SON DAKİKA
GÜNDEM Perşembe 18 Şubat 2021 03:44

RİSKTEN KAÇANLARIN SIĞINAĞI TL

Uluslararası piyasalarda altın ile ABD tahvillerinde gelecek göremeyen ve muhtemel risklerden kaçan yatırımcı, gelişen ülke piyasalarında güvenli liman olarak tercihini Türk Lirası tarafında kullanıyor. Yeni ekonomi politikaları paralelinde ülke risk primi CDS'lerin (283) düşmesiyle değerlenmeyi sürdüren Türk Lirası, ABD ile yaşanan gerginliklere rağmen yatırımcının ilgisini çekmeyi başarıyor.

Riskten kaçanların  sığınağı TL

Sedat YILMAZ

Yurt içinde bazı bankacı ve ekonomistlerin yüksek enflasyon nedeniyle ters dolarizasyon için zaman gerektiğini belirtse de dünyada Türk Lirası’na olan ilgi giderek artıyor. Uluslararası piyasalarda altın ile ABD tahvillerinde gelecek göremeyen, kripto paralarda ralliye rağmen söz konusu piyasaya temkinli yaklaşarak muhtemel risklerden kaçan yatırımcı, gelişen ülke piyasalarında güvenli liman olarak tercihini Türk Lirası tarafında kullanıyor.   

Türkiye’de başta Merkez Bankası (TCMB) olmak üzere ekonomi yönetiminin fiyat ve finansal üzerine odaklandığını, dolayısıyla enflasyonun yakın gelecekte yeniden tek haneli rakamlara ineceğini öngören yurt dışı yatırımcı, enflasyona yatırım gözüyle bakarak bir yandan tahvil piyasasında pozisyon çoğaltırken diğer taraftan Borsa İstanbul’da oluşan fırsatları değerlendiriyor.

Salgına rağmen jeopolitik riskleri azaltıp CDS’leri düşüren Türkiye, bir yandan yatırım ortamını iyileştirirken diğer taraftan ekonomi ve hukuk alanında beklenen reformlarıyla ikinci dalga yatırımcılar için zemini sağlamlaştırıyor.

Dolar endeksinin 90’ı geçemeyen zayıf duruşuna paralel Türkiye piyasalarında genele yayılan iyimser hava TL ve TL varlıklarını döviz kurlarına karşı dirençli tutuyor. TCMB’nin bugünkü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında tavrını faiz artırma yönünde kullandığı takdirde dolar/TL kurunun yakın vadede 6,40’lara kadar düşeceği öngörülüyor.

Enflasyon tehdit değil fırsat

Birçok analist, yüksek enflasyondan endişe duyan yatırımcıya, “Türkiye sıkı para politikasıyla enflasyonu ezerken diğer taraftan artan üretimle fiyat istikrarına katkıda bulunuyor. Pandemiye rağmen normalleşecek üretim ortamı bu yılın sonundan itibaren enflasyona büyük darbe vuracak. Para ve maliye politikalarının desteğiyle düşüşe geçecek enflasyon, faizleri de aşağı çekecek. Yabancı yatırımcı da hızla aşağı inmesini beklediği faizlere bugünden yatırım yapıyor” tavsiyesinde bulunuyorlar.

Dünyada Türkiye gibi hiçbir ülkede bu şekilde bir yatırım fırsatı ve imkânının olmadığını dile getiren analistler, “Hiçbir yatırımcı bu avantajı kaçırmak istemez. Ocak ayı son haftasından itibaren yoğunlaşan yabancı akını, kısa vadeli pozisyonlardı. Şimdi orta ve uzun vadede Türkiye’ye yatırım yapacak yabancı hazırlık peşinde ve TCMB’nin politikalarını sıkı takibe almış durumda. Merkez Bankası sıkılaştırmada biraz daha ileri giderse, portföy yatırımcısı sağlamlaşan ortama gelecek ve uzun süre Türkiye’de kalmayı tercih edecek” değerlendirmesini yapıyorlar.

TCMB’deki şahin duruşun devamı ve özellikle Halk Bank davasının Türkiye lehine kapanması durumunda Türkiye piyasalarındaki olumlu havanın daha da yoğunlaşacağını dile getiren analistler, “Ülkeler arası ilişkilerini kuvvetlendiren, jeopolitik sorunları teker teker çözmede önemli başarılar kazanan Türkiye, Halk Bank meselesinden de haklı olarak çıkacak. Bu durum ise Türk bankacılık sektörüne önemli bir güç sağlayacak ve piyasalar bu güçle yatırımcıya yüksek kazançlar sağlayacak” ifadelerini kullanıyorlar.

CDS’ler ve tahvil faizleri düşüşte

Türkiye’nin jeopolitik konulardaki başarısı ve TCMB’nin rezervlerine yönelik iyileşmelerle birlikte 5 yıllık risk primi CDS’lerin 280 seviyelerine kadar gerilediğini ve faizlerin de 14,8 seviyelerinden düşüş eğilimine girdiğini hatırlatan analistler, “Türk Dışişleri’nin ilk kez ABD’nin yeni yönetimiyle temasa geçmesi piyasalar açısından da çok önemli. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile telefonda dahi olsa, Gara’da PKK tarafından şehit edilen siviller, Suriye’de PKK’ya ABD tarafından verilen destek, Doğu Akdeniz, S-400’ler ve iki ülke arasında sorun olan birçok konuyu ele aldıklarını ve çözüm adına adımların atılabileceği ortamı görüyoruz. Söz konusu görüşmeler bile piyasaları olumlu etkiliyor. Bu da TL’yi değerlendiriyor, faizleri aşağı çekiyor. Bu daha hızlanacak” diyorlar.

