SAĞLIKLI BESLENEBİLİYOR MUYUZ?
Dengeli beslenme ihtiyacımız olan besin maddelerinin kararında vücuda alınmasıdır. Bu maddelerin herhangi biri alınmadığında veya gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişmenin engellendiği ve sağlığımızın da bozulduğu tıbben de ortaya konulmuştur.
Öncelikle sağlıklı beslenmenin vücut için bir ihtiyaç olduğu asla hatırdan çıkarılmamalıdır. Ve aynı zamanda dengeli ve sağlıklı beslenmemek birçok rahatsızlıklara da yol açmaktadır. Beslenme sadece karın doyurmaktan ibaret değildir veya istediği her şeyi istediği zaman tüketebilmesi demek değildir. Böyle düşünen büyük bir yanılgıya girer. Evet, beslenme yaşamımızı devam ettirebilmek ve yaşam kalitemizi yükseltmek için hayatımızdaki en önemli ihtiyaçlarımızdan biridir ve belki en önemlisidir. Dengeli beslenme ihtiyacımız olan besin maddelerinin kararında vücuda alınmasıdır. Bu maddelerin herhangi biri alınmadığında veya gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişmenin engellendiği ve sağlığımızın da bozulduğu tıbben de ortaya konulmuştur. Bundan dolayıdır ki, sevgili dostum Dr. Eyyüb Yılmaz’da Sağlıklı beslenme için “Tıbbi beslenme” tabirini kullanmakta ve bu konuda “beslenerek iyileş” adıyla bir kitap yayınlayarak bu konuya ışık tutmaktadır. Yani bir anlamda doğru beslenememek bir hastalık olarak görülmelidir. Ve ona tıbbi açıdan da destek verilmesi gerekir diye düşünüyorum. Tüm hastalıkların anası olan obeziteye neden olması açısından da beslenmeye dikkat edilmeli. Sadece salata yemek sağlıklı beslenme göstergesi değildir. Her besin ögesinden yeterli miktar almak gerekir. Çünkü yeterince ve miktarında alınan sağlıklı gıdalar obezite ve hastalıkların önüne geçmektedir. Dengeli beslenme; vücudun yenilenmesi, sağlıklı çalışması ve gerekli olan enerji için, et, süt, tahıl ve sebze meyve grupları olan besin ögelerinden yeterli miktarda alınması demektir. Ayrıca şişkinlik gibi bazı sindirim sistemi sorunları yaşayanların da mutlaka bu sorunlarını hafifletecek havuç, brokoli, yulaf, tahıl gibi besinleri yemeleri gerekiyor. Özetle dengeli ve doğru beslenme sağlıklı kalmanın ön şartı olarak görülmelidir.
Diyet diye bir şey yok, sağlıklı beslenme hayatımızı kuşatmalı.
Başarılı bir diyet ayna karşısındaki görünümü değiştirebilir fakat sağlıklı bir beslenme değildir ve yaşamınız boyunca sizin formda kalmanızı sağlamaz. Halbuki sağlıklı beslenme bir yaşam tarzımız olmalı. İnternette, Sosyal medyada İnstagram vs. platformlarda elimizi nereye atsak bir diyetisyen, diyet, sağlıklı beslenme sayfasıyla karşılaşıyoruz. Ancak tüm bunlara rağmen tam istediğimizi bulamıyoruz desek abartı olmaz sanırım. Sosyal medya hayatımızın vazgeçilmez bir gerçeği, kabullenmek ve kullanmak zorundayız bir yerde. Ama bunca bilgiye rağmen hala kilolar alınıyor ve sağlıklı beslenme konusunda bir ilerleme sağlayamıyoruz. Nedeni ise, sağlıklı beslenme konusu tam olarak anlaşılmıyor. Kimi diyetisyenler günlerce aç bırakıyor, kimi ara öğün uygulamaları ile sürekli yediriyor vs. biri de çıkıp sağlıklı beslenmenin felsefesini tam olarak ortaya koyamıyor. Çünkü inanılmaz bilgi kirliği var. Bu konuda çalışmalarını yürüttüğümüz “Güvenilir Ürün Platformu” bu sorunlara ışık tutacak çalışmaları yapmaktadır. Yakında duyurularını yapacağız.
