Dolar $
33.58
%0.01 0
Euro €
36.71
%0.01 0
Sterlin £
42.92
%-0 -0
Çeyrek Altın
4291.65
%0.16 6.81
SON DAKİKA
Turizm Pazar 11 Ağustos 2024 02:13

SİDİ BOU SAİD'İN MAVİ KAPILARI

Çok heyecanlıyız çünkü bir ülkeyi kendimizce gezmek ve keşfetmek her zaman çok keyifli oluyor. Biz de ilk 1-2 gün Tunus'un başkentini gezdikten sonra çok merak ettiğimiz ve mavi kapıları ve pencereleri ile ünlenmiş Tunus'un çok keyifli bir sahil banliyösü olan Sidi Bou Said'e gitmeye karar verdik

Sidi Bou Said'in mavi kapıları

Deniz DİKMEN

Bu hafta Tunus’un güzel kasabası Sidi Bou Said’e gidelim mi?

Kuzey Afrika, diğer Afrika bölgelerinden hep çok farklı olmuştur çünkü Kuzey Afrika aslında hem Afrika hem Avrupa hem de Akdeniz demek.

Bir yandan bu bölge elbette Afrika kıtasının coğrafyasından, insanlarından ve komşu ülkelerinden etkileniyor. Ama diğer yandan birçok Avrupalı, Orta Doğulu ve Afrika ülkesi ile Akdeniz havzasını paylaşıyor. Sonunda Avrupa’ya olan coğrafi yakınlığı nedeniyle her zaman Avrupa kültüründen de çok etkilenmiş bir ülkenin şehri Tunis. Ülkemizde Tunis şehrine de Tunus denmekte. 

sidi-5

Tunus Cumhuriyetinin Batı yakasındaki komşusu Cezayir, doğu cephesinde ise Libya'dır. Ülkenin kuzeyinden Akdeniz’de Sicilya Boğazı geçer ve Tunus Avrupa kıyılarına sadece 140 kilometre uzaklıktadır. Ülkenin dağları Akdeniz’e parallel olarak yer alır ve ülkede bir seri tuz gölü bulunur. Tunus’un güney kısmının önemli bir bölümünü Büyük Sahra Çölü kaplar.

Tunus aslında Fenikeliler ile ünlenmiş bir ülkedir fakat zaman içinde Kartaca Krallığı, Roma İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, İspanyol ve Fransız egemenliği altında yönetilmiştir.

1886 yılında Tunus Fransız sömürgesi haline gelmiş ve 70 yıl sonra 1956 yılında ise, ülke bağımsızlığına kavuşmuştur. Tunus topraklarında toplamda yaklaşık on iki milyon insan yaşıyor. En büyük kentleri (Tunis)Tunus, Safakes ve Soussa’dır. Ülke nüfusunun neredeyse tamamı Müslümandır. Biz de İstanbul'dan başkent Tunus’a uçuyoruz. Uçuşumuz yaklaşık üç saat sürüyor. Amacımız bir hafta kadar kiraladığımız kendi aracımız ile ülkenin kuzey bölgesini gezmek. Rotamızda başkent Tunus, Hammamet, Sousse, Kayrouan, Kartaca, Sidi Bou Said ve Matmata yer alıyor.

Çok heyecanlıyız çünkü bir ülkeyi kendimizce gezmek ve keşfetmek her zaman çok keyifli oluyor. Biz de ilk 1-2 gün Tunus’un başkentini gezdikten sonra çok merak ettiğimiz ve mavi kapıları ve pencereleri ile ünlenmiş Tunus’un çok keyifli bir sahil banliyösü olan Sidi Bou Said’e gitmeye karar veriyoruz. Sabah Tunus’taki Café de Paris'te kahvaltımızı yaptıktan sonra yola çıkıyoruz. Sidi Bou Said zaten Tunus’a çok yakın ve sadece yirmi kilometre uzaklıkta beş bin kişilik minik bir kasaba ve günübirlik bir gezi için çok elverişli.

sidi-6

Hava tam gezmelik

Mevsim henüz bahar olduğundan hava güneşli ama aşırı sıcak değil, tam gezmelik. Sidi Bou Said Endülüs tarzı bembeyaz evleri ve mavi kapıları ve pencereleri ile son derece pitoresk minik bir kasaba ve bir tepeden Tunus Körfezi’ne bakıyor. Kapı süslemeleri, mavi ferforjeleri, arnavutkaldırımı taşları, kendine özgü şehir mobilyaları ve fuşya rengindeki begonvilleri, palmiyeleri ve renkli çiçekleri kasabaya ayrı bir güzellik katıyor. Sidi Bou Said’in girişine aracımızı park ediyoruz. Bu güzel kasabanın bembeyaz sokaklarına dalıyoruz. Kasaba 1207 yılında kurulmuş ve ismini o dönem buraya yerleşen Sufi Öğretmeni Ebu Said el Baji' den almış. Günümüzde kendisinin mezarı da bu kasabada bulunuyor.

18'inci yüzyıldan sonra ise, bu güzel kasabayı zengin Tunus’lu aileler keşfediyorlar ve yazlık evlerini inşa etmeye başlıyorlar.

