SON DAKİKA
Gıda ve Gastronomi Pazartesi 06 Nisan 2020 02:55

STOK VE YENİ DÜNYA DÜZENİ

Koronavirüs'ten korunmanın yolu evlerde hijyenik ürün ve gıda stok etmek değildir. Hijyenik ürünlere ulaşamayan, yeterince beslenemeyenlere ulaşmak ve onların hastalanmamasını sağlamaktır. Mevzu senin hastalanman değil, kimsenin hastalanmamasıdır. Çünkü o hastalandığında sende hastalanıyorsun. Zincirleme bir reaksiyon var. Türkiye'nin temel gıda ürünlerinde yeterli stoku var. Panikle evde stok yaparak gıda fiyatlarında suni artışlar meydana getirmek, fırsatçılardan başka kimsenin işine yaramaz. Gıda sektörü çalışmaya devam ediyor, panik yapılmamalıdır. Ayrıca gıda fabrikası çalışanları fazla mesailer yaparak sürekli üretim yapmaktalar. Raflar boş kalmayacaktır. Yetkililer sürekli söylüyor, "Türkiye, gıda stokunda sorun yaşamayan bir ülkedir". Boşalan raflar, ertesi gün dolduruluyor. Telaş sadece fiyatları artırır.

Stok  ve Yeni Dünya Düzeni

Yaklaşık 1 aydır ülkemizde yaşanan korona virüsünden dolayı, ülke olarak tabir yerindeyse panik durumundayız. Aslında sadece ülkemiz değil, dünya panik durumunda desek daha doğru demiş oluruz. Ben yaklaşık 1 aydır alışverişin dışında evden çıkmıyorum. Ancak durum biraz olduğundan daha devasa gösterilerek abartılmaya çalışıyor diye düşünüyorum. ‘The Economist’ dergisi geçen ay kapağına kapalıyız levhası asılan bir dünya resmi koymuş. Anlamı şuna geliyor. Bu virüs dünyanın başını ciddi ağrıtacak ve dolayısıyla kapalı durumuna geçiyor. Bu kapak resmi için bu kadarda değil diyesim var, bu sahnelenen bir oyun mudur bilemiyorum, yani emin değilim. Ancak kendi düşünceme göre bu virüs gerektiğinden fazla büyütülüyor. Başka bir açıdan baktığımda her gün on binlerce insan farklı ve bulaşıcı hastalıklardan dolayı ölüyor. Bu yıl ilk 3 ayda dünyada bulaşıcı hastalıklardan ölen sayısı 3 Milyon iki yüz elli beş bin kişi. 

Daha detaylı bakmak isteyenler, https://www.worldometers.info/tr/ Linkinden bakabilirler.

Panik Olmak, Bence Hastalığın Riskini Artırır

Bu virüsü yenmenin ilk şartının panik olmamak olduğuna inanıyorum. Şimdi gelelim, bu virüsten hastalığa yakalananlara; %85’ i septomsuz atlatıyor. Yani hastalığa yakalanan kişinin bağışıklığı bu virüsü yeniyor ve ilaç dahi almadan geçiyor. Geri kalan %10’u da tedavi ile iyileşiyor. Kalan %5 biraz ağır seyrediyor. Bunun da %1-2’si ölüyor. Genellikle de başka bir hastalığı olan ölüyor. Bazı ülkelerde bağışıklık sistemlerine göre değişiklik gösteriyor olabilir. Ölüm oranının %5-10 arasında olduğu ülkelerde var. Kesinlikle tedbir almayalım demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Ama travmalara sebebiyet verecek ölçüde abartılmasını da yanlış buluyorum. Hastalığa yakalanmayalım diye hepimiz psikolojik sıkıntılara maruz kalacağız. Marketlerde raflar boşaltılıyor. Sürekli ekranlarda ne olacağız edebiyatı yapılıyor. Her insan doğar ve ölür. Kimi eceliyle kimi de bazı sebeplerden ötürü ölür. Bugüne kadar diğer hastalıklardan ölen insanlar bunun kaç bin katıdır. Afrika’da açlıktan yüzbinlerce insan ölüyor. Yukarıda verdiğim siteye girin ne ölüm sayıları göreceksiniz. Özetle evde kalın, Evde keyifli vakit geçirmeye çalışın, komşularınızdan durumu sıkıntıda olanlara yardım edin, yardımcı olun ama asla ümitsiz olmayın. Ve lütfen ama lütfen panik yapmayın. Bir gün sabah kalktığınızda, güneş tekrar doğmuş olacak, her gün olduğu gibi ve kimse bu virüsten bahsetmeyecek. Biz ülke olarak daha önce nice hastalıkları yenmişiz. 

