RENGARENK İPEKLERİN ŞEHRİ HANGHZOU
Profesyonel hayatımda uzun yıllar boyunca hem Avrupa'ya hem Uzak Doğu'ya çok sık iş seyahatlerim olurdu. Bu vesile ile özellikle Çin'e ve oradaki birçok kente çokça gittim. Pekin, Şanghay, Dalyan, Quingdao, Hanghzou, Ningbo bunlardan bazılarıydı

Deniz DİKMEN
Gelin sizi bu hafta Çin’in kuzeydoğusunda bulunan Hanghzou kentinde gezdireyim. Hanghzou kenti, Şanghay kentinin yaklaşık 180 km güneybatısında konumlanır ve Zhejang eyaletinin başkentidir. Kent Hanghzou Körfezi’nde Qiantang Neiri kıyısında tam deltanın ucunda bulunuyor. Bu nedenle ekonomik, kültürel, lojistik ve siyasi açıdan daima önemli bir stratejik konuma sahip olmuştur. Kentin bulunduğu bölgede neolitik çağlardan bu yana yerleşim olduğu tespit edilmiştir ve bu nedenle kentin tarihi çok eski dönemlere kadar dayanmaktadır.
Şanghay’dan hızlı trene binip 1 saat içinde rahatlıkla Hanghzou’ya varabiliyorsunuz. Şu anda Çin’deki demiryolları o kadar güçlü ki. Uçak ile seyahat edeceğiniz noktalara hızlı tren ile çok daha çabuk, ekonomik ve konforlu ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Trenlerde herhangi bir aksama da yaşamıyorsunuz.
Hangzhou çok şiirsel bir kenttir çünkü çok masalımsı bir tabiatın içinde bulunur. Hanghou kentindeki Western Lake (Batı Göl) ve arkasında bulunan yemyeşil dağlık bölgeler, kentin tarihi dokusu ve mimarisi muazzam bir ambiyans ve muhteşem manzaralar yaratır. Bu tatlı ambiyans ile birlikte kent dokuzuncu yüzyıldan bu yana çok yerel sanatçıya, bilgine ve özellikle şairlere ilham kaynağı olmuştur.
West Lake etrafındaki tarihi pagodalar, tapınaklar, eski köprüler, kamelyalar, havuzlar, bahçeler ve adacıklar kente eşsiz bir güzellik katıyor ve özellikle dolunay gecelerinde dolunayın göle yansıması olağanüstü manzaralara sahne olur.
West Lake Hanghzou kentin eşsiz bir sembolü ve aynı zamanda Çin, Japonya ve Kore’de doğu tarzındaki bahçe tasarımlarına muazzam bir örnek olmuştur. Göl ve çevresi insan ile doğanın arasındaki ideal harmoniyi en güzel şekilde anlatır. Bu özel dokusu nedeniyle West Lake 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası olarak kabul edilmiştir. Marco Polo gibi gezginler bile Hangzhou için dünyanın en güzel kentlerinden biri olduğunu ifade etmişler.
Hanedanların başkenti
Hangzhou bir dönemde bölgedeki hanedanların başkentliğini de yapmıştır. Örneğin, Wuyue Krallığın 907-978 yılları arasında ve Güney Song Hanedan’ın 1127- 1276 yılları arasında başkenti olmuştur.
Kente karakterine veren ayrıca kıyısında bulunduğu Qiantang Nehiri ve kollarıdır. 460 km boyunca Çin’in güneyinden Zeijang kentin içinden geçerek Hangzhou’ya varır ve Hangzhou Körfezi’nden Doğu Çin Denizi’ne akar.
Dokuz metre yükseklikleri ve saatte 40 km hızları ile dünyanın en büyük gelgit dalgaları da burada hayat bulur ve çok uzak mesafeden bile görülebilir. Yerli halk bu gelgit dalgaları “gümüş bir ejderha”ya benzetir ve bu şekilde de adlandırır. Nehir aynı zamanda kent için elbette asırlardır çok önemli bir ticaret yolu olmuştur.
