SON DAKİKA
Turizm Pazartesi 25 Temmuz 2022 02:48

SANAT DOLU OSLO

Oslo kenti, Norveç'in Kuzey Denizi kıyılarında Oslofyord adındaki Norveç'e has derin kıyı körfezlerinden birinde bulunur. Günümüzde popülasyonu yedi yüz bin kişi olup yaklaşık yüzde otuzu başka ülkelerden bu şehre göç etmiş insanlardan oluşuyor

Sanat Dolu Oslo

Yaz aylarında bizde insanlar her sene genelde güneş, kum ve deniz tatili için Ege veya Akdeniz sahillerine akar. Oysa bazen biraz olsun ters köşe yapmak güzel değil midir? Ben ters köşe yapmaktan çok keyif alıyorum. Bu nedenle her zaman dünyanın farklı iklimlerine, farklı coğrafyalarına gitmeyi ve keşfetmeyi çok seviyorum. Özellikle insan kalabalığından uzak olmak ve doğanın içinde yeni kültürleri, yeni insanları tanımak veya yeni deneyimler kazanmak harika. Bu keşifler bana daima pozitif enerji vermiştir, zihnimi açmıştır ve çok mutlu etmiştir.

Bu nedenle bu haftaki yazımda sizi İskandinav ülkelerinden Norveç’in başkenti Oslo’ya götürmek istiyorum.

Almanya’dan geliyoruz. Aylardan Haziran ve Norveç’i gezmek için harika bir dönem. Hava nispeten sıcak ve ilkbahar mevsimi gibi. Ülkenin birçok yerinde buzullar eridiği için her yerde şelaleler gürül gürül akıyor ve tüm ülke yemyeşil, mis gibi bir doğaya sahip.

İnsanlar yaz tatili için fiyordlarda bulunan ahşap rengarenk şirin yazlık evlerine gidip güzel havanın ve doğanın keyfini yaşıyorlar. Birçok insanın evinin önünde teknesi var. Dolayısı ile fiyordlarda denizle iç içe güzel bir yaşam sürüyorlar.

oslo-3

1040 yılında kent olmaya başlıyor

Oslo kenti ise, Norveç’in Kuzey Denizi kıyılarında Oslofyord adındaki Norveç’e has derin kıyı körfezlerinden birinde bulunur. Günümüzde popülasyonu yedi yüz bin kişi olup yaklaşık yüzde otuzu başka ülkelerden bu şehre göç etmiş insanlardan oluşuyor. Oslo 1000’li yıllara kadar küçük bir kasabayken 1040 yılında bir kent olmaya başlıyor ve eski adı olan Anslo veya Aslo ile anılıyor. 1624 yılında o dönemin Norveç kralı IV Christian‘ın onuruna şehir Chistiania ismini alır. 19uncu yüzyılda kent bir dönem Norveç ve İsveç arasında kurulan birliğin ortak başkenti olur. 1925 senesinde ise Oslo tekrar orijinal ismini taşımaya devam eder.

Oslo kent merkezini dolaştığımızda hava bize güzel bir iltimas geçiyor çünkü nefis.

Eğer kültür ve sanatı seviyorsanız burası inanılmaz güzel bir hazine.

Oslo Avrupa‘da en çok kültürel etkinliklerin, konserlerin, festivallerin yapıldığı başkentlerden bir tanesi ve dolayısı ile sizin de bir seyahat esnasında bunlara denk gelmeniz pek mümkün.

Diğer yandan Oslo kenti Viking Müzesi, Deniz Müzesi, Oslo Ulusal Galerisi, Norveç Kültürel Tarihi Açık Hava Müzesi, Norveç Bilim ve Teknik Müzesi, Astrup Fearnley Modern Sanat Müzesi gibi değerli müzelere sahip bir merkez.

oslo-2

Munch Müzesi ziyaret edilmeli

Eğer sanata meraklıysanız mutlaka yeni açılan Munch Müzesi’ni ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Bu müze 2021 senesinin Ekim ayında yeni açıldı ve dünya çapında tek bir sanatçıya adanmış ender müzelerden biri ve meşhur ekspresiyonist ressam Edvard Munch‘ün eserleri burada sergileniyor. Müze deniz kenarındaki konumu ve özel olarak tasarlanmış mimarisi ile Oslo’nun cevherlerinden biri sayılıyor.

Eğer denize ve kutuplara merakınız varsa Fram Müzesi’ne gitmenizi tavsiye edebilirim. Fram Müzesi’nde Ronald Amundsen’in kutuplara gittiğinde kullandığı ve dünyanın en sağlam ahşap gemilerinden biri olan Fram Gemisi ‘ni görüp kutupların keşifleri ile ilgili birçok bilgi edinebilirsiniz.

Diğer yandan bu eski kenti gezerken harika mimarisi ile Oslo Opera Binası’nı, Akhersus Kalesi’ni ve Oslo Belediye Meclisi Binası’nı görmeniz güzel olur. Belediye Binası’nın içindeki duvar süslemelerini çok seveceksiniz. Oslo ayrıca Nobel Barış Ödüllerine ev sahipliği yaptığı için Nobel ödül törenleri de bu belediye binasında yapılır.

