SON DAKİKA
Turizm Pazar 15 Aralık 2024 04:01

NEW YORK'TA BİR FINDIKKIRAN

Bu dönemde ister istemez insanın aklına, sene boyunca yaşadıkları geliyor. Yaşanan zorluklar, hayal kırıklıkları, mücadeleler, kayıplar, diğer yandan ise yaşanan güzellikler, kazanımlar, yeni dostlar, başarılar gözümüzün önünden geçer

New York'ta bir Fındıkkıran

Deniz DİKMEN

Yavaş yavaş yılın sonuna yaklaşıyoruz. Muhtemelen siz de benim gibi eski yılın son koşuşturmaları içerisindesiniz. Bir yandan da yeni yılın planlamalarına başlamışsınızdır.

Bu dönemde ister istemez insanın aklına, sene boyunca yaşadıkları geliyor. Yaşanan zorluklar, hayal kırıklıkları, mücadeleler, kayıplar, diğer yandan ise yaşanan güzellikler, kazanımlar, yeni dostlar, başarılar gözümüzün önünden geçer.

Bu nedenle yıl sonu kanımca eskileri silkelemek, ruhunuzu ve zihninizi yenilemek ve nefes almak için iyi bir zaman. Günümüzde deli gibi dönen dünyada unutmak istediğiniz çok şey olur.

Benim için sene sonunu güzel bir şekilde bitirmek, zorlukları unutmak ve yenilikler için ilham ve güç kazanmak için en güzel destinasyonlardan bir tanesi New York’tur.

New York’un sokaklarında Aralık ayında hava erken kararır. O dev gökdelenlerin arasında buz gibi esen rüzgar yüzünüzü kamçılar. Sokaklar kalabalıktır. Herkes bir Noel koşuşturması içinde son ev süslemelerini ve hediye alışverişlerini yapma telaşındadır. Dükkanlar muhteşem Noel süslemeleri ile donatılmıştır. 5inci Cadde pırıl pırıl parlar. Macys, Lane Crawford, Bloomingdale’s, Saks Fifth Avenue gibi ikonik Amerikan AVM markaların vitrinleri muhteşemdir.

ny-5

Dünyanın en ünlü Noel ağacı

Rockefeller Center’in önündeki herhalde dünyanın en ünlü Noel ağacı yerini almıştır. Ziyaretçiler de Noel ağacının etrafında geleneksel olarak buz pateni yaparlar. Aralık ayında bu nedenle dünyanın her yerinden New York’a turist gelir. Beni ise, New York’ta özellikle gösteriler, konserler ve sanat etkinlikleri çeker. Sanat açısından burası muhteşem bir vahadır. New York’a gittiğimizde hatta bazen de gitmeden önce çok spontan olarak da Times Square gişelerinden o günün veya ertesi günün Broadway müzikallerine bilet alırız. Broadway Caddesi New York Manhattan bölgesinde yaklaşık 20 kilometre uzunluğunda olan ana caddelerden biridir. 1735 yılında burada ilk tiyatro açılır ve bu sebeple “Broadway” Amerikan Tiyatrosu ile ilişkilendirilir. Biliyorsunuz zaman içinde dünyada büyük nam salar.

19’uncu yüzyılın sonunda ise, Broadway terimi özellikle Times Square Meydanı’ndan 53üncü Cadde’ye kadar uzanan bölge ve burada bulunan tiyatrolar, konser salonları ve eğlence merkezleri için kullanılır.

ny-1

Tiyatrolar zaman içinde kapatılır

20’nci yüzyılda Broadway ‘Oklahoma ‘(1943), ‘Carousel ‘(1945), ‘My Fair Lady’ (1956) , ‘West Side Story ‘(1957) , ‘Hair‘ (1967) , ‘Chicago‘ (1975) gibi müzikallere sahne olmuştur. Müzik ve dans muazzam güftelerle birleşip dünyaca müzikallere hayat vermiştir. Ancak, 70’li ve 80’li yıllarda Broadway bölgesi gitgide suç oranı yüksek ve serserilerin kol gezdiği bir mahalle haline gelir. Bu nedenle çevredeki bilumum tiyatrolar zaman içinde kapatılır.

