MAKİNE ENDÜSTRİSİNDE TÜRKİYE GELİŞİYOR
Türkiye, tarım makineleri üretiminde önemli bir ilerleme kaydederek dünya sıralamasında 17. sıraya yükselmiştir. Verimlilik artışı ve çağdaş tarım teknolojilerine yatırım, sektörde sürdürülebilir büyüme için kritik öneme sahiptir
Türkiye, son yıllarda tarım makineleri üretiminde büyük bir ivme kazanarak dünya pazarındaki payını artırmış ve küresel sıralamada 17. sıraya yükselmiştir. Verimlilik artışı ve çağdaş teknolojilere yapılan yatırımlar, sektörün sürdürülebilir büyümesini destekliyor. Bu gelişmeler, Türkiye'nin tarım makineleri endüstrisinin dünya genelindeki rekabet gücünü güçlendirmekte ve sektörü daha da ileriye taşımaktadır.
TARMAKBİR TÜRK TARIM MAKİNALARI SEKTÖRÜNÜN temsilcisi
TARMAKBİR ’in yapılanmasından kısaca bahsedebilir misiniz?
TARMAKBİR Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Derneği, 1978 yılında kurulmuş olup, ana iştigal konusu “traktör ve diğer tarım makinaları” olan imalatçıların, ihracatçıların ve ithalatçıların üye olduğu bir yapılanmaya sahiptir. Yaklaşık 200 üyemiz mevcuttur. Birliğimizin üyeleri, KOBİ’lerden, makine sektörünün önde gelen büyük ölçekli firmalarına ve Türkiye’de de faaliyet gösteren küresel firmalara kadar çeşitli ölçeklerdedir. Bakanlar Kurulu kararı ile isminin başında “Türk” kelimesini kullanmaya hak kazanmıştır.
TARIM MAKİNE SEKTÖRÜNDEKİ GELİŞMELER VE DURUM
Türkiye’de tarım makineleri sektörü ile ilgili durum değerlendirmesi yapabilir misiniz?
Türkiye, 1861’de ilk tarım ekipmanını ve 1955’te ilk traktörünü üretmeye başlamış olup, sektörün ihtiyacı olan çoğu tarımsal mekanizasyon aracını üretmektedir. Ancak, büyük arazilere uygun makineler ve yüksek mühendislik gerektiren akıllı tarım ekipmanları gibi bazı ürünler ithal edilmektedir. 2022 itibarıyla tarım makineleri sektörü, genel makine sektörüne kıyasla ithalata daha az bağımlıdır (%19,5), ancak 2023'te ithalat artışıyla dış ticaret açığı 250 milyon dolara ulaşmıştır.
2000’lerin başında 30–40 milyon dolar seviyesinde ihracat yapan Türk Tarım Makineleri Endüstrisi, 2023’te 1,5 milyar doları aşan ihracat ile dış ticaret dengesini kurmuştur. Türkiye, dünya ihracatında 31. sıradan 17. sıraya yükselmiş, pazar payını %1,5’e çıkarmıştır. Sektörde yaklaşık 1.400 imalatçı firma faaliyet göstermekte, bunların çoğu mikro ve küçük ölçekli işletmelerdir. 2023 yılı itibarıyla sektör, 5,5 milyar dolar üretim değeri ve 5,8 milyar dolar net satışla 6,7 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşmıştır.
VERİMLİLİK ARTIŞI VE ÇAĞDAŞ TARIM TEKNOLOJİLERİ
Tarımın verimliliği ne derece önemlidir?
Arazi büyüklüklerinin azaldığı ve su kaynaklarının tükenmeye yüz tuttuğu dünyada, tarımda verimliliği artırmak temel hedef olmalıdır. Verim artışı için yüksek verimli ve dayanıklı ürün çeşitleri ile mekanizasyon uygulamaları ön plandadır. Bu süreçte verimlilik, düşük maliyet, çevre dostu yaklaşım ve iklim koşullarına bağımsızlık önemlidir. Alışılagelmiş üretim tekniklerinin terk edilip, modern üretim teknolojilerine geçilmesi ve uygun araçların kullanılması gerekmektedir. Klasik yöntemler geçimlik üreticilere bırakılmalı, profesyonel işletmeler ise son teknolojik unsurlara dayalı yeni yöntemleri benimsemelidir. Parçalı ve küçük arazilerde modern tarım mekanizasyonu verimli bir şekilde kullanılamaz.
TARIMDAKİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Tarım sektörünün gelişimi için devlet ve özel sektörde yapılması gereken çalışmalar nelerdir?
