MERKEZ BANKASI'NA FAİZİ İNDİRİN BASKISI
Merkez Bankası'na faiz indirimi baskısı artıyor. 19 Haziran'daki faiz kararı sabit kalırken, piyasa ve kulislerde 100-350 baz puanlık erken indirim beklentileri gündemde. ABD Başkanı Trump'ın Fed'e faiz indir çağrısı, Türkiye'de Merkez Bankası üzerindeki baskıyı güçlendiriyor. Ancak enflasyon ve jeopolitik riskler kararın temkinli olmasına neden oluyor. Temmuz PPK toplantısı ve enflasyon verileri, faiz politikasında belirleyici olacak

Esmanur KARABAKLA
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 25 Temmuz’da gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı öncesinde piyasalarda hareketlilik yaşanıyor. Mayıs ayında enflasyonun zirve yapmasının ardından haziranla birlikte baz etkisinin devreye girmesiyle TÜFE’de düşüş beklentisi oluştu. 3 Temmuz’da açıklanacak haziran enflasyon verileri ve PPK kararı, faiz politikasında yön değişikliği açısından kritik önem taşıyor.
TCMB, 19 Haziran’daki son PPK toplantısında politika faizini yüzde 46 seviyesinde, gecelik borçlanma faizini yüzde 49 seviyesinde sabit tuttu. Bu karar piyasa beklentileriyle paralel gerçekleşti. Mayıs ayında yıllık enflasyon yüzde 35,4 seviyesine gerilemişti. TCMB’nin Haziran anketinde 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi yüzde 24,5 olarak gerçekleşti.
Ekonomistler, Temmuz ayında TCMB’nin sınırlı da olsa faiz indirimi için alan yarattığını ifade ediyor. Piyasada genel beklenti 100-150 baz puanlık bir indirim yönünde. Ancak kulislerde 300-350 baz puanlık daha agresif bir indirim ihtimali için baskılar yapıldığına ilişkin yaklaşımlarda gündemde. Bu konuda TCMB’nin temkinli davranması, enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratmamak için önem taşıyor.
Parasal sıkılığın gerçek değerinin ölçülmesinde yaşanan zorluklar, faiz politikası üzerinde belirsizlik yaratıyor. TCMB’nin Mart ayından bu yana verdiği mesajlarda sıkı para politikasının dozunun kademeli olarak azaltılarak eski patikaya dönüşü hızlandırarak faizlerin yüzde 42–43 bandına çekilmesi ve böylece üretim ve yatırımların desteklenerek ekonomik daralmanın tersine çevrilmesi hedefleniyor.
Fed kararı ve konut kredilerindeki gelişmeler
ABD Merkez Bankası (Fed), Haziran toplantısında politika faizini sabit tuttu ve 2025’te sadece bir faiz indirimi sinyali verdi. Bu, küresel yatırımcı risk iştahını artırırken gelişmekte olan piyasalara sermaye akımlarını destekledi. Türkiye’de de yatırımcı iştahında sınırlı artış yaşandı.
Kulislerde TCMB’ye 300-350 baz puanlık faiz indirimi için baskı yapıldığı öne sürülüyor. Ekonomi çevrelerinde faiz indirimi kaçınılmaz görülürken, bazı uzmanlar ise 150 baz puanlık indirim bekliyor.
Bazı kamu bankalarının konut kredisi faizlerinde sınırlı indirime gitmesi gözlemlendi; ancak genel olarak krediye erişimde sıkı koşullar devam ediyor.
Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Fed Başkanı Jerome Powell’a gönderdiği ve “faizleri düşür” çağrısı içeren notun kamuoyuna yansıması, Fed’in faiz indirim yapması halinde Türkiye’nin de faiz indirimine gitmesinin “kaçınılmaz” olduğu beklentisini güçlendiriyor.
Jeopolitik gelişmeler ve iç siyasette beklentiler
Orta Doğu’da Haziran ayında sağlanan geçici ateşkes ve İsrail-Filistin hattındaki gerilimlerin azalması ile Türkiye’de siyasi atmosferin görece sakin seyretmesi, TCMB’nin Temmuz’da daha esnek bir para politikası izleyebileceği beklentisini güçlendirdi. Ayrıca CHP kurultayı davasının 8 Eylül’e ertelenmesi, Borsa İstanbul’daki işlem hacminin artmasına ve kısa vadeli sermaye girişlerine zemin hazırladı.
Enflasyon %20’li seviyelere düşecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) 32. Genel Kurulu’nda, “Yılın ikinci yarısında enflasyonda hızlı bir düşüş göreceğiz. Yıl sonunda yüzde 20’li seviyelere ulaşacağız” diyerek piyasaya iyimserlik mesajı verdi. Bu açıklama Orta Vadeli Program’daki (OVP) hedeflerle uyumlu oldu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise fiyat istikrarı için sıkı para politikasının kararlılıkla sürdüğünü belirterek, “Yılın ikinci yarısında dezenflasyon sürecine gireceğiz. Merkez Bankası’nın duruşu fiyatlama davranışlarını düzeltmeye başladı” dedi. Şimşek, mali disiplin ve yapısal reformların bu süreci kalıcı kılacağını vurguladı.
Haziran enflasyonu kritik rol oynayacak
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 3 Temmuz Perşembe günü Haziran ayı enflasyon verilerini açıklayacak. AA Finans beklenti anketine göre ekonomistler, TÜFE’nin Haziran’da ortalama yüzde 2,52 artacağını öngörüyor. Bu gerçekleşirse, yıllık enflasyon yüzde 71,60’tan yaklaşık yüzde 63,5’e gerilemiş olacak. Bu veri, PPK’nın faiz kararında önemli bir belirleyici unsur olacak. Ancak kur oynaklığı, iç talep ve enflasyon beklentilerindeki kalıcılık da karar üzerinde etkili olacak.
Ekonomistlerden önceki karara karışık tepkiler
Eski Hazine Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez, petrol fiyatlarındaki artış ve belirsizlik ortamında Merkez Bankası’nın faizi sabit tutmasının “en doğru karar” olduğunu belirtmişti. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nden Prof. Fatih Özatay ise kararın piyasalara öngörülebilirlik sağladığını vurgulamış, ancak siyasetin müdahalesine dair çekincelerini dile getirmişti.
Prof. Veysel Ulusoy, faiz indiriminin yapılmamasını enflasyon verilerindeki tutarsızlıklara bağlamıştı. Ekonomist Selçuk Gezer ve İktisatçı Mustafa Sönmez ise yüksek enflasyona rağmen faiz indiriminin neden yapılmadığını sorgulamış, Sönmez ekonomide kırılganlık olduğuna dikkati çekmişti.
Finansal analist Tunç Şatıroğlu, Temmuz’da erken faiz indirimi beklediğini açıklamıştı. Ancak PPK toplantısının Temmuz 2025’te yapılması planlanmıyordu. Merkez Bankası’nın eski baş ekonomisti Hakan Kara, tahmin edilebilir para politikasını olumlu bulmuştu.
Ekonomi yazarı Uğur Gürses ise, haziranda jeopolitik gelişmeler olmasaydı faiz indiriminin gerçekleşeceğini, ancak tersine gidiş durumunda makroihtiyati tedbirlerin gündeme geleceğini ifade etmişti.