PİYASALARDA SON DURUM
Piyasalar bugün Merkez Bankası (TCMB) Başkan Naci Ağbal'ın 2021 yılına ilişkin para ve kur politikası sunumunda önümüzdeki dönem para politikası ve rezerv yönetimine ilişkin vereceği sinyalleri takip edecek.

TCMB açıklamalarının ardından ise Türkiye piyasa kapanışı sonrası gerçekleşecek ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı izlenecek.
Hazine yoğun Şubat ve Nisan itfa programını bir miktar rahatlatmak adına dün piyasa yapıcı bankalara yönelik değişim ihaleleri gerçekleştirdi. İhalelerde Şubat ve Nisan 2021 itfalı tahviller geri alınırken yerine 2028 ve 2030 vadeli TÜFE'ye endeksli ve sabit kuponlu tahviller verildi. Toplam 7.7 milyar TL civarında değişim gerçekleştirildi.
ABD'den yaptırım beklentileriyle geçen hafta 8'in üzerine çıkan dolar/TL yaptırımların açıklanmasıyla birlikte bir önceki hafta işlem gördüğü 7.8'in hemen üzerinde denge buldu. Bankacılar ABD'nin açıkladığı yaptırımların Türkiye'nin makro dengesine belirgin bir etkisinin olmayacağının anlaşılmasıyle dolar/TL'nin gerilediğini ancak önümüzdeki dönemde AB ve ABD'nin yaptırımların söylemlerinin devam etmesi halinde yeniden satış baskısı yaşanabileceğine dikkat çektiler.
Dolar/TL saat 0849 itibarıyla 7.8235/7.8340 euro/TL 9.5142/9.5281, sepet bazında TL 8.6688/8.6811 seviyesindeydi.
PARA VE KUR POLİTİKASI METNİ YÖN BELİRLEYİCİ OLABİLİR
TCMB'nin para ve kur politikası metni her yıl Aralık ayında yayımlanıyor ve takip eden yıl TCMB'nin izleyeceği politikalara ilişkin bir çok öngörüye de baz oluşturuyor.
Naci Ağbal'ın TCMB başkanı olduktan sonra düzenleyeceği ilk basın toplantısının içeriği piyasalar tarafından yakından takip ediliyor.
Piyasalarda Kasım ayında enflasyonun %14'ün üzerine çıkması ile birlikte TCMB'den önümüzdeki hafta 100-150 baz puan yeni faiz artışı beklentisi oluştu. Ağbal'ın söylemlerinden önümüzdeki hafta yeni sıkılaştırma yapılıp yapılmayacağı yönündeki sinyaller takip edilecek.
Bir başka konu ise rezervler. TCMB kamu bankaları aracılığıyla yaklaşık iki yıl sürdürdüğü döviz satışları ile rezervlerinin yaklaşık 130 milyar dolarını kaybetti. Bankacıların hesaplamalarına göre sahipliği TCMB'ye ait döviz rezervi eksi 50 milyar dolar civarında.
Piyasa TCMB'nin önümüzdeki dönemde rezerv birikimi yapması gerektiği konusunda hemfikir. Ancak rezerv birikimi için kalıcı portföy akımları ve dolarizasyondan geri dönüş de olması gekekiyor. Mevcut durumda son 1 aylık dönemde yakşık 11 milyar dolar yabancı girişi gerçekleşmiş durumda. Dolarizsayonda ise henüz belirgin bir geri dönüş sinyali yok.
Geçmişte rezerv artışı için en yoğun kulanılan yöntemler reeskont kredisi ve döviz alım ihaleleri. Hali hazırda reeskont kredileri ilk 11 ay itibarıyla TCMB rezervlerine yaklaşık 22 milyar dolar katkı yaptı. Döviz alım ihalesi ise 2010'lu yılların başından beri yapılmadı.
Bir bankanın Hazine masası işlemcisi, "Başta yabancı yatırımcılar olmak üzere bugünkü toplantıda verilerek mesajlar gerçekten çok önemli olacak. TCMB'nin orta vadede rezerv artışı istekliliğini koruması ancak kısa vadede bu adıma yönelmeyeceği yönünde net bir mesaj bekliyoruz" dedi ve ekledi:
"Bunun yanı sıra enflasyondaki seyre odaklı bir para politikası benimseneceğine ilişkin mesajlar da ön plana çıkarsa yılın son haftalarında ve daha da belirgin olmak üzere 2021'in ilk aylarında gerçekten yüklü yeni yabancı girişleri görmeyi bekleriz. Bu senaryoda lokallerin de döviz birikimlerini bir miktar TL'ye döndürmesi olası. Ancak önce bugünkü mesajları ardından da haftaya PPK'yı görmemiz gerekiyor."
Bankacılar kısa vadede yapılmaması gerektiği rezerv birikimlerinin 2021 yılının ikinci yarısından itibaren ise yapılabileceğini düşünüyorlar.
Lokallerin döviz ve altına yönelimi ise devam ediyor. TCMB verilerine göre 4 Aralık ile biten haftada lokaller döviz ve altın varlıklarını 3.2 milyar dolar daha artırarak 231.2 milyar dolarla tarihi rekor seviyeye yükselttiler.
Son 1 ayda lokallerin döviz ve altın alımı 7.2 milyar dolar civarında. Yılbaşından beri ise lokaller 38 milyar dolar değerinde döviz ve altın aldı. Aynı rakam 2019'da 32 milyar dolardı.
Bankacılar son bir kaç günde yılsonunun yaklaşması ile birlikte mevduat faizlerinde bir yükseliş yaşandığını bunun da lokalleri daha çok TL'ye dönmeye teşvik edebileceğini de düşünüyorlar. Yine bu konunun da 24 Aralık PPK ile birlikte netleşmesi bekleniyor.