SON DAKİKA
ÖZEL RÖPORTAJ Pazartesi 02 Eylül 2019 11:17

STOK FİYAT YÜKSELTİYOR

Üreticiden satın alınıp stoklandıktan sonra "Ürün çürüdü, fire verdik" gibi gerekçelerle arzın düşürülerek ürün fiyatlarının en az 4 katına çıkarılması hem üreticiyi hem tüketiciyi mağdur ediyor. Fiyatta stok oyunlarını devlet destekli kayıt içi depoculuk ve borsa sisteminin önleyeceği belirtiliyor.

Stok fiyat yükseltiyor

Sedat YILMAZ

Türkiye özellikle 2016 yılından bu yana tüketici enflasyonunda yüksek rakamlar yaşıyor. Türkiye enflasyon ortamında ciddi faiz maliyetlerine katlanmak zorunda kalıyor. 2017 yılından itibaren başlayan yüksek enflasyon trendi yüzde 11’lerden başlayıp bu yılbaşında yüzde 20,35’lere kadar ulaştı. Yine son 3 yıldan bu yana tüketici fiyatlarını yukarı yönlü tetikleyen ortalama gıda enflasyonu da aylarca yüzde 30 seviyelerinin altına gelemedi. Tüketici enflasyonu 2019 Temmuz ayı itibariyle yüzde 16,65, gıda enflasyonu ise bu yıl Temmuz ayı itibariyle yüzde 18,21 seviyesinde seyrediyor.  

Tüketici fiyatlarının (TÜFE) yüksek kalmasında en büyük etkenlerden olan gıda enflasyonundaki artışa yapısal sorunların neden olduğu belirtilirken Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) üzerinde sık sık durduğu tarla/tezgah arasındaki ürün fiyatlarının en az 5 kat olduğuna dair açıklamalar da dikkatlerden kaçmıyor.

Gıda enflasyonu ve ürün fiyatlarını tarımla ilgili görüşleriyle dikkat çeken MuzBir Başkanı Hasan Çatkaya ile konuştuk. Türkiye’nin tarımda kısa, orta ve uzun vadede çözmesi gereken sorunları olduğunu belirten Çatkaya, bugün tarımda en önemli problemlerinden birkaçının ürün depoculuğundaki kayıt dışılık, borsaların yetersizliği ve uygulanan teşvik sistemi olduğunu söyledi.

Tarımsal destekler yerini bulmalı

Yapısal sorunların çözülmeden birçok meselenin havada kalacağını ifade eden Çatkaya, bunca teşvike rağmen istenen üretimin gerçekleştirilemediğini dile getirdi. Tarımsal desteklerin ürün bazında yapılması gereğine vurgu yapan Çatkaya, “En basitinden bir örnek vereyim. Tarımda traktör çalışırsa, iş makinesi çalışırsa iş üretir. Şöyle bir bakın, her ailenin özel arabası traktörden daha fazla çalışıyor. Aldığınız mazot desteğini, kendi özel aracınızda kullanırsanız elbette tarımsal üretim de istenildiği gibi artmayacak” dedi.

Türkiye’de tarım makineleri konusunda da yanlış parkur kurulduğunu bunu traktör, iş makinesi ve römorktan anlaşılabileceğini anlatan Hasan Çatkaya, “Çiftçide 10 römork var, bir tane gübre dağıtım makinesi yok. Römorka teşvik var, makineye yok. Türkiye’de römork üreten 5 bin firma varken, gübre dağıtma makinesi yapan firma sayısı 10’u geçmiyor” diye konuştu. Desteklerin kesinlikle nakit olarak yapılmaması gerektiğini belirten Hasan Çatkaya, çiftçinin neye ihtiyacı varsa onun fiziken karşılanmasının tarımı daha fazla artıracağını ve hatta ürün fiyatlarını da normalleştireceğini belirtti.

muz-2

Fiyatları dengede tutmanın yolu üretim

Tarımda fiyatları etkileyen diğer hususun sebze ve meyve üzerindeki ilaç kalıntıların abartılması olduğuna işaret eden Çatkaya, “Ürün bollaştığı sene sebze ve meyve üzerindeki ilaç kalıntıları gündem yapılıyor. Üretici para kazanacakken ürün bollaştığı zaman bile o yılı boş çekiyor. Türkiye’de üretimi engelleyip fiyatların düşmemesini isteyen lobiler var. Bunu hepimiz biliyoruz” dedi.

Yine tarım ürünlerinde fiyatların düşmemesi için çokça spekülatif ve manipülatif işlerin yapıldığını belirten Çatkaya, soğan ve patateste oynanan oyunun aynı kesimlere hizmet ettiğini kaydetti.

Geçen yıl soğan 5 lira iken birden 50 kuruşa düşmesinin sebeplerinin iyi araştırılması gerektiğini anlatan Hasan Çatkaya, “İhtiyaca göre üretim her zaman fiyatları dengede tutar. Az üretirseniz veya normal ürettiğiniz halde, elinizdeki ürünü spekülasyon için kullanırsanız fiyatlar yukarı gider. Vatandaş da olayı anlayamadığından suçlu aramaya kalkar ve çoğu zaman da suçlu konusunda yanlışa düşer. Şayet yerinde ve yeterince denetimli, kontrollü üretim yapılsa hiç kimse manüpilatif hareketlere başvuramaz” şeklinde konuştu.

