SON DAKİKA
GÜNDEM Pazartesi 29 Mayıs 2023 06:48

SEÇİM BİTTİ, SIRA EKONOMİDE

Cumhurbaşkanlığı için Türkiye seçimini yaptı. Şimdi gerek iş dünyası gerekse millet seçim kampanyalarında verilen vaatlerin yerine getirilmesini bekliyor. Yeni dönemde dış borç, enflasyon, bütçe açığı, işsizlik, yatırım, döviz kurundaki önlenemez artışlar ise çözülmeyi bekliyor

Seçim bitti, sıra ekonomide

Türkiye’de, her ne kadar son dönemde seçim trafiği yaşansa da ekonomi ve ekonomik sorunlar hala gündemde. Özellikle izlenen politikalardan dolayı son zamanda iyice ağırlaşan koşullar iş dünyasından tutun vatandaşa kadar her kesimi derinden etkiledi. Bu dönemde verilen vaatler ise şimdi hayata geçirilmeyi bekliyor.

Ülke hassas dönemde geçiyor

İş dünyası seçim sürecinin bittiğini ve artık sıra ekonomide atılacak reformlara geldiğini belirtiyor. İş dünyası bundan sonraki süreçte siyasi polemiklerin geride bırakılarak birlik ve beraberlik anlayışıyla ekonomiye odaklanılması gerektiğini belirtti. Ekonomik dengelerin düzelmesi için gerçekçi yaklaşımlarla sorunların analiz edilip çözüm önerilerinin bir an önce uygulanmasının zorunlu olduğunu dile getirdi. İş dünyası, ülke ekonomisinin çok hassas bir süreçten geçtiğini işsizlik oranı düşse de yine de tek hanelere inmediğini belirtti

Enflasyon hâlâ yüksek

Özellikle son dönemde bozulan ekonomik dengeler içinde öne çıkan bir başlıkta enflasyon ve dış borç. Enflasyon ve dış borcun yüksek olması ekonomideki hassasiyetin ne kadar da derin olduğunu gözler önüne serdi. İş dünyası, ‘Bu kırılganlığın minimum seviyeye indirilmesi için gerçekçi yaklaşımlarla sorunlarımızın analiz edilip çözüm önerilerinin bir an önce uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz. Ülkemizin dijital dönüşümden eğitim sistemindeki reformların zaman kaybetmeden hayata geçirilmesinin yanı sıra uluslararası ilişkilerimizde de yüzümüzü Avrupa’ya dönmemizin ülkemizin rekabet gücü açısından önemli olacağına inanıyoruz’ ifadeleri kullanıldı

Para Politikası endişe verici

2021 yılından beri uygulanan Merkez Bankası öncülüğünde atılan adımlarla hedef ihracatı yükseltip ithalatı azaltmak olan politikalar Türkiye ekonomisini iyice çıkmaza soktu. Özellikle faiz – enflasyon arasındaki yanlış kurgu finansal piyasalarda tedirginliğe sürüklerken diğer yandan da kurun daha da yukarı çıkmasına neden oldu. Bu dönemde bankacılık kârları arttı. Özellikle uygulanan politikalar nedeniyle kredi faizleri arasındaki makas iyice açıldı. Buna bir de sürekli enflasyon artışı eklenince para politikası artık işlevsizleşti. Piyasa, atılan adımlara güvenmemeye başladı. Artan kur yüzenden ithalatta patlama yaşanınca zaten kıt olan kaynaklardaki sorun daha da belirginleşti. Kur artışının önüne geçmek için rezervler de harcanınca Merkez Bankası’nın piyasayı regüle etme şansı daha da azaldı. Şimdi piyasalar tüm bu olumsuz gidişatın nasıl düzeltileceğine kilitlenmiş durumda. Geçen ekim ayında yüzde 80’in üzerine çıkarak 24 yılın en yüksek seviyesine ulaşan enflasyona rağmen, faizlerin düşürmesi için merkez bankasına basınç uygulanarak mevcut para politikası alt üst edildi. Ayrıca bir dizi müdahaleyle kur üzerindeki kaçınılmaz aşağı yönlü baskıyı hafifletmeye çalıştı. Geçen hafta, Türkiye’nin brüt döviz ve altın rezervlerinin son altı haftada yüzde 15 düştüğü ortaya çıktı. Rezervler tehlikeli bir şekilde sıfıra yakın olarak gerçekleşti.

