NEVŞEHİR'DEN JAPONYA'YA UZANAN BİR HALI GİRİŞİMİ
Anadolu'nun köklü el sanatları geleneğini yaşatan isimlerden biri olan Ayten Aksu, Nevşehir'in Avanos ilçesinde yarım asırdır halı dokuyor.

Daha çocuk yaşlarda annesinden öğrendiği bu kadim sanatla, hem ailesinin geçimine katkı sundu hem de binlerce halıya imzasını attı. Bugün onun eserleri sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında sergileniyor.
11 yaşındayken annesinin yanında ilmek atmayı öğrenen Aksu, yaklaşık 15 yıl boyunca evindeki tezgahta çalıştı. Ardından yerel bir halı mağazasının atölyesinde işe başladı ve yıllardır aynı yerde üretim yapmayı sürdürüyor. Aksu, "Bu işe yıllarımı verdim ve çok memnunum. Üretmek beni mutlu ediyor. Halı ortaya çıktığında, 'Bunu ben yaptım' diyebilmek çok güzel bir his" diyor.
Avanos, daha çok çanak ve seramikle tanınsa da, Aksu gibi usta eller sayesinde halıcılık da bölgede önemli bir yere sahip. Aksu’nun çalıştığı atölye, her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor. Turistler, burada ipek kozasından ip elde etme sürecini ve halının ilmek ilmek nasıl örüldüğünü canlı olarak izleyebiliyor.
İnceliğine, desenine ve boyutuna göre bazı halıların üç ayda, bazılarının ise üç yılda tamamlandığını anlatan Aksu, “Desen ne kadar ayrıntılıysa, ilmek sayısı da o kadar artıyor. Bazı tablolar iğne ucu kadar işleniyor. En zor kısımları bile sabırla örüyorum. Çünkü sonuçta ortaya çıkan şey bir sanat eseri oluyor” ifadelerini kullanıyor.
Yıllar içinde 1000’den fazla halı dokuyan Ayten Aksu, yalnızca gelen siparişlerle sınırlı kalmayarak hayal gücünü de halılarına yansıttığını söylüyor. Kimi zaman tarihi motifler, kimi zaman da tamamen kendi tasarladığı desenleri işliyor. Dokuduğu halılar, özellikle Japonya, Amerika ve Avrupa ülkelerinden büyük talep görüyor. Hatta bazı müşteriler yıllar sonra aynı halıyı tekrar sipariş etmek için geri dönüyor. "Getirip, 'Bu sizin halınız, tekrar aynısını istiyoruz' dediklerinde çok duygulanıyorum. Kimi zaman halının arkasına imzamı da atıyorum" diyen Aksu, bu işin bir parçası olmanın gururunu yaşıyor.
Aksu’nun bilgi ve tecrübesi sadece üretimle sınırlı değil. Geçmişte birçok kişiye halı dokuma eğitimi de veren usta, mesleki birikimini başkalarına aktarmak için büyük çaba harcadı. Özellikle 35-40 kişilik kurslarda hem teorik hem de uygulamalı eğitimler verdi. En dikkat çekici deneyimlerinden biri ise Vietnam’a yaptığı seyahat oldu. Üç ay boyunca 13 kız öğrenciye halı dokuma sanatı öğreten Aksu, "Orada öğrenciler çok istekliydi. Her sabah büyük bir hevesle geliyorlardı. Bu sanatı sevdiklerini görmek beni de motive etti" şeklinde konuştu.
Ancak Aksu’nun içini en çok burkan konu, bu kıymetli el sanatına gençlerin ilgi göstermemesi. "Eskiden kurslar dolup taşardı, şimdi çırak bile bulamıyoruz" diyen Aksu, dokumacılığın zahmetli ama aynı zamanda saygın ve gelir getiren bir meslek olduğunu vurguluyor. “Gençler artık kolay para kazanmanın yollarını arıyor. Oysa bu meslek sabır, emek ve yaratıcılık ister. Bir nesil sonra bu işin tamamen unutulmasından korkuyorum. Halıcılık sadece geçim kaynağı değil, aynı zamanda kültürel mirasımızın da bir parçası” diye ekliyor.
Her gün yaklaşık 7 saat tezgah başında çalışan Aksu, fiziksel olarak yorucu olsa da işinin kendisine büyük bir manevi tatmin sağladığını ifade ediyor. “O tezgahın başına geçtiğimde başka bir dünyaya giriyorum. İlmekler benim için bir meditasyon gibi. Yorulsam da halı tamamlandığında duyduğum mutluluk her şeye değer” diyor.