 

Bu süreçte Temel Gıda Ürünlerini Stoklamak ahlaken doğru mudur?

Ben bu soruyu hem gıda sektöründe bulunan tüccar için hem de vatandaş için soruyorum. Bana kalırsa özellikle bu süreçte,  temel gıda ürünlerini stok yapmak her 2 kesim için de kesinlikle doğru değildir ve en hafif tabirle “tamahkârlıktır” veya “cehalettir”. Benim düşünceme göre çok yanlış bir harekettir. Herkes can başla bu hastalıkla mücadele ederken, birilerinin kalkmış bunu ticarete dökmesi bana çok yanlış geliyor. Bu hareketi yapan tüccarın, “Bir bölgenin insanları, aralarında aç bir kimse varken sabahlarsa Allah Teâlâ'nın himayesi onlardan uzak olur”. Hz. Peygamberin bu sözünden de mi haberi yok?  Özellikle bu dönemlerde gıdaya zam yapanların ahlaklı olup olmadığını sorgulamak istiyorum. Bunun adı ticaret vs. kesinlikle olamaz. Kim bunu yapıyorsa karaborsacılık yapıyor. İhtikârdır bunu adı. Bunu yapanların derhal ihbar edilip gerekli cezai müeyyidelerin uygulanması gerekir.  Kuru gıda hallerinde il ticaret müdürlüğü müfettişleri esnafın bir kaç aylık irsaliyelerini inceleseler neler neler görecekler. Belki birçoğu stok yapmış ve stok ürünlerine İnsafsızca zam yapmış olabilirler. 

Bu süreçte zam yapmayan ve zam yapmadığını açıklayan firmaları bu sözlerimden tenzih ediyorum. Lütfen üzerlerine alınmasınlar.

stok-1

Peki, Halkın Evlerde Gıda Ürünü Stoklamasına Ne Demeli

Diğer taraftan belki başkasına da lazım olacak ürünü sadece ben alayım deyip hırs gösteren ve tüccarın bu ürünlere zam yapmasına sebebiyet veren ikinci bir kesim var ki, oda en az haris tüccar kadar suçludur bence çok yanlış yapmaktadır. Virüs sebebiyle ülkedeki üretim duracak ya da aylarca evlerde kapalı kalacakmışçasına stoklanan 10’lu makarna paketlerinin, çuvalla alınan bakliyatların, litrelik kolonyaların hepsi gereksizdir ve bu eylemlerin yaygınlaşması paranoyaya sebep vermektedir. Bu kesim aynı zamanda marketlerde olağanüstü bir yoğunluk yaşanmasına da sebebiyet vermektedir. Bunlar bence yukarıda bahsettiğim gibi yine Hz. Peygamberin sözünden de haberleri yoktur. Büyük bir hırsla gıda stoku yapmaya çalışan vatandaşımız ve halkımız, başkasının da hakkına giriyor belki farkında değil. Yoksa bu kadar alışverişi yapmazlardı. Halkımız evde kaldığında sanki aç kalacak diye düşünüyor olması en hafif tabirle cehalettir. Günümüzde bu kadar imkânların olduğu bir zamanda bunu yapması kabul edilemez. Hemen herkesin evine 5-10 metre yakınında bulunan binlerce market var. Bunlara da sürekli hemen her gün sevkiyat yapılmaktadır. 

Belki bu gibi mucbir sebeplerden dolayı evde kalan kişilerin evde duracakları süre için tüketecekleri kadar ürün bulundurmaları bence yeterli olacaktır.