Fastfood zararlı mı?
Sağlıksız beslenme en çok gelecek neslimizi oluşturacak olan çocuklarımızı etkiliyor ve tehdit ediyor. Çocuklarımıza evde yeme alışkanlığı kazandırmalıyız, Gazlı veya şekerli içeceklerden uzak tutmalıyız, belki bazı ürünleri yasaklamak yerine sağlıklı yaşamı anlatmalıyız, Telefon-tablet için sınır koymalı ve AVM yerine açık havada uçurtma uçurma, denizde yüzme vs. gibi etkinliklere götürmeliyiz. Prof Canan Karatay hoca ekranlarda kızgın ve hiddetli bir ses tonuyla aman şeker yemeyin undan ve tuzdan uzak durun diyor. Ama bakıyorum hiç tesir etmiyor halkımıza galiba. Zararlı kabul ettiğimiz fastfood hala en çok işleyen bir sektör. Gençler inanılmaz rağbet gösteriyor. Tüm AVM’lerin üst katları bu türden restoranlarla dolu. Hele hele çok zararlı olduğu bilimsel olarak da ispatlanan ve bir çok kez kızartılmış yağda yapılan karbonhidrat yüklü patates kızartması hemen hemen her fastfood zincirinde var. Anlatamıyoruz galiba veya anlaşılmıyor sanırım. Bir kaç saat kaynayan et suyunun faydaları anlatmakla bitmez ama kaçımız buna rağbet ediyor. Dr. Natasha Hanım otizmli çocuğunu bu et suyu ile tedavi ediyor yanlış anlamadınız evet tamamen iyileştiriyor. Dr. metin Başaranoğlu, 2. Beyin bağırsaklar kitabını yazarken tamamen sağlıklı beslenmeye atıf yapıyor. Bazı işlenmiş zararlı gıdalar-yiyecekler midemize oturuyor ve bir türlü çıkartamıyoruz. Hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, obezite, diyabet ve bazı kanser türlerinin nedenlerinden biri aşırı tuz tüketimi ama hala bunun hala önüne geçemiyoruz.
(Sadece kemik sağlığını korumak için günde 5 gram tuz tüketilebilir. Tuz tüketimini azaltmak için, yemekleri baharatlarla lezzetlendirilebiliriz.)
Sağlıkla Şaka Olmaz
Sağlıklı beslenme konusunda farkındalık oluşturulmalı. Çünkü herkesin sağlıklı beslenme hakkı vardır. Ve vücudun ihtiyaç duyduğu sağlıklı besin maddelerini temin etmek tüm milletçe görevimiz olmalı. İnsanın ihtiyacı olan bu besinlerin bileşiminde 40’ı aşkın besin maddesi var, kimyasal yapılarına ve vücut çalışmasındaki etkinliklerine göre 6 grupta toplayabiliriz.
1. Proteinler,
2. Yağlar,
3. Karbonhidratlar,
4. Madenler,
5. Vitaminler,
6. Su,
Eğer milletçe gelecekte söz sahibi olmak istiyorsak, kimyasaldan temizlenmiş tarımsal üretim ve istihdam ilişkisini keşfetmeliyiz. Önümüzdeki yıllarda sağlıklı organik beslenmenin önemi giderek daha çok artacaktır. İklim, güneş, bitki, doğa, rüzgâr ve toprak, bize tüm bu güzel nimetlerin sunulmasına aracılık eden, Anadolu cennetini yeniden keşfetmeliyiz. Fakat günümüze dönersek eskiden olduğu gibi aradığımız tazelik ve doğallıkta bu ürünleri bulma konusunda sıkıntılar var. Organik olduğu iddia edilen ürünler bile belli bir standartta oturtulamamış hala. Siyez unundan özel olarak üretilen Ekşi Mayalı Ekmekler gibi birçok doğal ürün var olsa da tam yeterli gelmemekte ve halkımız sağlıklı gıdaya ulaşımda sıkıntılar yaşamaktadır. Çiftçiler yerli, zehirsiz, katkısız, doğal meyve ve sebzeler yetiştirmeye özendirilmeli. Özellikle çocuklarımızı katkısız doğal ve organik olan bu gıdalarla beslemeliyiz. Bu meyvelerden yemenin hafızayı canlandırdığını unutmamalıyız. Tabi meyveler doğal şeker içerir, abartmadan yeterince meyve tüketirsek, beynimizdeki sinir hücreleri de bir o kadar gelişir. Güçlü bir hafızaya sahip olabilmek için meyveleri hayatımızdan çıkartmamalıyız. Kuru yemişler genellikle yüksek kaloriye sahiptir ve sağlıklı bir şekilde kilo almak isteyenler için idealdir. Ancak tam ayarında bu ürünleri tüketirsek zayıflamaya bile inanılmaz katkı sunmaktalar. Yine doğru beslenme için gerekli olan ve vücudu yabancı kimyasallardan arındıran maydanoz gibi yeşil renkli sebzeleri tüketmek cildin canlılığını ve parlaklığını korumasının yanı sıra, kişinin daha genç, daha sağlıklı, dinç ve zinde olmasını sağlar.
