'S-TİCARET'İN GÜCÜ E-TİCARETTEN FAZLA
Küresel ekonominin yılsonunda yüzde 60 oranında dijitalleşeceği öngörülüyor. Normalleşmeyle birlikte e-ticaretin buluşma noktası s-ticaret kanalıyla dijital pazarlamaya giriş yapanların ajanslara olan talebi geçen yıla göre yüzde 20 artarken iki ticaret arasındaki hacim yüzde 50 seviyesine geldi.

Sedat YILMAZ
Ekonomik anlamda küresel koronavirüs salgını yüksek zararları beraberinde taşısa da dünya teknoloji ve dijitalleşmede önemli faydalar sağladığı şüphe götürmüyor. Salgın öncesinde ekonomide dijitalleşme; kısmi ve mevzi şekilde ilerlemesine karşılık pandemiyle birlikte katlanarak büyüyor. Firmalar, markalar, işletmeler hatta ferdi girişimler gelecek dönem için ürün geliştirme ve pazarlama aşamalarında dijitalleşme giderek öne çıkıyor. Ekonomik alanda şirketler ve girişimciler dijital dünyada e-ticaretin yanında s-ticareti de seri bir şekilde kullanmaya başladı.
E-ticaret yani elektronik ticaret 1990’lı yıllardan beri insan hayatını meşgul ediyor. İnternetin yaygınlaşmasıyla kullanımının artması, mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılması olarak bilinen e-ticaret faaliyetlerini genele yaydı. Beraberinde bugün iktisadi faaliyetlerin önemli bir kısmı e-ticaret yoluyla yapılır hale geldi. Ancak e-ticaret ile birlikte büyüyen ve hatta biraz daha öne geçen s-ticaret de ekonominin vazgeçilmez unsurları olma yolunda ilerlediği gözleniyor.
Açılımı sosyal ticaret
E-ticaretin ne olduğu biliniyor ama herkesin yaşadığı bir ortam olduğu halde s-ticaretin muhtevası henüz tam anlamıyla kavranmış değil.
S-ticaret, sosyal medyanın e-ticaret ile buluştuğu nokta, e-ticaret ile kesişme yeri. Sosyal medya platformlarından yapılan veya yönlendirilen alışverişe e-ticaret deniyor… Açılımı sosyal ticaret.
S-ticaretin e-ticaretten ayrıldığı nokta şurası. S-ticaret elektronik ticaretin bir uzantısı gibi görünse de marka, firma, şirket ve işletmelerin sosyal medya üzerinden yeni satış kanalları oluşturması s-ticaretin içinde yer alıyor.
Diğer taraftan sosyal medya platformlarının hızla büyümesi ve önem kazanması, aynı zamanda söz konusu platformlara anlık ve her yerde ulaşabilmeyi kolaylaştıran teknolojiler, s-ticaretin dijital dünyadaki yerini sağlamlaştırıyor.
Sosyal medyanın gelişmesi sürecinde s-ticaret de gelişecek ve e-ticaret s-ticarete göre kapsamı daha dar kalacak. İki ticaret platformu arasındaki farklılıklar geniş bir şekilde ortaya konmak istenirse şu sonuçlara ulaşılıyor.
Öncelikle s-ticaret, e-ticaret gibi herhangi bir internet sitesi ya da altyapı hizmetine ihtiyaç duymuyor. S-ticaret uygulamaları hali hazırda kullanıcı trafiği alanlar üzerinden yönetilebiliyor. Pazarlama maliyetleri olmuyor. Muhatapla kolay iletişim kuruluyor ve talepler veya başka istekler çok çabuk karşılanabiliyor. Müşteri portföyü daha fazla artarken onları daha yakından tanıma fırsatı veriyor. S-ticaret bu imkanlar dahilinde ürün çeşitliliğinin artmasına da yardımcı olur.