Sorunun çözümü kayıt içi depoculukta

Alınan bilgiye göre, stok oyununun en fazla yaşandığı 3 ürün limon, soğan ve patates. Yüksek kâr elde etmek için tarladan çıkarılıp depolara konan ürünler yeterli miktarda piyasaya verilmiyor veya verilemiyor. Birçok ürün yetersiz depo şartlarında çürüyor. Bu olaydan en fazla etkilenen ürün limon. Tarladan 1,5 liraya satın alınan limon, stoklardan peyderpey pazara sürülerek fiyatları 8/10 liraya kadar çıkabiliyor. Türkiye’nin yıllık ihtiyacı olarak bilinen 16 bin ton limon piyasaya tarla fiyatlarının çok üzerinde üreticiyle buluşurken yıllık bazda üretilen 1 milyon ton limonun bir kısmı ihraç ediliyor ancak çoğu depolarda kalıyor. Patates ve soğanda da aynı oyunun oynandığı iddia ediliyor. Limon, soğan ve patatesten daha fazla üretim merkezlerine yakın mağara ve depolarda saklanıyor. Geçen yıl depolara yaklaşık 1 milyon tonun üzerinde limonun girdiği tahmin ediliyor.

Konuyu değerlendiren MuzBir Başkanı Çatkaya, gıda enflasyonunda manipülatif olayları önlemede tek yolun sağlıklı, resmi lisanslı depoculuktan geçtiğini söyledi. Çatkaya, “Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) kayıt içi ürün depoculuğunu yaygınlaştırmalı. Devlet üreticiyi kayıt içi ürün depoculuğu konusunda desteklemeli. Üretici o zaman malını değerine satar. Ürün tüketiciye daha uygun fiyatta yansır. Böylece tüketici enflasyonunu etkileyen gıda fiyatları normal seyrine döner” dedi.

Limon bahçelerinizi söküp muz dikmeyin

Türkiye’nin limon konusunda da bir planlamaya ihtiyaç duyduğunu belirten MuzBir Başkanı Hasan Çatkaya, üreticinin para etmiyor diye limon bahçelerini muz bahçesine çevirmeye çalıştığını hatırlattı. Çatkaya, muzun şu an itibariyle ancak Türkiye’nin ihtiyacını karşıladığını, ancak limonun ihracat imkanının olduğunu ve limon üretiminin aynı şekilde devam ettirilmesi gerektiğini vurguladı. Çatkaya, üreticinin bu kararı vermede limon tedarik zincirinin de etkili olduğunu belirterek, “Limon üreticiden 1,5 liraya alınıyor ve depoya konuyor. Depoya girdikten sonra fiyatların birden anlaşılmaz nedenlerle 3/5 katına çıktığını görüyorsunuz. Soğan ve patateste oynanan oyunların bir benzeri limonda da sahneye konuyor. Manipülatif yaklaşımların sebebi aslında kayıt dışı depoculuk. Dolayısıyla gıdada fiyatları stok oyunları belirliyor ve yükseltiyor. Çeşitli sebeplerle depolardan piyasanın ihtiyacı kadar mal çıkarılamadığından fiyatlar yukarı yönlü hareket ediyor. Buradan kazanan aracılar, kaybeden üretici ve tüketici oluyor” derken fiyatta stok oyunlarını devlet destekli kayıt içi depoculuk ve sağlıklı işleyen borsa sisteminin önleyeceğini kaydetti.

Üretici her konuda uyanık olmalı

Türk üreticisinin her konuda uyanık olması ve üretici-tüketici arasındaki zincire dikkat etmesi gerektiğini belirten Hasan Çatkaya, “Sebze ve meyve üretimi konusunda Türkiye bulunmaz bir ülke. Örtü altı ve planlı sera yapılanmasına ihtiyacı var. Türkiye bir değil 10 ülkenin sebze ve meyve ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilir. Yeterli planlı tarım ve üretim olsun. Tabi bu süreç yukarıda siyasetten başlayıp tarladaki çiftçiye kadar uzanıyor.