Yetkililer Gıdada Sorun Olmayacak diye Beyanlar Yapmaktalar

Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, "Temel gıda ürünlerinin üretim, stok ve tedarik zincirinde sıkıntı yok, önümüzdeki dönemde de beklenmiyor. Toprak Mahsulleri Ofisi stoklarında besici, yetiştirici, sanayici ve tüketicinin ihtiyacını karşılayacak yeterli miktarda ürün bulunuyor”. Diyor. Ayrıca Cumartesi Günü CNN Türk Hakan Çelik’in programına çıkan Sayın Pakdemirli “Mevcut şartlardan dolayı gıda ihracatımız düşüyor, yani bunun anlamı şu, ülkemizde gıda bolluğu olacaktır. Üreticinin elinde ne varsa korkmasın gerekirse alım garantisi veririz, devlet ve bakanlık olarak biz alırız. Üretici kendini yalnız hissetmesin, yanındayız, üretmekten korkmasın” dedi. Sözlerine devam eden Pakdemirli “Üreticiye ciddi destekler vereceğiz. Süt ve hayvan yetiştiriciliğine nisan ayında 2 milyara yakın destek ödemesi yapıyoruz. Fındık ve çay konusunda destek politikalarımız sürüyor. Sözleşmeli üretim konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Hazine arazilerin bir kısmını devlet bakanlığımıza tahsis etti. Çiftçilik yapmak isteyenlere bu toprakları tahsis edeceğiz. İlgili müdürlüklere vatandaşımız başvurabilir. Bu virüs yüzünden şehrin karmaşasından uzaklaşmak isteyenler için bu bir fırsat olabilir.” açıklamalarında bulundu.

Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis geçtiğimiz günlerde instagram üzerinden Güvenilir ürün Platformu Genel Sekreteri Elif Hanımla yaptığı canlı yayında açıklıyor; “ülkemizde gıda noktasında herhangi bir sıkıntı yoktur” diye. Sayın Cumhurbaşkanımız açıklıyor, yetkililer söylüyor ama ne hikmete binaen ise bu gıda stoklama işi bir türlü durmuyor. Panik havası estirilmeye çalışılıyor. Bu panik havasına sokulan beyinler, satın almaya adapte ediliyor. Lütfen bu oyuna gelmeyelim. Alışverişin abartılması ile ilgili size kısacık bir bilgi vereyim. Corona virüsü salgınıyla birlikte makarna türü dayanıklı kuru gıda ürünlerine ciddi talebin arttığını görüyoruz. Yetkili kurumlardaki kişilerin açıkladığı bilgilere göre, Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı 11 Mart tarihinden sonraki dönemde makarna satışlarının önceki dönemlere göre yüzde 300 artmıştır. 

Yeni Bir Dünya Düzeni Geliyor. 

Korona ile ilgili olup bitenler yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğu anlamına geliyor? Yapılan düzenlemeler kalıcı olabilir.

Bu virüs konusu çözülse bile artık dünya o eski dünya olmayacak. Dünya daha çok dijital bir ortama, içe dönük bir yaşam tarzına yönelecek gibi görünüyor. Çok şey değişecek. koronavirüs günümüz dünyasında önemli değişikliklere yol açacağa benziyor. Olayın küresel çapı karşısında hiçbir ülkenin bunun yansımalarını hissetmemesi mümkün değil. Bir çok şey artık “online” olacak. Gastronomi sektöründen giyim sektörüne, teknoloji sektöründen hizmet sektörüne kadar her şey yeni bir döneme giriyor. Bunun adı ‘Yeni Dijital Dünya’dır. Firmalar bu dünyada yerini almazsa kaybeder. Kurumsallaşan ve sosyal medyada yerini alan markalar bu dönemde de başarılı olurlar. Şimdi dükkânlarını kapatsalar da kendi mecralarında bir koronavirüs duyarlılığı filmi ile kendilerini hatırlatırlar.  