Ancak 90lı yıllarda New York’taki yerel yönetim Broadway bölgesini temizlemeye ve tekrar eski ışıl ışıl günlerine geri döndürmeye karar verir. Amaç burayı tekrar parlak otel zincirlerin ve eğlence mekanların merkezi haline getirmektir.

‘The Beauty and the Beast’ (1994) ve ‘Lion King ‘ (1997) gibi anime hayvan figürleri ile yoğrulmuş ve Walt Disney kökenli yapıtlarla Broadway tekrar eski parıltısına geri döner.

Kuşkusuz Lloyd Webber Broadway müzikallerin yapımında en önemli bestecilerden biridir. Zira bestelediği ‘Evita’ (1978) , ‘Cats ‘(1981) , ‘Phantom of the Opera’ (1986 ) ve ‘Sunset Boulevard‘ (1993) gibi müzikaller dünyada çok büyük üne kavuşur ve sükse yapar. ‘Les Miserables’ ve ‘Miss Saigon’ da dönemin en başarılı müzikalleri olarak tarihe geçer. ‘Phantom of the Opera’ ‘Broadway’de 1988 - 2023 yılları arasında yaklaşık 14 bin kez sahnelenerek en uzun süre sahnelenen müzikal olmuştur.

Akşam vakti New York’un ışıl ışıl sokaklarında gezerken öncelikle 44’üncü Cadde’de bulunan İtalyan ‘Carmine’ Restoranı’na gidiyoruz. Burası ailece çok sevdiğimiz ve New York’a ilk gelişimizde New Yorklu bir arkadaşımızın tavsiye ettiği bir yer olmuştu.

Çok kalabalık olduğu için önceden rezervasyon yapmanız gerekiyor. O gündür bugündür her New York’a gelişimizde Carmine’a mutlaka bir gün uğrar ve buradan da tiyatroya veya bir müzikale gideriz. Carmine’da cam kenarındaki masada oturuyoruz. Buraya gelmek her zaman o kadar keyifli ve yemekler o kadar lezzizdir ki. Her gelişimde burada olmaktan çok büyük mutluluk hissetmişimdir. Buradan Gershwin Tiyatrosu’na gidip ‘Phantom of the Opera’yı izlemiştik. Bu 1967 yapımı ve 2000 oturma kapasiteli Broadway’in en büyük tiyatrosuna hayran olmuştum.

ny-4

Broadway tiyatroları üç ayrı kategoriye ayrılır

Uzun süredir oynayan ‘Wicked’, Frankie Valli and the Four Seasons ait ‘Jersey Boys’, ‘Lion King ‘gibi müzikallere de gitmiştik. Müzikallerdeki kostümleri, dekorları, müzikleri, sahnelenen dansları ve oyuncuların profesyonelliğini çok beğenmiştim. Her bir performansı hala büyük bir mutluluk ve heyecanla hatırlıyorum.

Günümüzde Broadway’de ‘Wicked’ ve ‘Lion King’ gösterimlerine bir yandan devam ederken diğer yandan Moulin Rouge, The Great Gatsby, Alaaddin, Harry Potter, A Wonderful World, Cabaret, Chicago, Six, back to the Future gibi müzikaller sahneleniyor.

New York’ta Broadway tiyatroları büyüklüklerine göre üç ayrı kategoriye ayrılır.

Broadway Tiyatrosu 500 koltuktan fazla kapasiteye sahip olan ve 41 ile 54üncü Cadde ve 6-8inci Avenue arasında bulunan tiyatrolardır.

Off Broadway Tiyatroları ise koltuk kapasitesi 100- 499 arasında olan daha küçük tiyatrolara denir.

Off Off Broadway Tiyatroları ise en küçük boy olan ve 99 koltuk kapasitesinden daha küçük olan tiyatro grubudur.