Dijital yatırımlar arttı
Küresel ekonominin yılsonunda yüzde 60 oranında dijitalleşeceği öngörülüyor. Normalleşmeyle birlikte e-ticaretin buluşma noktası s-ticaret kanalıyla dijital pazarlamaya giriş yapanların ajanslara olan talebi geçen yıla göre yüzde 20 artarken iki ticaret arasındaki hacim yüzde 50 seviyesine geldi.
Pandeminin etkisiyle dünyada artan dijitalleşme hareketinin, salgın sonrası daha yüksek ivme kazanacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de de 2020’yi 120 milyar liralık hacimle kapatan dijital ticaretin bu yılı daha yüksek bir rakamla kapatacağı gözleniyor.
Analiz’e açıklamalarda bulunan Mezo Dijital Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nabat Garakhanova, “S-ticaret, yani sosyal medya üzerinden ticaret atağa geçti. Şu an e-ticaret ile s-ticaret yüzde 50 oranlarında gidiyor. Bu dönemde insanlar sosyal medyada ve bloglarda vakit geçirdiği için birçok marka ve şirket sponsorlu reklam harcamalarını artırdı. İşletmeler influencer’larla, youtuber’larla, blogger’larla satışlarında artışlar yaşıyor. Şeffaf etkileşim dönemine geçtik” diyor.
Dr. Nabat Garakhanova, dijital pazarlamada en başarılı sektörlerin kozmetik, moda ve tekstil, bankacılık, e-ticaret siteleri, turizm, teknoloji, ulaşım ve konaklama olduğunu belirtiyor.

Ticaret için alan çok fazla
E-ticaretin sadece ürün ya da hizmet satmanın dışında ürün geliştirme, tamamlayıcı hizmetler, müşteri bağlılığı gibi birçok alt dalı barındırdığını belirten Dr. Nabat Garakhanova, e-ticaretten daha fazla büyüme potansiyeline sahip sosyal medya destekli s-ticaretin ise ürün ve hizmetlerin tanıtımı, hedef kitle iletişimi, müşteri ilişkileri yönetiminin basit olmasa da sosyal medya üzerinden yapılabildiği platformlar olduğunu söylüyor.
Sosyal medyaya verilen firma reklamlarında önemli artışların olduğunu dile getiren Garakhanova, “Verilen reklamlarda seçilen hedef kitleler, kullanılan hashtag’ler, içeriklerde yer alan mention’lar görseller bile hepsi dikkat edilmesi gereken önemli noktalar. Bir ‘tık’la taşınmak, bir ‘tık’la market alışverişimizi yapmak, bir ‘tık’la eski eşyalarımızdan kurtulmak istiyoruz. İhtiyaçları çok iyi analiz eden ve bu ihtiyaçlara en kolay ve en iyi cevap veren girişimciler kazanabilir. Bu konuda firmalar her zaman uzmanlardan bir danışmanlık almalı, verilen eğitimlerde yer alarak güncellemeleri sürekli takip etmeli. Kendilerine her sosyal medya mecrasına uygun bir yol çizmeliler” tavsiyesinde bulunuyor.
Dijitillaşme sanatın içinde
Geçen yıl hiç internetle ilgilenmeyenlerin dahi 2021’de dijital ticaret zincirlerine katıldığını, dijitalleşmenin sadece ticaret değil insanoğlunun bütün hayatına girdiğini dile getiren Dr. Nabat Garakhanova, “Günümüz dünyasında sanatta da bir bakıma teknolojik dönüşüm sağladığı için dijital sanat kavramından bahsetmemiz gerekiyor. Biz de bu konularda Türkiye’de öncülük etmeye çalışıyoruz. Kitaplar yazarak, eğitimler vererek ve diğer taraftan teknolojik sergiler açarak sanatı da dijitalle buluşturuyoruz” diye konuşuyor.
