"PRİM ÜRETİMİNDE %20 ARTIŞ"
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli, Emeklilik Gözetim Merkezi'nin verilerine göre Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve otomatik katılımdaki toplam katılımcı sayısının 12,6 milyonu aştığını, devlet katkısı dahil toplam fon büyüklüğünün ise yaklaşık 171 milyar TL'ye ulaştığını belirterek, "Bireysel Emeklilik Sistemi ve otomatik katılım uygulamasında 2020 yılının 11 aylık döneminde fon büyüklüğünde yüzde 30'a yakın önemli bir artış oldu. Bu durum salgın döneminde sisteme olan güvenin de bir işareti olarak değerlendirilmektedir." dedi.
Benli, sigorta sektöründeki 2020 yılı gelişmelerini ve 2021 yılı öngörülerine ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Kovid-19 salgını nedeniyle yaşanan tecrit uygulamaları ile dünya ekonomisinin 2020 yılının ilk 8 ayında neredeyse durma noktasına geldiğini söyledi.
Kovid-19 salgını nedenli seyahat kısıtlamalarının sektörde seyahat sağlık sigortalarında ciddi bir azalma olarak kendini gösterdiğini, ancak sektörün lokomotif branşları olan kasko, yangın, trafik, devlet destekli tarım sigortalarında belirli oranlarda artış olduğunu ve toplam poliçe sayısında büyük bir düşüşün yaşanmadığını ifade eden Benli, sektörün, salgın nedeniyle uzaktan çalışmaya iş gücü ve teknolojik altyapısı vasıtasıyla kolaylıkla adapte olduğunu, gerek iş süreçlerinde gerekse sigortalıya sunulan hizmetlerde herhangi bir aksama yaşanmadığını dile getirdi.
"Ticari alacak sigortası hasar maliyetlerinin önemli ölçüde artması beklenmektedir"
Benli, sektör açısından salgından en fazla finansal sigortalar branşının etkilendiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Bilindiği üzere, şirketlerin yurt dışı ve yurt içinde gerçekleştirmiş olduğu satışları teminat altına alan alacak sigortası, işletmelerin likidite riskini bertaraf etmek açısından önemli bir üründür. Günümüz ekonomik koşullarında en önemli risklerden biri satışı gerçekleştirilen mal ve hizmetlere ilişkin tahsilatın zamanında yapılamamasıdır. Kovid-19 salgınının küresel ekonomide yaratacağı en önemli risklerin başında da ticari alacakların ödenememesi gelmektedir. Salgın sürecinde neredeyse her firma vadesinde ödenmeyen alacak sorunu ile karşılaşmıştır.
İçinde bulunulan durum ilk etapta özellikle yurt içinde faaliyeti duran işletmelerin tedarikçilerine yapacağı ödemeler ile ihracat alacaklarında gecikmeye, dolayısıyla alacakların tahsilinde güçlük ve ticari alacak sigortasına ilişkin tazminat taleplerinde artışa neden olmuştur. Bu riskini güvence altına alan firmalar yeni iş fırsatlarını tahsilat kaygısından uzak bir şekilde değerlendirebilmekte, yeni pazar ve ürünlerle istikrarlı bir şekilde büyüme gerçekleştirerek krizi fırsata çevirebilmektedir. Buna bağlı olarak önümüzdeki dönemde de ticari alacak sigortası hasar maliyetlerinin önemli ölçüde artması beklenmektedir."
"Sigorta şirketlerinin 2020’nin üçüncü çeyreği itibarıyla aktif büyüklüğü yaklaşık 290 milyar TL’ye ulaştı"
Benli, nakliyat sigortaları açısından da oldukça zorlu bir yıl olduğunu belirterek, dünya ticaret hacmiyle ve döviz kuru dalgalanmalarıyla doğru orantılı olan yük sigortası primlerinin ticaret hacmindeki azalmaya bağlı olarak olumsuz etkilendiğini, 2021 yılında salgının seyrine bağlı olarak taşımacılık sektörünün yeniden hareketlenmesi ve yük sigortalarında da yukarı yönlü bir hareketlenme yaşanmasının beklendiğini söyledi.