Hastalıkların kaynağı Bağırsaklar mı?
Dr. Natasha Campbell-McBride oğluna “otizm” teşhisi konulmuş bir doktor. Bu doktor kalkıyor otizmli çocuğunu, sağlıklı beslenme ile nasıl tedavi ettiğini konferanslar vererek tüm dünyaya neredeyse haykırarak anlatıyor. Bizler duyuyor muyuz tam emin değilim. Ülkemize kadar geldi, konferanslar verdi gazetelere haber konusu oldu, Kaçımız tam olarak ilgilendi. Anlattıklarından kısa bir özet geçeyim sizlere; Teşhis sonrası, oğlunun sindirim sorunları yaşaması nedeniyle, oğlunun otizminin kaynağının bağırsaklar olabileceğini düşünerek çalışmalara başlamış. Oğlunun bağırsak florasının bozulduğunu tespit ederek, toksinlerin, ağır metallerin, katkı maddelerinin, iyi sindirilemeyen besinlerin, bağırsak duvarından kana ve kan yoluyla da beyne gitmesine ve beynin bu şekilde toksinlenmesi nedeniyle otizme neden olduğunu tespit etmiş. Tedaviye başlamış ve oğlunu tamamen iyileştirmiş. Üniversiteyi de bitiren oğlu şimdi normal hayatına devam ediyor. Dr. Hanım daha sonra ise başka sindirim ve bağışıklık sistemi sorunları yaşayan yetişkinleri ve çocukları tedavi etmeye başlayarak bu alanda dünyanın önde gelen uzmanları arasına girmiş. Zamanla, geliştirdiği bu doğal tedaviye “GAPS Tedavisi”, olarak adlandırmış. GAPS TEDAVİSİ özetle, hasta bir bağırsak yerine, yeniden sağlıklı bir bağırsak dokusu oluşturmak olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle GAPS, toksin üreten, vücudu zehirleyen bir organa dönüşen hastalanmış bağırsak dokusunu, vücudu besleyen bir organa dönüştürmektir.
GAPS Beslenmesi
Tedavinin en önemli ayağı sağlıklı beslenmedir. Besin takviyeleri ve detoksifikasyon, yani vücudu toksinlerden arındırma. Ne yediğiniz çok önemli. Sindirim sistemimiz uzun bir tünel gibi. Oraya ne verirseniz, karşılığını alıyorsunuz. O yüzden gıda bizim en önemli ilacımız aslında. Fermente sebze, yoğurt, peynir, kefir gibi mayalanmış ürünler; bağırsaklara ihtiyacı olan faydalı mikroorganizmaları sağladığı için son derece önemli. Taze et, balık, yumurta, sakatatlar, et suları, et suyuna çorbalar; bağırsak duvarını tedavi ettiği ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besinleri sağladığı için çok önemli. Tüm bu besinler bağırsakları tedavi ediyor.
Etli ilikli Kemik Çorbası
İşte buradan hareketle, Dr. Hanımın yaptığı çalışmaların ışığında, danışmanlığını yaptığım www.alikestaneci.com‘ye tamamen özel bir çorbadan bahsetmek istiyorum. Tüm hastalıklara şifa olabilecek olan bu çorbayı anlatmasam bu yazı eksik kalırdı sanırım.
