NAPOLİ'NİN ŞEN SOKAKLARI
İtalya'nın güneyinde bulunan Napoli kenti, Fransız, İspanyol, Avusturyalı ve İtalyan kültüründen gelen krallar tarafından yönetilmiştir. Orta Çağdan 18'inci yüzyıla kadar Avrupa'nın en büyük merkezlerinden biri ve Güney İtalya İmparatorluklarının başkenti olmuştur.

Deniz DİKMEN
Bahar dönemi gezmek için en ideal zamandır. Havalar ısınır, doğa uyanır, güzelleşir, ağaçlar yeşillenir beyaz ve pembe tonlarda çiçek açar. Benim de baharda hep aklıma, güzel destinasyonlara gitmek gittiğim yerleri tekrar düşünmek gelir.
Baharın enerjisi bambaşkadır. Her yer cıvıl cıvıl olmaya başlar. Ben de sizi bu hafta baharın çok yakıştığı, cıvıl cıvıl bir yere götürmek istiyorum.
Gideceğimiz yer İtalya’nın güneyinde bulunan Napoli kenti.
İtalya’nın neresine giderseniz gidin, ülkenin her yeri muhteşem bir doğaya, tarihe ve ambiyansa sahiptir. Ama Güney İtalya’nın havası da kanımca bambaşkadır. İster Napoli, ister Amalfi kıyıları, ister Sicilya olsun, İtalya’nın güney kıyıları her anlamda çok keyiflidir.
İstanbul’dan Roma’ya uçuyoruz ve Roma’dan aracımızla güneye Napoli’ye iniyoruz. Aradaki mesafe 225-kilometre ve aracımızla bu yolculuk yaklaşık üç saat sürüyor. Araçla bir şehirden diğerine gitmek İtalya’da çok kolay.
Napoli çok eski bir yerleşim merkezi
Napoli, Milano ve Roma ‘dan sonra İtalya’nın üçüncü büyük şehri ve Kampanya bölgesinin başkenti.
Şehir merkezinde bir milyon nüfus yaşarken, Napoli banliyöleri ile birlikte 4.5 milyon insana ev sahipliği yapıyor. Napoli aslında çok eski bir yerleşim merkezi. Kentin kuruluşu milattan önce 2000’li yıllara dayanıyor. O dönem Yunanlılar tam bu noktada önce bir koloni ve daha sonra milattan önce 600’lü yıllarda antik Neapolis kentini kuruyorlar. Yunanca “neapolis” kelimesi “yenikent” anlamına geliyor. Günümüzdeki “Napoli” ismi de bu tarihi anlamı taşımaktadır.
Asırlarca Napoli Fransız, İspanyol, Avusturyalı ve İtalyan kültüründen gelen krallar tarafından yönetilmiştir. Orta Çağdan 18inci yüzyıla kadar Avrupa’nın en büyük merkezlerinden biri ve Güney İtalya İmparatorluklarının başkenti olmuştur. 1861 yılında ise, bölge Vittorio Emmanuelle II liderliğinde İtalyan birliğine katmıştır.
Napoli bölgesinin kendine has bir dili ve kültürü vardır ve bu kültüre de Napoliten denir. Örneğin, Napoliten şarkıları, Napoliten mutfağı vardı.
Aracımızı park ettikten sonra kendimizi kentin eski şehir merkezine atıyoruz.
Şehrin tarihi daracık sokakları ve meydanları ile kendine özgü bir stili vardır.
Kent, eski krallık günlerindeki ihtişamını kaybetmiş olsa da, yine de çok şirin ve kendine özgü Akdeniz çizgileri ile özel bir mekandır.
Sokaklar çok şendir, insanlar çok sıcakkanlıdır. Daracık sokaklarda her yerde balkonlarda rengarenk çamaşırlar asılıdır. Her yerde çiçek saksıları vardır. Balkonlarda veya sokaklarda yerel halk birbiriyle sohbet eder, dedikodu yapar, kahkahalar atar. Eski usul balkondan veya pencereden iple sepet sarkıtılır ve aşağıdaki bakkaldan alış veriş yapılır. Bu manzara bize eski İstanbul sokaklarından da tanıdık gelir.