2020 yılının, salgın ve doğal afetler nedeniyle hem bugün hem de güvenli yarınlar için hayattaki risklere karşı, sürdürülebilir bir yaşam standardı sağlama noktasında sigortanın bir ihtiyaç olduğunu tüm yönleriyle hatırlatan bir yıl olduğuna işaret eden Benli, "24 Ocak'ta Elazığ ve Malatya başta olmak üzere doğu illerimizi etkileyen deprem yaşanmış, yaz aylarında Ankara, Burdur ve Bursa, Giresun ve Rize'de sel ve dolu felaketleriyle karşı karşıya kalınmış, 30 Ekim İzmir depremi de başta İzmir olmak üzere Ege bölgesindeki illerimizi etkilemiştir. Pandemi, sağlığın ve sağlık sigortalarının önemini bir kere daha ortaya çıkarmış diğer taraftan tarım üretiminin vazgeçilmezliği ve tarım sigortalarının gerekliliği herkes tarafından kabul edilmiştir. Sektörümüz tüm afetlerin ardından hızla hareket ederek hasar tespit çalışmaların ve ödemeleri başlatmış pandemi döneminde de devletimizin aldığı ekonomik tedbirlerde üzerine düşeni yapmıştır." dedi.
Benli, tüm bu gelişmeler doğrultusunda prim üretiminde kasım sonu itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20,1 büyüme yaşandığını, hayat dışı branşlarda yüzde 17,5 artışla 59,4 milyar TL ve hayat branşında yüzde 33,5 artışla 13,3 milyar TL olmak üzere toplam 72,7 milyar TL prim üretimi gerçekleştirildiğini aktararak, sigorta şirketlerinin 2020’nin üçüncü çeyreği itibarıyla aktif büyüklüğünün yaklaşık 290 milyar TL’ye ulaştığını dile getirdi.
Sigorta sektörünün pek çok projeye sağladığı teminatla Türkiye ekonomisinin sürdürülebilirliğinde kritik bir fonksiyon üstlendiğini ifade eden Benli, "Ödediğimiz tazminatlarla bir yandan kişi ve kurumları korurken diğer yandan devletin yükünü hafifletiyoruz. Sektör olarak 2019 yılında 3,6 milyar TL’si hayat ve 35,9 milyar TL’si hayat dışı olmak üzere toplam 39,6 milyar TL tazminat üstlenmiş durumdayız. 2020’nin üçüncü çeyreği itibarıyla üstlendiğimiz tazminat tutarı 31,4 milyar TL’ye ulaştı." diye konuştu.
2020 yıl sonunda hayat sigortalarındaki brüt prim üretiminin 14 milyar TL olması bekleniyor
Benli, bankaların, kredi kuruluşlarının kredilerini yeniden yapılandırması, geri ödemelerin ertelenmesine yönelik aldıkları tedbirlerle uyumlu olarak, hayat sigortası alanında faaliyet gösteren şirketlerin, bireysel kredilerle bağlantılı olarak akdedilmiş olan hayat sigortaları kapsamındaki riskler için kredi süresinin uzatıldığı poliçelerde erteleme süresi boyunca ilave prim almadan teminat vermeye devam ettiği, bu durumun sigortalıların güveninin artmasını, dolayısı ile iptal oranlarının azalmasını sağladığını bildirdi.
Diğer yandan bireysel kredi hacmindeki büyümenin, Türkiye'de hayat sigortaları prim üretimindeki en önemli etkenlerden biri olduğuna dikkati çeken Benli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pandemi sürecinde gerçekleşen faiz indirimlerinin etkisiyle konut, araç ve ihtiyaç kredileri hacminde artış yaşanırken, bu artışlarla birlikte kredi bağlantılı sigortaların ağırlıklı olduğu hayat branşında da 2020 yılının haziran ve temmuz aylarında aylık bazda yüzde 100’ün üzerinde büyüme gerçekleşti. Bununla birlikte Ağustos 2020-Ekim 2020 döneminde kredi maliyetlerinde gerçekleşen görece artış nedeniyle bu üç aylık dönemde yazılan prim tutarı, geçen yılın aynı döneminde gerçekleşen üretim ile aynı seviyede kaldı. Bu bilgilerin ışığında, hayat branşında 2020’nin ilk on ayında yüzde 41 seviyesinde büyüme ile yazılan prim tutarı 12,2 milyar TL seviyesini aştı. Ekim 2020 itibarı ile mevcut veriler ışığında yapılan projeksiyonda 2020 yıl sonunda hayat sigortalarındaki brüt prim üretiminin 14 milyar TL civarında gerçekleşmesi beklenmektedir."
