SERMAYE ORTAKLIĞI SANAYİYİ DÜZE ÇIKARIR
Sermaye ortaklığının ekonomiler için önemli bir yeri olduğunu belirten Aslandağ Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Aslandağ, bankaların sanayi şirketlerine ortaklık yapması durumunda finans darlığı ve krizlere karşı şirketlerin dayanıklı hale geleceğini, diğer yandan sermaye ortaklığının aile şirketlerinin devamlılığı açısından önemli bir destek niteliği taşıdığını ve böylece sanayinin düze çıkacağını söyledi. Aslandağ, "Bankalar, topladıkları mevduatın belli kısmıyla sanayi şirketlerine sermaye ortalığı yapabilir. Oluşacak kâr anlaşmaya göre dağıtılır. Zarar ise hisse oranına göre paylaştırılabilir" dedi.
Sedat YILMAZ
Sanayi denilince, gazeteci olarak bakma ve bilgilenme gereği duyduğumuz yer İstanbul Sanayi Odası. Özellikle her yıl Sanayi500 listeleriyle kamuoyuna taşıdıkları Türkiye’nin en büyük 1000 sanayi kuruluşundan sanayimizin nereye gittiğini görmek mümkün.
Sanayimiz her türlü krize karşı göğsünü siper edebiliyor. Nispeten dayanıklı. Ancak bilhassa şiddeti yüksek küresel ve bölgesel krizlerde darbe almıyor diyemeyiz. Bunun yanında ülkeye ait ekonomideki dalgalanmalar da sanayiye ciddi sekte vuruyor.
Türk sanayinin en başta sorunu finans darlığı ve finansa erişiminde büyük sıkıntılar çekmesi. Finansman maliyetlerinin sürekli artması sanayici firmaları zor durumda bırakıyor. Özellikle merkez bankalarının sıkılaştırıcı politikaları en fazla sanayiciyi etkiliyor. Şimdi bir genişleme furyasından bahsediliyor ancak henüz etkilerini görebilmiş değiliz.
Türk sanayinin ikinci sorunu pazar çeşitliliği konusunda sürekli önüne engeller çıkması. Sanayimiz jeopolitik risklere karşı savunmasız. Firmalarımız herhangi siyasi ve ekonomik dalgalanmalardan çabuk etkileniyor. Çünkü dış pazarlarda istedikleri etkinliği sağlayamıyorlar.
Sanayide tahsilat büyük açmaz
Tahsilat konusunda büyük sıkıntılar yaşayan Türk sanayi şirketleri yüksek finansman girdileri sebebiyle bankalarla boğuşuyor.
Finansman darlığı Ar-Ge harcamalarını minimize ederken firmalarımız teknoloji ve dijitalleşme gibi günün nimetlerinden de gerektiği şekilde istifade edemiyor. Finansal darlık şirketlerimizin rekabet gücünü de etkiliyor ve özellikle yurt dışı rekabette zayıf kalıyorlar.
Diğer taraftan kamu tarafından verilen teşvikler dahi imalat sanayini yatırıma yönlendiremiyor. İnsanlar işini büyütmek, yeni yatırımlar yapmaktan çekiniyor. İmalat sanayinde bariz bir iştahsızlık gözleniyor.
Diğer yandan finansman darlığı bilgi, beceri dediğimiz know howu bir sonraki kuşaklara artıramaması ve bilhassa aile şirketlerinin birinci kuşakta kalması Türk sanayinin diğer önemli meseleleri arasında sıralanıyor.
Müşareke sanayinin finansmanına bire bir
Sanayinin, üretim ve yatırım için elbette finans gerekli. Geleneğimizde, İslam kültüründe şirketleşme ile ilgili oldukça fazla konu yer alır. Mesela mudarebe anlaşmasında bir taraftan sermaye, diğer taraftan emek konulurken, özellikle sanayide bankalar ile sanayici arasında yapılması uygun görülen müşarekede taraflar işe hem emek hem sermayeleriyle ortak olurlar. Müşarekede ortaklığa katılanlardan bir veya birkaçının işi yapmasıyla ortaklardan her biri, işin yapılmasına katılmayanlar da dahil, kâra önceden üzerinde anlaştıkları oranda hak kazanırlar. Yani sermayeler eşit olduğu halde kâr payları farklı olabilir veya tersine, sermayeler farklı olduğu halde kâr payları eşit olabilir. Kârın belirlenmesinde tarafların rızaları tabii ki ilk esas.