Çalışma şartları da değişiyor, ofis yerine evden işleri yürütmek sistemi gelecek ve insanlar daha çok home ofis çalışacaklar. Toplantılar bir araya gelmeden görüntülü video konferans şeklinde olmaya başladı bile. İnsanlar birbirleriyle günlük yaşamlarında temaslarını sınırlandırmaya başladılar vs. Bu milyonlarca insanın kalabalık ortamlardan çekilmesi anlamına geliyor. Sosyal cemiyet hayatı yerine “evde oturmak”, hatta gerekmedikçe sokağa dahi çıkmamak mantığı hakim oluyor. Bu aslında pek çok ülkede insanların yaşam tarzının değişmesi, eski sosyal alışkanlıklarından vazgeçmesi demektir. Şimdi insanlar evlerinde oturmuş sürekli internete girip kendilerine ulaşacak markaları bekliyorlar. Onların o kullandıkları ekranlarından evlerine girebilen ve bu fırsatı değerlendiren firmalar kazanacak.

stok-2

Bu sürecin en kısa zamanda atlatılabilmesi için, tüm dünyanın elbirliğiyle çalışması ve devletlerin dayanışma içinde olması gerekiyor. Ayrıca çok dikkatli olmak ve izolasyonları büyük bir kararlılıkla uygulamak lazım. 

Kendi Kendine Yeten Bir Ülke Mantığı Gelişiyor. 

Dünyada da artan taleple birlikte buğday başta olmak üzere temel gıda fiyatları artmış, birçok devlet hububat ihracatına sınırlama getirip gıda stoklamaya başlamıştır. Kendi kendine yeten ülke konusunda daha egemen bir politika izlenmeye başlandı diyebilirim. Bu politika tüm dünyaya yayılacak. Yani yeni bir dünya düzeni oluşuyor diyebiliriz. Tüm dünya artık temel gıda ihtiyaçları açısından kendi kendine yetebilmesi için çalışmalara yapmaya başladı. Bundan sonra daha çok içine kapanan ve kendi ihtiyaçlarını kendi karşılayan ülkeleri daha sık görür olacağız. Artık ülkeler hiçbir şekilde dış ülkelerden gıda maddesi almadan, bütün vatandaşlarını besleyebilecek bir tarım politikası geliştirmek durumunda kendini hissetmeye başlayacak. Biz ülke olarak bunu yapıyoruz ama daha da bunu geliştirmeye çalışmalıyız. Topraklarımız ve insan gücümüz buna çok uygun. Türkiye, kendini beslediği gibi bazı kendini besleme durumunda zorlanan ülkelere de yardımcı olabilir.  Bu da Türkiye için büyük bir şanstır.

Bu çalışmayı aynı zamanda ilaç ham maddesi için de yapmamız lazım. Sürekli dışarıdan ilaç getirmeyi beklemeden kendi üretimlerimizi sağlamamız lazım. Salgınla birlikte gıda güvenliği kadar ilaç ve sağlık sektörü de ön plana çıkmaktadır. Devletlerin özellikle gıda ve ilaç konusunda kendi üretimlerini kendilerinin yapması gerekiyor. Bu konuda teşvikler yapılmalı, iş insanları yönlendirilmeli. 

Global Ekonomik Kriz Beklentisi 

Bu virüsün belki de en önemli etkisi ekonomiye olacaktır. Ticari alışverişler durma noktasına gelmiştir. Dünya ekonomisini ciddi bir kriz bekliyor. Virüs yayıldıkça, ekonomik alanda birçok ülke zor duruma düşecektir. Küresel ekonomiyi uçuruma doğru yuvarlayacağa benziyor. Daha şimdiden Korona, uluslararası ticaret ve turizm başta olmak üzere borsaları sarsmış ve insanlarda küresel bir kriz korkusu oluşturmuş bile. Bunun ilk sonucu olarak uluslararası seyahat ve turizm faaliyeti ağır bir darbe almıştır. Sınırların kapatılması, uluslararası ticaretin ve yolculukların durması, turizm faaliyetlerini ve ticareti durma noktasına getirmiştir.  