"BES ve otomatik katılımdaki toplam katılımcı sayısı 12,6 milyonu aştı"
Benli, salgının Türkiye'de etkilerini gösterdiği 2020 yılı mart ayından sonra katılımcı sayısında azalmalar görülse de, temmuz itibarıyla bir toparlanma eğilimine girildiğini belirterek, "Bunun yanı sıra emeklilik yatırım fonlarının başarılı performansı ile toplam fon büyüklüğünde de artış devam etmektedir. Emeklilik Gözetim Merkezi’nin 18 Aralık 2020 verilerine göre BES ve otomatik katılımdaki toplam katılımcı sayısı 12,6 milyonu aştı. Devlet katkısı dahil toplam fon büyüklüğü ise yaklaşık 171 milyar TL’ye ulaştı." dedi.
Bireysel Emeklilik Sistemi ve otomatik katılım uygulamasında 2020 yılının 11 aylık döneminde fon büyüklüğünde yüzde 30’a yakın önemli bir artış olduğunu vurgulayan Benli, "Söz konusu artış katılımcıların sisteme düzenli olarak katkı payı yatırmaya devam etmesi ve emeklilik yatırım fonlarının başarılı performansından kaynaklanmaktadır. Bu durum salgın döneminde sisteme olan güvenin de bir işareti olarak değerlendirilmektedir. 2020 yılının son ayında da büyüme performansının benzer şekilde devam ederek sistemdeki fon büyüklüğünün artmasını bekliyoruz." diye konuştu.
“Metal yakalı” yapay zeka algoritmaları, "beyaz yakalılar"ın operasyon yükünü alıyor
Benli, sigortacılık sektöründe son 10 yıldaki gelişmelere bakıldığında, iş yapış şekillerinde önemli değişiklikler meydana geldiğini belirterek, aslında söz konusu değişikliklerin teknolojik gelişmelere bağlı olarak salgın öncesindeki dönemde başladığını ve salgınla birlikte ivme kazandığını söyledi.
Tüm sektörlerde olduğu gibi, sigortacılık sektöründe de dijitalleşme rüzgarının hız kesmeden esmeye devam ettiğini ifade eden Benli, 2016 yılından bu yana birçok sigorta şirketinin bu alanda yatırım yapmaya başladı, son 2 yıldır da yapay zekâ algoritmalarının hayatlarında aktif olarak yer aldığını dile getirdi.
Benli, trafik gibi standart teminatlara sahip olan sigorta branşlarında otomatik fiyatlamaya olanak sunma, satış sonrası hizmet süreçlerinde müşteri taleplerine anında dönüş yapabilme gibi fonksiyonlarıyla “metal yakalı” yapay zekâ algoritmalarının, “beyaz yakalı” çalışanların stratejik iş kollarında daha fazla zaman harcamaları avantajını sunduğunu vurguladı.
“Metal yakalı” yapay zeka algoritmalarının insan üzerindeki operasyon yükünü almasıyla beraber, hataya açık birçok süreci de otomatik kontrol mekanizmalarıyla sıfır hata ile yürüttüğünü aktaran Benli, şunları kaydetti:
"Örneğin, RPA (robotic process automation) uygulamaları hasar süreçlerini kontrol ve iş tekrarı gibi kayıplara kapatırken, görüntü işleyen algoritmalar karlılık maksimizasyonuyla beraber, suistimal kapısını da kapatarak hasar süreçlerinin çehresini değiştirmeye başlamıştır. Hasar süreçlerinde pandemi dönemindeki en majör değişikliklerden bir diğeri de hasar süreçlerinde yerinde yapılan hasar incelemesi yerine teknolojinin de yardımı ile uzaktan inceleme uygulamalarına başlanmış olmasıdır. Droneler aracılığı ile 2D, 3D fotoğraflar ve videolar ile hasar büyüklüğü kısa süre içerisinde tespit edilebilmektedir. Yine bu görüntülerin veriye dayalı analizleri ile hasar incelemeleri yapılmaya başlanmış, geleneksel yöntemlerle günleri bulan işlem süreleri, saatler ve hatta dakikalar içerisinde sonuçlandırılarak kapatılmaktadır."
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli, "Salgınla geçen bir yıldan sonra 2021 yılında vatandaşların sigortaya bakış açılarının hem salgın hem de salgın döneminde meydana gelen İzmir depremi nedeni ile müspet yönde gelişeceğini, sigortaya ilginin artacağını ve prim üretiminin de daha yüksek hacimlere ulaşmasını beklemekteyiz." dedi.
