolle alakalı mevzuatlar, lisanslama süreçleri, üretim süreçleri, bunların hepsinin planlanması gerekiyor. Bu planlamalar yapıldıktan sonra bölgede ruhsatların belli şirketlerle paylaşılarak, o şirketlerin operatörlüğünde üretime alınması gerekiyor. " ifadelerini kullandı.
Bu süreç sonrasında ihracat rotalarının Türkiye üzerinden yürütülmesi durumunda büyük yatırımlara ihtiyaç duymadan günlük petrol üretiminin 150-200 bin varile ulaşabileceğini aktaran Akyener, şunları kaydetti:
"Yeni sahaların üretime alınmasıyla önümüzdeki 5 yıl içinde Suriye'nin 1 milyon varil günlük üretim potansiyeline erişebileceğini tahmin ediyoruz. Bunun için mevcut sahaların rehabilitasyonunu yapılması, üretime alınmayan sahaların üretime alınması, yatırım yapılması, boru hatlarının döşenmesi gibi süreçlerin arka arkaya izlenmesi gerekiyor."
Akyener, Avrupa Birliği ve ABD'nin Esed rejimi döneminde Suriye'nin başta petrol endüstrisi olmak üzere enerji sektörünü hedef alan yaptırımlarına değinerek, şöyle devam etti:
"Suriye'deki yeni hükümetle birçok batılı devlet temas kurmaya başladı. Ambargolar zaten kalkacaktır ama ambargolar kalmasa da Türkiye her şekilde bunun satışıyla ilgili bir fırsat oluşturabilecektir. Bu fırsatın oluşturulması, Suriye'deki petrolün değerlendirilmesi noktasında en önemli husus, bu işin Türkiye ile birlikte sürdürülmesi. Petrolü nereden nereye, nasıl taşıyacaksınız? Türkiye, bölgedeki en önemli pazar aynı zamanda. Lazkiye'ye doğru uzanan bir petrol boru hattı söz konusu olabilir ama en mantıklı olan ve süreci en hızlı ilerletilebilmenin yolu bu petrolün Türkiye'ye getirilmesi, Türkiye'deki rafinelerde işlenmesi, bir kısmının ürüne dönüştürülmesi, Suriye'nin enerji açlığının ivedi şekilde giderilmesi. Suriye'de dizel ve benzin bulmak bile zor. Bunları yaptıktan sonra adım adım belki Türkiye'ye sistemin bağlanarak Ceyhan'a indirilmesi, buradan petrol naklinin değerlendirilmesi daha hızlı ve daha pratik bir opsiyon olacaktır."
Suriye'nin petrol gelirlerine ilişkin hesaplamaları aktaran Akyener, ülkenin günlük petrol üretiminin gelecek 5 yılda 1 milyon varile çıkması durumunda yaklaşık yarısının yatırım maliyetine gideceğini, yıllık 21-22 milyar milyar dolar gelir elde edebileceğini hesapladıklarını ifade etti.
Akyener, "Bu da küresel oyuncuların iştahını kabartmayacak kadar küçük ama orada devleti yeniden inşa edecek kadar büyük bir rakamdır. Bu süreçte başından sonuna kadar her türlü ince detayı Türk firmaları Suriye'de yürütebilir, Suriye'ye katkı sağlayabilir." değerlendirmesinde bulundu.