Sanayi Devrimi sonrasında çağdaş sanat, modern sanat gibi olguların konuşulduğunu ancak günümüzde birçok olgu gibi sanatın da yepyeni bir boyut kazandığını dile getiren Garakhanova, “Artık nasıl yeni bir iletişimden, teknolojiden ya da finanstan bahsediyorsak, yeni bir sanattan da bahsediyoruz. Günümüz dijital dünyasında sanatta da bir bakıma dijital dönüşüm sağladığı için dijital sanat kavramından bahsetmemiz gerekiyor. Biz de Mezo İletişim olarak her zaman dijitalin yeniliklerini yakından takip ettik. Dijital dünyada öncü olmak her zamanki hedeflerimizden biriydi. Dijitaldeki yeniliklerden bahsederken de elbette sanatı es geçemezdik. Dolayısıyla bu sene yapacağımız sergi, bu serüvenimize bir başlangıç gibi olacak” bilgisini veriyor.
Dijitali doğru anlatmak istiyoruz
Firmaları Mezo İletişim’in hem iş insanlarına hem ebeveynlere, gençlere, kısacası her kesimden her insana doğru aktarabilmek için hedef belirlediklerini anlatan Dr. Nabat Garakhanova, “Dolayısıyla dijital sanatın da Mezo’nun bu hedefleriyle birebir örtüştüğünü söyleyebiliriz. 15 -17 Haziran tarihleri arasında Binbirdirek Sarnıcı’nda gerçekleştireceğimiz ‘Dalınç’ adını verdiğimiz etkinlik aslında dijital akış üzerine bir sergi. Buradaki amacımız dijital sanatın herkesin deneyimine açık olmasını sağlamak. Mezo Dijital olarak her sene bir sosyal sorumluluk projesi yürütüyoruz ve bu sene de sosyal sorumluluk alanımızı sanat olarak belirledik” diyor.
Çağın akımlarını bir sanat etkinliğiyle ‘Dalınç’ sergisinde göstermek istediklerini belirten Dr. Garakhanova, “Binbirdirek Sarnıcı’nda mekânın tarihsel dokusunu ve kültürümüzün ritüel ögelerini birleştirerek izleyiciyi farklı bir yolculuğa çıkarmayı hedefliyoruz. Sarnıcın mistik havası ve hikâyesine uygun, organik fiziksel ögelerle dijital sanatları harmanlayarak izleyicinin deneyimlemesi için işitsel ve görsel bir aura oluşturuluyor. Farklı dokularla izleyiciye de sanatın olumluluğunu hissettirmek ve hikâyelerini anlatmayı yeğliyoruz. Küratörümüz Seyhan Musaoğlu’nun suyu odak noktasına alarak bir ‘Dalınç’ olarak kurguladığı sergi, bir yandan da çağın akımlarına ayak uydurmaya çalışan benliklerimizi konu ediniyor” diye konuşuyor.
Her kesime ulaşan sergi
‘Dalınç’ sergisinin 7’den 70’e her yaş grubuna hitap ettiğini, dijital bugün nasıl herkese ulaşabiliyorsa sanatın da öyle olması gerektiğini ve bu sergide bunu göstermeye çalıştıklarını belirten Dr. Garakhanova, “Öncelikle sergimizin ilk günü herkese ücretsiz. Daha sonraki günlerde Binbindirek Müzesi ücreti ödenecek. Farklı bir şekilde engelli ziyaretçiler için de mekânda tedbirler aldık. Mesela görme engelli ziyaretçilerimiz bir refakatçi eşliğinde sergiyi gezebilecek ve aynı zamanda sergiyi onlara tasvir edecek, hayallerinde canlandırmalarına yardımcı olacak braille alfabesiyle düzenlenmiş katalog da hazırlıyoruz” diyor.
Dr. Nabat Garakhanova, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Sultangazi Belediyesi’nin büyük destekleriyle gerçekleştirecekleri serginin ilerleyen dönemlerde de yine farklı tarihî mekânlarda olacağını, sanatın da dijital gibi her yaştan insana ulaşması gerektiğini söylüyor.
Dr. Garakhanova, “Doktoramı antropoloji üzerine yaptığım için mi bilmiyorum ama şu hususa hep inandım. Bir medeniyeti anlamak için öncelikle o medeniyetin sanatını, kültürünü anlamak gerek. Bildiğiniz gibi artık yeni jenerasyon da bu sanatla büyüyecek. Dolayısıyla serginin hem kısa hem de uzun vadede herkes için faydalı olacağına inanıyorum” ifadelerini kullanıyor.