Benli, sigorta sektöründeki 2020 yılı gelişmelerini ve 2021 yılı öngörülerine ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, toplum sağlığını oldukça ciddi biçimde tehdit eden Kovid-19 salgını karşısında, kamu otoritesinin aldığı önlemlerle bulaş riskinin aşağı seviyelere doğru çekilmesi için uğraş verildiğini anımsattı.
Salgının başlangıcında, sigorta şirketlerinin poliçelerde salgın hastalık riskini kapsam dışı tutmalarına ve bu risk için prim almamış olmalarına rağmen Kovid-19 tedavisi giderlerini ödeme kararlarını kamuoyu ile paylaştığını hatırlatan Benli, "Bu kapsamda, fark ücret ve tedavi giderleri sektörümüz tarafından jest uygulaması kapsamında karşılanmakta olup 15 Aralık 2020 tarihi itibarıyla sağlık sigortaları kapsamında gerçekleşen tazminat tutarı yaklaşık 105,9 milyon TL’ye ulaşmıştır. 2020 yılı kasım ayı sigortalı adetlerine bakıldığında, tamamlayıcı sağlık sigortalısının bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25 oranında artarak 1 milyon 573 bin 665 kişiye, özel sağlık sigortalı sayısı ise hemen hemen aynı seviyede kalarak 2 milyon 283 bin 769’a ulaştığı görülmektedir." diye konuştu.
Benli, kişilerde sağlık bilincinin artması, risk algısının yükselmesi ve konu ile ilgili bilinirliğin artması sebebiyle özel ve tamamlayıcı sağlık sigortalarına talebin devam edeceğini öngördüklerini ifade ederek, 2021 yılı için özellikle grup sağlık sigortası poliçeleri kapsamında salgın hastalıkların teminat kapsamına dahil edilmesi talepleri ile karşılaşılmasının beklendiğini ve şirketlerin ürün geliştirme çalışmalarına başladıklarını söyledi.
Atilla Benli, salgın süresince fiziksel aktivite ve sosyal etkileşim eksikliği sebebiyle psikolojik danışmanlık ve psikiyatrik tedavi benzeri konularda talepler olabileceğini tahmin ettiklerini kaydetti.
"Hem bireysel hem de kurumsal olarak siber risk sigortasına talep arttı"
Benli, salgın sonrasında evden çalışma modeli ile birlikte tamamen teknoloji üzerinden yürütülen bir iş modeli yapısına geçilmiş olduğunu, dolayısıyla bilgi güvenliği kavramının öneminin daha da belirgin hale geldiğini, bu kapsamda, şirketlerin ilk defa dışarıdan yapılacak herhangi bir siber saldırı ile iş faaliyetlerinin tamamen durma noktasına gelme riskiyle karşılaştığını anlattı.
Artan tehditler ve veri ihlalleri maliyetini önlemek adına şirketlerin siber saldırılara karşı güvenlik harcamalarını artırırken, siber risk sigortalarına olan talepte bir artış meydana geldiğini belirten Benli, "Bununla birlikte, şirketlerin siber saldırıların neden olacağı iş durması risklerinin yanı sıra bireysel sigortalılar da maddi olmayan varlıklarını ve kişisel verilerini korumak amacıyla siber risk sigortası talep etmeye başlamışlardır. Bu çerçevede, kurumsal açısından daha fazla olmakla birlikte hem bireysel hem de kurumsal olarak siber risk sigortasına talep artmış olup henüz poliçe üretimine yansımamıştır. Gelişen teknolojinin getirmiş olduğu bu yeni riske ilişkin algının önümüzdeki dönemde de artarak devam etmesi bu durumun gerek ürün çeşitliliğine gerekse de teminat sunan sigorta şirketi sayısına yansıması beklenmektedir." diye konuştu.
Sigorta genel şartlarının sadeleştirilmesi ve dilinin yalınlaştırılmasına çalışılıyor
Benli, salgınla geçen bir yıldan sonra 2021 yılında vatandaşların sigortaya bakış açılarının hem salgın hem de salgın döneminde meydana gelen İzmir depremi nedeni ile müspet yönde gelişeceğini, sigortaya ilginin artacağını ve prim üretiminin de daha yüksek hacimlere ulaşmasını beklediklerini dile getirdi.