1920 yılında kasabada ikamet eden Fransız Ressam Baron Rodolphe d’Erlanger kendi konağını mavi ve beyaz renge boyamaya başlayınca bölge halkı da onu takip ederek evlerini aynı şekilde mavi ve beyaz renklere boyamaya başlamış. İnanılmaz hoş bir görüntü ortaya çıkmış. Kasaba zaman içinde yerel ve yabancı sanatçılar için hem ilham kaynağı hem de bir dinlenme mekânı haline gelmiş. Küçük konaklar, butik dükkanlar, kafeler, restoranlar ve tatlı sanat galerileri bu güzel kasabanın sokaklarını süslemiş.

Sokaklar gerçekten çok ilginç ve güzel. Pencere ve kapı detayları çok hoş. Sadece mavi değil ara sıra türkuaz ve sarı renkte de kapılara denk geliyoruz. Her yer tertemiz. Dükkanların önünde satılan rengarenk yerel seramik tabaklar, saksılar ve diğer seramik ürünler, halılar, kilimler, şallar, şapkalar, baharatlar ve kıyafetler bu beyaz ve mavi şehire ayrı bir renk katıyor. Geleneksel çarşıyı geziyoruz. Bazı ara sokaklardan aşağıda masmavi deniz gözüküyor ve sürpriz güneş ışıklarıyla harika manzaralar ortaya çıkıyor. 

Çarşı pazarı gezerken Café des Delices’ e denk geliyoruz. Burası Sidi Bou Said’in en güzel ve popüler kafelerinden bir tanesi. Çünkü bir tepede bulunuyor ve muhteşem bir manzaraya sahip. Mavi şemsiyelerin altında hemen bir sedirin üstünde yerimizi alıyoruz. Aşağıdaki küçük limanı ve kumsalı buradan görebiliyoruz. Muhteşem Akdeniz manzarasına karşı büyük bir keyif ile Tunus Çayımızı yudumluyoruz. 

sidi-1

Geçmişe yolculuk gibi

Kentin merkezinde bulunan diğer meşhur kafe ise Café de Nattes. Burası da sanatçıların uğrak yeri, çok ikonik ve Mağribi tarzında tasarlanmış çok keyifli bir mekân. Bu şirin kasabanın sokaklarını karış karış dolaşıyoruz. Dükkanları geziyoruz ve hediyeliklerimizi almaya çalışıyoruz. Seramikler, süs eşyaları, el işi tekstil ürünleri, hepsi rengarenk. Her şey o kadar güzel ki, seçim yapmak çok zor ama, birkaç parça hem hatıra olarak hem ailelerimize hediyelik olarak alıyoruz. Her geçtiğimiz sokakta keşfedilecek o kadar çok şey var ki. Kapılarda El Fatima elini ve farklı tokmak çeşitlerini göreceksiniz. Bazı evlerin kapısında üç ayrı tokmak bulunuyor. Biri beyler, biri hanımlar ve alt kısımdaki ise çocuklar için. Tokmaktan gelen sese göre ev sahibi kapıdaki misafiri daha bilinçli karşılayabiliyormuş. Kapıların ve pencerelerin üstünde gördüğümüz süslemeler de çok zarif. Bütün kasaba bir bütün olarak çok güzel korunmuş ve burada yürüdüğünüzde kendinizi adeta geçmişte yolculuk yapıyormuş gibi hissediyorsunuz.

Kasabayı keşfederken Dar El Annabi Müzesi’ni de ziyaret edip tipik geleneksel bir Sidi Bou Said evinin iç yapısını ve dekorasyonunu görebilirsiniz. Sidi Bou Said’den aşağıya denize doğru indiğinizde ise yol üstü harika restoranlara denk gelip yerel Tunus lezzetlerini tadabilirsiniz.  Yaz döneminde ise kumsaldan masmavi denize girip serinleyebilirsiniz. Eğer ayrıca antik kentlere de merakınız varsa Sidi Bou Said’e sadece üç kilometre uzaklıktaki Kartaca Harabelerini görme şansınız da olabilir. 

sidi-4

Bir zamanlar Fenikelilerin hüküm sürdüğü bu topraklardaki bazı kültürel kalıntıları bu ören yerinde görebilirsiniz. Kartaca antik kent milattan önce dokuzuncu yüzyıla ait ve aslında Fenikelilerin Akdeniz’de yaptıkları ticaretin bir sembolü gibi.

Milattan önce 146 yılında Romalılar tarafından Kartaca önce yerle bir edilip daha sonra kendi sistemlerine uygun bir şekilde yeniden inşa ediliyor. Sizin ziyaretçi olarak göreceğiniz kalıntılar farklı dönemlere ait örneğin tapınak binaları, bir antik tiyatro, umuma açık hamamlar, sarnıçlar ve tarihi idari binalar.  Antik Kartaca 1979 yılından bu yana bir UNESCO Dünya Mirası olarak kabul ediliyor. Sidi Bou Said kasabası ise özgün yapısı nedeniyle 2024 senesinde UNESCO Dünya Mirası geçici listesine kabul edildi.

sidi-2

Sidi Bou Said’i ve Tunus’u çok seveceksiniz.

Bu yazımda size Tunus'a yakın Sidi Bou Said kasabasını anlattım ancak önümüzdeki günlerde Tunus gezimizin devamını da gezdiğimiz diğer yerleri ve gördüklerimizi severek anlatmak isterim. Tunus’ un başkentine olur da yolunuz düşerse mutlaka Sidi Bou Said ve Kartaca Antik Kenti’ni ziyarete gitmenizi ve o masmavi Akdeniz’e karşı bu güzel kasabanın tepesinde oturup bir keyif çayı ya da kahve içmenizi tavsiye ederim. Sidi Bou Said’i ve Tunus’u çok seveceksiniz.

sidi-3