Müşareke uzun bir mevzu. Ancak sanayinin ve ticaretin finansmanında kullanıldığını hemen belirtelim. Teçhizat ve makine sağlanmasında müşareke yöntemi bugün başarıyla uygulanabiliyor. Müşareke de, proje devam ettiği süre içerisinde banka ve müşterinin ortaklığı sürüyorsa sürekli adını alır. Bankanın ortaklık payı, zamanla hisselerinin belirlenmiş vadelerde müşteri tarafından satın alınması ve proje bittiğinde tamamen müşterinin mülkiyetine de geçebiliyor. Buna da azalan müşareke deniyor.
Bankalar ile sanayiciler ortak olmalı
Kapı ve mutfak mobilyacılığında Artella ve Tresette markalarıyla ihracatta ve iç piyasada dikkat çeken Aslandağ Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Aslandağ ile bir araya geldik. Bir sanayici olarak sanayinin durumu ve bugünkü meseleleri çözme konusunda görüşlerine müracaat ettik.
Gerek üretim, yatırım ve gerekse ihracat desteğinin sanayi tarafından kullanıldığını ve bundan memnun olduklarını belirten Cemal Aslandağ, süreklilik açısından sanayinin finans darlığından kurtarılmasının gerekliliğine işaret etti. Aslandağ, Türk şirketlerinin kurumsallaşma sorununun da büyük safhalarda olduğunu belirtti. Batı’da köklü şirketlerin 100 ve 200 yıllık geçmişten gelen gelenekleriyle rahatlıkla ayakta durabildiklerini, Türkiye’de ise köklü olarak adlandırdığımız aile şirketlerinin genellikle ikinci kuşağa geçmeden kapandığını söyledi.
Türkiye’de bankaların şirketlerin kötü zamanında, kara gününde değil normal zamanda da desteklerini sürdürmesi gerektiğini belirten Aslandağ, “Zaten bankaların kuruluş amaçları da budur. Ekonomiye, sanayiye destek olmak zorundalar. Bankaların sanayiye olan desteği şirketlerin kurumsallaşmasını da sağlayacak. Şirketlerimiz böylece daha uzun ömürlü olabilecek” dedi.
Bankaların, sanayi şirketlerine ortak olması yolunda devletin adım atmasını dört gözle beklediğini belirten Cemal Aslandağ, “Bir firmaya bir banka ortak olarak girdiğinde, o şirkete ciddiyet gelir. Firma mecburen kurumsallaşır. Firmanın altyapısı sağlamlaşır, bilançoları düzelir. Banka sanayicinin sermaye ortaklığının sanayiye çok şey katacağını, markaların, firmaların, şirketlerin geleceğe rahat yürüyeceğini söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.
Sermaye ortaklığı birçok sorunu halleder
Türkiye’de aile şirketlerinin, finans darlığı sebebiyle kurumsallaşamadığını bu yüzden ömürlerinin kısa olduğunun altını çizen Aslandağ, “Mesela bankalar ile sanayici arasında yapılacak sermaye ortaklığı sanayide sürekli bahsedilen sorunları bir anda ortadan kaldırabilir. Banka ve sanayici sermaye bazında ortak olabilir. Bu bizim geleneğimizde de var. Adına önceleri müşareke deniyordu. Buna yönelik ilgili makamlara teklifte bile bulunuldu. Ancak şu ana kadar henüz bir gelişme olmadı. Sermaye ortaklığıyla kâr anlaşmaya göre, zarar da sermayedeki hisseye göre dağıtılıyor. Kimse de mağdur olmuyor” bilgisini verdi.