Almanya’nın ikinci büyük bankası Commerzbank’ın Türkiye’nin 2021 yılı büyümesini yüzde 5,8’den yüzde 6,5’e çıkarmasının dikkat çeken bir gelişme olduğunu belirten analistler, bankanın dolar/TL kurunda beklentilerini aşağı yönde revize ettiğini, kuru yıl ortası için 7 lira olarak öngördüğünü, bunun dahi Türk Lirası’nın güçlü kalacağının işareti olduğunu yorumladılar.

Dolar/TL kuru 6,50-6,40 olacak

Gözünü Türk portföy yatırımlarına diken birçok batılı banka da TL’nin yürürlükteki politikaların devamı durumunda güçlenmeyi sürdüreceğini ileri sürüyor.

İngiliz bankası HSBC gibi birçok batılı finans kuruluşu doların 6,50 – 6,40 lira seviyelerine gelmesinin yakın olduğunu ve tüm gözlerin Merkez Bankası’nda (TCMB) olduğunu raporluyor. Hollandalı Rabobank da enflasyonun düşmeye başlamasıyla cazip nominal faiz ortamına gidecek Türkiye’nin yatırımcıya büyük getiri sağlayacağını ifade ederken, dolar/TL kurunun TCMB’nin hamlesine göre hafta içinde 6,80’e inebileceğini dahi öngörmüştü. Hollandalı banka sermaye akımlarının dolarizasyonu tersine çevireceğini, TCMB’nin rezervlerini artıracağını, bu durumun da yakın vadede şeffaf ve uygun döviz alım ihalelerini gündeme getirebileceğini müşterilerine geçmişti.

Merkez Bankası’nın (TCMB) bugünkü PPK toplantısında yüzde 17’lik politika faizini koruyacağını ancak şahin tavrını sürdüreceğini dile getiren batılı bankalardan ABD’li Morgan Stanley ve İtalyan Unicredit, enflasyonun yükselme ihtimalinin göz önünde tutularak TCMB’den bir faiz artışını da dışlamadıklarını raporlarında belirtiyorlar. Bankalar Mart ve Nisan’da 100 – 150 baz puanlık bir faiz artışı olabileceğini ve Mayıs ayından itibaren başlayacak dezenflasyon ortamıyla birlikte yılın ikinci yarısında politika faizinin yüzde 12’lere inebileceğine dair kuvvetli beklentileri olduğunu raporluyorlar.

TCMB’nin hâlâ gidecek yolu var

Tera Yatırım’dan ekonomist Enver Erkan da, Merkez Bankası’nın (TCMB) bugünkü toplantısında faiz artırabileceği yönünde yorum yapıyor. Yükselen enflasyonun faiz artışını gerektirdiğini vurgulayan Erkan, “Merkez Bankası’nın sıkı para politikasına bağlılık taahhüdü, fiyat istikrarı vurgusunun ön plana çıkması ve ekonomi yönetiminin değişimden başlayan süreç ile beraber pozitife çevrilmiş olan algı, son dönemdeki politika rotasının özeti. Merkez Bankası’nın öngörülür gelecekte faizleri enflasyonun bir miktar üzerinde tutacağı görülüyor. Merkez Bankası’nın rezervleri güçlendirme aşamasında döviz tamponlarını takviye edeceği süreçte de döviz alımlarına başlaması bekleniyor” diye konuşuyor.

Enflasyonun Nisan ayı itibariyle tepe noktasını göreceğini ve yılın ikinci yarısından itibaren hem baz etkisi, azalacak döviz kuru baskısı ve iyileşen mevsimsel şartların enflasyonu destekleyeceğini, para ve maliye politikaları desteğiyle bir dezenflasyon sürecine girileceğini dile getiren Enver Erkan, “Enflasyona karşı proaktif duruş beklentimizin yanı sıra, tersine dolarizasyonun hızlandırılma süreci ve yabancı portföy girişlerine dönemsel girişlerden ziyade süreklilik kazandırmak amacıyla da bir faiz adımı atılabileceğini düşünüyoruz. Gelişmiş ülkelerde ekonomik ısınma beklentileri piyasa faizlerini etkilerken, reel faizin takviye edilmesi gerekebilir” ifadelerini kullanıyor.

Borç azaltan özel sektör TL’yi destekliyor

TL’nin değer kazanmasına özel sektörün döviz borcunun azalmasının da destek verdiğini dile getiren analistler, “TCMB verilerine göre, 2020 Aralık sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu 2019 yıl sonuna göre yani bir yıl içinde 163,5 milyar dolara geriledi. 9,8 milyar dolar olan kısa vadeli borçta 1,1 milyar dolar artış var ancak özel sektörün aynı vade içinde anapara geri ödemelerinin toplamda 43,9 milyar dolar olduğunu unutmamak lâzım” diyorlar.