Dolar $
34.08
%-0.01 -0
Euro €
37.73
%0.13 0.04
Sterlin £
45.02
%0.14 0.06
Çeyrek Altın
4481.93
%0.01 0.65
SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 08 Mart 2021 02:13

SRİ LANKA'DAKİ GÖK SARAY SİGİRYA

Dünyada bazen öyle mekanlar vardır ki, sizi tam bir masallar diyarına götürür. İşte öyle bir yerdir Sigirya.

Sri Lanka'daki Gök Saray Sigirya

Deniz DİKMEN

Sigirya, Hindistan’ın 30 km güneyinde bulunan çayları ile meşhur, eski ismi Seylan olan bugünkü ismiyle Sri Lanka adındaki ada ülkesinde. Adanın tam kalbinde Dambulla kentin yakınlarında tropikal ormanların ortasında inanılmaz büyüklükteki 200 metre yükseklikteki bir monolit kayanın tepesine yapılmış bir kale sarayıdır. Düşünün bir ovanın ortasında 200 metre yükseklikte koskocaman bir kaya ve içinde mağaralarda tapınaklar ve tepesinde muazzam yapılmış bir saray.

sigiria-1

Kraliyetin gücü arslan

Adı, Singapur gibi aynı kökenden gelip “Arslan Saray” anlamına gelir ve arslan figürü kraliyetin gücünü ve egemenliğini sembolize eder. Bu kocaman kayada kocaman arslan pençeleri çok haşmetli. Aslında burası kale olarak yapılmış.

Sabah otelimizden yola çıkarak Sri Lanka’nın o güzel yem yeşil ormanlarının içinden Sigirya’ya gidiyoruz. Bu tarihi kale tarz olarak dünyada tek ve tarihi milattan önce üçüncü yüzyıla dayanıyor. O dönemde bu kayanın üstünde ilk olarak keşişler yaşamış.

Milattan sonra 477 yılında ise birinci Kashyapa adındaki kral siyasi kaygılar taht kavgası nedeniyle, aile bireylerinden korkup buralara kaçmış, bu kale sarayı inşa edip 477 – 495 yılları arasında, 500 kadar cariyesi ve askerleri ile birlikte burada yaşayıp ülkesini yönetmiş.

Çevresinde su kanalları var

Kale çevresi komple su kanalları ile çevrili büyük bir kompleks olarak inşa edilmiş. Aslında bir kanalizasyon sistemi de yapılış. Hem yağmur sularının deşarjı hem de düşmanların kaleye ulaşımlarını engellemek için yapılmış su kanalları var. Alt ve üst saray bölgesi, su kanalları, kraliyet bahçeleri, sarnıçları, çeşmeleri ve havuzları ile çok katmanlı bir yapı. Sarayın yapısı, su yolları ve kayalar aynı zamanda sarayın çok karmaşık bir savunma sistemini ihtiva ediyor. Örneğin kayaların arasından yukarı doğru tırmanan yollar ve merdivenler o kadar dardır ki, iki kişiden fazla insan yan yana yürüyemez. Böylece düşman ordusunun kaleyi fethetmesi neredeyse imkânsız kılınmış.

Araçtan indiğimiz yerde dev kaya saray bütün haşmetiyle önümüzde duruyor ve sarayın giriş kısmı kraliyetin peş peşe sıralanan simetrik su bahçeleri ve çeşmeleri ile başlıyor. Sigirya’nın en tepesine ulaşabilmek için kayanın merdivenlerinden 1200 kadar basamak tırmanmamız gerekiyor. Bu ara hafiften yağmur yağmaya başlıyor, hava sıcak ve nemli ve ıslak antik kaya merdivenlerden yavaş yavaş yukarıya doğru tırmanmak bizi biraz zorluyor. Sarayın bu büyüleyici bahçeleri üç tipten oluşuyor. Su bahçeleri, teras bahçeleri ve kaya bahçeleri.