Şehir o anlamda çok hareketli, çok candan ve sempatiktir. Bu dar sokakların küçük dairelerinde çoğunlukla kalabalık aileler yaşar. Şehrin iç kesimlerinde tarihi binalar, tarihi çeşmeler, eski kiliseler ve müzeler, eski merdivenler kenti süsler. Biraz bakımsızlık ta vardır ama ortadaki satıcıların çığırtkanlığı ve neşesi kentte çok ayrı bir ambiyans yaratır.
Pizza ve Caprese Salatası İtalya’yı sembolize ediyor
Napoli duyularınıza çok hitap eder ve seslerin, kokuların ve renklerin şehridir aslında. Yeryüzünde pizza’nın doğduğu yer olduğu için, sokak aralarında dahi mis gibi pizza kokusu burnunuza gelir.
Sanırım dünyanın pek çok yerinde çok iyi pizzacılarda pizza yemişimdir. Ama Napoli’de özellikle bir sokak satıcısında yediğim çok sade Margarita Pizza’yı hiç bir zaman unutamam.
Napoli sokaklarında bazı pizzacılar o koca pizzayı mektup gibi katlayıp bir kese kâğıdın içine koyup servis eder ve ayakta dükkanın önünde bu leziz pizzayı yersiniz.
Pizza burada hep çalışan kesimin kolaylıkla alıp yiyebileceği leziz bir alternatif olmuştur. Fakat bu lezzet dünya çapındaki ününe buradaki Napolili ailelerin 1940’lı yıllarda Amerika’ya göç etmesiyle kavuşur.
Pizza ve Caprese Salatası’nın İtalya’yı da sembolize ettiğini de unutmayalım.
Orijinal Napoli yemeğinde yerel Roma veya San Marzo Domatesin kırmızısı, Lazio bölgesinin veya Kampanya bölgesinin, nefis yerel manda sütünden yapılan Mozzarella Peynirin beyazı ve yeşil fesleğen yaprakların, İtalya bayrağın renkleri olduğunu belirtelim. Bu nedenle bu iki yemek İtalyan mutfağında semboliktir ve İtalyan birliğini temsil eder.
Diğer yandan elbette burnunuza kahve kokuları gelir Napoli’de… Sabah küçük, koyu ve güçlü bir espresso içmek çok özel bir keyiftir. Sabahları kahvenin yanına bir de yerel sfogliatella (bir çeşit tatlı hamur işi veya kurabiye) alırsınız ve o anda keyfinize diyecek yoktur gerçekten. Napoli’de ve İtalya ‘da kahve içmek özel bir kültürdür.
Napoli kenti bu kadar değil, yapılacak pek çok şey vardır. Örneğin, buradaki Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi özellikle antik Roma dönemine ait mermer heykelleri ve mozaik eserleriyle başlı başına görmeye değer bir lokasyondur.
Bölgedeki insanlar Hristiyan geleneklerine çok bağlı
Napoli’de meşhur İspanyol bölgesinin sokaklarını Kalesini keşfedebilirsiniz. Pignasecca Balık Pazarı’nı gezebilirsiniz. Pazardaki balık çok tazedir. Hatta birçok deniz hayvanı burada canlı olarak satılır. Satıcıların şarkı söylemesine ve bir yandan mal satmasına keyifle tanık olabilirsiniz. Pescheria Azzura gibi çevredeki balık lokantalarında bu taze balıklardan tadabilirsiniz ve ortamı izleyip yaşayabilirsiniz. Bu bölge gerçek Napoli ruhunu size yansıtır.
Napoli’nin “Santi Severino e Sossio” veya “Gesu Nuovo” gibi iç görselliği muazzam sayısız katedralini ve kilisesini mutlaka ziyaret etmelisiniz. Yüz yıllar öncesinin sanatıyla tanışmanın güzel bir yoludur bu. Bölgedeki insanlar koyu katoliktir ve Hristiyan geleneklerine çok bağlıdır.
Şehrin kalbi olan Spaccanapolli bölgesini ağır adımlarla ruhunuza işleterek gezebilirsiniz. Canınız sıkıldığında hayal etmeniz için ideal güzelliklerdendir.
