SON DAKİKA
Tarım ve hayvancılık Cuma 26 Nisan 2019 11:07

SOKAK SÜTÜ REVAÇTA

Ulusal Süt Konseyi Başkan Vekili Muhittin Özder: "Sanayide üretilen sütlerin aleyhine yürütülen bunların 'sağlıksız', 'zararlı' hatta 'kanser' olduğu yönünde kampanya var. Sütün kanser yaptığı, pastörize edilen sütün yapısının bozulduğu gibi söylemler çok tehlikeli. Yıllarca 'kolestrol var et, yumurta yemeyin' dediler, o ülkelere baktığınız zaman bizim tüketimimizin 10 misli et tüketiyor. Süt de aynı şekilde. En sağlıksız süt sokak sütüdür, azalması gerekirken bu propagandalardan dolayı arttı. Sokak sütçüsü bu savaşı kazanıyor"

Sokak sütü revaçta

Ulusal Süt Konseyi Başkan Vekili Muhittin Özder, sanayide işlenen sütlerle ilgili yürütülen kara propaganda nedeniyle üretilen sütün sanayiye aktarılma oranının düştüğünü, sokak sütü tüketiminin arttığını söyledi.

Özder, Türkiye'nin süt üretiminde dünyada 9. sırada yer almasına rağmen üretilen sütlerin sanayiye aktarılmasında 17. sırada bulunduğunu belirtti.

Gelişmiş ülkelerde üretilen sütten sanayiye giden oran artarken Türkiye'de ise son yıllarda bu oranın azaldığına dikkati çeken Özder, Türkiye'de yılda üretilen 22,1 milyon ton sütün yüzde 48'inin sanayiye gittiğini, bu oranın 5-6 sene önce yüzde 55'lerde olduğunu aktardı.

Özder, sağlık, sektörün sürdürülebilirliği ve üretilen sütün sağlıklı bir şekilde başka bölgelere ulaştırılabilmesinde sanayide işlenen sütün tercih edildiğini ifade ederek, "Ülkemizde bu durum son yıllarda tersine gidiyor. Bir kaç nedeni var. Bir tanesi, özellikle sanayide üretilen sütlerin aleyhine yürütülen bunların 'sağlıksız', 'zararlı' hatta 'kanser' olduğu yönünde kampanya var. Her sektörde olduğu gibi burada hata yapanlar vardır ama sütün kanser yaptığı, pastörize edilen sütün yapısının bozulduğu gibi söylemler şeyler çok tehlikeli." ifadelerini kullandı.

"Savaşı sokak sütçüsü kazanıyor"

Dünyada artık en önemli gücün beyin olduğunu dile getiren Özder, şöyle devam etti:

"Düşmanlarımızın yapmak istediğinin bu yolla yapıldığını görüyoruz. Sağlıklı nesiller yetiştirmemiz lazım. Hayvansal protein de bu açıdan son derece önemli. Sağlıklı nesilleri, daha zeki ve gelişmiş insanlardan oluşan toplumları engellemek amacıyla diğer ülkelerin bu yaptığı gizli bir soğuk savaş uzantısı. Yıllarca 'kolestrol var et, yumurta yemeyin' dediler, o ülkelere baktığınız zaman bizim tüketimimizin 10 misli et tüketiyor. Süt de aynı şekilde. Bazen de maalesef önünde 'profesör' yazanlar buna alet oluyorlar. Maalesef son yıllarda bu etkili oldu. Bunu nereden görüyoruz, sokak sütü arttı. En sağlıksız süt sokak sütüdür, azalması gerekirken bu propagandalardan dolayın arttı. Sokak sütçüsü bu savaşı kazanıyor."

Özder, Türkiye'de toplam kişi başı süt tüketiminde bir artış görünse de bu artışın sağlıklı süt artışı olmadığını ifade ederek, "Sokak sütü denetimsizdir, sanayiye giden süt çok daha iyi denetleniyor. Antibiyotikli sütü sanayici almaz. Çünkü o sütten peynir, yoğurt olmaz. Sütler çiftlikten çıkarken de işletmeye girerken de denetleniyor." ifadelerini kullandı.

Özder, sütün nakliye maliyetinin birim kilo başına göre fazla olması nedeniyle uzak yerlere taşınmasının problem olduğunu, dolayısıyla yakın coğrafyaya satma şansının daha fazla olduğunu belirterek, Türkiye'nin İran dışındaki komşu ülkelerin süt alıcısı olduğuna dikkati çekti.

Afrika'nın tamamı ile İtalya, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Balkan ülkeleri gibi Avrupa'daki ülkelerin de süt açığı bulunduğunu kaydeden Özder, "Sanayiye giden sütün az olması ihracatı olumsuz etkiliyor. Biz burada hala sütümüzü değerinde satamıyoruz. Değerlendiremediğimiz için üreticilerimiz para kazanamıyor. Yavaş yavaş işi bırakıyorlar. Hele hele küçük işletmeler vazgeçerse işe dönmezler. Şu anda biz Kuzey Afrika'da Tunus, Cezayir ile bir miktar Orta Doğu'ya satıyoruz. Sanayiye giden süt artarsa ihracat artar. Potansiyelimiz çok fazla. Sadece sanayiye gitmesi değil elbette, onunla birlikte yapılacak şeyler var, ihracat teşviki gibi. İhracatın 3 kat artma potansiyeli var."