Bu olağanüstü güzellikteki su bahçelerinden süzülüp, yağmurun altında köprülerden geçip kayanın üst katmanlarına doğru tırmanırken burada yaşayan maymunlar ise bize eşlik ediyorlar. Sarayın muhafızları gibiler sanki. Çıkışımız esnasında ise etraftaki muhteşem doğal manzaraları izliyoruz.

sigiria-4

Aynalı duvar

Sigirya kayasının 100 metre kadar üst katmanında “Mirror Wall” diye adlandırılan “aynalı duvar”a varıyoruz. Buradaki kayanın granit bir duvarını öyle parlatmışlar ki, rivayete göre kral bu duvarın yanından geçerken bu parlatılmış zeminde aynaya bakar gibi kendini görebiliyormuş. Kayaların bazı ilerleyen bölümlerinde ise eski dönemlerden kalmış fresklerde gök perilerin ve Apsara dansçıların çiçek suladıkları görüntülü kaya resimleri var. Yukarıya doğru tırmandıkça ise merdivenlerde artık tel örgüler bizim aşağıya düşmemizi engellemek bizi çevreliyor.

Nihayet sarayın en üst bölümüne varıyoruz ve şahane bir sürpriz bizi bekliyor bizi. Sigirya’nın ismine ve ikonik yapısına layık sarayın girişi. Çok etkileyici bir biçimde iki dev, (neredeyse boyumuzca) arslan pençesi karşımızda çıkıyor. Bu muazzam görüntüde eski dönemde kralın ve saray halkının bu kapılardan geçişini kolaylıkla hayal edebiliyorsunuz. Bu kocaman kayayı uzaktan arslana benzetenler de var. 

Kralın özel mekânı

sigiria-2

Pençelerin arasından artık kayanın ve dolayısı ile sarayın en üst katına çıkıyoruz. Burası kralın en özel mekânı. Kayanın tepesinde açık hava muhteşem bir havuz, sarnıçlar ve manzara bizi bekliyor. Buradan kayanın çevresi ve bütün vadi 360 derece izlenebiliyor.

İnsan bu nasıl bir enerjidir diye düşünmeden edemiyor.

Bir hayal gibi bu olağanüstü saray bahçelerinden maymunların eşliğinde buralara kadar çıktık ve nefes kesen bu manzarayı zihnimize kazımaya çalışıyoruz. Bu güzelliği o dönemlerde nasıl düşünmüşler, nasıl bu yapıları inşa etmişler? Anlamak zor oluyor. 

Sigirya kralı Kashyapa’dan sonra ise unutulmaya yüz tutmuş ve hatta uzun bir süre ağaçlarla kaplanmış bu koca saray.

Yirminci yüzyılda ise Sigirya tekrar dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış ve arkeolojik kazılar başlayıp saray tekrar gün yüzüne çıkarılmış. Arkeologlar bugün saray girişinde bizim sadece arslanın peçelerini görebildiğimiz yerde ise komple dev bir arslan figürünün bulunduğunu söylüyorlar.

Unesco Dünya Mirası listesinde

1982 senesinde ise bu olağanüstü kaya saray Unesco Dünya Mirası listesine alınmıştır. 

Muhtemelen meşhur “Lion King” animasyon filminde Sigirya’dan esinlenmiş olabilir.

Bir gün Sigiryayı görmeye gidecek olursanız en az yarım gün ayırmanız gerekir lakin sadece kayanın tepesine çıkmak performansınıza göre 1.5 saat ile 3 saat arasında bir vakit alır. Tüm mekânın hakkını vermek ve buranın masalsı ruhunu hissetmek ve keyfine varmak için ise bolca vakit ayırmanızı tavsiye ederim. Fotoğraf çekmek isteyenler için ise bu bölge cennet sayılır.

Sri Lanka adası bir bütün olarak çok hoş bir ada. Bugün bu bölgeyi size anlatmaya çalıştım.  İnşallah adanın diğer güzelliklerini başka yazılarımda anlatma fırsatı bulurum. 

sigiria-3