Uzaktan çalışma ve kısıtlamalar nedeni ile dijitalleşmenin arttığı bu dönemde siber riskler gibi konuların önem kazanmasını bunun yanında sağlık sigortalarının ve tarım sigortalarının daha geniş kitlelere ulaşmasını öngördüklerini ifade eden Benli, şunları kaydetti:
"İklim değişikliği kaynaklı olağanüstü hava olaylarındaki artışlar, bireysel sigortalar yanında tarım sigortalarında da önemli bir penetrasyon artışına ve parametrik sigorta, gelir koruma sigortası gibi tüketici ihtiyaçlarına yönelik yeni ürünlerin kurgulanmasına neden olacaktır. Satın alınan sigorta poliçesinin koşullarını herkesin kolaylıkla anlayabilmesi gerek beklentilerin karşılanması gerekse de sigorta penetrasyonunun artırılmasına önemli katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda sigorta genel şartlarının sadeleştirilmesi ve dilinin yalınlaştırılmasına yönelik bir çalışmayı sürdürmekte ve 2021 yılı içerisinde hayata geçmesini beklemekteyiz.
Salgın hastalık ve sokağa çıkma kısıtlamalarının çalışanların işsizlik sigortasına yönelik talebinde artışa neden olacağını beklemekteyiz. Bu dönemde çalışma usullerindeki önemli değişiklikler sonucu çalışanların yanı sıra işverenler açısından da yeni riskler ve sigorta ihtiyaçları ortaya çıkmıştır. Özellikle hizmet sektöründe uzaktan çalışma yöntemleri etkin bir şekilde uygulanmaya başlamıştır. Değişen çalışma düzeninin beraberinde ortaya çıkan yeni riskler sonucunda yönetici sorumluluk ve siber risk sigortasına ilişkin talepte artış olması beklenmektedir."
Benli, salgın döneminde reel sektörün özellikle finansal sigortalara ihtiyacında artış olduğuna işaret ederek, "Alacak sigortasına yönelik talebin, Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası’nın kapsamının genişletilmesinin de etkisiyle 2021 yılında da artarak devam etmesi beklenmektedir. Reel sektörün ihtiyaç duyduğu bir diğer branş ise kefalet sigortası olup banka teminat mektubunun kullanılabildiği her alanda kefalet sigortasının da sunulabilmesine imkan sağlayacak kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesine yönelik çalışmalarımız 2021 yılında da devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"Sayısı 20 milyonu aşan 18 yaş altı kesimin BES'e dahil edilebilmesini sağlayacak düzenleme önemli"
Benli, salgın döneminin, reel sektörde ve hizmet sektöründeki etkileri göz önüne alındığında bireysel ve ulusal açıdan karşılaşılabilecek risklere karşı tasarrufların öneminin bir kez daha dikkatleri çektiğini ifade ederek, "Önümüzdeki dönemde, tasarruf alışkanlıklarının bu şekilde pekiştirilmesiyle, Bireysel Emeklilik Sistemi'nin sürdürülebilir büyümesinin desteklenmesi için sayısı 20 milyonu aşan 18 yaş altı kesimin sisteme dahil edilebilmesini sağlayacak düzenlemenin yapılması önemli bir adım olacaktır." dedi.
Özellikle salgın döneminin etkisiyle birlikte, sektörde iş yapış şekillerinin de değişmeye, daha çok dijitalleşme ön plana çıkmaya başladığını vurgulayan Benli, BES'te de bilgi/belge gönderme ve saklama süreçleri ile onay alma süreçlerinin kağıtsız olarak dijital ortama taşınması, dijitalleşen dünyaya uyum sağlanması noktasında önemli faydalar sağlayacağını, böylelikle salgının altını çizdiği dijitalleşmenin, krizin fırsat doğurduğu mutat bir uygulama haline gelmesinin beklendiğini söyledi.
Atilla Benli, "Yeni bir hedef kitle sağlayacak 18 yaş altı kesimin BES’e dahil edilmesi ve BES’te dijitalleşmenin artırılmasının yanı sıra 2021 yılı ajandamızda yer alan 'ulusal tasarrufların artırılması ve bu amaçla BES'in geliştirilmesi için üst politika metinlerinde de yer alan otomatik katılım uygulamasının revizyonu ile Tamamlayıcı Emeklilik Sistemine geçiş, dövizli BES uygulaması, BES birikimlerinin teminat gösterilmesine imkân sağlanması veya kısmi çekiş hakkı verilmesi' gibi düzenlemelerin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir." ifadelerini kullandı.