Söz konusu ortaklıkla Türkiye’de uzun ömürlü olmayan aile şirketlerinin de büyük fayda sağlayacağını anlatan Cemal Aslandağ, “Türkiye’de en büyük sorunlardan biri şirketlerin kurumsallaşamaması. Tabii bunun çeşitli sebepleri var. Öncelik sorun ise finanssızlık. Ülkemizde aile şirketlerinin yüzde 13’ü ikinci kuşağa geçebiliyor. Diğerleri faaliyetlerini sonlandırıyor. Ortalama ömür ise 20/25 seneyi geçmiyor. Türkiye’de 60/70 yıllık bir şirket bile genç sayılıyor. Ancak bu genç şirketler dünyada karşılarında asırlık donanımlı uluslararası şirketlerle rekabet etmek zorunda. Bankaların şirketlere ortaklığı gündeme gelirse bu sorun da ortadan kalkabilir, Türk şirketleri nesiller boyu hayatiyetini sürdürebilir” diye konuştu.
Sektörün en büyük sorunu kayıt dışılık
Sektör olarak en büyük sorunun kayıt dışılık olduğunu belirten Cemal Aslandağ, söz konusu olaya yüksek KDV’nin sebep olduğunu gözlemlediklerini söyledi. Özellikle Türkiye’de kayıt dışı ortalamasının yüzde 25/30’larda olduğu halde mobilyacılık sektöründe bunun yüzde 50’leri geçtiğini belirten Cemal Aslandağ, “Bugün herkese gerekli mobilyada yüzde 18’lik oran büyük rakam olarak karşımıza çıkıyor. Sektörde binlerce atölye, işletme ve firma var. Önemli derecede istihdam çektiği halde sektörde sigortasız çalışan çok sayıda insanı görebilirsiniz” dedi.
Konuyla ilgili sektör temsilcileri olarak gerekli yerlere, sanayi odalarına raporlar verildiğini hatırlatan Cemal Aslandağ, “Mobilya sektöründe KDV’ler, vergiler düşse mesela KDV yüzde 8’e sabitlense sektörde kayıt dışılık birden düşer. Herkes resmiyete geçmek ister. Çünkü sektörde kayıt dışılık mücbir sebeplerden dolayı ortaya çıkıyor. Kısa süreli kampanyalar da derde çare olmuyor. Düşük KDV kalıcı olmalı ki sektör de önünü görebilsin” ifadelerini kullandı.
Aslında kayıt dışılığı doğuran yüksek vergilerin devletin vergi gelirlerini aşağı çektiğine vurgu yapan Cemal Aslandağ, sektör analiz raporlarına baktıklarında durumun rahatlıkla görülebildiğini söyledi. Aslandağ ayrıca kısa vadeli kampanyaların istatistiki verilere tam anlamıyla yansımadığını, düşük vergi sisteminin uzun vadedeki uygulamalarına bakılıp yeni bir projeksiyon etrafında birleşilmesi gerektiğinin altını çizdi. Aslandağ konunun otomotiv ve beyaz eşyada da düşünülmesi gerektiğine işaret etti.
Amerikan pazarı büyük fırsatlar sunuyor
Sanayideki tüm olumsuzluklara rağmen Türk şirketlerinin yurt dışında önemli başarılar kazandığını belirten Cemal Aslandağ, ABD pazarında Çin mallarına karşı verdikleri mücadeleyi anlattı. Kısa zaman önce San Francisco’da ABD’li ortakla Amerika’ya önemli bir yatırım gerçekleştirdiklerini belirten Cemal Aslandağ, ABD pazarının değerlendirilmesi gereken büyük fırsatlar sunduğunu söyledi. Söz konusu fırsatları yerinde görme fırsatı yakaladıklarını ifade eden Cemal Aslandağ, ABD/Çin gerginliğinin özellikle Türk yatırımcılarının önünü açabileceğini kaydetti.
Aslandağ Grubu olarak ABD ile ilişkileri artırdıklarını belirten Cemal Aslandağ, “Bugün ABD, Çin’den her sektörde mal alımını azaltıyor. Ancak Türkiye gibi ülkelere ilgi duymaya başladılar. Türk mallarına talep giderek artıyor. Bunu kendi sektörümüzden gözlemliyoruz. Hatta ABD’li ortağımızla orada işimizi büyütürken Türkiye’de de artı yatırımlar düşünüyoruz. ABD’deki sağlıklı iş ortamı bizim işlerimizin daha da büyümesini sağlıyor. Tahsilat düşünmüyorsunuz. Talebe ve verilen zamana göre ürününüzü verdiğinizde baş üstünde tutuluyorsunuz” diye konuştu.