Broadway’in haricinde elbette ilgi duyarsanız Harlem’deki Gospel Konserleri’ne de gidebilirsiniz. Eskiden Harlem’e bir beyaz olarak gitmek mümkün değildi ve çok tehlikeliydi. Ancak, günümüzde bu gösterilere turlar bile düzenleniyor ve meşhur Harlem sokaklarındaki bu gösterileri deneyimleyebiliyorsunuz. 1934 yılında 125’inci Cadde’de açılışı yapılan ve tam 90 yıldırdır Harlem’de Siyah Kültürün simgesi haline gelmiş tarihi Appollo Tiyatrosu’nu ziyaret edebilirsiniz.

Ella Fitzgerald, Sarah Vaughan, Billie Holiday, Sammy Davis Junior, James Brown, Gladys Knight, Luther Vandross ve nice jazz, blues ve soul efsanelerin sahne aldığı ve dünyaca ünlü star haline geldiği bu salona gidebilir ve konserler dinleyebilirsiniz.

Bunlarla birlikte tabii ki New York’u dünyanın en ünlü kültür merkezlerinden birisi yapan ve muhteşem bir akustiğe sahip olan Carnegie Hall konser salonuna da gidebilirsiniz. Carnegie Hall 1891 yılında müzik dünyasına kapılarını açmış ve sahnelerinde Çaykovski, Dvorak, Mahler, George Gershwin, Billie Holiday, Benny Goodman, Judy Garland, The Beatles gibi dünyanın en kıymetli sanatçıları ağırlamıştır.

ny-2

Kıymetli dünya kentlerinden bir tanesi

Hatta 1891'deki Carnegie Hall’un Açılış Gecesi'nde Çaykovski ‘Marche Solennelle’ ’i yönetip Açılış Haftası Festivali sırasında üç kez daha sahne almıştır. Müzik ve sanat deyince ilk akla gelen kıymetli dünya kentlerinden bir tanesi gerçekten New York.

Bunun gibi sanatın peşine koşmak için binlerce seçenek var bu güzel kentte. Biz, Carmine’da lezziz yemeğimizi yedikten sonra New York’taki ünlü Lincoln Center’daki Noel döneminde her sene New York City Tiyatrosu’nda sahnelenen ‘Nutcracker’ yani ‘Fındıkkıran’ balesini izlemeye gidiyoruz. Sessizce hafif kar yağıyor ve yavaş yavaş sokaklar beyaza bürünüyor. Müziği Çaykovski’ye ve koreografisi Rus asıllı Amerikalı Georges Balanchine’e ait Fındıkkıran Balesi burada prömiyerini 1954 senesinde yaptı. Bu ara dünyanın önde gelen çağdaş koreograflardan biri sayılan Balanchine aynı zamanda Amerikan Bale Okulunun ve Amerikan Bale Topluluğun da kurucusu kabul edilir. Balenin sahnelendiği New York City Tiyatrosu da bir içim su. Dışarıda bembeyaz karlar yağarken biz baleyi seyretmek üzere bu olağanüstü güzellikteki salonun yüksek, kırmızı renkli kadife koltuklarında yerimizi alıyoruz. Sahne mükemmel görünüyor ve performans başlıyor.

Her zaman ki gibi bu gösterinin içinde kayboluyorum. Defalarca değişik bale topluluklarından izlediğim bu şahane performansı bir kez daha izlemekten büyük bir mutluluk duyuyorum. İnsan Fındıkkıran’ı izleyince sanki kendi çocukluğunun o saf ve güzel günlerine dönmüş gibi oluyor. Dansçılar, sahne dekoru, ışık ve renkler, Çaykovski’nin ezberlediğimiz muazzam nameleri, koreografi, hepsi mükemmel. Kısa bir süreliğine de olsa, insan burada yılın yorgunluğunu ve zorluklarını unutuyor. Çünkü sanat insanı mükemmel bir şekilde arındırıyor.

Pablo Picasso’nun da dediği gibi ‘sanat ruhumuzda günlük yaşantımızda biriken toz zerreciklerini tek tek yıkar ve akıtıp gider.’

Umarım siz de bu yılın sonunda ruhunuzdaki tozları arındıracak destinasyonlar ve yöntemler bulursunuz. Yeni yıla pırıl pırıl bir ruh ve zihin ile girip yeni başlangıçlara yelken açarsınız.

ny-3

ABONE OL