Tarımdaki sorunların tespiti ve çözüm önerilerine dair yıllardır yapılan raporlar hala geçerliliğini korumaktadır. 2014’te TOBB Tarım Meclisi tarafından hazırlanan raporda dikkat çeken ana sorunlar şunlardır: Girdi maliyetlerinin yüksek olması ve piyasa manipülasyonları sektöre zarar vermekte, çiftçilerin yeni teknolojiler, üretim sistemleri ve mevzuat konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Tarım arazilerinin parçalı yapısı, üretim maliyetlerini artırmakta ve rekabeti olumsuz etkilemektedir. Bilgiye dayalı tarımsal faaliyetler ve uygun tohum seçimi yapılmamakta, bu da verim ve kalite kaybına neden olmaktadır. Sulanabilir arazi miktarının azlığı ve suyun etkin kullanılamaması, üretim artışını engellemektedir.
2019’daki Tarım Şurası’nda önerilen çözümler arasında arz dengesizliğini önlemek için üretim kotaları ve desteklerin düzenlenmesi, tahıl ve yağlı tohumlar gibi ürünlerde teşvik stratejilerinin uygulanması, yaş meyve ve sebzelerin işlenmesi için sanayi yatırımlarının desteklenmesi, sigorta, sözleşmeli tarım ve kooperatifleşme ile üretim risklerinin azaltılması ve Tarım ve Hayvancılık Kurulu’nun düzenli olarak piyasaları izleyerek çözümler geliştirmesi gerektiği belirtilmiştir.
TARIM MAKİNELERİ ENDÜSTRİSİNDE AR-GE ZORLUKLARI
Tarım makineleri üretiminde Ar-Ge’nin rolü nedir?
Rakamsal verilere baktığımızda tarım makineleri endüstrisinde toplam makine ortalamasının çok üzerinde bir AR–GE faaliyetinde bulunulduğu söylenebilir. Bununla birlikte sektörde gelişmiş ülkelere göre değerlendirildiğinde yeterli ölçüde bir AR–GE faaliyeti yapıldığından söz edilmesi mümkün değildir. Çalışmalar, daha çok ürün geliştirme olarak tanımlanabilir. Bu olumsuzluğun –ölçek sorunu, riski asgaride tutma eğilimleri, kısa vadedeki getiri beklentileri, laboratuvar yatırımları, araştırmacı istihdamı gibi maliyetleri göze alamaması gibi– farklı birçok nedeni olmakla birlikte, sınaî mülkiyet hakları konusundaki haksız rekabeti önleyecek yasal düzenlemelerin çok geç yapılması ve mevcut durumda fikri ve sınaî haklar hukuk ve ceza mahkemelerinin çok yoğun iş yükü önemli iki nedendir. Yerel tarımsal işletmelerin (çiftçilerin) alım gücünün yetersiz olmasının (talebin düşük teknolojili ürünlerde yoğunlaşması) yanı sıra, endüstrideki kar marjlarının gelişmiş ülkelere göre düşük olmasının da bu olumsuzluğa olan katkısı büyüktür.
ÜNİVERSİTE VE SANAYİ İŞ BİRLİKLERİ
Sektör ve üniversite iş birliği için neler söylenebilir?
AR-GE yetkinliğinde önemli bir enstrüman olan üniversite-sanayi iş birliklerinde, sektörel avantajlara rağmen "nasıl yapılması gerektiği" konusunda yeterli ilerleme kaydedilememiştir. Akademisyenlerin sanayiden soyutlanması ve sanayicinin kısa vadeli çözümlerle yetinmesi, iş birliği potansiyelini sınırlamaktadır. Sektörün avantajlarından biri, üniversitelerde ziraat fakülteleri ve tarım makineleri bölümlerinin bulunmasıdır. Ayrıca, 1970'lerde devletin tarım makineleri için deney raporu zorunluluğu getirmesiyle üniversite-sanayi iş birliği ilerlemiş ve makinelerin test aşamaları geliştirilmiştir.
TÜRKİYE'NİN İHRACAT VE ÜRETİM DEĞERİ
Dünya ile kıyasladığımızda Türkiye'deki tarım makineleri sektörünün konumu nedir?
Soruya endüstri verileri açısından baktığımızda Türkiye ihracatta küresel hacimden yüzde 1,5 pay almakta ve ülke sıralamasında 17. sırada bulunmaktadır. Üretim değeri açısından ise oran biraz daha iyidir. Avrupa’da üretim değeri açısından Türkiye, Almanya, Fransa ve İtalya’nın ardından 4. sırada yer almaktadır. Pazar büyüklüğü açısından da Avrupa özelinde sonuçlar aynıdır.