Özetle; Akşamdan, tam etleri sıyrılmamış, içi ilik dolu Kemikler, su dolu kazana konularak taş Fırına atılır. Sabaha kadar o etler ve ilikler kemiklerden sıyrılır ve neredeyse o suyla bütünleşir. Herhangi bir un vs. bağlama veya terbiye kesinlikle yapılmadan baharatlar eklenerek çorba yapılır. Etli, ilikli Kemik Çorbası sağlıklı ve zinde kalmanın anahtarı olup kansere karşı da oldukça etkili bir besindir. Sabaha kadar uzun uzun pişirilerek içerisindeki tüm vitamini ve minerali suyuna bırakan etli ilikli kemik çorbasını, uzmanlar özellikle kas sistemi zayıf olan hastalara öneriyor. Mucizevi besin olan bu çorbanın faydaları saymakla bitmiyor. Aynı zamanda Kemik suyundaki kolajen kemikleri güçlendiren ve yaşlanmayı geciktiren bir etkiye sahiptir.
İnanılmaz bir şifa kaynağı olan bu çorbayı sadece Salı günleri Ali Kestanecide içebilirsiniz.
Sağlıklı bir yaşam için Öneriler
Günde 2.5 Litre Su İçin.
Su, besinlerin sindirimi, dokulara taşınmaları, hücrelerde kullanılmaları sonucu oluşan zararlı atıkların ve vücutta oluşan fazla ısının atılması için gereklidir. İnsan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğe sudur. İnsan açlığa haftalarca dayanabilirken susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Vücut ısısının dengelenmesi, metabolizmanın devamı ve vücuttan zehirli atık maddelerin atılması için su elzemdir. Bu nedenle günde 2,5 litre su tüketilmeli
Günde En Az 10 Bin Adım Atın
Mutlaka yürüyün. Sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenme düzeninin içerisine muhakkak bir egzersiz programını dahil edin. Yaşam koşullarınıza uygun, sürekli yapabileceğiniz bir aktivite türünü seçin ve düzenli olarak egzersiz yapın.
Günde 2 Öğün Yiyin.
Yeterli ve dengeli beslenmek için günde 2 öğün yiyin ve öğün atlamayın. Biri zengin bir kahvaltı olmalı, diğeri ise akşama yakın bir öğün olmalı. Tüm bunları yaparken az ve çok çeşit olmamasına dikkat edin. Atlanan her öğün bir sonraki öğüne kadar daha çok acıkmanıza ve karşınıza çıkan her yemeği kalorisi yüksek veya düşük, miktarca çok veya az demeden ihtiyacınızdan fazla tüketmenize neden olacaktır.
Öğününüz Çok Çeşitli Olmasın.
Yemekleri çok karıştırmayın. Mesela et ile yoğurdu veya pilavı aynı anda tüketmeyin. Mümkün olduğu kadar çok çeşitli beslenmeye özen gösterin ama aynı anda çok çeşit yemeyin. Her gün beslenme planınız içerisinde tüm besin grupların (süt, et, sebze-meyve, tahıl) olmasına dikkat edin. Bu besinlerin hepsinden bir öğünde tüketmeyin ama gün içerisinde farklı öğünlerde almaya çalışın. Az da olsa et, tavuk, balık, yumurta, tüketmeye çalışın.
Sağlıklı Yağlarla Yemek Pişirin.
Yemeklerinizi hazırlarken kızartma yerine ızgara, haşlama, buharda ve fırında pişirme yöntemlerini kullanın. Yemeklerinize soğuk olarak Zeytinyağı kullanın. Beslenmenizdeki margarin yağ gibi trans yağ tüketimini azaltın. Özellikle tereyağı vb. yağları kullanın. Daha çok bitkisel sıvı yağları tercih edin. Günlük yediğimiz yağların aşağı yukarı yarısı, yiyeceklerimizin bileşiminden gelir. Özellikle etle pişirilen yemeklere ilaveten yağ koymaya gerek yoktur. Katı ve sıvı yağlardan dengeli bir şekilde yenmelidir. Günlük bir kişinin alacağı yağ miktarı en fazla 30 gr. olmalıdır. Bu yağın 10 gr. bitkisel sıvı yağlar, 10 gr. zeytinyağı, 10 gr. tereyağı olmalıdır.