Elbette bu kıymetli kente gelmişken Oslo Kraliyet Sarayı’nı ve Norveç Kraliyet Ailesinin düğün ve vaftiz törenleri için kullanılan Oslo Katedrali’ni de ziyaret etmelisiniz.

Şahsen beni Oslo‘da en çok etkileyen mekan merak ettiğim Vigeland Park’ı olmuştur. Bu parkı bir rehber eşliğinde gezmiştik ve kendisi bize bu parkı ve Gustav Vigeland’ın ( 1869 – 1943 ) bütün ömrünü vererek hazırladığı eserlerini anlatmıştı. Burası çağdaş sanat sergilerin bulunduğu dünyanın en büyük heykel parkı ve eserler 1940’dan bu yana burada sergileniyor.

oslo-1

200’ün üstünde eser

Bu devasa yemyeşil parkta bu ünlü heykeltıraşa ait tunç, demir ve granitten yapılmış 200’ün üstünde eser bulunuyor. Eserlerin tamamı aslında bir bütün ve bir insanın hayat döngüsünü anlatıyor. Öncelikle belediye Vigeland’ın eserlerini kentin belli noktalarına yerleştirmeyi planlarken Vigeland’ın inanılmaz üretken olması ve sürekli yeni heykeller yapması ile birlikte kent yönetimi heykeltıraşın atölyesine çok yakın olan bu parkı kendisine tahsis etmeye karar verip bütün heykellerini burada sergilemeye başlamış.

Bu uçsuz bucaksız parkın içinde heykellerin her biri çok etkileyici, dizilimi bile çok enteresan ve hepsi size hayatta yaşanan çok kritik dönemleri veya dönemeçleri anlatıyor örneğin annelik, babalık, bir bebeğin ilk çığlığı, ergenlik, aile ilişkileri, cinsellik gibi.

Heykeller evrensel yani dünyadaki her insanın anlayacağı dilden tasarlanmış.

Baktığınızda parkın kendisi zaten başlı başına bir eser olarak karşınızda duruyor. Gerçekten, tüylerim diken diken olmuştu bu parkı gezerken ve heykelleri bir bir incelerken. Diyebilirim ki,  her bir heykelde insan kendinden o kadar çok şey bulabiliyor ki. Parktan çıktığımızda Vigeland’ın iç dünyamıza ve duygularımıza nasıl indiğini dibine kadar hissetmiştik.

Buradan çıkıp yorgunluğumuzu atmak için deniz kenarında harika bir yemek bizi bekliyordu. Taze somon füme, yerel ringa balıklı ve karidesli sandviçlerimizi, ardından harika yerel böğürtlenlerle süslenmiş wafflelarımızı yiyip üstüne bir de kahvelerimizi yudumlamıştık. Bu bize o kadar güzel gelmişti ki. Norveç’te taptaze balık yemek harika bir duygu. Tadıyla  tuzuyla elbette bambaşka bir lezzet ile pek bir mutlu olduk.

Oslo’nun en güzel taraflarından biri ise, ister deniz yoluyla ister kara yoluyla nereye giderseniz gidin sizi çok mutlu edecek manzaralarla karşı karşıya kalacak olmanız. Şehrin dışındaki yemyeşil yamaçlar, vadiler, küçük köyler, dağların ucundaki kar manzaraları, şelaleler, göletler, mini limanlar, insan manzaraları,  beyaz geceler ruhunuza o kadar iyi gelecektir ki anlatılmaz yaşanır. Orada mis gibi oksijenle yüklü bir hava size eşlik edecektir. Her yerde deniz kıyılarındaki SPA merkezlerine gidip bir sauna keyfi yapıp bu güzel yaz günlerinde denize atlayıp serinleyebilirsiniz. Bu bile apayrı bir kültür ve keyif. Kentin dışında birçok yerde feribotlarla veya teknelerle fiyortlarda bir gezinti yapabilirsiniz.

Yağmurluksuz olmaz

Yaz aylarında burada güneş, gece yarısından sonra batıp sadece bir kaç saat alacakaranlık oluyor. Güneşin doğuşu ve batışı beyaz gecelerde ise çok etkileyici.

Norveç’te tek bir konuda tedarikli olmanız lazım. Yaz bile olsa mutlaka yanınızda çok ciddi su geçirmez bir yağmurluk bulundurmanız gerekir. Çünkü yaz demeden bir anda kovadan boşalırcasına sıkı bir yaz yağmuruna tutulabilirsiniz. Ama o bile çok güzel çünkü tertemiz.

Norveç derin bir nefestir, nereye baksanız buram buram pırıl pırıl bir doğadır ve bu nedenle yaşam burada sürdürülebilirdir, kıymetlidir, herkese örnektir. Boşuna bu kentler dünyanın en yaşanası kentleri olarak seçilmiyor.

Henüz gitmediyseniz mutlaka bir yaz günü gidip ters bir köşe yaparak Avrupa’nın en güzel ve sanatla yoğurulmuş kentini keşfetmenizi dilerim. 


ABONE OL