Türkiye mobilyada üretim üssü olabilir
Mobilyanın cari fazla veren, kurtarıcı bir sektör olduğunu belirten Cemal Aslandağ, Türkiye’nin bölgesinde bir üretim üssü olabileceğini söyledi. Türkiye’nin elde ettiği tecrübe, bilgi birikimi ve altyapısıyla mobilyacılıkta önemli bir yere geldiğini dile getiren Aslandağ, “Gözlerimizle gördük. Türkiye olarak ABD’nin Çin’den alacağı malları rahatlıkla karşılayabiliyoruz. Lojistik konusunda da bir sıkıntı yok. Eskisi gibi pahalı da değil. Navlun konusu da öyle. İngiltere, Almanya’ya 4-5 günde ulaşıyorsunuz, buraya da 15-20 günde malınızı indirebiliyorsunuz. Dolayısıyla Türkiye bölgesinde ve dünyada önemli bir üretim üssü olmaya namzet. Kamu özel bu fırsatı değerlendirip dünyaya açılmalı, diyorum. Zira kaliteli ve zamanında teslim ettiğimiz sürece markalarımızla dünyaya satacak oldukça fazla malımız var” ifadelerini kullandı.
Mobilyada dünya standartlarını yakaladıklarını belirten Cemal Aslandağ, Avrupa stilinin artık dünyada her yerde geçerli olduğunu, Türkiye’nin de bu stili en iyi uygulayan ülkeler arasında yer aldığını söyledi. Kapı ve mutfak mobilyacılığında İtalyanları dahi hayrete düşürdüklerini belirten Aslandağ, marka ve bilinirliklerini dünyanın her tarafına yayma konusunda azimleri olduğunu sözlerine ekledi.
Başarının altında yatan farklı konsept
Aslandağ Grubu olarak ABD, İngiltere’de temsilciliklerinin olduğunu, Ortadoğu, Afrika ve dünyanın birçok ülkesine ihracat yapma konusunda başarıyı yakaladıklarını ifade eden Cemal Aslandağ, grubun Artella ve Tresette markalarıyla kapı ve mutfak konseptini birleştirdiklerini, müşteri talebini öne aldıklarını, başarılarındaki en büyük kaynağın da bu konsept olduğunu, iki üretim merkezini tek elden yürütmelerinin de başarıya önemli katkı verdiğini kaydetti.
Türkiye’de halen Polat Holding’in üstlendiği Piyale Paşa projesinde ahşap ile ilgili işleri kendilerinin yaptıklarını belirten Cemal Aslandağ, “Burası özel sektörün üstlendiği en büyük kentsel dönüşüm projesi. Elit bir proje. Üst segmenti ilgilendiriyor. Yine Çitfçi Towers, Skayland, Pruva 34, Emaar Square’de çalıştık. Kadıköy’deki projelerin yüzde 70’ini de biz yaptık. Fuzul İnşaat’ın TEM Avrasya Konutları’ndayız” diye konuştu.
Macaristan’da çalışmak istiyoruz
Piyale Paşa Projesi ile birlikte Polat Holding ile Macaristan’da bir proje üzerinde çalışmak istediklerini belirten Aslandağ Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Aslandağ, “Budapeşte’de ofisler açmışlardı. Mobilyalarını biz gönderdik. Polat Holding Macaristan’da bir proje hazırlığında. Şantiyeyi de kurdu. Tahminim 2020’lerde inşaat ortaya çıkar. Biz de Macaristan’da gerçekleştirilecek projelerde olma niyetindeyiz” dedi.
İnşaat sektörü 2022’de istenen yere gelecek
İnşaat sektörü şu anda durmuş gibi görünse de orta vadede yine istenen yere geleceğini belirten Cemal Aslandağ, “Sektörün bu kadar çakılacağını düşünmüyorduk. 2020’nin sonuna kadar sıkıntı sürer. Siyasi ve jeopolitik sorunlar çıkmadığı sürece, faizler ve dövizin gerilemesiyle sektör toparlanır ve 2022 yılından itibaren yeniden atağa geçer. Ancak 2016-2018 yıllarındaki büyüme kadar bir atak beklemiyorum” diye konuştu.