Ancak ben petrol varil fiyatlarının aşırı düşmesinden dolayı ülkemizin bu kriz ortamından çabuk sıyrılacağını düşünüyorum. Çünkü ülke giderlerimizin birçoğu petrol cinsinden olan giderlerdir. Bu krizi fırsata çevirmek bizim elimizde. Gerekli tedbirlerin alındığını görüyorum. Acilen yerli, markalarımız dijital dünyaya adım atmalı. Amazon sitesi bu zamanda 100.000 yeni kişiyi işe almıştır. Yine ülkemizde sayın bakan Pakdemirli CNN Türk’te yaptığı açıklamada, online ticaret faaliyetleri yürüten bir firmanın 3.000 yeni istihdam oluşturduğunu dile getirmiştir. Yeni Dünya Düzeni dijitale kayıyor gibi görünüyor.

stok-3

Global Siyasi Değişimler

Bu virüsten dolayı birçok ülke kendi içine çekilmiştir. Ülkelerle sınırlar kapatılmıştır. Küresel politikalara ciddi bir darbe vurulmuştur. İlaç, gıda gibi temel ihtiyaçlarını, hammadde ve sanayi ara ürünlerini diğer ülkelerden temin eden ülkeler adeta kepenk indirmiş ve salgın nerdeyse bütün dünyada hayatı felç etmiştir. Bundan sonra ülkeler kendi ihtiyaçlarını kendi topraklarından temin etme yoluna gideceklerdir. Uluslararası ilişkilerde değişiklikler söz konusudur. Ayrıca bu virüs karşısında yapılan icraatlara göre birçok ülkede hükümetlerde değişimler bile olabilir. Düzensiz göçü de engellememiz gerekiyor. Hijyen kurallarına dikkat etmeyen, yetersiz gıda alan, sağlıksız ortam ve izolasyon eksikliği olan düzensiz göçmenler arasında virüsün hızla yayılma tehlikesi dikkate alınmalıdır. Bu anlamda sınır ötesindeki yaptığımız faaliyetler yeniden gözden geçirilmeli ve yurtdışında olan askerlerimizin çok iyi korunmasın sağlanması gereklidir. 

Milliyetçilik Yeni Dünya Düzeninde Tekrar Revaçta 

Ülkelerin özellikle gıda ihtiyaçlarını kendi topraklarında üretme fikri gittikçe milliyetçilik kavramını öne çıkartmaktadır. Milli devlet kavramı daha bir değerli hale geliyor. İspanya ve İtalya gibi Avrupa birliğinin büyük devletlerine, Almanya ve Fransa'nın bile yardım edememesi bize bir şeyleri anlatması açısından çok önemlidir. Belki biraz Çin ve Rusya yardım edebiliyor gibi görünse de en büyük geliri petrol olan Rusya’nın, son düşen petrol fiyatlarından dolayı onunda durumu pekiyi olmayacaktır. Çin zaten bu virüsün kaynağı olması açısından güven duyulmayan ülke durumundadır. Trump birçok konuşmasında virüse Çin virüsü diyerek Çin’in güvenilmediğine atıfta bulunmaktadır. İlaç ham maddeleri, solunum cihazlarında kullanılan vantilatörler gibi birçok ürün Çin'de üretilmektedir. ABD bile solunum cihazı yapabilmek için Çin'den malzeme almak zorunda. ABD Başkanı Donald Trump 'Biz her şeyi Çin'den almamalıyız, üretimlerimizi Amerika'ya taşımalıyız. Önce Amerika.' derken de Milliyetçilik kavramını kast ediyordu. Bir çok konuda dış ülkelere mahkum olmak doğru bir şey değildir. Bu süreçte belki birçok ülke otomobil bile üretemedi. Çünkü parçalar Çin'den geliyordu. Dünya şunu anladı ki bir yere böyle bağımlı olmak iyi bir şey değil. 

Bence bu virüsün doğurduğu en önemli bir sonuç: 

“Dış ülkeden gelse de olur, yeter ki gıdamı, ilacımı, malzememi temin edeyim.' anlayışı bitmiştir.”