Hangzhou önemli bir sanayii ve ticaret merkezidir zira kentin dağlık bölgelerinde Çin’in en önemli yeşil çay çeşitlerinden bir tanesi olan Longjing Çayı veya diğer adı Dragon Well Tea yetişir. Çay ismini buradaki Longjing köyünden alır. Longjing Çayı yüksek dozda vitamin C, aminoasit ve kateşin içerdiğinden çok kaliteli Çin çaylarının arasında yerini alır.
Quing Hanedanlığı döneminde Çin İmparatoru Kangxi kente geldiğinde kendisine bölgenin Longjing çayı ikram edildiğinde tadını çok beğenir ve Longjing çayına imparatorluk statüsü verir. Böylece çay birçok yerel efsaneye de konu olur. Rivayete göre Longjing Çayı’nın tam tadına varmak için kentin önemli bir su kaynağı olan “Dreaming of the Tiger Spring” suyu ile demlenmesi gerekir.
Günümüzde bu çaylar hala Hangzhou kentin dağlık sırtlarında elle toplanır ve siz de bir ziyaretçi olarak bu çay bahçelerini ziyaret edip hem çayları tadabilir hem de satın alabilirsiniz. Ayrıca Çin’deki eski çay kültürü ile ilgili de kıymetli bilgiler edinebilirsiniz. Eğer çay genel olarak ilginizi çekiyorsa kentteki Ulusal Çay Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Hanghzoululara göre çay Çin’in dünyaya armağanıdır.
Yedi ipekçilik merkezinden biri
Çayın yanı sıra Hangzhou asırlardır İpekyolu’nun önemli yedi ipekçilik merkezlerinden bir tanesidir. Bölgenin ipeği yumuşaklığı ile bilinir. İpek Evi olarak bilinen kent 4700 yıl öncesine kadar ipek kumaşların üretildiği bir bölgedir.
Çin İmparatorluğu’nun en büyük ticaret limanlarından biri olan Hanghzou Limanı binlerce yıl boyunca dünyanın bir çok yerine ipek, çay ve porselen taşımacılığı yapmıştır. Hangzhou’da Ulusal İpek Müzesi ve ipek pazarları da bulunur ziyaret edilebilirsiniz. Aslında, Hangzhou kentine geldiğinizde yapabileceğiniz o kadar çok etkinlik var ki.
West Lake ve Grand Canal’da tekne gezisi yapabilirsiniz. Göldeki tekne gezileri gece ve gündüz ayrı güzelliktedir. Gölün çevresinde yürüyüş yapıp gölün tarihi ve doğal dokusunu deneyimleyebilirsiniz.
West Lake’de bulunan geçmişi Song Hanedanı’na kadar uzanan ve asırlık aşk hikayelerine ve efsanelere konu olan “Broken Bridge” yani “Kırık Köprü”ye gidebilir ve Hanghzou’nun tarihi kent surlarını keşfedebilirsiniz.
Hanghzou’da ikonik bir yapı olan Liuhe veya namı diğer Six Harmonies Pagoda’yı (6 armoninin pagodası) ziyaret edebilirsiniz. Bu yapı mimari olarak çok özel bir eserdir ve gökyüzü, toprak, doğu, batı, güney ve kuzey yönlerin arasındaki armoniyi temsil eder. Pagoda Qiantang Nehiri’nin kuzey cephesinde, West Lake kıyısında MS 970 yılında inşa edilmiştir. O dönem burada bulunan sekizgen bir tapınaktan kalan son kalıntıdır. Çok katlı tarihi Pagoda’nın tepesine çıkıp çevredeki güzel manzarayı seyredebilirsiniz. Bir de burada bulunan 1700 yıllık Budist Lingyen Tapınağı’nı da ziyaret edebilir ve büyük Buddha’yı ve tapınağın içinde bulunan etkileyici heykelleri görebilirsiniz.