Dr. Nabat Garakhanova, “Sergimizde küratörümüz Seyhan Musaoğlu’nun oluşturduğu konsept üzerinden 10 farklı sanatçının Binbirdirek Sarnıcı’na uyarladığı farklı ses, video enstalasyonları ve üçüncü günü gerçekleşecek bir işitsel ve görsel performans yer alacak. Hazal Döleneken, Lara Kamhi, Mehmet Öğüt, Özgür Demirci, A. Bill Miller, Furkan Temir ve diğer sanatçılarımız sergide sanatın iyileştirici gücünü yansıtmaya çalışacaklar” diyor.
Dijitale kalpten bağlı Marka
Dr. Nabat Garakhanova, KTO Karatay Üniversitesi Yayınları arasında Mart 2021 tarihi itibariyle yayımlanan “#DijitaleKalptenBağlı Marka” isimli kitabında dijitalleşmenin ABC’sini kaleme aldığını, kitabın anlaşılır bir dille yazılarak herkesin dijitalde marka olmanın önemini kavramasını, temel düzeyde bilgiye sahip olmasını ve bu bilgiyi daha nasıl ileriye taşıyacağına vâkıf olmasını hedeflediğini söylüyor.
Dr. Garakhanova, kitabını şöyle özetliyor:
“Kısacası, ‘Dijitale Kalpten Bağlı Marka’da, fenomen olmak isteyenden tutun da dijitalde marka olmak için gerekli devlet teşviklerinden yararlanmak isteyenlere kadar bütün okurlarımızın aradıklarını bulabilmesini amaçladık. Açıkçası kitabı tasarlarken de kaleme alırken de hedefimiz tam olarak buydu. Bütün süreci, herkes için gayet anlaşılır bir biçimde ifade etmek ve böylelikle dijital marka olmayı herkes için kolay hâle getirebilmekti” diyor.
Kitabın her kesimin anlayacağı dilde yazıldığını ve özellikle pandemi öncesi Z kuşağının dışında dijitale eğilimin fazla olmamasına karşılık pandemide X ve Y kuşaklarının da dijitale ilgilerinin arttığını hatırlatan Dr. Garakhanova, “Artık teknoloji ve dijitalleşme hayatımızın bir parçası. Teknoloji doğru anlatıldığı ve iyi öğretildiği müddetçe onu sevebilmek de mümkün olacak. Salgının dijitalleşme konusunda faydası oldu diyebiliriz. Bugün pandemi süreciyle birlikte gözünü yeni açan bebekten ikinci dünya savaşında doğmuş dede ve ninelerimize kadar herkes, ister istemez dijitale adapte olmuş durumda” şeklinde konuşuyor.
‘Marka’ net, sade anlaşılır bir kitap
Karatay Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan “#DijitaleKalptenBağlı Marka” adlı kitabın net, anlaşılır ve sade metinlerden oluşan bir eser olması için gayret gösterdiklerini belirten Dr. Nabat Garakhanova, “Kitabı okuyan herkes, onu anlasın istedik. QR kodlar, görseller ve meraklı Misha karakteri de kitaba ayrıca renk kattı. Kısacası kitabımda, tam da dijitalde olması gerektiği şekliyle fenomenlik, eğlence ve bilgi bir arada yer alıyor” diyor
Dr. Nabat Garakhanova ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sultangazi Belediyesi ve Pasha Bank’ın destekleriyle 15 – 17 Haziran 2021 tarihlerinde Binbirdirek Sarnıcı’nda gerçekleştirilecek “Dalınç” sergisinin, mekânın tarihsel dokusunu, kültürümüzün ritüel ögeleriyle birleştirerek işitsel ve görsel bir aura oluşturmaya çalışacaklarını, farklı dokularla ziyaretçilere sanatın olumluluğunu hissettirmek ve hikâyelerini anlatacaklarını kaydediyor.