İyi bir büyüme ivmesi yakalandı

İlginç para politikasına rağmen Türkiye ekonomisi iyi bir büyüme sağladı, kişi başına düşen milli gelir 2000’lerin ortalarında OECD ortalamasının yüzde 40’ının altındayken şuan bu ortalamanın yüzde 60’ından yüksek. Üretim genellikle orta gelirli ekonomiler için yoksulluğu büyük ölçekte azaltmanın en iyi yoludur. Türkiye’de imalat sektörü 2021’de GSYİH’nın yüzde 22’siydi, Brezilya’da bu oran yüzde 10, Hindistan’da yüzde 14 seviyesinde. Türkiye bu anlamda daha çok bir Doğu Asya ekonomisi (Çin  yüzde 27, Malezya yüzde 23) gibi. Ancak, geleneksel Doğu Asya modelinden farklı olarak, Türkiye’nin imalat ihracatı, döviz kurunun düşük değerlenmesine veya iç tüketimin baskılanmasına bağlı değil. Türkiye dış fazla yerine kronik bir dış ticaret açığı veriyor. Türkiye, ticaret ortaklarından gelen talebi tüketen Doğu Asya’nın ihracata yönelik modeline yönelik olağan eleştiriden muaf.

Uygulanan politikalar ticaret rejimini tehdit ediyor

Türkiye’nin açık ticaret rejimi, yıkıcı ekonomik politikalarına rağmen görece zarar görmeden bıraktığı alanlardan biri. Bu iyi haber. Kötü olan şu ki, bu model artık uygulamalarla politikalar tarafından tehdit ediliyor. Değişken enflasyon ve döviz kurları ile düzenleyici müdahaleler yerli ve yabancı şirketleri caydırıyor. Doğrudan yabancı yatırım son yıllarda azaldı ve ekonominin diğer OECD ülkeleriyle yakınlaşması 2015’ten bu yana durdu. Ülkenin refah yolculuğuna devam etmesi mali ve parasal hilelerinden geri adım atması anlamına gelecektir. Ancak bu güven veren bir beklenti değil. 

Hiç kuşkusuz ki seçim sonuçları ülkenin siyasi gidişini etkilediği gibi ekonomisi de etkileyecek. Seçim sonuçları, Türkiye’nin siyasi geleceğini belirleyecek önemli bir adım. Seçimler bir ülkenin ekonomisini de doğrudan etkiliyor. Ekonomik politikalar, sektörel etkiler, yatırımcı güveni açısından seçim elbette çok büyük bir önem taşıyor. 

Gözler para politikasında

Seçimin sonuçlanması ile birlikte gözler para politikasına çevrilecek. Para politikası kararları genellikle bağımsız merkez bankaları tarafından alınır ve temel olarak ekonomik göstergelere, enflasyon hedeflerine ve ekonomik büyümeye dayanır. Bu süreçten sonra Merkez Bankası’nın atacağı adımlar önemli olacak. Zira enflasyon ve faiz makası yüksek. Liralaşma adımları zayıf. 

Para politikasında bizi neler bekliyor?

1-) Politika faizi yüzde 8.5 ve enflasyon yüzde 40’ın üzerinde. Faiz ile enflasyon arasındaki makas aralığı kolay kapatılamayacak. 

2-) İletişim gücü ve beklentilerin yönetimi kritik öneme sahip. Gelinen aşamada enflasyon beklentileri dirençli ve bir süre daha belirleyici olmaya devam edecek. Beklentileri yönetebilecek adımlar atılmadıkça enflasyon masada durmaya devam edecek.

3-) Kur 20 lirayı test etti. Ancak beklentiler daha yüksek. Bu da ilerleyen zamanlarda daha da yüksek kur riski ile karşı karşıya kalınacak demektir.

4-) Önümüzdeki dönemde beklentilerin ekonomik güven sağlayıcı şekilde yapılması gerekiyor. Ancak bu kolay olmayacak.

5-) Enflasyon oranları çift haneliden hemen düşmeyebilir. Tek haneli enflasyon hedefine yönelim bu politikalarla mümkün görünmüyor.

6-) Büyüme için yumuşak iniş senaryosu var. Faizler yükselirse büyüme zayıflayacaktır.

7-) Ekonomik politikaların dengeli uygulanması önemli. Ancak yerel seçimler nedeni ile sıkı para politikası uygulanmayabilir.