Bol Sebze Ama Dengeli Meyve Tüketin.
Sebze ve meyveler bol su ve vitamin-mineral içerip, az kalorilidirler. Vitaminlerin bir bölümü, besinlerle aldığımız karbonhidrat, yağ ve proteinden enerji elde edilmesine ve hücrelerin oluşması ile ilgili biyokimyasal olayların düzenlenmesine yardımcı olurlar. Bol miktarda ve değişik renklerde sebze, ancak dengeli meyve tüketmeniz hem kilo kontrolüne yardım eder, hem de birçok hastalıktan (kanser, kalp-damar hastalıkları) korunmanızı sağlar. Dikkat edilecek önemli bir nokta ise mevsiminde sebze-mevye tüketimidir. Mevsiminde, patlıcan, kabak, karnabahar, kereviz, enginar, pancar, domates, salatalık, biber, yeşil yapraklı sebze ve otlar, havuç, her türlü meyveler tüketilmeli. C vitamini olarak birçok vitamin ve mineral ihtiyacımızı bu ürünlerden karşılarız. Bu yiyeceklerin herhangi birinden veya bir kaçının karışımından her gün 1-2 porsiyon yenmelidir.
Asitli İçecekler Ve Alkolden Uzak Durun.
Asitli içecekler ve alkollü içki tüketme alışkanlığınız varsa bundan vazgeçmeye çalışın. Asitli içecekler ve alkol boş enerjidir, bize dönüşü yağ şeklinde olur. Alkol vb. içecekleri alırken, yanında atıştırdığınız kuru yemiş, cips türünde besinlerin son derece kalorili olduklarını da unutmayın.
Süt Ve Süt Ürünleri Kullanın.
Bu ürünler kalsiyum için en iyi kaynaktır. Süt, yoğurt, peynir, çökelek, süt ile yapılan tatlılar. Yiyeceklerin herhangi birinden veya birkaçından günde 2 porsiyon yenmelidir.
Kilonuzu koruyun
Hastalıklara yakalanma riskinizi azaltmak, her zaman zinde ve enerjik olmak için sağlıklı kilo aralığınızda olmanız oldukça önemlidir. Bunun için Beden Kitle İndeksi (BKİ), vücut yağ yüzdesi, bel çevresi ve kalça çevresi ölçümlerinizin sağlıklı dilimde olmasına özen gösterin.
İşlenmiş Gıdalardan Uzak Durun
Abur cubur olarak nitelendirilen hazır yiyecekler, başta obezite olmak üzere kanser, kalp-damar hastalıkları gibi birçok rahatsızlığın nedenidir. İçerdiği bazı katkı maddeleri ile beynimizi uyararak mutluluk hormonu salgısını artırıyor ve ürünü yeniden tüketme isteği duymamıza, yani gıda bağımlılığına neden olur. ve ağır tatlılar, pastalar fazla miktarda yağ ve enerji içerdiğinden hem kilo aldırıcı hem de hastalıklara yatkınlığı arttırıcıdır. Bu nedenle bu yiyeceklere mutlaka sınırlama getirin.
Kuru, Baklagiller Ve Lifli Besinleri Tüketin..
Tüketilen karbonhidrat kaynağının türüne ve miktarına dikkat edin. Saf şeker kaynakları ve rafine unlu besinler yerine tokluk hissini arttıran, kabızlığı engelleyen ve kilo kontrolünü kolaylaştıran kurubaklagilleri (nohut, mercimek, barbunya gibi), lifli tahılları, taze ve kuru meyveleri, sebzeleri tercih edin. Kuru nohut, fasulye, mercimek ve bu besinlerden yapılan ürünler: Bu gruptaki besinler protein, B vitaminleri ve demirden zengindir. Enerji de verirler. Herhangi birinden ya da bir kaçından her gün 1-2 porsiyon yenmelidir