Üreticinin sebze ve meyveden emeğinin karşılığını alacak para kazanmadığı halde, fiyatların da yükselmesini istemediğini belirten Hasan Çatkaya, özellikle MuzBir olarak soruna farklı bir çözüm yolu oluşturduklarını söyledi. Çatkaya, “Tarladan verdiğimiz malın tezgahlarda 3-5 katı satıldığını görünce biz de farklı bir metot uygulamaya başladık. Mesela biz 17 bin muz üreticisi olarak topluca karar aldık. Aracılar ürüne beklemediğimiz fiyatlar koyunca biz de üreticiler olarak fiyatları artırıyoruz. Bu yol üreticinin aracılar tarafından ezilmesini önlüyor, hem de piyasaya bir fiyat dengesi getiriyor. Tedarik zincirine zarar vermek istemiyoruz, ancak fiyatların da bu kadar yükselmesini istemiyoruz” dedi.

muz-i

Haller ve aracılar bir düzene girmeli

Türkiye’de tüketilmesi gereken birçok ürünün aracıların manipülatif davranışları sebebiyle yeterince pazara ulaştırılamadığını belirten Çatkaya, bu durumun üreticinin para kazanmasını, zenginleşmesini engellediğini, Türkiye’deki tarımı da engellediğini ileri sürdü. Çok üretip, yurt içi veya yurt dışı çok satıp ülkenin zenginleşmeye, büyümeye ihtiyacı olduğunu belirten Hasan Çatkaya, “Şayet aracılar fiyatları kendi bildikleri artırmaya kalkarlarsa biz de onların tezgaha çıkardıkları fiyata yakın bir fiyattan ürünümüzü satacağız. Bu durum halleri de düzene ve bir sisteme sokacağına inanıyorum” diye konuştu.

MuzBir’in başkanı olarak sağlığa, çocuk gelişimine ve birçok faydayı üzerinde taşıyan muzun daha fazla tüketilmesi için ellerinden gelen her türlü imkanı kullanacaklarını dile getiren Hasan Çatkaya, “Türkiye’de BİM, Şok, Migros, A100 gibi büyük market zincirlerinin yanı sıra ülkedeki diğer bütün marketlerin tezgahına muzu koymak istiyoruz. Türkiye’deki dört veya beş yıldızlı otellere en kaliteli muzumuzu vermek niyetindeyiz. Bugün 500 bin ton muz üretiyorsak bu üretimi daha da yukarılara çekip halkımızın muz yemesini sağlama yolunda adım atacağız. Üretim kapasitemizi sağlamlaştırıp talebe cevap vereceğiz” dedi.

Ürünlerimizde kalite olmazsa olmazımız

Ülkenin öncelikle sebze veya meyve bazında depoculuk sistemini modernleştirmesini ve stok sorununu çözmesi gerektiğini dile getiren MuzBir Başkanı Hasan Çatkaya, “Türkiye’de her ürün merdiven altı üretimden kurtulmalı ve uluslararası standartlara dönmeli. MuzBir olarak MuzKoop için kolları sıvadık. Kooperatifimizi çok yakında harekete geçireceğiz. Devlet tarafından bize sunulan bütün imkanları en faydalı şekilde kullanacağız ve gücümüzün yetmediği yerde devletimizin bizi desteklediğini bilerek tarımda cesurca yatırımlar yapacağız. Daha cevizimiz, fındığımız, zeytinimiz, limonumuz ve üreteceğimiz çok sayıda sebze ve meyvemiz var” diye konuştu.

MuzBir olarak ürünün daha da kalite haline gelmesi için yurtiçi ve yurt dışı araştırmalarını sürdürdüklerini belirten Çatkaya, biz standart gübrenin yanında muzun daha gelişmesi, tatlanması ve dayanıklı olması için takviye olarak nohut, peynir suyu, bal, sütliyen otu, yarasa gübresi gibi birçok yan ürünü kullandıklarını söyledi. Modern örtü altı ve planlı seracılığı çok yakında örnekleriyle hayata geçireceklerini dile getiren Çatkaya, “Gübrenin yanında Çin’de yetişen bir deniz yosunu konusunda çalışıyoruz. Sadece kaliteli muz değil, kaliteli çilek, domates, sebze ve meyve yetiştiriciliğinde de bu yosunu devreye almak istiyoruz. Yosuna köklendirici de deniyor. Bal arısı görevini yapıyor. Ürüne kuvvet veriyor. Ürünlerimizde kalite olmazsa olmazımız” ifadelerini kullandı.

Üretici ve tüketiciyi koruyamazsak tarım işini yürütemeyiz

Tarımda kayıt içi depoculuğun olmazsa olmaz bir kural olduğunu isteyen Hasan Çatkaya, TKDK destekleme verirken eski depoculuk yapanlara hatta yakınlarına depo kurma izninin verilememesini, depoculuğun farklı ellerde büyük küçük marketlere kadar yaygınlaştırılmasının gerektiğini söyledi. Çatkaya, “Maalesef sistem üreticiyi ve tüketiciyi korumayan sistem üzerinde çalışıyor. Üreticiyi ve tüketiciyi korumayamazsak tarımdan bahsedemeyiz. Şayet modern depoculuk çoğalırsa, yaygınlaştırılırsa fiyatlar dengelenecek. Depocuda, marketçide depo olduğunda stokçulukla fiyat artıranlar bu eylemlerini gerçekleştiremeyecek. Üretici malı değerinden satarken kimse limonu 10 liradan, soğanı 8 liradan satamayacak. Böylece gıda fiyatları da otomatik olarak aşağı gelecek. Yani enflasyonun düşürülmesinde kayıt içi depoculuğun büyük önemi var” dedi.


ABONE OL