Borsada yatırımcı sayısı arttı

Borsa İstanbul’da Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve 28. dönem milletvekili seçimi öncesi borsadaki yatırımcı sayısı 5 milyon 53 bin 423. Borsaya halka arzlarla yeni gelen yatırımcılar yatırımcı sayısını 5 milyona taşıdı. Uzun dönem 1 milyon ile 1 milyon 500 bin arasında değişen yatırımcı sayısı Mayıs 2022’de 2,4 milyonken gelinen aşamada 5 milyona çıktı. Borsa İstanbul’un popülaritesi arttıkça yatırımcı ilgisi de artıyor. Halka arzlar ve hisselerdeki yatırım fırsatları yatırımcıları buraya çekiyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu şu: Türkiye piyasası sermaye yoğunluğu gelişmemiş bir piyasa. Para sirkülasyonu sık olan bir piyasa. Daha çok kısa vadeli kazanç sağlamayı hedefleyenlerin geldiği piyasa modeli. Buda gelen sıcak paranın kalıcı olmamasına neden oluyor. Dolayısıyla bu tür giriş-çıkışlar Borsa’da ani değişmeler yaratıyor. Borsa’nın yükselmesi demek bu şartları göz önüne alındığında yanıltıcı olabilir. Dolayısıyla yapılması gereken en önemli konu yatırımcı güveninin sağlanması olmalı.

Halka arzlara dikkat

Halka arzlar bireysel yatırımcıların yoğun talepleri ile karşılaşsa da son iki halka arz beklentileri karşılamadı. Yatırımcıların yüksek beklentilerle yöneldiği halka arzlarda sert fiyat dalgalanmaları görüldü. Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlayan BigChefs ilk işlem günü tavan olurken ikinci işlem gününde taban oldu. Mayısın ilk haftasında işlem görmeye başlayan CW Enerji de üçüncü işlem gününde taban oldu. Burada bir başka dikkat çekici unsur da halka açılan firmaların tavan fiyatlarını uzun süre koruyamamaları. Dağıtılan kâr paylarının zaman içinde enflasyonun altında bir getiri sağlaması bu da kısa süreli giriş çıkışlara neden olabiliyor. Ancak; uzun dönem düşünüldüğünde ilk başta yüksek fiyattan toplanan finansman kaynağı daha sonra istenilen düzeyde olmayabiliyor bu da  finansmana ulaşmada sıkıntıya neden oluyor. Makro düzeyde düşünüldüğünde bu tür aksiyonların alınması da kaynak dağılımını etkiliyor. Firmalar özelinde bakıldığında halktan karşılamak istedikleri borçlanmayı yapamamasına neden olabiliyor.

Yapılan zamlar vatandaşa vergi olarak dönecek

Seçim öncesi vaatler içinde emekli ve çalışanların reel gelirlerinde artış yapılmasıydı ki bu hem asgari ücretli için hem de emekli için gerçekleşti. Buraya kadar güzel sıkıntı ise şu: Bu ödemeler bütçeden karşılanıyor. Haliyle biz ciddi bütçe açığı veren, geliri ile gideri arasında orantı kuramayan bir eko siteme sahibiz. Hal böyle olunca bu ödemelerin finansı konusunda ilk başvurulacak yer vatandaş olacak. Vatandaşın katılımı ise gerek vergi artışları gerek zamlar gerekse parafiskal gelir yaratan unsurlara olacaktır. Bu hem alım gücünü azaltacak hem de hayat pahalılığını artıracaktır. Bir başka tehlike de bozulan kamu maliyesi için ek tedbirler alınmaya yol açması olacaktır ki buda önceden belirlenen Orta Vadeli programlarının ve hedefleme stratejilerinden sapmalara neden olabilir. Yatırım ve tasarruf yetersiz olduğu bir ekonomide bu kadar gider artırıcı genişlemeci politikalar her zaman kendi içinde bir risk oluşturur. Bu uygulamalar artıkça uzun vadede enflasyon ile karşılanması içten bile değil.

Piyasa fiyatlamayı çok önceden yaptı

Yabancı yatırımcılar seçim öncesi son bir ayda hisse senetlerinde pozisyon aldı. Borsadaki yatırımcı sayısı yüzde 29.87 oldu. Yılbaşından bu yana 132 gün geçti. 88 gün işlem yapıldı. Borsadaki yabancı payı yılbaşından bu yana en düşük yüzde 28.25 en yüksek yüzde 29.93 oldu. Seçim öncesi yabancı payı 29.87 seviyesinde. Yabancı paylarında artış yaşanmaya başlaması endeks hisselerine olumlu yansıyacaktır. Borsa endeksinde banka sektörü hisselerinin etkisi artabilir. Banka sektörü hisselerinin piyasa değerleri özvarlıklarının yarısına gerilemiş durumda. Bir yabancı sermaye akışı banka hisselerine orta ve uzun vadede olumlu yansıyacaktır. Banka sektörü hisseleri sanayinin çok gerisinde kaldı. Seçim öncesi baskı altında kalan dövizde hareketlenme görülebilir. Bu da dolar kuru ve altına olumlu yönde yansıyacaktır. Seçim sonrası kur korumalı mevduattan kademeli olarak TL varlıklara geçiş olması için faizlerin de cazip hale gelmesi önemli.