1860 yapımı meşhur Gambrinus Kafesi’nde oturup, tam karşısında bulunan ‘Galleria Umberto’ya, bakıp geleni geçeni seyredip bu şık kahvede kentin eski günlerini yad edebilirsiniz.
Kafede otururken bir çok eski hikaye dinlersiniz. Kampanya bölgesinde ‘Camorra’ yani İtalyan Mafyası çok güçlü olduğu dönemlerde mafya liderleri bu mekanda sık sık buluşurlarmış. Belki misafirlerden biri bir mafya elemanı olabilir. Bu şaka tabi.
Napoli kent olarak çok stratejik bir noktada bulunuyor. Asırlardır eski bir liman ve Akdeniz’e, Sorrento Körfezi’ne, Amalfi kıyılarına açılan önemli bir kapı ve ticaret merkezi.
Sorrento’dan, Amalfi kıyılarındaki Positano ve Amalfi kasabalarına ve meşhur Capri Adası’na her gün sık sık tekneler kalkmaktadır.
Eğer vaktiniz müsaitse bu günübirlik tekne turlarına mutlaka katılmanızı tavsiye ederim. Zira birçok tabloda ya da kartpostallarda gördüğünüz buradaki kıyılar ve kıyı köyleri gerçekten çok renkli şahıslarına münhasır. Zaten bu bölge İtalya’nın cenneti olarak adlandırılıyor.
Yakın mesafede günlük Vesüv Dağı’na Hiking turuna da katılabilir veya eski Roma dönemine ait dünyaca meşhur Pompei ve Ercolano Açık Hava Müzeleri’ne de gidebilirsiniz. Tarihi bu bölgelerdeki eski şehir kalıntıları size eski Roma dönemini en iyi anlatan mekanlar olacaktır.
Mutlaka değinmem gereken bir konu da Napoli‘deki hırsızlık olayları.
Dünyanın tüm turistik merkezlerinde ama İtalya’da ve özellikle Napoli gibi Güney İtalya bölgesindeki kentlerde hırsızlara çok dikkat etmenizi tavsiye ederim.
UNESCO Dünya Mirası listesine alındı
Kentin her yerinde turistleri gevezeliği ile oyalayıp, değişik rollere bürünüp cebinizdeki veya çantanızdaki kıymetli eşyaları çalacak çok hırsız dolaşıyor. Çok profesyonel oldukları için turist olarak kendilerine çok kolay bir yem olabilirsiniz. Aman dikkat! Kendinizi korumanız çok zor.
Bu nedenle pür dikkat olmanızı, bu tarz numaralara tav olmamanızı, sizi lafa tutan veya mal satmaya çalışan birilerine denk gelirseniz, hırsızlık konusunda çok uyanık olmanızı ve gereken önlemlerinizi almış olmanızı önemle tavsiye ederim.
Ben de şahsen böyle bir tavsiye almıştım. Ama daha Napoli’ye ayak bastığım dakikada satıcı kılığındaki bir hırsız bana saat satmaya çalışmıştı. Tehlikede olduğumuzu hemen sezinlemiştim ve bu kılıktaki hırsız ile muhatap olmayıp kızımla birlikte hemen olay yerinden koşarak uzaklaşmaya çalışmıştık.
İnanmayacaksınız ama hırsız bizi koşarak kovalamıştı ve en son soluğumuzu uluslararası bir restoran zincirinde almıştık ve hırsızın takibinden kurtulabilmiştik. O bu dükkana girmeye cesaret edememişti.
Bu önerim kulağınıza küpe olsun. Umarım hiç bir zaman böyle bir durum ile karşı karşıya kalmazsınız ve kendinizi, özellikle çocuklarınız yanınızdayken, savunmasız hissetmezsiniz.
Anlattığım gibi gün boyu bu güzel kenti karış karış geziyoruz ve baharın güneşi yüzümüzü ısıtıyor. Hala burnumuza Napoli’nin güzel kokuları ve kulaklarımızda karmakarışık sesleri çınlıyor. 1995 senesinde Napoli kenti çok sayıdaki tarihi yapısı ve kültürel anıtları nedeniyle UNESCO Dünya Mirası listesine alındı.
Umarım sizde yakın bir zamanda baharın güzelliklerinde bu tarz keyifli mekanlara kavuşur yeni keşiflere yelken açarsınız.