Hemen West Lake’in arka tarafında bulunan Feilai Tepesi’ne çıkıp, 12’inci ile 14’üncü yüzyıl aralığına ait 500 civarında kayalara oyulmuş budist heykeline hayran kalın. Kentin Hefang Caddesi’nde kaybolup, yerel sokak lezzetlerini tadıp gönlünüzce alışveriş yapın. Burası özellikle Song Hanedanı döneminde kentin siyasi merkezi olmuş. Çocuklarınız ile Song Dynasty Town Game Park’a giderseniz Song Hanedanı döneminin nasıl olduğunun canlandırma gösterisini de izleyebilirsiniz.
800 yıllık sulak alan
Çin’in 800 yıllık ve en eski sulak alan parkı olan Xixi Wetland Park’ı ziyaret edebilir ve bölgenin faunasını ve florasını yakından deneyimleyebilirsiniz. Hangzhou’nun kuzeyinde sadece bir saatlik mesafede bulunan ve bir su kenti olan Wuzhen’i ziyaret edin. Buradaki sanata da hayran kalacaksınız. Wuzhen şehri “Doğu’nun Venedik’i” olarak adlandırılır. Kentin mimarisini ve yerleşim düzeni çok farklı. Ayrıca, kanalları, tarihi köprüleri ve binaları gezip zamanın içinde yolculuk yapabilir ve bu şahane ambiyansın tadına varabilirsiniz. Mutlaka gitmeniz gereken yerlerden bir tanesi ise Hangzhou’daki muhteşem yerel gece şovları olmalı örneğin ‘Enduring Memories of Hanghzou’ gibi.
Bin yıllık aşkların ve yerel hikayelerin, efsanelerin anlatıldığı bu harika şovlar inanılmaz görsel performans sergiler ve yöreyi ve Çin kültürünü mükemmel bir şekilde yansıtır.
Dünya basınında ekonomik olarak Çin ile ilgili çok şey yazılıp çizilse de aslında ülkenin binlerce yıllık derin kültürü, tarihi, inançları, insanları ve eski ticari dokuları pek de paylaşılmıyor. Çin’in bu güzide kentleri ve engin kültürü pek de bilinmiyor diye düşünüyorum. Çin’e gittiğimde Hanghzou West Lake gibi coğrafyalara bayılmıştım. Sadece ABD ile çekişmeleriyle gündemde olan Çin, çok farklı rengarenk kendine has efsaneleri, mitolojisi, mimarisi, müziği, şovları, insanları ve mutfağı olan bir yer. Beni bir Uzak Doğu kültürü olarak çok etkilemiştir. Uçsuz bucaksız bir tarihin ve kültürel dokunun içinde kaybolup gidersiniz, o kadar çok katman göreceğiniz bir coğrafyadır bu diyarlar.
West Lake kıyılarında bir restoranda oturup yerel bir yemek tatmak, restoranın çevresinde bulunan ve bereketin sembolü olan beyaz ve turuncu rengindeki büyük Japon balıklarını izlemek, arka fonda çalan Çin müziğini dinlemek ve gelen giden insanları gözlemlemek sizi bambaşka diyarlara götürür ve büyük bir keyiftir. Geçmişte ve günümüzde insanların bu bölgenin harika doğasından ve özel dokusundan neden bu kadar büyülendiğini ve Hanghzou’nun nasıl şiirlere ve efsanelere konu olduğunu kolaylıkla hissedersiniz. Umarım barış dolu bir dünyada, bir gün siz de Çin’e giderseniz kendinizi bu kültürün kollarına bırakıp bilmediklerinizi benim gibi öğrenmeye çalışırsınız.
İnanın ki çok farklı hikayelere, perspektiflere ve gözünüzü gönlünüzü mutlu edecek pek çok kıymetli değerlere kavuşacaksınız.