"Eğitim sigortası, yıllık gelir sigortası, uzun süreli bakım sigortası gibi ürünlerin geliştirilmesi gündemimizde olacak"
Benli, hayat sigortası ürünlerinin salgın döneminde öneminin vurgulanmış olduğunu anlatarak, TSB olarak hayat sigortalarında 2021 gündeminde olacak konuları şöyle aktardı:
"Strateji Programı kapsamındaki çalışma gruplarımız ve ilgili komitelerimizle hayat branşında, kredi bağlantılı sigortaların yanı sıra birikimli hayat ürünlerinin gelişmesi, hayat sigortalarında ürün çeşitliliğinin ve penetrasyonun artırılması amacıyla çalışmalarımızı yürütmekteyiz. Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalara İlişkin mevzuat, TTK’nın Hayat Sigortalarına İlişkin Maddelerinde ihtiyaç duyulan düzenlemelere ilişkin çalışmalar yaptık, önerilerimizi otoriteyle paylaştık. Bu konu takibimizde olacak. Hayat sigortalarında, eğitim sigortası, yıllık gelir sigortası, uzun süreli bakım sigortası gibi ürünlerin geliştirilmesi gündemimizde yer alacak."
Sigorta sektörü olarak olası risklere karşı sigortalıların sağlığını, varlıklarını, tasarruflarını, hak ve alacaklarını koruyarak aslında yarınlarını güvence altına aldıklarını belirten Benli, salgın dönemindeki uygulamalarla da sigortalıların yanında olduklarını bir kez daha ortaya koyduklarını kaydetti.
Benli, sigorta sektörünün, Kovid-19 salgını döneminde paydaşlarıyla, kamuyla ve vatandaşlarla güçlü bir dayanışma örneği sergilediğini aktararak, TSB ve üye şirketlerin Cumhurbaşkanlığınca başlatılan Milli Dayanışma Kampanyası'na 7 milyon TL ile destek sağladığını anımsattı.
Teminat kapsamı dışında olmasına rağmen salgından kaynaklanan tedavi giderlerinin özel sağlık sigortası kapsamında karşılanması için harekete geçildiğini ifade eden Benli, "Birlik yönetim kurulumuzda yayımladığımız tavsiye kararlarıyla poliçelere ek süre sağlamanın yanı sıra ödeme kolaylığı ile ilgili tavsiyeler getirdik. Sigorta sektörü olarak gerek düzenlemeler gerekse aldığımız aksiyonlar çerçevesinde salgın döneminde 105 milyon TL’si sağlık branşı olmak üzere, toplam 400 milyon TL’nin üzerinde bir destek sağladık. Proaktif bir yaklaşımla gündem yaratan bir sektör olmak ve sektörümüzün ülke ekonomisine katkısını artırmak için çalıştık. Kovid-19 döneminde aktif, dinamik ve çözüm üreten bir sektör olduk." diye konuştu.
Benli, salgın döneminde alacakların zamanında tahsil edilememesi riskinin karşılarına çıktığını anlatarak, "Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası’nın teminat kapsamı vadeli satış cirosu 25 milyon TL’den 125 milyon TL’ye yükseltilerek 1 Nisan 2020 tarihinden itibaren genişletilmiştir. Bu düzenleme ile 2020 yılında yaklaşık 35 milyon TL’lik prim üretimi ile 5,5 milyar TL’ye ulaşan alacağın güvence altına alınması beklenmekte olup teminat kapsamının genişletilmesi ile salgın döneminde reel sektörün önemli bir beklentisi karşılanmıştır." dedi.
Artan Kovid-19 vakalarının pandemi hastanelerine ilişkin gereksinimi artırdığını, bu nedenle kamu hastanelerinin yanı sıra özel sağlık kuruluşlarının da pandemi hastanesi olarak görevlendirilmeye başlandığını anımsatan Benli, "Pandemi döneminde ortaya çıkan ihtiyaç doğrultusunda Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası genel şartlarında düzenleme yapılarak özel sağlık kuruluşlarında görev alan hekimlerin pandemi nedeniyle kendi branşları dışında görevlendirilmeleri de ek prim ödenmeksizin teminat altına alınmıştır. Kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin farklı bir branşta görevlendirmeleri zaten teminat altındaydı ve pandemi ile ilgili tüm görevlendirmelere ilişkin teminat limiti 600 bin TL olarak belirlenmiştir." diye konuştu.
Benli, gelecek dönemlerde de yine sigortalıların yanında olarak, onlarla birlikte bu süreci en sağlıklı şekilde atlatacaklarına inandıklarını vurguladı.